Prof. Dr. Özcan: Selahattin beyi böyle uyardım
Dersim (Rûdaw) – Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Kemal Özcan, cezaevinde bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında söylediklerinin "tehdit" olarak algılandığını belirterek, "Ben Selahattin beyi tehdit etmedim, yaşama davet ettim" dedi.
23 Haziran 2019'da yenilenen İstanbul seçimlerinden önce Öcalan'ın Kamuoyuna Açıklama metnini duyuran Prof. Dr. Ali Kemal Özcan, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında yaptığı “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek” sözlerini Rûdaw’a değerlendirdi.
"Demirtaş çıktığında canını kurtarırsa eğer, sadece Abdullah Öcalan kurtarabilir" sözlerinin tehdit şeklinde çarpıtıldığını belirten Özcan, şu ifadeleri kullandı:
"Ben Selahattin beyi tehdit etmedim yaşama davet ettim, ‘canını kurtaramayabilir’ dedim. Benim çalışma alanım sosyoloji, tarihte linç edilerek çok öldürülen yöneticiler olmuştur. Linç en son Kaddafi’de olmuştu sanırım. Yarın öbür gün; (‘gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır’ derler ya) sadece çözüm sürecini yıkmak değil, sırf Öcalan siyaseten devreye girdiği için ve iş çözüme gideceği için, Selahattin beyin arkasındaki konsorsiyum (dış dinamikleri Duran Kalkan açıkladı; Avrupa], iç dinamikleri de Türkiye'nin iktidar mücadelesinde üç faşist damar: Kemalist faşistler, ‘Marksist faşistler ve Kürtçü faşistler, yani Kürt ilkel milliyetçileri) bir-bütün Selahattin beyin arkasına geçerek –Selahattin beyi tetikçi olarak kullanarak– çözüm sürecini yerle yeksan ettikleri ortaya çıkar..."
Özcan “Demirtaş bıraksın bu fırıldak işleri! Selahattin bey kendini tanıyacak, buraya nasıl geldiğini bilecek, PKK hareketini, isyan örgütü hareketini biraz çalışacak. Hukukçu olduğunu söylüyor, insan hakları hukukçusu olduğunu söylüyor. Biraz bunları çalışacak" diye ekledi.
Prof. Dr. Ali Kemal Özcan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi Selahattin beye, ben şu kitapta da sordum: ‘Yapma etme, sen niye heykelini dikeceksin? Galeyana gelmiş demişsin, tamam. Ama bu konuda konuşacaksın. Hadi seni başkan yaptırmayacağız biraz sana zor geliyor olabilir (arkandaki konsorsiyumu açıklaman gerekir). Bu sana zor geliyorsa bari heykel işini açıkla. Selahattin beye çağrım; kendini bil ve tanı. Abdullah Öcalan heykel yapılası bir adamsa, neden bunun önemini anlatmıyorsun?"
“Öcalan İmralı’dan çıkma peşinde değil”
Açıklamasında Selahattin Demirtaş'a yönelik eleştirilerini sürdüren Özcan, "Hikâye ve senaryo kitapları yazıyorsun… Ya kardeşim hikâye ve senaryo yazan sanatçılarımız var. Yılmaz Güney’in güncellenmiş hâli diyebileceğimiz Yılmaz Erdoğan gibi bir adam var. Bazı yorumcular çok seviyesizce ve çok ahlaksızca Öcalan İmralı’dan çıkmak için AKP'ye her türlü hizmeti yapacak’ diye zırvalıyorlar. Yok ya! Bana dedi bana: ‘Benim buradan çıkmak gibi bir derdim yok. En güvenli yer burası benim için, ben burada olmasaydım şimdi canlı değildim. Ben bu meseleyi çözmek istiyorum. Ölüp öldürmenin örgütünü kurdum doğrudur, ama şimdi Yaşayıp Yaşatma’nın önünü açmak istiyorum’. Öte yandan Anadolu’nun Türk-Kürt ilişkilerini, bu birliğin geleceğini en çok çalışan, tarihi ve felsefi olarak en çok bilen ve dahası; bu birlikteliğin geleceğinin kaygısını en içeriden yaşayan kişidir” dedi.
