Erşat Salihi: Kerkük’te anlaşma imzaya kaldı
Irak Türkmen Cephesinin (ITC) eski Genel Başkanı ve Kerkük milletvekili Erşat Salihi, Irak’ta yapılan erken seçimlerin sonuçlarından memnun olmadıklarını söyledi.
Kerkük 2’inci bölgeden tekrar milletvekili seçilen Salihi, yeni seçim yasası ile Irak’ın bölgelere ayrılması kararının en çok Türkmenlere zarar verdiğini belirtti.
Erşat Salihi, tartışmalı bölgelerle ilgili Irak Anayasasının 140’ıncı Maddeesinin bugüne kadar bir çözüm üretmediğini, bu nedenle siyasi uzlaşmalara gidilmesi gerektiğini vurguladı.
Salihi, “Ben Kürt liderlerine daha önce de açık ve net bir şekilde söyledim. Bırakın Kürt bölgesi güvenli kalsın. Türkmen bölgeleri veya tartışmalı bölgeler içerisinde daha fazla karışıklık yapılırsa bu bütün Irak’ı etkiler, Kürt bölgelerini de etkiler” dedi.
“Kerkük sorunu Kerküklülerin arasında çözülmelidir” diyen Salihi, kentte iki yıldır Kürt, Arap ve Türkmen tarafların katılımı ile oluşturulan bir heyetin iki yıldır çalıştığını ve Kerkük meselesinde ortak bir anlaşmanın yakın olduğunu kaydetti.
Irak Parlamentosunun aldığı karara değinen Erşat Salihi, Peşmergenin bu karar doğrultusunda şehir merkezinin dışında olması gerektiğini söyledi.
Rûdaw TV’de Bestun Osman’ın sunduğu Rûdawî Amro programına konuk olan Irak Türkmen Cephesi Kerkük Milletvekili Erşat Salihi, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Salihi ile yapılan söyleşi şöyle:
Seçim sonuçlarından memnun musunuz?
İlk günden beri seçim sonuçlarından memnun değiliz. Çünkü esasında seçim yasası yanlış bir şekilde yazıldı. Bu yasa özellikle tartışmalı bölgelerde, sonuçların Diyala, Selahaddin, Tuzhurmatu, Kerkük ve Telafer gibi yerlerde Türkmenlerin zararına neden oldu. Çünkü Türkmenler diğer milletlere göre daha dağınık bir şekilde bu coğrafyada yerleşmişler. Bu nedenle yasayı Birleşmiş Milletler ve bazı siyasi taraflar da kabul etmiyordu. Hatta Kürt grupları bile bu yasaya karşıydı. Bu nedenle biz doğal olarak seçim sonuçlarını kabul etmeyen tarafız.
O halde Parlamentoya gitmeyecek misiniz?
Meclis’e gideceğiz. ama sonuçlar bizi razı eden sonuçlar değil. İçinde çok yanlış yönler, Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliğinin attığı yanlış adımlar var. Tüm bunlar özellikle de Türkmenler açısından zararlı oldu.
Bazı Türkmen taraflar Türkmenlerin daha çok milletvekili alamamasını sizin aday olmanıza bağlıyor. Siz Kerkük 2’inci bölgeden aday oldunuz ve çok fazla oy aldınız. Bu oylarla belki de Türkmenler 3 ve belki de 4 vekil çıkarabilirdi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu kesinlikle bir sebep değil. Çünkü baktığımızda Kürtler bu bölgelerde az aday ile Türkmenler ise çok sayıda adayla katıldı, 15-20’ye yakın aday vardı. Bu durum oy dağılımını da etkiledi. Mesela Dr. Geylan (Geylan Ali Kadir - KYB adayı) tek adaydı, 15 bin oy ile vekil seçildi. Adaylarımız bu oranda oy almış olsaydı rahatlıkla kazanabilirdi. Ama benim kadar oy alan olmadığı için Irak Türkmen Cephesi’nin ençok oy alan adayı oldum.
Yine bazı Türkmen taraflar sizin adaylığınıza karşı çıktı. Neden karşı çıktılar?
