Sedat Peker: Hürriyet gazetesine baskını ben yaptırdım

Haber Merkezi - Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, Türkiye iç siyasetini sarsan ifşa videolarını yayınlamasına sebep olan iki önemli kırılma noktası olduğunu, bunlardan birinin Michael Rubin’in kendisi hakkında yazdığı bir makale ile Elazığ'da “şehitler için organize edilen mitingin” iptal edilmesi olduğunu  söyledi.

Sedat Peker video serisinin 6’ıncısını bu sabah yayınladı. “Zaferin Büyüklüğü Mücadelenin Zorluğuyla Ölçülür” başlığıyla yayınlanan videoda Peker bu kez masaya Yılmaz Özdil'in "Son Cüret" isimli kitabını koydu. Sedat Peker her videoda dünya klasiklerinden okuduğu bir kitabı koyuyor.

Dün akşam İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yaptığı açıklamalardan sonra bu sabah yeni video  yayınlayacağını duyuran Sedat Peker, bazı kişilerin mesajlar yazarak, kendisine “akıl” verdiğini belirterek , "Bu benim hikâyem. 1,5 senedir sıkıntıları ben yaşadım, o yüzden, bana akıl vermeyin. O yüzden parça parça koparacağım, canları yakacağım" diye konuştu

Peker, 2015 yılındaki Hürriyet gazetesi baskınını adını vermediği bir milletvekilinin ricası üzerine organize ettiğini itiraf etti. Süleyman Soylu'yu bir kez daha hedef alan Peker, Soylu'nun oğlu üzerinden uyuşturucu operasyonu dolayısıyla 5 milyon dolar istendiğini iddia etti.

‘Bize tuzak kurdular’

Peker, kendisi hakkındaki gelişmelerin fitilini  iki gelişmenin tetiklediğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Fitilin ilk ateşlenmesi Michael Rubin adında Amerikalı bir yazarın, yazdığı yazıyla oldu. 'Sedat Peker etki alanını bu şekilde geliştirmeye devam ederse, Tayyip Erdoğan sonrasında, Tayyip Erdoğan'a ihanet etmez' dedi. 'PanTürkizm görüşüne sahip bu kişi bu şekilde güçlenmeye devam ederse, Tayyip Erdoğan sonrası oraya simge birinin seçilmesini sağlar. Arka perdeden de ülkeyi o yönetir' dedi. Buna inanan ruh hastaları oldu, işin kötü yanı bizim arkadaşlarımız da gururlandılar, 'Artık seni dünyada insanlar daha iyi anlayacak, konumunu anlayacaklar' dediler. Dedim ki, bu tuzak, bize tuzak kurdular. Tayyip Erdoğan sonrasına kimin planları varsa bizi mahvedecekler dedim. Bu yazıyı çeşitli yerlerde yayınladı, sonra birden yayınlanması kesildi, durduruldu. Herkesin okuması engellendi.

İkinci kırılma noktası Elazığ

İkinci kırılma noktası; Elazığ'da şehit aileleri beni davet etti, miting yapacağız. Kasımpaşa'da binlerce kişinin katıldığı iftardayız, Mehmet Ağar bey beni aradı, hangi Mehmet, derin Memet... Bugün farkındaysanız yoklama yapmadım, çünkü derin Memet ve arkadaşlarının ameliyat olduğunu öğrendim. O yüzden ameliyat olduğu için iyileşene kadar makara yapmayacağım. Müsaade ederseniz bir (tek) yoklama yapmak istiyorum. Süslü Sülüman ve saz arkadaşları orda mısınız? Bir de konuk bir oyuncu alacağız, Demirören var, Yıldırım Demirören. Ancak ona da bir isim vereceğim çünkü o isme layık değil. Öyle bir isim böyle bir adam... Adana'da pamuğa pambık derler, bundan sonra buna pambık Ören diye sesleneceğim, anlayın ki bu... Pelikancılar hep kaytarıyorsunuz, farkındayım, sizin peşinizi bırakmam, bakın neler yaptınız... Ancak bu aralar süslü Sülüman ve arkadaşlarına taktığım için onlardan devam edeceğim.

