HDP’den BM raporu yorumu: Türkiye bedelini ödeyecek

Erbil (Rûdaw) - Halkların Demokrati Partisi (HDP) Van Milletvekili Lezgin Botan, “Devlet Kürdistan'da imha ve etkin temizlik yaptı.Türkiye bunun bedelini ödeyecek” dedi.

 

Birleşmiş Milletler (BM), Kürt illerinde düzenlenen operasyonlarda yaklaşık 2 bin kişinin hayatını kaybettiğini ve ciddi insan hakları ihlallerinin yapıldığını açıkladı.

 

BM İnsan Hakları Ofisi’nden yapılan açıklamada, Temmuz 2015-Aralık 2016 tarihlerinde operasyonlar yapılan ve sokağa çıkma yasakları ilan edilen illerde 500 bin kişinin yerinden edildiği belirtildi.

 

BM müfettişleri, insan hakları ihlallerinin yanı sıra, çok sayıdaki ölüm, kaybedilme ve işkenceyi de raporladı.

 

Raporda, hayatını kaybeden 2 bin kişiden 800’ünün güvenlik güçleri, bin 200’ünün de sivil olduğu kaydedildi.

 

Ayrıca raporda, 2016’da Cizre’de 189 kişinin haftalarda bodrumlarda su, yiyecek ve ilaç olmadan mahsur kaldığı belirtildi.

 

Af Örgütü: Araştırmamızla örtüşüyor

 

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin Kürt illerindeki hak ihlali raporuna bir açıklamada da Uluslararası Af Örgütü Avrupa Direktörü John Dalhuisen’den geldi.

 

BM’nin raporunda yer alan bulguların araştırmalarını doğruladığını belirten John Dalhuise, şunları söyledi:

 

“Bu bulgular, Türkiye yetkililerinin Güneydoğu’da büyük bir nüfusun yerinden edilmesine neden olan ve toplu cezalandırma olarak adlandırılabilecek acımasız baskısını belgeleyen son araştırmamızı yansıtmaktadır.”

 

Rûdaw, BM ve Uluslararası Af Örgütü'nün Kürt illerine yönelik hazırladığı raporları HDP Milletvekili Van Lezgin Botan, Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ve İnsan Hakları Derneği Başkanu Öztürk Türkdoğan’a sordu.

 

Ahmet Faruk Ünsal: Skor olarak ölenlerin yaralananların sayısına odaklanırsak yanılırız çünkü ortada şeffaf bir durum yok. Kaç kişi hayatını kaybetti? Kaç kişi yaralandı? Net bir bilgi yok. STK’ların, baroların ve tabiplerin operasyon belgelerine erişimi engellendi. O yüzden bu rakamlara dair net bir bilgi yok elimzde.

 

Ama bildiğimiz bir şey var; bir yıkım yaşandı orada. Hiç bir devlet görevlisi bu yüzden yargı önüne çıkartılmadı. Bütün bunlar düşünüldüğü zaman bu rakamların doğru olabileceği, hatta sayının daha fazla olabileceği konusunda kuşkuya kapılmamak imkansız.

 

Operasyonlardan dolayı binlerce insan evini terketti. Yıkımların yaşandığı Şırnak merkez ve Nusaybin'de geri dönüşler yok. Diyarbakır'ın Sur ilçesinde hiçbir şekilde geri dönüş mümkün değil. Bir referandum sürecini yaşıyoruz. Seçmen kayıtları nasıl tutulacak? Referandumda bu insanlar oy kullanabilecekler mi? Bu konu bence dikkat edilmesi gerek bir konu.

 

Öztürk Türkdoğan: Bizim hazırladığımız ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağımız 2016 yılını raporları söz konusu verilerin gerçek olduğunu gösteriyor. BM bu raporu yazmadan önce bizim gibi kurumların raporlarından yararlandı. Dolaysıyla o raporlarda abartılı herhangi bir şey yok. Hatta resmi açıklamalara bakılırsa çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği belirtiliyor.

 

Mesela Genel Kurmay Başkanı'nın sitesine girerseniz sadece sokağa çıkma yasaklarında öldürülen silahlı militan sayısının 2 binin çok üzerinde olduğuna dair veriler var. Bana göre 2 bin minimum bir rakam dolayısıyla hayatını kaybeden insan sayısının daha fazla olduğu anlaşılıyor. Göç ettirilen insan sayısı 500 binin üzerinde. Dolayısıyla ortadaki bilanço gerçeği yansıtıyor ve meselenin ne kadar ciddi olduğunu ortaya koyuyor. BM raporunu ciddiye almak gerekiyor.

 

Bizim raporlarımıza göre hayatını kaybeden sivil sayısı 500'ün üzerinde ve hepsi isim isim belli. Bunlarla ilgili de şuna kadar etkili bir soruşturma yapılmadı. Sadece Cizre'de 300'den fazla sivil yaşamını yitirdi. Sokağa çıkma yasaklarında işlenen ihlallerle ilgili Türkiye'den Avrupa İnsanlar Mahkemesi'ne (AHİM) doğru açılmış 34 dava var.

 

Bir an önce yeniden bir barış masanın kurulması gerekir belki bu raporların buna katısı olabilir. Türkiye'nin yeni bir barış sürecine ihtiyacı var. Uluslararası toplum bu konuda müdahil olursa çok memnun oluruz. Bizim de çabamız o yönde. Ancak barış tesis edildikten sonra adalet aranabilir. Çünkü savaşın olduğu yerde adalet araıyamazsını mekanizmalar buna izin vermez.

 

Lezgin Botan: Hukuk dışı operasyonlar yapıldı. İnsah hakları ihlallerin yanı sıra, büyük insanlık suçlarının işlendiğini defalarca ifade ettik. Bunların üstünü örtmeye çalışıyorlar. Sivillere karşı zalimce uygulamalar olduğu uluslararası sivil toplum örgütlerince tespit edildi. Türkiye ilerde uluslararası arenada hukuki olarak bunun bedelini ödeyecek. AKP halkın ulusal vicdanında yeterince mahkum olmuştur.

 

Bu sadece AKP ile alakalı değil bütün olarak devletin Kürdistan'da yürüttüğü imha ve etkin temizlik içeren bir durumdu. Uluslararası mahkemler önümüzdeki süreçte devreye girecek. Real olan şu ki Kürdistan'da özellikle Cizre, Nusaybin ve Yüksekova'da büyük insanlık suçu işlendi. İnsanlar canlı canlı yakıldı, infaz edildi. Yerleşim alanları ve mal varlıkları gasp edildi.

 

İnsan hakları kuruluşlarını ve Avrupa Parlamentosu’nu tanık olduğumuz veriler üzerinden bilgilendirmeye çalıştık. Bölge baroları, İHD, Mazlum-Der ve Türkiye Tabipler Odası gibi sivil toplum örgütleriyle birlikte çalıştık. HDP olarak Lahey ve AHİM'e başvurduk. Göç eden insanların bir kısmı yakın ilçelere ve çevre köylere yerleşti. Bunlar seçim günü yakın yerde gidip oylarını kullanabilecekler.