Kürt tarihçi Şeyh Abdusselam Barzani'yi anlattı

Erbil (Rûdaw) – Kürt tarihçi Kerem Serhedi, 1914 yılında Osmanlı Devleti tarafından idam edilen Şeyh Abdusselam Barzani’nin ulusal, dindar ve bilgili biri olduğunu belirterek, “O birçok Kürt aşiretini bir araya getirmeyi ve önemli konularda reformlar gerçekleştirmeyi başardı” dedi.


Kürt önder Mele Mustafa Barzani’nin büyük abisi Şeyh Abdusselam Barzani’nin 14 Aralık 1914’te Osmanlı Devleti tarafından Musul’da idam edilmesinin üzerinden 104 yıl geçti.

 

Rûdaw bültenine katılan Kürt tarihçi ve yazar Kerem Serhedi, Şeyh Abdusselam Barzani’yi anlattı.



 

Şeyh Abdusselam Barzani’nin kişiliği ve reformları

 

Babası Şeyh Muhammed’in vefatından sonra Barzan Tekiyesi'nde Nakşibendi liderlik görevini Şeyh Abdusselam Barzani’nin devraldığını dile getiren Serhedi, “O hem ulusal, hem dindar ve hem de bilgili biriydi. Kürt aşiretlerin bir çoğunu bir araya getirmeyibaşardı. Bir çok konuda reformlar yaparak yanlışları ortadan kaldırdı” dedi.

 

Kerem Serhedi, o dönemde gerçekleştirilen reformaları da şöyle sıraladı:

 

“Şeyh Abdusselam Barzani toprağı çiftçilere dağıttı, başlık parası ve zorla evliliği ortadan kaldırdı. Toplumsal ilişkileri adalet ölçülerine göre düzenledi. Tüm köylerde cami inşa edilmesine karar verdi. Camilerin ibdat yeri olmakla beraber toplantı yeri olmasını sağladı. Köylerdeki sorunların çözümü için komisyon kurulmasını, her aşiretin kendi askeri gücünü kurmasını ve bir kişinin bu güçlere komutanlık yapmasını sağladı.”



 

Kürt hareketleri ile ilişkileri ve ortak manifesto

 

Serhedi, Şeyh Abdusselam Barzani’nin dönemin Kürt hareketleri ile de yakından ilişki kurduğunu ifade ederek, “Kürt Teali Cemiyeti, Hevi Derneği, Şeyh Mahmud Berzenci, Şeyh Abdulkadir Nehri, Simko Şikaki ile ilişki halindeydi. 1907 yılında Şeyh Nur Muhammed Birifkani’nin evinde gerçekleştirilen toplantıda Kürt aşiretlerin bir çoğu ortak bir manifestoyu onaylıyor ve Kürtlerin insani, doğal halklarını talep eden bu manifesto Osmanlı Devleti’ne sunuluyor.”

 

Sehedi sözkonusu manifestonun içeriğine de değinerek, “O manifestoda Kürtçenin Kürd bölgelerinde resmi eğitim dili olması, kaymakam ve bölge yöneticilerinin Kürtçeyi bilmesi, iktidarın şeriate göre davranması, Kürt bölgelerden alınan verginin yine bu bölgelerdeki hizmetler için kullanılması şartları yer alıyordu” dedi.  

 

Şeyh Abdusselam Barzani’nin tutuklanması

 

Osmanlı Devleti’nin Şeyh Abdusselam Barzani’yi tutuklamak için birkaç defa Barzan bölgesine askeri harekat düzenlediğini ancak her defasında başarısız olduğunu vurgulayan Serhedi, “Bu nedenle Osmanlı barış yolunu denemek zorunda kaldı” diye konuştu.

 

Şeyh Abdusselam Barzani ile Osmanlı Devleti arasında bir barış anlaşması imzalandığını dile getiren Kürt tarihçi, anlaşmada yer alan önemli şartları da şöyle anlattı:

 

“Önemli maddelerden biri karşılıklı esirlerin değiş tokuşuydu. Diğer bir madde Osmanlıların yakıp yıktıkları evlere karşı tazminat ödemesiydi. Başka bir madde de Kürdistan’daki Osmanlı askerlerinin sayısını azaltma konusundaydı.”

 

Anlaşmadan sonra dönemin Musul Valisi Easd Paşa ile Kürtlerin 1912’deki Balkan Savaşları’na kadar iyi ilişkiler içinde olduklarını dile getiren Serhedi, “Şeyh Abdusselam Barzani Bab-ı Ali’ye gönderdiği mektupta Balkan Savaşları’nda Osmanlıya destek amacıyla 12 bin Kürt askerin gönderilmesi teklifinde bulunuyor. Bu mehtup Osmanlı arşivinde mevcuttur. Ancak Balkanlarla Kürdistan arasındaki uzak mesafeden dolayı Osmanlı sadece Şeyh’e teşekkür ediyor” dedi.

 

Kürt tarihçi, Şeyh Abdusselam Barzani’nin tutuklanması olayını da şöyle anlattı:

 

“Şeyh’in Osmanlı ile ilişkisi 19013 yılına kadar, yani Musul Valiliği’ne Süleyman Nazif getirilene kadar da iyi gitti. Süleyman Nazif, İttihat ve Teraki üyelerinden biriydi ve onun bu göreve gelmesi ile birlikte Osmanlılar ile Kürtler arasında tekrar kargaşa çıktı. Nezif’in isteği üzerine Osmanlı Devleti tekrar 6 bin kişilik bir birlik ve 6 top ile Şeyh Abdusselam Barzani’nin güçlerine saldırıyor. Bunun üzerine Şeyh Rojhılat Kürdistanı’na geçerek Abdulrezak Bedirhan ve Simko Şikaki ile Gürcistan’ın beşkenti Tiflis’e geçiyorlar, orada Rus yetkililerle görüşüyorlar.