Özcan devamında: “Onun için ben Selahattin beyin fırıldak lafına çok atıf yapıyorum. Kendisi Twitter'da diyor ki; ‘Bu siyasetçilerin hepsi fırıldak, ben de bazen-belki fırıldaklık yapmışımdır.’ Bazen demek ile fırıldaklığın zamanını, belki demek ile yerini inkâr ediyor. Yani ne zaman nerede yaptığını söylemiyor. Yahu bırak bu işleri Selahattin Bey! ‘Bazen’i ‘belki’yi bırak, sen nerede fırıldaklık yaptığını mertçe söyle. Bana göre sen sabah-akşam fırıldaklık yapıyorsun. Bir yandan ‘Başkan Apo'nun heykelini yapacağım’ diyorsun, bir yandan ‘Çocuğuma andımız marşını okutmam’ diyorsun. Öte yandan, bu marşı iktidara gelir-gelmez geri getirme sözü veren CHP ve İyi Parti ile aynı cepheden Erdoğan liderliğine yükleniyorsun. Andımız marşını uygulamadan çıkaran, seni İmralı'ya gönderen Erdoğan’dır. ‘Geri getireceğiz’ diye söz verenler, ‘Türküm doğruyum çalışkanım, varlığım Türk varlığına armağan olsun’ nidalarını her sabah Kürt körpe çocuklarına tekrar bağırttırma sözünü verenler Meral Hanım ile CHP… Bunlarla nasıl çalışacaksın? Fırıldaklık yaparak mı meseleyi çözeceksin? Öcalan'a burada tabi hesap vereceksin, Duran Kalkan'ın dediği bu anlamda tabi ki doğru.
Burada tehdit yok, yaşama davet etme var. Bu pis bir iftira. Selahattin bey henüz çok gençtir. Ne ölmesini ne öldürülmesini isterim. ‘Senin çözüm sürecindeki tetikçi rolün ortaya çıkarsa linçten kurtaracak kişi Abdullah Öcalan'dır’ dedim. Bunu demeye çalıştım ve bu ortaya çıkacaktır. Benim çalışma alanım budur. Bugün ‘Selo-Selocan’ cilalarının arkasında bir Kürt sosyolojisi var, doğrudur. Ama bunun ne kadarının ‘Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz’ ile Kürt kitlelerinde biriken sosyoloji olduğunu biraz çalışacaksın! Bunlar çok önemlidir, ciddi sosyolojik analiz gerektir."
Özcan, "Seçim/oy ittifakçıları 6 buçuk milyon Kürt oyuna leş kargası gibi üşüşmüşler, 6 buçuk milyon oy nereden gelmiş, gidip bakalım, soralım millete. Yanıma verin 4 tane sosyolog, uluslararası atıfları sıralamasında ilk beşe giren 4 sosyolog (Ben ilk beşe girmezsem görev almam) gidip HDP’nin yüzde 40 ve yukarısı oy aldığı seçim bölgelerinde soralım..." dedi.
“Ben açık söylüyorum, sol sosyalist gelenekten biri olarak söylüyorum: bu devlete ihtiyacımız var” diyen Özcan: “Bugünkü haliyle tabi değil, demokratikleşmiş ve hukuki olmuş haliyle ihtiyacımız var. Bu devlet giderse yerine başka devlet koyamayız" diye belirtti.
“Yanılırsam bedelini öderim”
Prof. Dr. Ali Kemal Özcan, şu ifadeleri kullandı:
“Gerçek kötü huyunu gösterecek ve ortaya çıkar ise –ki çıkacaktır–Selahattin Bey dışarı çıktığında linç olur. Ben tahminimi söylüyorum, yanılırsam bedelini öderim. Fiziksel değilse de siyasi sonu olur. Örgütte Öcalan karşıtları, kabaca veya fırıldakça hedef alanlar ya kaçmışlar ya da öldürülmüşler. Selahattin bey gençtir. Ne ölmesini ne de öldürülmesini isterim. Hem fiziksel hem siyasi hayatını kurtarmasını isterim. Fırıldaklık yapmaya devam ederse, nerede neyle nasıl karşılaşacağını ben de tahmin edemem. Tekrar ediyorum; benim hayatım okumak yazmak ile geçti. Silah-şiddet-savaş bilmem, tahminimi söylüyorum; Selahattin Bey bu fırıldaklık işlerinden vazgeçmezse, karşılaşacağı badirelerden sadece Öcalan kurtarabilir. Öcalan'a şans verilirse kurtarabilir ama, tecrit koşullarında bir şey yapamaz.”
