Ezidi kız: Arap komşularımız IŞİD'e rehberlik etti

20-07-2019
Rûdaw
Etiketler Ezidi Şengal IŞİD Kız Cariye Pazarlama Köle
A+ A-
Duhok (Rûdaw) - Feride, o gün insanların grup grup bir araya gelerek konuştuklarını gördü. IŞİD’in bölgeye ulaşması ile halktaki endişenin nedeni ortaya çıktı. Özellikle büyüklerinden Ezidi fermanlarının hikayelerini dinleyen yaşı ilerlemiş kimseler çok endişeliydi.

Annesi onu evlerinin yakınındaki markete temizlik malzemeleri almaya göndermişti. Yolda bir çocuğun “bunlar baş kesiyor” dediğini duydu. Korkudan temizlik malzemeleri elinden düşecek gibi oldu. Aynı anda başka birisinin, “Hiçbir şeyi savunmaya çalışmayın. Müslüman olmayanlara karşı çok sertler” sözlerini duydu.

O dönem 11 yaşında olan Feride, olayları tam kavrayamıyor ve çok geçmeden “cariye ve talan malı” gibi alınıp satılacağını bilmiyordu.

IŞİD, üç gün sonra Herdan’a ulaştığında, gençlerin IŞİD hakkında Musul’da konuştuklarını artık kendi köylerinde de duyuyolarlardı.

3 Ağustos 2014 günü o da binlerce Ezidi kadın ve kız gibi Şengal’e saldıran IŞİD mensupları tarafından alıkonuldu.

Onlar Feride’nin bedeni, ruhu ve geleceğini kemirdiler. Yaşadığı o acı olaylar dizisini anlatırken yaşından kat be kat olgunluğa ulaştığı belli olan Feride, “Arap komşularımızın yardımı olmadan IŞİD tek bir köyümüzü bile ele geçiremezdi” diyor.

Arap komşularımız IŞİD’e rehberlik ettiler

Feride, “Arap komşularımız bize gelerek arabulucuk adı altında, bizleri koruyacaklarına söz vererek bütün silahlarımızı topladılar.Diğer taraftan hangi yolları tutacakları ve bölgeye nasıl gelecekleri konusunda IŞİD’e rehberlik ettiler” diyor.

Olay günü Feride’nin ailesi köyden uzaklaşarak Şengal Dağı’na giden bir yola ulaştılar fakat bir anda meydanda bitiveren IŞİD’lilerin eline düştüler.

Feride, “Bölge halkının çoğunu kendim gördüm. Özellikle Herdan’ı bizden önce terkedenlerin hepsi IŞİD’in eline düşmüştü. Yanımda çok güzel bir kız vardı. Babasını öldürmemeleri için IŞİD mensuplarına yalvardı” dedi.

Gözü dönmüş IŞİD mensupları Ezidi kadın ve erkekleri birbirinden ayırarak, kadınları Telafer’e götürüyor. Feride de orada kardeşlerinden ayrılıyor. Telafer’de bir ay kaldıktan sonra Badoş Cezaevi’ne naklediliyorlar.

Badoş yakınlarında büyük çatışmaların yaşanmasıyla, IŞİD’liler burayı kaybedecekleri korku ile cezaevindekileri hızlı bir şekilde Kesir Mihrab’a aktararak boş evlere yerleştiriyor. 

Feride, “IŞİD üyelerinden biri onlara, Ezidilerle ilgili şu ana kadar duymadıkları haberler vereceğini söylüyor. IŞİD’li köy ve bölgelerinizdekin hepsi toplu bir şekilde Müsülman oldu. Buna dayanarak ailelerinizle bir arada kalmanız için sizi onların yanına götüreceğiz” diyor.

Ancak Kızılqiw köyüne gittiklerinde ne kadar büyük bir yalanla kandırıldıklarını anlıyorlar. Çünkü Müslümanlığı kabul etmeleri hayatta kalabilmeleri için aldatıcı ve çaresizce söylenmiş bir yalandan ibaret. 

Feride’nin talihsizliği yeni gittiği köyde başlıyor. O gece uzun sakallı ortalama 40 yaşlarında Ebu Mesud adındaki IŞİD’li Feride’yi gözüne kestiriyor.

Feride, “Bir kaç IŞİD’li gelerek beni kızların sırasından çıkararak onlarla beraber gitmemi istediler. Her ne kadar anne annem onlarla tartışarak beni götürmelerine engel olmak istediyse de, anne annemi uzaklaştırdılar. Ebu Mesud köydeki evinde beni bekliyordu. Benden banyo yapmamı ve hazırladıkları elbiseleri giymemi istedi” diyor.