‘Ağar beni aradı, 'Elazığ mitingini iptal eder misin?' dedi’

Kasımpaşa Taksim'de çok bir iftar daveti var. Mehmet Ağar beni aradı, dedi ki derin Memet, 'Elazığ mitingini iptal eder misin?' Dedim ki ben oraya şehit aileleri çağırdı, nasıl iptal edeyim... Dedi ki aynı gün CHP'nin de mitingi var orda, devletten bilgi geldi, karışıklık çıkacak. Dedim ki şehit aileleri devlet başkanından bile önce gelir, gitmem lazım, seni sonra arayayım... Sonra bir daha aradı kendisi, ben oraya gitmezsem rezil olurum dedim. Orada en az 30 bin kişilik miting yaparım dedim. Ağar ama 'provoke çıkacak, çatışma falan...' Konu netleşmeden telefonu kapattık. Sonra bir baktım Elazığ gazetelerinde, 'Sedat Peker mitingi iptal etti' haberleri çıktı. Bunun üzerine, arkadaşlara hazırlanın, Elazığ'a mitinge gidiyoruz dedim. Sonra şu anda hükümetin içinde bakanlık yapan bir beyefendi, o zaman özel kalem müdürü, kendisi benim bir yakınımla görüşüyor, 'Oraya gitmesin, karışıklık çıkacak' dedi. Yine olmaz dedim. Sonra valilikten karar çıkardılar, 'güvenlik' gerekçesiyle miting iptal oldu. İkinci kırılma noktası bu oldu. Herhalde boyun eğmediğim için bizi kullanışsız gördüler. Dedim Memet, yanlış varsa söyle.

‘Bu işler pis işler, pis işleri de pislikler bilir’

Namusu maaşı kadar olan bazı gazeteciler diyor ki; 'Bu adamın anlattıklarına mı inanacaksınız?' Bu işleri cami hocası mı bilecek. Bu işler pis işler, pis işleri de pislikler bilir. Anlattıklarımın doğru olduğunu milyonlar biliyor. Halkı durduramazsınız. Anlatımlarımda ismi geçenler, sakın beni yalanlayacak şeyler yapmayın. Ben dersime çalışırım. Çok çalıştım. Yemin ederim sizi rezil ederim. Sokağa çıkamaz hale getiririm. Bana bunu yapmayacaksınız. Bileğimizi koyuyoruz ortaya. Ben kesmem tabi çünkü ben sağlamcıyım.

'Hürriyet gazetesine baskını ben yaptırdım'

Şimdi bu gazetecilere dedirtiyorlar ya ‘organize suç örgütünün dediğinden bir şey mi olur?’ Tamam kendi yaptıklarımı anlatacağım. İspatları ile delilleri ile. Pamuk örenin ekibi dinliyor musunuz? (Demirören medya grubunu kastediyor)  Sizin gazetenizi (Aydın Doğan dönemindeki Hürriyet gazetesi) ben bastırttım. Evet. Basılmadan önce gelen milletvekilinin telefon sinyallerine de bakabilirsiniz. ‘Bizim gençlik kollarından bir takım arkadaşlar gidecek ama onlar profesyonel değil’ eee… ‘Tamam’ dedim. Ben gönderdim. Lan ne oldu maaşı kadar namusu olanlar, ne oldu.  Savcılar ağır delil, ikrar, ben yaptım. Aydın Doğan yaşlı adam. Ben ölürüm çocuklarıma dert kalmasın. Senin oturduğun koltukta benim emeğim var. Namussuzsunuz ulan. Demirören, seni adım adım takip edeceğim. Azerbaycan her şey.

