Uzmanlar, ABD’nin Rojava’yı yaptırımlardan muaf tutma kararını değerlendirdi
Erbil (Rûdaw) – Rojavalı ekonomist ve araştırmacılar ABD'nin Rojava’da yabancı firmaların yatırımlarını yaptırımlardan muaf tutacak olan kararının bölgeye “olumlu” yansımaları olacağını düşünüyor. Ancak Suriyeli uzmanlar ise, bunun “ülke için bölünme” olacağını savunuyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Büyükelçi Victoria Nuland, 12 Mayısta Fas'ın Marakeş kentinde 76 devlet ve uluslararası kurumun temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonun bakanlar toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ABD'nin Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) kontrolü altındaki bölgelerde, yabancı firmaların yatırımlarını yaptırımlardan muaf tutacak bir muafiyet lisansı çıkaracaklarını duyurdu.
Ancak ABD’li yetkililere göre, lisans yalnızca tarım ve inşaat sektörlerini kapsayacak petrolü kapsamayacak.
Nuland’ın açıklamasına göre, ABD geçen yıl Rojava’ya 45 milyon dolar yatırım yaptı ancak Washington’un bu yıl bu bölgeye “istikrar çalışmaları” için 350 milyon dolar ayrılmasını istiyor.
“ABD’nin Rojava’da Kürtler için federal bir bölge planı yok”
Karar Rojava Özerk Yönetimi ve uzmanlar tarafından da “olumlu” yorumlandı.
Kararın “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin altyapısının yeniden inşası ve ekonomisine destek” olarak gördüklerini belirten DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi, “Bu adım IŞİD'e karşı mücadelede Suriyelilere umut verecek” diyerek şirketleri Rojava’da yatırım yapmaya davet etmişti.
Rûdaw Radyo’da yayınlanan ve Hisên Omar'ın sunduğu “Çavê Sêyem” (Üçüncü Göz) programına konuk olan uzmanlar, kararın Rojava’nın geleceği üzerindeki etkileri hakkında görüşlerini dile getirdi.
Wahington Enstitüsü’nden gazeteci, araştırmacı yazar John Salih, kararın siyasi yansımalarının önümüzdeki dönemde açığa çıkacağını belirtti.
Salih, şöyle yorumladı:
“ABD’nin yakın zamanda Kürdistan Bölgesi’nde olduğu gibi Rojava ve Suriye’nin kuzeydoğunda Kürtler için federal bir bölge kurma gibi bir planı yok. Şu an net olarak böyle bir proje yok. Beyaz Saray’da, Pentagon’da Rojava’da Kürtlerin durumunun ne olduğunu bilenler, Kürtlerin siyasi kaderi için bir şeyler yapılmasını ümit ediyor. Ancak bu aynı zamanda Suriye’nin komşuları ile de bağlantılı bir durum. Örneğin Türkiye net bir şekilde bu bölgede bir Kürt oluşumuna karşı çıkıyor. Dolayısıyla ABD Hazine Bakanlığı’nın yaptırım kararından Rojava’nın muaf tutulması siyasi beklentilerden çok, ilk etapta ekonomik anlamda sahaya pozitif yansıyacak sonuçlar doğurabilir.”
“ABD Rojavalı taraflara mesaj gönderiyor”
Bölgenin hala çok şeye gebe olduğunun altını çizen Salih, “ABD’nin Suriye’ye yönelik net bir siyasi planı yok. Çünkü bölgede gelecekte nelerin yaşanacağını kestiremiyor. Bölgede hala Türkiye ve İran faktörü var. Rejim hala ayakta. Ama bu kararla Rojava’daki Kürt taraflara bir mesaj da gönderiyor. Bu mesaj belki de ileride bir Kürt bölgesi de olabilir. Şu an Suriye üç parçaya bölünmüş durumda. Bir parçası Rusya, İran ve rejimin kontrolünde, bir parçası Türkiye ve radikal İslamcı grupların ve bir kısmı da Kürtler ve ABD’nin kontrolünde. ABD, bu coğrafyada çıkarlarını savunurken tek müttefikinin Kürtler olduğunu biliyor. Şu anda Suriye’de kalmasının gerekçesini IŞİD ve radikal terör gruplarının varlığına karşı mücadele olarak tanımlıyor. Ama bence bu ABD’nin çıkarları adına Suriye ve Rojava üzerindeki planının yalnızca küçük bri parçası” şeklinde değerlendirdi.
“Rojava’da yabancı yatırım için bir yasaya ihtiyaç var”
Köln’de yaşayan Rojavalı ekonomist Hurşid Alika da, kararın Rojava halkının çıkarları açısından önemli sonuçları olacağını vurguladı.
Alika, “Bu sayede Rojava Suriye’ye uygulanan yaptırımların dışında kalacak. Bu Rojava halkına olumlu yansıyacak. Bu, bölgede altyapının inşasından diğer tüm inşa alanlarına yatırım yapılmasını, imarın başlamasına vesile olacak. Ziraatten tutun elektriğine, suyundan konutuna bir çok alana kadar bölge bir çok açıdan inşaya muhtaç. Bölgeye bu bakımdan yatırım yapmak isteyenlerin önü açılmış olacak. Yine ticaretin önünü açacak. Bildiğimiz kadarıyla Rojava Özerk Yönetimi’nin yabancı yatırımcılar için özel bir yasa yok, bu bir eksikliktir. Özerk Yönetim Şubat ayından beri böyle bir karar çıkaracaklarını belirtiyor ama henüz böyle bir karar çıkmış değil. Dolayısıyla yabancı yatırımcıların bölgeye gelmesini teşvik edecek, fonlarını koruma garantisi sağlayacak bir yasaya ihtiyaç var” dedi.
“Enerji ve gıda güvenliği konusunda hala çok ciddi kararlar yok”
Rojava Özerk Yönetimi, Suriye’nin önemli petrol rezervlerinin kontrolünü elinde bulunduruyor. Özerk Yönetim şu ana kadar da petrolü önemli bir gelir kaynağı haline getirebilmiş değil. ABD’nin muafiyet kararı da petrol sektörünü kapsamıyor.
Bundan 2 yıl önce Demokratik Suriye Güçleri (SDG), Rojava’daki petrol sahalarının modernizasyonu için bir Amerikan Delta Crescent Energy petrol şirketi ile anlaşma imzaladığını hatırlatan Hurşid Alika, ancak Biden yönetiminin pratikte bu anlaşmayı hayata geçirecek bir adın atmadığını söyledi.
Alika, “Ancak öyle görülüyor ki enerji ve gıda güvenliği konusunda hala çok ciddi kararlar alınmış değil. Bugün bölgede günde ortalama 400 bin varil pettrol çıkarılabilir ki zamanında Suriye hükumeti tüm Suriye sahalarında 600 bin varil üretebiliyordu. Yani petrolün yüzde 90’ı Kuzeydoğu Suriye bölgesinde. Petrolün varil fiyatı 100 doların üstünde. Dolayısıyla petrol ve doğalgaz üretim ve ihracatına izin verildiğinde bu çok önemli bir gelir kaynağı olur. Ama, Kürtler kendi aralarında anlaşır, duruşlarını netleştirir istikrar sağlar ve kararlı bir duruş gösterirse bu ABD ve diğerlerini de etkileyebilir” dedi.
Ekonomist Alika, Türkiye ve desteklediği silahlı grupların Efrin, Girê Spî ve Serê Kaniyê’ye yönelik saldırılarının ardından yaşanan güvenlik endişesinin hala devam ettiğini vurgulayarak, “ABD, bölgeye yatırım yapacak olan şahıs veya firmalara dış tehdit olmayacağına dair güvence vermeli. Yani ne Türkiye, ne Suriye rejiminden bir tehdit gelmeyeceği garanti altına alınırsa insanlar veya firmalar buraya gelip yatırım yapmayı göze alabilir. Örneğin tanıdığımız yatırımcılar vardı, Rojava’ya yatırım yapmak istiyorlardı ancak bu bahsettiğim güvenlik endişesi nedeniyle projelerini hayata geçirmediler” diye konuştu.
“Özerk Yönetim’in yolsuzluğunu ABD de biliyor”
Petrol meselesini değerlendiren John Salih de, Biden yönetiminin “siyasi baskılar ve Rojava’daki yolsuzluk” nedeniyle Delta Crescent Energy ile imzalanan anlaşmayı askıya aldığını söyledi.
Salih, şu yorumu yaptı:
“Trump’tan sonra Biden yönetimi de Rojava petrolünü nasıl değerlendirecekleri konusu üzerine tartışmalar yürüttü. Ancak görünen o ki Biden başkan olduktan sonra Delta Crescent Energy ile yapılan anlaşmayı askıya aldı. ABD bu anlaşmaya bir yasallık kazandıramadı. Çünkü doğrudan petrol ihracatı uluslararası anlaşmalara bağlı bir konu. Suriye bu konuda ABD’nin başını ağrıtabilir. Yine Rusya, İran, Çin ve hatta Türkiye de aynı şekilde karşı durabilirdi. Tek çözüm Kürdistan Bölgesi üzerinden ihraç etmekti. Nitekim ABD, Kürdistan Bölgesi üzerinden bu petrolü satmaya başladığında Bağdat hükumeti Türkiye ve İran’ın da baskıları ile Kürdistan Bölgesi’ne izin vermedi.
Petrol dosyası konusunda ikinci bir konu ve engel ise Rojava Özerk Yönetimi içerisindeki yolsuzluk meselesidir. Delta Crescent Energy ile Kürtlerin kurduğu Cezire isimli petrol şirketi, Trump döneminde Rojava petrolünü Kürdistan Bölgesi üzerinden satmaya başladı. Türkiye de bazen bu petrolü alıp İsrail’e satıyordu. Ancak yolsuzluk vardı. Şu ana kadar da Rojava Özerk Yönetimi’nin petrolden gelen bu parayı ne yaptığı, neye harcadığı bilinmiyor. Özerk Yönetimine şunu soruyorum; bu paraya ne oldu? Günde ortalama 400 bin varil petrol sattınız, milyonlarca dolar geliri oldu. Bu paranın Kürt ve Suriye halkının hizmetine harcanmadığını ve ekonomik durumun günden güne daha da kötüye gittiğini görüyoruz.
ABD Dışişleri Bakanlığı da bu yolsuzluğu biliyor. Çünkü bölgede gözü kulağı var, çalışanları var ve IŞİD’den kurtarılan bölgelerde halkın durumunun gerçekten iyi olmadığını görüyor ve rapor ediyorlar. Bu nedenle ben hep şunu söylüyorum; çözüm yine Özerk Yönetimin ve Rojavalı siyasi partilerin elinde. ABD Kürtlere siyasi yardımda bulunmadan önce Kürtlerin kendi siyasal durumlarını iyileştirmesi gerekiyor. Siyasi bir uzlaşma olmalı ki ABD de insani, ekonomik yardımda bulunabilsin. Böyle olursa Türkiye veya diğer güçler karşı çıkamayacak.”
“Bu Suriye halkı için bir fitnedir”
Tıpkı Türkiye gibi, Suriye hükumeti de ABD’nin Rojava’yı Sezar Kanunları’ndan muaf tutan kararına karşı çıkıyor.
Suriyeli siyasetçi ve Suriye Komünist Partisi üyesi Aziz Emero da, ABD’nin kararının Suriye halkına hizmet etmediğini savundu.
Rûdaw’a konuşan Emero, “Amaç kesinlikle Syriye halkına yardımda bulunmak değil. aksine fitme yaratmak, milliyet ve mezhep ayrımcılığı çıkarma, Suriye’nin tüm bölgelerini karşıtırmaktır” dedi.
Emero, “Suriye halkı, tüm etnik ve dini yapıları ile, ABD tarafından uygulanan bu haksız yaptırımların tamamen kaldırılmasını savunuyor” diye ekledi.