 

Dönüşte Rojhılat’ın Darul Eman köyünde bulunan Şeyh Celaleddin, Osmanlılara bir mektup göndererek, ‘bana iyi bir maaş verirseniz Şeyh Abdusselam’ı size teslim ederim’ diyor. Fakat Şeyh Celaleddin mektubun karşılığını beklemiyor. Şeyh Abdusselam Barzani 3 arkadaşı ile birlikte Gengeçine köyünde Şeyh Celaleddin’in müridlerinden biri olan Sofi Abdullah’a konuk oluyor. Sofi Abdullah misafirlerini ağırlıyor, yemekten sonra misafirler uyurken onları tutukluyor. Sonra Van’daki Osmanlı askerlerine haber veriyorlar, o dönem subay olan Fevzi Çakmak’ın kendisi gelip onları tutuklayarak Van’a götürüyor.Van Valisi durumu Musul Valisi’ne bildirerek mahkeme yapmak istiyor fakat Süleyman Nazif tutuklananların Musul’a gönderilmesini talep ediyor. Bu şekilde Şeyh Abdusselam ve arkadaşları Musul’a götürülüyor.”



 

Şeyh Abdusselam’ın mahkemedeki savunması

 

Osmanlı arşivlerinde mahkemenin Şeyh Abdusselam Barzani hakkındaki karar ile Osmanlı sultanlarından Sultan Reşid’in onayına dar belgelerin bulunduğunu dile getiren Serhedi, “Şeyh Abdusselam Barzani mahkemede ölüme hazır olduğunu ama asla taviz verip boyun eğmeyeceğini söyledi” dedi.

 

Olaya ilişkin bir detayı paylaşan Kerem Serhedi, “Musul Valisi Süleyman Nazif’in kendisi de bir Kürt, Sait Paşa’nın oğlu. Mahkemede ayrıca Musul’da yaşayan Kürtler de hazır bulundu” dedi.

 

Şeyh Abdusselam Barzani

 

Barzaniler ilk defa Şeyh Abdusselam Barzani döneminde ulusal bir kimlik kazandılar ve o günden bugüne Kürt ve Kürdistan davasının mücadelesini vermektedirler.

 

1868 yılında Barzan köyünde doğan Şeyh Abdusselam Barzani, 1907 yılında Osmanlı Devletinden Kürtçenin Kürt bölgelerinde resmi dil olmasını talep etmiş ve yaptığı ıslahatlarla Kürtlerden müteşekkil bir bağımsız ordunun temellerini atmıştır.

 

Şeyh Abdusselam Barzani, Şirvani, Dolemeri, Mizuri, Beroji, Nizari, Gerdi, Herki ve Bineci aşiretleriyle birlikte büyük Barzani Aşireti federasyonunu kurmuştur. O günden sonra Barzan adı bu aşiretlerin tümünü temsil etmiştir.

 

Barzani yaşadığı dönemde kendi bölgesinde aşağıdaki reformları gerçekleştirmiştir.

 

1- Mülkiyetin ortadan kaldırılması.

 

2- Toprakların çiftçilere dağıtılması.

 

3- Başlık parası ve zorla yapılan evliliklere son verilmesi.

 

4- Sosyal ilişkilerin adalet ve eşitlik esasına göre düzenlenmesi.

 

5- Her köyde bir mescidin kurulması, bu mescidin dini farzların eda edilme yerleri olmalarının yanı sıra sosyal merkezler, istişare yerleri ve köylüler arasındaki ihtilafların çözüm yeri olarak kullanılması.

 

6- Köy meselelerini her yönden ele alıp çözümlemek üzere her köyde bir konseyin kurulması.

 

7- Her aşiretten silahlı güçlerin oluşturulması ve bunların başına sorumlu kişilerin tayin edilmesi.

 

Şeyh Abdusselam Barzani, 1907 yılı baharında Brifkan köyünde Kadiri Tekkesinin lideri Şeyh Nur Muhammed Brifkani’nin evinde Kürt aşiret liderleriyle gerçekleştirdiği toplantıda Osmanlı yönetimine aşağıdaki talepleri içeren bir telgrafın gönderilmesi kararlaştırıldı:

 

1-Kürt bölgelerinde Kürtçe’nin resmi dil olarak kabul edilmesi.

 

2-Eğitimin Kürtçe yapılması.

 

3-Kürtlerin bölgesine Kürtçe’yi iyi derecede bilen memurların tayin edilmesi.

 

4-Devletin dini İslam olması dolayısıyla mahkemelerde verilen hükümlerin İslam şeriatına göre verilmesi.

 

5-Kürt bölgelerinde toplanan vergilerin Kürt bölgelerindeki yol ve okulların yapılması için kullanılması.

 

Şeyh Abdusselam, 14 Aralık 1914’te Musul’da kardeşi Mele Mustafa Barzani’nin gözleri önünde idam edildi

 

Fransız tarihçi ve gazeteci Crees Cochera, “Şeyh Abdusselam Barzani, ilk Kürt ulusal özgürlük hareketi manifestosunun sahibidir” diyor.