Şeyh Said ve arkadaşları için ilkin İçişleri Bakanlığına başvuru yapılacak
Diyarbakır (Rûdaw) - Barosu Başkanı Nahit Eren, Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin bulunması için ilk aşamada İçişleri Bakanlığı’na başvuruda bulunacaklarını, sonuç alınmadığı taktirde hukuki sürece başlayacaklarını açıkladı.
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Yönetim Kurulu üyeleri, Şeyh Said Eğitim ve Kültür Araştırma Derneği Başkanı Mehmet Kasım Fırat ile birlikte Tahir Elçi Konferans Salonu'nda açıklama yaptı.
Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin tespit edilmesi için yürütülen çalışmalarının yeni olmadığını belirten Eren, 2019’dan beri Diyarbakır Barosu, sivil toplum örgütleri ile birlikte ve Şeyh Said Eğitim ve Kültür Araştırma Derneği ile birlikte bir çalışma içerisinde olduklarını hatırlattı.
Pandemi nedeniyle sürecin ilerleyemediğini belirten Eren, bir süre önce dernekle birlikte bu konuda hakkında hukuki süreç başlatma konusunda bir karar aldıklarını söyledi.
“Geçmişle hesaplaşılmak isteniyorsa mezar yerleri tespit edilsin”
Nahit Eren, “Pazartesi yapmış olduğumuz son toplantıda da çerçeveyi belirledik. Bu çerçeveyi bugün itibariyle hem Şeyh Said’in aile bireyleri, Şeyh Said Derneği ve Diyarbakır Barosu olarak bizler kanunun bize vermiş olduğu yetki çerçevesinde bugün İçişleri Bakanlığına başvuru yapacağız” dedi.
Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin yaklaşık yüz yıldır aileleri tarafından bilinmediğine vurgu yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Eren, “Biz bunun yıllardır bilinçli bir şekilde saklandığına, bu idam kararlarıyla Kürtlere yaşatılan zulmün devam ettiği kanısındayız. Bu anlamda zaman zaman Türkiye’de geçmişle hesaplaşma konusunda siyasi aktörlerin, parti liderlerinin söylemleri oluyor. Madem geçmişle yüzleşiyorsunuz, yüz yıllık Kürtlere yönelik bu ülkede sürdürülen bu acı tablonun ilk yüzleşilmesi gereken olaylarından biri Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin tespitidir. Sadece aileleri açısından değil bütün Kürtler açısından bilinmek istenen mezar yerlerinin açıklanmasını talep ediyoruz, bu temelde İçişleri Bakanlığı’na başvuruda bulunuyoruz" diye konuştu.
İçişleri Bakanlığı’na yapılacak olan başvurunun idari, hukuki ve teknik nitelikte olacağını anlatan Eren, “İdari yargılama hususunda Türkiye’de 1925’in şartlarından bu yana birçok değişiklik yaşandı. Ama bugünkü yaptığımız hukuki değerlendirmelere baktığımıza göre bizim muhatabımız İçişleri Bakanlığı. Biz bu anlamda mahkeme kararıyla idam edilmiş kişilerin yine devletin sorumluluğu ve devletin bilebileceği bir yere defnedileceği konusunda bir şüphemiz yok. Çünkü söz konusu naaşlar ailelere teslim edilmedi ve defnedildikleri yer bir şekilde gizlendi" ifadelerini kullandı.
“İçişleri Bakanlığı yanıt vermezse yargıya başvuracağız”
Mezar yerlerinin nasıl bulunacağına dair teknik bilgileri de İçişleri Bakanlığı’na ileteceklerini dile getiren Nahit Eren, Bakanlığın bir ay içerisinde yanıt vermemesi durumunda taleplerinin reddedildiği sonucuna varacaklarını söyledi.