Bunu onlara sormalısınız. Irak Türkmen Cephesi’nin 12 yıllık liderliğini yaptım. Siyasi açıdan Irak Türkmen Cephesi büyük bir kuruluş ve biz de bu bayrağı taşıyoruz. Bazıları, başkalarının sözlerini dinledikleri ve yönelendirildikleri için benim adaylığıma karşı olabilir.
Türkmenler olarak hükumet kurma çalışmalarında hangi tarafta yer alacaksınız?
Biz bu hükumette de Türkmen halkı olarak bakanlıklar içerisinde temsil edilmek istiyoruz. Özellikle Irak Türkmen Cephesi bunun öncülüğünü yapacaktır. Siyasi çalışmalar için henüz erken olsa da bir altyapı oluşmuştur. Siyasi taraflarla yakın zamanda müzakerelere başlayacağız. Bugün KDP ile Halbusi’nin koalisyonu (Takaddum) ve Sadr Grubu, yine Hancer’in partisi (Azam) koalisyon kurmak için arayış içerisinde, karşısında Fetih, Hikmet Kosliayonu, Dava Partisi ve diğer gruplar var onlar da farklı bir yerde. Biz her iki tarafı da dinleyeceğiz. Biz Türkmenler olarak çıkarlarımızı tespit etmişiz. Türkmenlerin hakları ve özellikle de Kerkük konusunda hangi taraf taviz vermez ve bizim taleplerimize yakın olursa kesinlikle o tarafta yer alırız.
Tarışmalı bölgelerden bahsettiniz. 2005’ta kabul edilen Irak Anayasası’nın 140’ıncı Maddesi’nde “tartışmalı bölgeler” diye belirlenen bölgelerin durumu hakkında karar alınmış. Kerkük’te bu bölgeler içerisinde yer alıyor. Sizce yeni dönemde bu karar hayata geçer mi?
Burada Kürt liderlerine açık ve net bir çağrım olacak; Kürt bölgelerinin güven ve istikrar içerisinde yaşamasını istiyorsa ve tartışmalı bölgelerde barış sağlanmasını istiyorlarsa, bence 140’ıncı Madde bir anayasa maddesi olmasına rağmen bir çözüm bulamamıştır. Çözüm noktası bulmayan bazı anayasa maddeleri için siyasi uzlaşma yapılmalıdır. Ben Kürt liderlere daha önce de açık ve net bir şekilde söyledim. Bırakın Kürt bölgesi güvenli kalsın. Türkmen bölgeleri veya tartışmalı bölgeler içerisinde daha fazla karışıklık yapılırsa bu bütün Irak’ı etkiler, Kürt bölgelerini de etkiler. Benim çözümüm şudur ki; 2017’deki Newroz bayramında Kerkük Kalesinden verdiğim bir mesaj vardı ve bu mesaj yürürlüğe girdi. O mesaj da ‘Kerkük sorunu Kerküklülerin arasında çözülmelidir’ şeklindeydi. Bu hususta bizim iki yıldan beri bir siyasi çalışmamız var. KDP, KYB, Türkmenler ve Kerküklü Araplar iki yıldır biz Birleşmiş Milletler Temsilcisinin gözetimi altında bu çalışmaları yürütüyoruz. Seçim öncesinde son aşamalarına ulaştık. Sadece imzalanması sözkonusudur. Bir tek tarım arazileri sorunu Araplara karşı Kürtler ve Türkmenlerin sorunudur. Sadece arazi konusu kalmış. KDP’den milletvekili Şaxewan Abdullah, KYB tarafından Halit Şiwani katıldı. Türkmen Cephesinden biz, Dr. Ahmet Haydar ve Hasan Turan, Araplardan Dr. Muhammed Temim ve Halit Meferci katıldı. Altı kişilik bir heyetti ve artı biz Hristiyanları da gözardı etmedik. Bu konuda çalışmalar tamamlanma aşamasına gelmiş, sadece anlaşmanın imzalanması kalmış ve zirai arazilerin kanuni bir şekilde nasıl nasıl çözüleceği de Bağdat’a kalmış. Bence bunu hiç kimse engellemesin. Çünkü bu 2-3 yıllık bir çalışmadır. Bırakın Kerkük’te istikrar devam etsin.