Feride, her ne kadar Ebu Mesud’un söylediklerini ilk başta reddetsede tehditler üzerine yapmak zorunda kalıyor.

Feride, “Ebu Mesud beni, söylediklerini yapmaman durumunda anne annemi gözlerimin önünde öldürmekle tehdit etti. Bana tecavüz eden ilk kişiydi. O gece nasıl zayıf ve kimsesiz olduğumu nasıl anlatacağımı bilmiyorum” dedi.

Çocuklarınız artık bizimdir

Ebu Mesud adlı IŞİD’li ilk günler Feride’nin tek bir kelime Arapça bilmediğini sanarak diğer örgüt mensuplarıyla rahatça telefonda Arapça kopnuşuyırmuş. Ebu Mesud, savaştaki başarı ve yenilgileri, bomba yüklü otomobillerin hazırlanması ile ilgili görüşmelerin hepsinin Feride’nin yanında yapmış. 

Feride, “Ama daha çok Ezidi kızlarla ilgili konuşmalar yapıyordu. Bir keresinde hatırlıyorum konuştuğu kişiye, ‘hayatında görmediğin benim yanımda” diyor.

Ebu Mesud telefon görüşmelerinde daha çok, Peşmerge ve YPG’den dert yakınıyormuş. Ayrıca koalisyon uçaklarının saldırılarından da çok korktuğu belli oluyormuş. Feride, “Bazı zamanlar IŞİD kendi mensuplarını cesaretlendirmek için onlara güzel köleler veriyor ve böyle ödüllendirmek istiyordu” diyor.

Feride bir kaç Ebu Mesud’a, “Benim gibi çocuklarla nasıl bu şekilde muamelede bulunabiliyorsunuz?” diye soruyor. Buna karşı Feride, Ebu Mesud’un iğrenç gülmesinin cevabından daha ağır geldiğini belirtiyor. 

Ebu Mesud, “Babanız ve kardeşlerinizi kurşuna dizdik. Kadın ve kızları da bizim için helaldir. Sizin tek göreviniz bize hizmet etmektir. Gelecek nesillleriniz de mülkümüzdür” yanıtını veriyor.

Babasının yaşındaki Ebu Mesud’un evinde üç ay kalan Feride, başka bir adama satıldığında, daha kötü oluyor. Gerçek adı Abdulhakim olan ve 50 yaşındaki Ebu Fatma ya da Ebu Ayşe diye anılan bir adam Feride’yi satın alıyor.

Feride, “Çok yalvardım beni satmamaları için. Ancak ona rağmen sattılar” diye anlatıyor.

Örgütün kölelik yasalarına göre, biri yanlış yaptığı zaman sadece sahibi onu cezalandırma hakkına sahipmiş. Kadınların bulunduğu odaya da sadece sahipleri girebiliyormuş. 

Feride, Musul’da iki yıl birlikte kaldığı Ebu Fatma’nın neden tek başına yaşadığını bilmediğini söylüyor. Her zaman kaçmak için bir yol bulmaya çalışmış. Evde bir çok kez kez kaçma denemesinde bulunmuş ama hiçbirisinde başarılı olamamış. Feride’nin en büyük sıkıntısı Ebu Fatma’nın yaşlı olması ve bu yüzden savaşa katılamayıp vaktinin çoğunu evinde geçirmesiymiş. 

Bir gün yine evde olmadığını düşünerek kaçmak için şansını denemek istemiş. Feride kapıyı açıp çıktığı zaman Ebu Fatma’nın arka bahçede oturduğunu görmüş. Feride’yi bu halde gören Ebu Fatma, hakaret ederek, “Kaçmak mı istiyorsun? Seni en kötü adama satmamı ve dövmekten deli etmesini mi istiyorsun?” diyor. Ve sonra Ferideyi dövüp satmaklşa tehdit etmiş. 

Feride, Ebu Fatma’nın bazı zamanlar IŞİD’in yenilgilerinin öfkesini kendisinden çıkardığını söylüyor. 

Rica ediyorum beni koruyun

Feride, halen Arap işbirlikçiler tarafından sırtından hançerlenerek kendilerine yapılan ihaneti unutamıyor. Ve bir gece yarısı kaçma denemesinde bulunan bir arkadaşının hikayesini anlatıyor:
 
“Bir çok kez kurşuna dizeceklerini söylediler. Köpekler havlarsa IŞİD nöbetçilerinin onu bulacağını ve gitmemesini söyledik. Gitmemesi içi yalvardık ancak bize cevap vermeden gitti.”

