‘Aysel Tuğluk ve hasta mahpusların serbest bırakılmasını talep ediyoruz’
Haber Merkezi – 8 kurum yaptığı açıklamada “başta Aysel Tuğluk olmak üzere tüm hasta mahpusların ceza infazının hastalığı süresince geri bırakılması çağrısında bulunuyoruz. Sağlık hizmetine erişimin engellendiği, hasta mahpusların sağlık ve yaşam hakkının sistematik bir şekilde ihlal edildiği bu süreçte Aysel Tuğluk ve tüm hasta mahpusların bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu, Diyarbakır Tabip Odası Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu, KESK Amed Kadın Meclisi, ÖHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, Rosa Kadın Derneği, SHU-DER Diyarbakır Şubesi ve TMMOB Amed İKK Kadın adına yapılan açıklamada Aysel Tuğluk’un durumuna ilişkin açıklama yaptı.
Tuğluk’un sağlık durumuna dikkat çekilen açıklamayı İHD Diyarbakır Şubesi Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir okudu.
Adli Tıp Kurumu’nun Tuğluk hakkında verdiği ‘cezaevi koşullarında yaşayabilir’ kararının yer aldığı açıklamada şu ifadelere kullanıldı:
“Uzun yıllardır Kürt, Alevi ve Kadın kimliği ile demokratik siyaset yapan Aysel Tuğluk, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde ilklere imza atmış bir insan hakları savunucusudur. 2016 yılının Aralık ayında Demokratik Toplum Kongresine (DTK) yönelik başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanmıştır. Tutukluluğundan yaklaşık 9 ay sonra annesinin vefatıyla beraber derin bir üzüntü yaşayan Aysel Tuğluk, verilen izinle annesinin cenaze törenine katılmış ancak Ankara’da gerçekleştirilen cenaze törenine yapılan ırkçı saldırının Aysel Tuğluk’ta yarattığı travma sonucunda sağlık problemleri yaşamaya başlamıştır.
Aysel Tuğluk'un uzun bir süredir ciddi sağlık sorunları yaşaması üzerine avukatları tarafından mevzuat gereğince cezanın infazının ertelenmesi talebinde bulunulmuştur. Bunun üzerine Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurulu hazırladığı raporda Aysel Tuğluk’un hastalığının kronik ilerleyici seyirli ve cezaevinde tek başına hayatını sürdürmesini engeller nitelikte olduğunu bu sebeple de cezasının infazının ertelenmesi gerektiğini belirtmiştir. Ancak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu aksi yönde görüş belirterek Aysel Tuğluk'un cezaevi koşullarında yaşayabileceğini belirtmiştir. Bunun üzerine Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun raporunu esas alarak Aysel Tuğluk için yapılan tahliye talebini reddetmiştir.
İki rapor arasında ki çelişki üzerine Aysel Tuğluk, 1-4 Şubat 2022 tarihleri arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda tutulmuştur. Kamuoyunun ihtisas kurulundan beklediği Aysel Tuğluk'un yaşamış olduğu sağlık sorunlarından kaynaklı; savunma yapıp yapamayacağı, cezaevinde yaşamını idame edip edemeyeceği ve mevcut sağlık durumu düzeyinin ortaya çıkarılması olmuştur. Ancak ATK hazırlamış olduğu raporda Aysel Tuğluk’un hukuki soruşturmaları kapsamında atfedilen fiillere yönelik (geçmişe dönük) “cezai sorumluluğunun” olup olmadığı üzerinde durulup bu kapsamda bir rapor düzenlenmiştir. Bu durum ile Aysel Tuğluk’un mevcut sağlık durumunun kapsamlı bir şekilde incelenmesi ve buna yönelik bir rapor hazırlanması gerekirken kamuoyu yanıltılmıştır.
Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalının 12/07/2021 tarihli 2021/974 sayılı raporunda, “Demans tanısı ile tedaviye gereksinim duyduğu (Dozyl kullandığı), Demans hastalığının unutkanlığın ön planda olduğu, hafızayı, düşünmeyi ve sosyal becerileri etkileyen, ilerleyici, günlük yaşam aktivitelerini olumsuz yönde etkileyecek nitelikte olduğu ve buna bağlı ikinci şahısların yardımına ihtiyaç duyabilecek olduğunun tıbben bilindiği, kişide saptanan Demans hastalığının kronik seyirli olduğu ve ilerleyici vasıf göstereceği, kişinin takiplerinin üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında yapılması gerektiği, kişiye cezaevi koşullarında sağlanabilecek tıbbi destek ve bakımın yeterliliğinde sorun yaşanabileceği, yaşamını bir başkasının yardımı olmaksızın tek başına sürdürmesinin mümkün olmadığı, cezaevi koşullarına bir başkasının yardımı olmadan zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamayacağı, dolayısıyla cezasının infazının ertelenmesi gerektiği, ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği” görüşü bildirilmesine rağmen; Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 03/09/2021 tarih 15686 no’lu kararında “Tedavisi ve önerilen aralıklarla düzenli poliklinik kontrollerinin sağlanarak cezaevi şartlarında infazına devam edilebileceği” şeklinde görüş bildirmiştir.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin 12/07/2021 tarihli 2021/974 sayılı raporu ile Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu'nun 03.09.2021 tarih ve 15686 karar sayılı raporu arasında çelişki bulunmaktadır. Bu çelişkilerin ortadan kaldırılması için kişinin değerlendirmelerinin yapılabileceği yetkin ve bağımsız bir sağlık kuruluşuna sevki sağlanmalı, kişinin birlikte yaşadığı kişiler ile hapishane görevlilerinin gözlemlerini de içerecek kapsamlı bir çevre anamnezi alınması, mümkünse kişinin yaşadığı ortamda gözlenebilmesi, gözlenemediği durumlarda uygun bir tedavi kurumunda yatarak tedavi görmesi esnasında hastalığa ait objektif bulguların gözlemlenmesi gerekir.
Adli tıp raporunun bilimsellikten uzak ve çelişkiler barındırdığını özellikle belirtmek gerekir. ATK raporu detaylı olarak incelendiğinde görülecektir ki; iddia makamı gibi davranılarak iddianameden kesitlere yer verilmiştir. Ayrıca raporda Aysel Tuğluk'un sağlık durumuna dair tek bir tıbbi belge bulunmadığı gibi mevcut tıbbi durumuyla ilgili de cezaevindeki sağlık kayıtlarına rastlanılmadığı, cezaevinde bakım veren tıbbi ve idari görevlilerin, birlikte kaldığı tutukluların tanıklıklarına hiç yer verilmemiştir. Yine raporu hazırlayan heyet içerisinde nörolog olmaması da raporun eksik ve kusurlu olduğunu göstermektedir.
Hatırlatmak isteriz ki; yaşam hakkı ve sağlığa erişim hakkı birçok mevzuatta hüküm altına alınmış olup Anayasa.m.17’de herkesin yaşama hakkının korunmasının istenilmesi hakkına sahip olduğu belirtilirken Anayasa.m.56’da herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Yine kanunla, "Savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi durdurulamaz, yok edilemez." denilerek yaşam hakkının kutsallığına vurgu yapılmıştır. Yine Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında kanun.m.6/f: “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur” cümlesiyle yaşam ve sağlık hakkını tekrar koruma altına alınmıştır.
Ne yazık ki uzun yıllardır ATK, insan onuruna aykırı, bilimsellikten uzak ve taraflı bir şekilde raporlar hazırlamaktadır. Bu taraflı raporlar tüm hasta mahpusların sağlığını ciddi düzeyde etkilemekte, yaşamlarını yitirmelerine sebep olmaktadır. Bizler başta Aysel Tuğluk olmak üzere tüm hasta mahpusların ceza infazının hastalığı süresince geri bırakılması çağrısında bulunuyoruz. Sağlık hizmetine erişimin engellendiği, hasta mahpusların sağlık ve yaşam hakkının sistematik bir şekilde ihlal edildiği bu süreçte Aysel Tuğluk ve tüm hasta mahpusların bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz!”