“Öcalan Demirtaş'ın parlatılmasından rahatsız değil”
Özcan: “PKK örgüt yapısının bütününde Abdullah Öcalan “Önderlik” tir ve herkes tabidir ona. Selahattin Beyi, dediğim o 3 faşist damar Selocan ederek Öcalan’a karşısına dikmek istiyor. Ama bunlar Öcalan’a ve örgütüne yabancıdır. Öcalan’ın gündeminde bunun olmadığını, onu ve örgütünü tanıyanlar bilir. Selahattin bey cephesinde belki olabilir, bu anlamda hayalleri hevesleri olabilir, genç ve tez-canlıdır. Ama Abdullah Öcalan'ı ben 1996'dan beri birebir çalışıyorum... ABD bile tanıdı” dedi.
PKK kurucularının Öcalan’ın çizgisine dikkat ettiğine değinen Özcan, “Cemil Bayık geçenlerde şunu dedi: “Özgürlük ve demokrasi yeni devletlerde ve yeni sınırlarda aranmamalıdır.” Bu Öcalan'ın felsefesi ve çizgisidir, kendi diliyle söyledi. Evet, şimdi Ortadoğu'da her Kürt aşiretine her Kürt partisine bir devlet yüz sene öncesine götürür bizi. Aynen Cemil Bayık'in ifadesi aynen şu oldu: ‘Türkiye'nin üniter birliğine karşı değiliz, mevcut sınırlarını değiştirmek gibi bir sevdamız ve arayışımız yok.’ Bunu yıllardır Öcalan söylüyor, en son da Cemil Bayık söyledi” değerlendirmesinde bulundu.
Özcan, “Güneyli güçler de buraya gelirler çünkü devlet olamıyorlar. Şu anda iki tane küçük Kürt devleti var, birisi Talabani-Barzani devleti, bir tanesi de isyan örgütü dediğim PYD örgütlenmesinin Suriye örgütlenmesidir. Bunlar iki tane ilan edilmemiş devlettir ama mesele böyle çözülmez. Mesel Türk-Kürt ilişkileri çalışarak çözülür. Bir devlet damarı kendine dönecek Anadolu Türklüğünü geleceğini Kürtlerle birlikte düşünecek. Plan proje böyle yapılır. Seçime yaklaşınca Öcalan'dan beni gönder, onu gönder mektup getir, bu yöntem ne siyasete yakışır, siyaset fırıldak işi değildir. Ne de bin yıllık Türkiye Cumhuriyeti devletine gelmiş olan bin yıllık Türklük devletine yakışır” sözlerini sarf etti.
“Perinçek'in umudu önce Apo'daydı”
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile ilgili değerlendirmede bulunan Özcan: "Perinçek kim ya? Perinçek sabah akşam Erdoğan'a intikam yemini etmiyor muydu? Şimdi Erdoğancı olmuş. Ben dedim ya Erdoğan’ın etrafında ve arkasında AK Parti yok, Bahçeli-Soylu-Perinçek hattı var. Perinçek ile iki kez görüştüm 2005’te. O zaman bütün umudu Apo’ydu, şimdi ‘Apo diye biri yoktur’ diyor... Türk-Kürt ilişkilerinin suhulet içinde bir çözüme gelmesi için ABD ciddi bir noktaya gelmiş bulunmaktadır. Emperyalist çabalarına nerede olursa karşı çıkarım ama Kürt-Türk ilişkileri meselesinde... Çünkü öyle ezbere konuşmuyorum, sallamıyorum. Türkiye'deki siyasi sorumluları ile görüştüm” yorumunu yaptı.