Feride ve diğer kadın ve kızlar için o gece zaman adeta hiç geçmemiş. Özgürlüğü için kaçmaya çalışan 19 yaşındaki kızla ilgili yüzlerce soru kafalarında dolanmış durmuş: 

“Kız köyden bir müddet uzaklaştıktan sonra bir aydınlığa ulaşıyor. Bir yudum su istemek ya da nerde olduğunu sormak için bir evin kapısını çalıyor. Kendisini solgun yüzlü bir adamın karşısında buluyor. Adam kapının arkasından ‘ne istiyorsun’ diye sesleniyor. Kız da, ‘Bir yudum su ve beni bir kaç saat korumanızı istiyorum. Başıma bir olay geldi ve yakınlarımı bulmam lazım’ diyor. Adam kendisini içeriye götürüyor. Eşine, dışarıya gidip gelene kadar kıza çay ve su vermesini istiyor. Biraz sonra yanında bir kaç IŞİD mensubuyla birlikte dönüyor. Kızı o IŞİD’liye götürüyorlar ve ölene kadar dövülüyor. Ertesi gün de öldürüyorlar.”

Ebu Fatma bir süre sonra Feride’yi Abdullah adında birine satıyor. Evli olan Abdullah’ın iki de kızkardeşi varmış. Ancak asırlar önceki seyyar satıcılar gibi her hafta bir bölgedelermiş. 

Feride, “Gittikleri her yere beni de götürüyorlardı. Abdullah ailesi ve kız kardeşlerinden kaçmamızı istediğinde bütün düzenimiz bozuldu. Çünkü artık savaşta, ceza meydanlarında ve baş kesmelerde, her yerde yanında olmalıydım. Ruhumu yıktı” diyor.

Abdullah birgün onu Kadisiye Hastanesine götürerek İhsan adında bir doktora teslim ediyor ama o bunun nedenini bilmiyor. “5 gün sonra gelerek beni IŞİD’li olmayan ancak güvendiği bir aileye verdi. Beni Cedo adında birisine teslim etti. Ailesi Abdullah’tan çok korkuyordu” diyor.
 
Birlikte Peşmerge'nin yanına gidiyorlar

Güneşim yakıcı sıcaklığını yitirdiği bir gün, Cedo Feride’yi alarak yola çıkıyor. Ona “seni Peşmergelerin yanına götüreceğim” diyor. Fakat Feride bunun gerçek mi yoksa yalandan bir sınama mı olduğunu bilmiyor. 

Daha sonra IŞİD kıyafetleri giyen bir kaç kişi ile daha karşılaşıyorlar. Aralarında Feride’nin tanımadığı Ezidi bir kız da bulunuyor. “Biz de Peşmergelere teslim olmak istiyoruz” diyorlar. 

Feride artık IŞİD’in güç yitirdiğini ve daha fazla dayanamayacağını anladığını söylüyor. O günlerde Musul’daki IŞİD’liler de uzun sakallarını kesip, sivil kıyafetler giyerek birer birer Peşmergenin kontrolü altındaki sınırlara doğru kaçmaya ve teslim olmaya başlıyor. 

“Bana, ailemden kimsenin telefon numarasını bilip bilmediğimi sordular. Ben de babamın numarasını hatırladığımı söyledim” diyor ve ekliyor:

“Hep filmlerde izlediğimiz o büyük Amerika’nın binlerce asker, uçak ve tanklarla gelip bizi kurtaracağını hayal ettim. Ama Amerika yüzlerce Ezidi çocuğun açlıktan ölmesini engelleyemedi. Bizim bu şekilde rezil, rüsva olmamızı durduramadı. Kurtuluşumuz da IŞİD’in yenilmesi sayesinde oldu.” 

9 yaşındaki çocuğa tecavüz ettiler

Sonra gözyaşlarını tutamayarak konuşuyor:

“Biliyor musun ben çocukluğumu yaşayamadım. Beni kaçırdıklarında 11 yaşındaydım, 5 yıl boyunca kaç kişi bana el uzattı, tecavüz etti. Hatta 9 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ettiklerine şahit oldum. O kadar küçüktü ki başına ne geldiğini bile anlayamıyordu! Hala arkadaşlarımın başına ne geldi diye merak ediyorum. Ve hala geleceğimiz tehlike altında. Bir daha bu olanlar başımıza gelir mi? Doğduğum topraklarda bir daha yaşayabilecek miyim?”

Ve Feride o can alıcı soruyu soruyor:

“Aile ve akrabalarının çoğunu kaybetmiş, üstüne üstlük bir de geleceğinin ne olacağını kestiremiyorsan özgürlük niyedir, ne değeri vardır?”

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli