Kürt siyaseti ‘süreç’ten şüpheli
Van (Rûdaw) – Türkiye’deki İç Güvenlik Yasası, seçim barajı ve başkanlık sistemi tartışmalarına dikkat çeken Kürt siyaset çevreleri, “çözüm süreci” ile yapılmak istenen şeyin aslında devleti kurtarma operasyonu olduğunu söylüyor.
AK Parti hükümeti tarafından iki yılı aşkın süredir gündemde tutulan ve daha çok Öcalan’ın açıklamalarıyla devam ettirilen “çözüm süreci” vali, savcı ve polisin yetkisini artıran İç Güvenlik Yasası tartışmaları ile sıkıntılı günler yaşıyor.
Siyasi partilerin mecliste yer almasını zorlaştıran yüzde 10 seçim barajı ve içeriği belli olmayan başkanlık sistemi tartışmaları da “çözüm süreci” ile tezat oluşturan bir görüntü veriyor.
Rûdaw’a konuşan Partiya Azadiya Kurdistanê (PAK- Kürdistan Özgürlük Partisi) Genel Başkan Yardımcısı Dr. Salih Özgökçe, hükümetin Kürt sorunu çözümü ekseninde bir gayret içine girme yerine “çözüm süreci” ile aslında devleti sağlama alma gayretinde olduğunu söyledi.
Tek başına İmralı ile yapılan görüşmelerle sorunun çözüleceğine inanmadıklarını ifade eden Özgökçe, şunları söyledi:
"Kimse çözüm sürecinin neyi çözeceğini açıklamıyor. İç Güvenlik Yasası ne yazık ki sorunları çözme aklı yerine, derinleştirme yasasıdır. Aslında sorun çözmeyi düşünen biri bu yasayla yangına körükle gitmez. Aslında bu yasa, başlatılacak bir yeni savaşta önceden saldırıya hazırlık yasası intibaı veriyor. Başkanlık sisteminin de, ne olduğu belli değildir. Daha çok yeni bir padişahlık hevesi gibi bir imaj veriyor.”
“Toplumun, insanların aklı ve vicdanıyla oynanıyor” diyen Özgökçe, şöyle devam etti:
“Kürt ve Kürdistan sorunu sürüncemeye bırakılarak, devlet yeniden organize edilmek isteniyor. Kürtlerin bu tiyatroda figüran olmamaları gerekir. Bize sorulmadan, geleceğimiz hakkında, kimsenin ne olduğunu bilmediği bir görüşmeler trafiği yaşanıyor. Kapalı kapılar ardında sadece MİT ve Öcalan'ın, PKK'nin bildiği bir ‘çözüm süreci’nden söz ediliyor. Bu çözüm tiyatrosundan bir çözüm çıkmayacağını bilmek için falcı olmaya gerek yok.”
Azadi Hareketi MYK üyesi Yakup Aslan da, devletin perspektifinde, çözüme dair herhangi bir projenin olmadığını söyledi.
Bunun üzerine İç Güvenlik Yasası tartışmalarının eklendiğini belirten Aslan, “Bu vizyonsuzluk ileriye dönük kardeşlik iddialarını yersiz kılıyor. Kalekol, güvenlik yolu, güvenlik barajı yapımının hızlandırılması, korucu alımlarının artırılması ve sahada yapılan JİTEMvari çalışmalar hükümetin vizyonsuzluğu çerçevesindeki kuşkuları daha da pekiştirmektedir” diye konuştu.
Hükümetin bir yandan örgütten şiddetten vazgeçmesini istediğini öbür yandan ise demokratik zemindeki mücadelenin önüne bariyerler koyduğunu ifade eden Aslan, şunları kaydetti:
“Bu bir tezattır, demokratik zemini kolaylaştırmak yerine zorlaştırmak başka anlamlar taşır. Bu da olsa olsa devleti kurtarma operasyonudur. Samimiyetle bağdaşmayan çabalardır. Kürdistan şehirlerinin zırhlı araçlarla doldurulması, kaldırımların polislerle adeta işgal edildiği görünümünü vermesi çözüm sağlamaz, tam aksine ruhsal kırılmayı, ayrışmayı, kamplaşmayı ve ötekileşmeyi körükler.”