Şeyh Said’in torunu Fırat: Geçmişine sahip çıkamayan geleceğini de tesis edemez

Erbil (Rûdaw) - Şeyh Said Derneği Başkanı Mehmet Kasım Fırat, “Kendi aramızda hak ve adaleti tesis etmeliyiz. Bir birimize saygı duymalıyız. Bunu yapamazsak 100 yıl önce yaşadıklarımızı yaşarız” dedi.

Rûdaw TV’de Hêvîdar Zana’nın sunduğu 15:00 bültenine katılan Şeyh Said Derneği Başkanı ve Şeyh Said'in torunu Kasım Fırat, bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle herhangi bir etkinlik düzenlemeyi düşünmediklerini söyledi.

Bir kaç yıl önce İçişleri ve Adalet bakanlıkları ile Meclis’e başvuruda bulunarak Şeyh Said’in varisleri olduğuklarını ve mezar yerlerinin tespit edilmesini istediklerini ifade eden Fırat, “Başvurduğumuz her bir kurum bu konudan mesul olmadığı yanıtını verdi. Maalesef hiçbir yanıt alamadık” diye konuştu.

Daha sonra Diyarbakır’da, aralarında Urfa, Diyarbakır baroları, İnsan Hakları Derneği de olmak üzere 15 sivil toplum kuruluşu ile birlikte Hukuk, Araştırma ve Basın olmak üzere üç komisyon oluşturduklarını hatırlatan Kasım Fırat, “Bu komisyonlar gerekli belgeleri hazırladı. Ancak yine gerek süreç ve gerekse de koronavirüs salgını nedeniyle çalışmalar ertelenmek durumunda kaldı. Önümüzdeki günlerde yine çalışmalarımızı sürdürmek istiyoruz” dedi.

Diyarbakır Bölge Vakıflar Müdürlüğü yapan araştırmacı yazar Kerem Serhatlı’nın özel çalışmaları sonucu Şeyh Said’in mezar yerininin krokisinin ortaya çıkarıldığını anlatan Fırat, “Korkilerin asli gizleniyor. Arşivlerde aradık bulamadık. Daha sonra Ankara’ya gönderdiklerini söylediler. Fakat biz mezar yerinin nrede olsuğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.

Kasım Fırat, “Şeyh Said Efendi’nin mezar yeri Dağ Kapı’da. Şimdi mezar yerinde bir hastane inşa edilmiş. Hastanenin arka avlusu ile o bölgedeki askeri alan arasında bulunuyor” bilgisini paylaştı.

Şeyh Said ile birlikte 46 arkadaşının bir günde idam edildiğini ancak harekete katıldıkları için idam edilenlerin sayısının daha fazla olduğunu belirten Fırat, şöyle devam etti:

“Sadece Şeyh Said Efendi ve 46 arkadaşı değil, harekete katılan 422 kişi idam edildi. O gün 47 kişi idam edildi. Mesela Seyid Abdulkadir Nehri, Şeyh Said Efendi’den önce idam edilmiş. Oğlu Hacı Ahti ve Dr. Fuat da Şeyh Said’den bir kaç gün önce idam edilmişlerdir. Fakat daha sonra da Elazığ’da, Ergani’de, Maden’de 422 kişi idam edildi. Sadece 47 kişi değil. 47 kişinin idam edilmesi hareketin sembolü olmuş. İdam edilenler arasında Hozat ve Dersim civarından Şeyh Said hareketine katılan yaklaşık 150 Alevi de vardır. Yani genel bir hareketti.”

Şeyh Said Derneği Başkanı, “Çok ilginçtir ki sistem sürekli Kürdü Kürdün eliyle idam ettirmiştir. Mesela Şeyh Abdulselam Barzani, dönemin Musul Valisi Süleyman Nazif tarafından idam edilmiştir. Süleyman Nazif Diyarbakırlıdır. Şeyh Said için idam kararı veren kişi de Rewanduzludur. Biz Kürtlerin bundan ders çıkarması lazım. Kendi aramızda hak ve adaleti tesis etmeliyiz. Bir birimize saygı duymalıyız. Bunu yapamazsak 100 yıl önce yaşadıklarımızı yaşarız. Bunlardan ders çıkarmalıyız. Geçmişine sahip çıkamayan geleceğini de tesis edemez. Şeyh Said’in hareketinde büyük kahramanlıklar yaşandı” dedi.

Şeyh Said kimdir?

1865 yılında Erzurum’un Hınıs ilçesinin Kolhisar köyünde dünyaya gelen Şeyh Said, Nakşibendi Tarikatı’nın önemli şeyhlerindendir. Dini eğitimini Hınıs’ta tamamladı

Türkiye Cumhuriyetinin Kürtlere olan baskısından dolayı bağımsız bir Kürdistan Devleti kurmak amacıyla 13 Şubat 1925’te Piran’da başlayan Kürt başkaldırısına liderlik etti.

Şeyh Said başkaldırısı, Kürt tarihinde başlatılan en büyük başkaldırı oldu ve kısa sürede 14 il ve ilçeye yayıldı.

15 Nisan 1925’te aynı zamanda bacanağı olan Binbaşı Kasım’ın ihaneti ile Abdurrahman Paşa Köprüsü’nde yakalandı.

Askeri ve olağanüstü bir yargılamanın ardından 29 Haziran 1925’te Şark İstiklal Mahkemesi tarafından 46 arkadaşı ile birlikte Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda idam edildi

Dönemin yönetimi Şeyh Said ve arkadaşlarını gizlice defnederek mezar yerleriini açıklamadı

Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yeri halen bilinmiyor.

Şeyh Said dar ağacında söylediği, “Dünya yaşantımın sonu geldi. Ulusum için kurban edildiğimden dolayı pişmanlık duymuyorum. Yeterki torunlarımız bizi düşmanlarımız karşısında mahçup bırakmasınlar” sözleriyle Kürt halkının hafızasında yer edindi.