Şaxewan Abdullah da bu konuda bir açıklama yaptı. Kerkük’ün Normalleştirilmesi Komisyonu deniyor buna. Komisyonun yakın zamanda çalışmalarına yeniden başlayacağını ve ilerleme kaydetmeyi planladıklarını belirtti. Yeniden bir araya gelmek için belirli bir tarih var mı?
Görüşmeler alt komisyonlar tarafından sürdürülüyor. Seçimlerin ardından imzalanması ve anlaşmanın bir an önce yürürlüğe girmesi için tüm tarafları tekrar bir araya gelmeye davet ediyorum. Kerkük’te şu an güvelik durumu istikrarlıdır ve bu devam etsin diyoruz.
Siz istikrarlı diyorsunuz ama Kürtler pek fazla böyle bakmıyor. Daha geçen hafta seçim sonuçlarını kutlayan Kürtler oradaki askeri güçler tarafından gözaltına alındı ve haklarında ‘terör yasasından’ işlem yapıldı. Geçen 4 yıl içerisinde 120 Kürt görevlerinden uzaklaştırıldı. Sizler de bu konuda bir tutum sergilemediniz. Hakkında 150 yolsuzluk dosyası bulunan mevcut Kerkük idaresinin yanında yer aldınız. Devamlı Rakan Cuburi’nin yanında kareler verdiniz. Sizin açınızdan normal olan, doğal olan bu mu?
Açıkça söylemek istiyorum ve Kürt kamuoyunun da bunu bilmesi gerekiyor. Biz kim olursa olsun valinin yanında yer alırız, destek oluruz. Eskiden Abdurrahman Mustafa’nın da yanında durduk, merhum Necmeddin Kerim’in de yanında, Hüseyin Turan Meclis Başkanı olduğu zaman, yanında durduk. Çünkü biz memleketin hizmetini, istikrarını istiyoruz. Rakan Cuburi’nin de yanında dururuz. Kim vali olursa bizim ilkemizde ona destek vermek, yanında durmak vardır. Ama onun hatasına, yanlışlarına iştirak etmeyen tarafız biz. Tam aksine, onların yanlışlarını biz yolsuzlukla mücadele dairelerine takdim ettik. Rakan Said’den önceki yönetimin yolsuzluklarını biz Temiz Eller Komisyonuna teslim ettik. Önceki dönemlerde de her kim hata yapmışsa onlara ilişkin dosyalarımız da yolsuzlukla mücadele dairesinde durmaktadır. Biz kimsenin yolsuzluğunun yanında durmayız. İkincisi 120 Kürt’ün görevden alınması benim için bir sürprizdir. Ben bir Kerküklü olarak Kerküklü bir Kürt’ün hakkının çiğnenmesini asla ve asla kabul etmem. Ve özellikle de iki yıllık süre içerisinde Kürt vatandaşların bana ne kadar yakınlık gösterdikleri bu seçimlerde de belli oldu. Kürt vatandaşlar bana oy da verdi. Şahıslar da sosyal medya üzerinden bunu ilan ettiler. Son yaşanan olaylar ise Ortak Operasyonlar Merkezi ile ilgili bir durumdur. Orduya ait bir meseledir. Sadece taraflar birbirleri ile karşı karşıya gelmesin, Türkmenler, Araplar, Kürtler karşı karşıya kalmasın diye yapıldı. Tükmelere de aynı şekilde muamele edildi. Türkmen gençlerin de aynı şekilde kutlama yapması yasaklandı. Caddelerde bayraklarla dolaşmaları önlendi. Hatta tutuklananlar da oldu.
Kerkük şehir merkezinde Heşdi Şabi gibi silahlı güçlerin ve milislerin bulunması sizi rahatsız etmiyor mu?
Heşdi Şabi’nin mevcudiyeti zaten şehir merkezinde değil. Daha çok Beşir, Teze Hurmatu, Tawiq gibi DEAŞ ile karşı karşıya olunan bölgelerde bulunuyorlar. Biz herhangi bir silahlı gücün şehir merkezinin etrafında olmasını ve ülkeyi korumasını yanlış bir adım olarak görmüyoruz. Özellikle de bu kuvvetler merkezi hükumetin denetimi altında ve Müşterek Operasyonlar Komutanlığı’nın denetimi ve emri altında olmalıdır. Kendi başlarına hareket etmemelidirler.
2014 ile 2017 yılları arasında Peşmerge de aynı görevi yapıyordu, Kerkük’ü koruyordu. Hatta Beşir’den bahsettiğiniz. Beşir köyünün kurtarılmasında Peşmergenin çok ciddi emeği vardı. Şehitler verdi. Ama siz Peşmergeye karşıydınız. Peşmergenin Kerkük’ü koruması konusunda bile rahatsızdınız. Bu bir çiftestandart değil mi? Neden Heşdi Şabi orada Kerkük’ü koruduğunda siz ‘hay hay’, ama Peşmerge koruduğunda ‘vay efendim olmaz’ diyorsunuz. Neden?
Biz Peşmegenin Irak güvenlik güçlerinin bir parçası olduğunu inkar etmiyoruz. Peşmerge burada olduğu zaman biz defalarca onları ziyaret ettik. Şehit verdiler, biz bunu inkar etmiyoruz. Artı bunun yanında Türkmen aşiretleri de Arap aşiretleri de, polis teşkilatımız o bölgeleri kurtarmak için Peşmerge ile işbirliği yaptı. Bu da çok doğaldır. Ama biz şunu diyorduk. Peşmerge bugün kavmi ve siyasi bir tarafı temsil ediyor. Bu nedenle sadece KDP’nin, KYB’nin bir askeri tarafı olarak tanınması kesinlikle bizim için bir rahatsızlık oluşturabilir. Dedik ki savaş bittikten sonra Kerkük’ün idari sınırlarının dışarısında bulunması çok doğaldır. Ayrıca bazı siyasi partiler Peşmergenin burada olmasını istismar ederek yanlış adımlar atmaları Peşmergeye de zarar vermiştir. Peşmerge üzerinden bizi tehdit eden mesajlar da aldık.
Peki şu anda Peşmergenin Kerkük’e dönmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Biz bunun üzerine anlaştık. Irak Parlamentosu’nun 2017’de aldığı karara göre, Kerkük’ün idari sınırları Irak ordusu tarafından korunmalıdır. Peşmergenin de idari sınırlarının dışında olmasına Irak Meclisi karar vermiştir. Bu Meclis bu kararı değiştirirse bu konuda bizim de siyasi görüşümüz olur. Ama şu anda mevcut karar Parlamentonun kararıdır, bir parti veya iki partinin değil. Parlamento da bütün Irak halkını temsil eden bir yapıdır.
Son olarak, siz yılların siyasetçisisiniz, Türkmenleri temsil ediyorsunuz. Bu soruyu vicdanınıza soruyorum; halkını düşünen bir Türkmen lider olarak, Kürtlerle, Erbil’le anlaşıp ki bu anlaşmada sizin eliniz çok daha güçlü. Çünkü Kürdistan’da Türkmenler ikinci etnik unsur. Erbil ile anlaşıp Kürdistan’da hakiki ortak olmak varken neden devamlı Bağdat merkezli Şii partilerle bir araya gelip Irak’ta azınlık olmayı göze alıyorsunuz?
Ben bir siyasi Türkmen temsilcisi olarak kendi milletimin çıkarı neyse onu yapmak mecburiyetindeyim. Özellikle de biz önce bakarız, ölçeriz ve Türkmenlerin çıkarı neredeyse ona göre karar veririz. Ama eğer Erbil’in siyaseti Türkmenleri yanına alıp onları bir azınlık durumuna getirmekse kabul etmeyiz. Biz kesinlikle Bağdat’ta azınlık olmayı da kabul etmeyiz. Bir tek temsilcimiz olsa dahi biz kendimizi azınlık görmeyiz. Çünkü azınlık kota ile temsil edilen taraflardır. Bizim çıkarımız Irak’ın bütünlüğü içerisinde Türkmenlerin varlığının devam etmesindedir. Kürt bölgesinde, Kürdistan Bölgesi’nde de açıkça diyorum, orada da biz istikrarın temin edilmesini destekleriz. Bağdat’ta ve Irak’ın güneyinde de istikrar isteriz.