‘FETÖ’den aldı bilgileri dersiniz’

Abrurahim Boynukalın, milletvekili spor bakan yardımcısıydı şimdi hangi görevde bilmiyorum. Bir gazeteci ile röportaj yapıyor. Gazeteci dövdürme olayı ile Hürriyet binası baskınını Sedat Peker yaptırdı diyor. Adam da bunu yazmış. Sayın savcılar tekrar söylüyorum bundan büyük daha delil olur mu? Bu sefer o yolladığınız aracılarla beni kandıramayacaksınız. Bu sefer vallahi yenileceksiniz. Zaman kazanmak için o yolları yemem ben. Sen Ebu Süfyan’dansın ey sülü, tezgahçı. Sen yakalndın kaçamazsın. Vallahi seni mahvedeceğim. Pamuk ören (Yıldırım Demirören) seni bırakmayacağım. Lan oturduğun yerde benim hakkım var. Sen benim evde sanki suç aletleri karımın odasından kasadan çıkmış gibi yayın yapıyorsun. Ben bu atağı yapınca bizim süslü sülüman ve saz heyeti 613 kişiye dinleme kararı çıkardı. FETÖ’den aldı bilgileri dersiniz. Ben onlar gibi aptal değilim. 5 tane ayrı yaptım. Bu savaşın 3 şeyi var. Birinde ben ölürüm, iki cezaevinde girerim, üç hayatta kalırım.

‘5 milyon dolar verirsen seni bu dosyanın içinden çıkarabiliriz’

Geldik bir daha Sülü. Aslan Sülü.  Yav bu dünyanın en büyük uyuşturucu operasyonu diye bir operasyon yaptın ya 1.5 sene falan önce gazetelerde herkesi inandırdınız lüks arabalarını falan gösterip. Lan dünyanın en büyük uyuşturucu operasyonunda yarım kilo uyuşturucu olmaz mı. Nerede bu uyuşturucu. Allah aşkına dinleyin sayın savcılar delilleriyle anlatacağım. O operasyonda Nevzat Kaya diye şahıs var. Yeniköy Motors’un sahibi operasyondan 10 gün öncesine kadar kendi bindiği arabada Süleyman Soylu’nun oğlunun ihtisaslı plakası var. Yani Emniyet’ten oradan buradan geçer. Yani İçişleri Bakanı’nın ailesine ait görünüyor plaka. Durdurulmaz. Ayrıcalık da benim gibi. Ben de öyle ayrıcalıklıydım. Şimdi küstüm benim ayrıcalıklarımı aldılar ellerimden. Küstüm ben onlara. Operasyondan 10 gün önce gidiyor, Engin oğlum, böyle böyle büyük bir operasyon olacak, bu ihtisası iptal etmemiz lazım. Tamam. Tarihine bakın operasyondan kaç gün önce? O Yeniköy Motors’un sahibi Nevzat Kaya’nın kullandığı araç plakasının ihtisası iptal edildi. 10 gün önce. Telefon irtibatları Engin’le (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun oğlu) ne zaman kesildi? 10 gün önce. Engin buna diyor ki, 5 milyon dolar verirsen seni bu dosyanın içinden çıkarabiliriz. O da diyor kardeşim ben onlara iki araba sattım niye para vereyim diyor. Anlamıyor. Tamam diyor. Operasyon oluyor bunu da alıyorlar. Bu cezaevinde, sonra karısı Engin’i arıyor.  Ailece görüşüyorlar. Tabii bunlar dostlarına yapar en güzel özellikleri o. Biz onu çok severiz! Bu aslında Abdullah Öcalan’ın taktiğidir. Bunlar nereden öğrendi!”

Michael Rubin kimdir?

1971 doğumlu Michael Rubin,  Amerikan Girişim Enstitüsü (American Enterprise Institute) adlı kuruluşta çalışıyor. Rubin ayrıca Amerikan Donanması Askeri Akademisi’nde öğretmenlik ve Amerika'da yayınlanan Middle East Quarterly (Ortadoğu bülteni) dergisinin editörlüğünü yapıyor.

Yale Üniversitesinde, İsrail'de Kudüs İbrani Üniversitesi'nde ders verdikten sonra, 2000 ve 2001 yıllarında arasında Kürdistan Bölgesi’nde Süleymaniye Üniversitesi, Selahaddin Üniversitesi ve Dohuk Üniversitesi'nde hocalık yaptı. 2002 ile 2004 yılları arasında Amerikan Savunma Bakanlığı’nda İran ve Irak konusunda danışmanlık yaptı.

Rubin'in Washington Post, The New York Times, The Wall Street Journal, The New Republic, National Review ve The Weekly Standard'da Türkiye, Irak, İran'la ilgili yazıları yayınlanmaktadır.