Eren, "Ama umarım, devlet kayıtlarında ve arşivlerinde var olduğuna ismimiz gibi emin olduğumuz bu bilgi bize verilir. Eğer 30 gün içerisinde olumsuz bir cevap veya herhangi bir bilgi verilmez ise yargı makamları nezdinde dava açacağız. Hukuki dayanağımız ne? Türkiye’nin de taraf olduğu bir çok uluslararası sözleşme ve anlaşmaya göre hakikatleri bilme ve ailelerin kendi naaşlarını teslim alma hakkı var. Bu çerçevede aile ile, dernek ile bugün ilk adımları bizler attık. Ama biliyoruz ki birçok sivil toplum kurumu ve kişi bu davanın takipçisi olacaktır” dedi.
Eren, ileriki süreçte bu çalışmanın daha da zenginleşeceğini, bu konuda destek ve dayanışma beklediklerini aktardı.
Dönemin Şark İstiklal Mahkemesi savcısı Ahmet Süreyya’nın 1957 yılında Şeyh Said’in vasiyetini İçişleri Bakanlığına bildirdiğini söylediğini hatırlatan Eren, şunları kaydetti:
“Bizim bu manada Şeyh Said’in kişisel eşyalarının da iadesi konusunda talebimiz olacak. Bir diğer konuda şu; yüz yıllık cumhuriyet tarihinden söz ettik. Kürtler açısından Şeyh Said ve arkadaşlarının katledilmesi bize göre bir idam değil katliamdır. Türkiye’de 1937 yılında İstiklal Mahkemelerindeki yargılamalardan dolayı bir af yasası yürürlüğe girdi. O dönemde İstiklal Mahkemelerinde yargılanıp mahkum edilenlere, idam edilenlerin yakınlarına iade-i itibar yapıldı. Ancak bir yasa mevzuat olduğu halde halen Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerleri, naaşları ailelerine gösterilmedi. Biz bu yasanın gereklerinin de yerine getirilmesini istiyoruz. Bir nebze de olsa acılarımızın hafifletilmesi önemli.”
Şeyh Said’in vasiyetidir
Şeyh Said’,n torunu ve Şeyh Said ve Arkadaşları Derneği Başkanı Mehmet Kasım Fırat da bu başvurunun önemine dikkat çekti.
Fırat, “Bugün, 97 yıl önce hukuksuz bir şekilde şehit edilen, idam edilen insanlarımızın cenazelerini istiyoruz. Daha önce Meclis’ten ve Bakanlıktan mezar yerlerinin bulunmasını talep ettik ama maalesef kafi bir yanıt alamadık” dedi.
Başvurularından bir sonuç alamadıklarını ifade eden Fırat, "Bugün onun vasiyetini yerine getireceğiz. Said Efendi’nin de vasiyetidir. Süreyya Evren’e şu vasiyette bulunmuştu; ‘Biraz param, tesbihim, gözlüğüm var ve bunları varislerime teslim edin. Çocuklarım mezarımı yapsınlar ve arkadaşlarla cenaze törenimi yapsınlar.' Bu çok önemli. Bu sadece bizim değil, halkımızın, mazlumların hukukudur. 2019’da bir teşebbüste bulunduk. Ancak olağanüstü koşullardan ötürü ertelendi. Bugün başladık ve sonuna kadar devam edeceğiz. Cumhuriyet temsilcileri bu sese kulak versin, bütün halkımızda bu davaya sahip çıksın. Bugün helalleşmeden bahsediyorlar. Cumhuriyet ile Kürtler arasında çıkan sorunun bir parçasıysa bu yapılanlardı. Bugün Cumhuriyetin temsilcileri bize adilce ellerini uzatmak istiyorlarsa biz de bun hazırız. Mezar yerleri bulunsun” ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanlığı’na başvuruldu
Diyarbakır Barosu Başkanlığı adına Baro Başkanı Av. Nahit Eren, Şeyh Said ailesi adına Mehmet Kasım Fırat ve Şeyh Said Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği adına yapılan idari başvuruda Şeyh Said ve 46 arkadaşının kayıp naaşlarının yeri hakkında bilgi ve belge talebinde bulunuldu.