Tanrıkulu'dan ‘Kürtçe seçmeli ders’ çağrısı: Talep çok daha etkili olmalı

Diyarbakır (Rûdaw) - CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Kürtçe seçmeli derslere ilişkin, “Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; eğitim yılının başında lütfen bu hakkın yaygınlaşması ve dilimizin, Türkiye’deki bütün dillerin korunması bakımından bu insani vazifenizi yapın” diye ekledi.

Diyarbakır’da Güneydoğu Gazeteciler Cemiyetinde, aralarında Rûdaw Diyarbakır Temsilcisi Maşallah Dekak’ın da bulunduğu basın sohbetinde bir araya gelen CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kırklardağı’ndaki bir ormanlık alana “Devlet Bahçeli” isminin verilmesine ilişkin konuşan Tanrıkulu, iktidarın ortağı olan MHP’nin nüfuzunu kullanarak böyle bir girişimde bulunduğunu söyledi.

“Bahçeli’nin Diyarbakır gündemi yok”

“Öncelikle Diyarbakır’ın sahipsiz olmadığını hatırlatmak isterim”, diye yanıtlayan Tanrıkulu, “Kırklardağı Diyarbakır’ın, bizim, kültürümüzün kalesidir. Kültür varlığımızdır, biz orayla ilgili türkülerle büyüdük. Gördüğüm kadarıyla Vali’den olaysa sahiplenme yok” diye konuştu.

Bahçeli’nin Diyarbakır’la ilgili bir gündeminin olmadığını ve bunu istemediğini ifade eden Tanrıkulu, “Şimdi bir kayyum rejimi var. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin hukuk dışı bir gaspı var ama bu işler ilelebet böyle sürmez. Dolayısıyla Bahçeli isminin yarın öbür gün kaldırılacağı bir yere verilmesini de istemez. Yada barış ortamı olsun, barışa ve toplumsal sözleşmeye katkısı olsun onun da ismi burada olsun. Ama şimdi Türkiye’de bu kadar çok kutuplaşmanın olduğu bir yerde Diyarbakır üzerinden böyle bir tartışma çıkarmanın bir anlamı yok” dedi.

“İmralı’da tecrit var, Erdoğan nereden bu bilgiye sahip oluyor?”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Selahattin Demirtaş’ı kast ederek, “Edirne’deki İmralı’ya hesap verecek” sözlerine ilişkin bir soruyu yanıtlayan Tanrıkulu, şunları söyledi:

“İmralı’da bir tecrit var, görüşmesi gereken yakınlarıyla görüşemiyor. Dolayısıyla Erdoğan’ın nereden bu bilgiye sahip olduğu kendisinin açıklaması lazım. Kendisi mi görüşmüş, böyle bir bilgi almış, yoksa kendisine böyle bir bilgi mi gelmiş? Şunu ifade edeyim; Kürtler, Türkiye’de demokratik siyasetten yanadır ve tercihlerini ortaya koymuşlardır. Erdoğan’ın arayışlarının sonuçlarını İstanbul seçimlerinde gördük. Kürtler bu manipülasyonlara hiç bir zaman kanmadı, kanmayacaktır. Erdoğan’ın yönelmesi gereken yer demokratik siyasettir ve Kürt sorununun barışçıl çözümü konusunda adım atmaktır. Bu nedenle halen bu polemikler ve arayışlar üzerinden nasıl bir çıkmazda olduğunu aynı zamanda gösteriyor. Kürt siyaseti üzerinden nasıl bir çıkmaza girdiğini gösteriyor. Kendisine sormak lazım. Nereden bu bilgiye sahipsin? Sana ne? Seni ne ilgilendiriyor. Neyin hesabını soruyorsun? Kim neyin hesabını verecek, senin muhatapların değilse.”

“Kürtlerin son 5 yılda yaşadığı zulüm son 40 yılın toplamı kadardır”

Bu coğrafyada günlük siyaset konusunda en tecrübeli olanların Kürt siyasetçiler olduğunu ifade eden Tanrıkulu, “Böyle bir tuzağa kimse düşmez. Ama Erdoğan’ın kendi grubunda ‘Edirne İmralı’ya hesap verecek’ demesi bana göre içinde bulunduğu çıkmazı gösteriyor. Arayıştan öte çıkmaz içerisinde” dedi.

Bu sürecin en kritik kitlesinin de Kürt seçmenler olduğunu, kolektif bir irade koyma becerisini önceki seçimlerde ortaya koyduklarını ifade eden CHP’li vekil, “En son yerel seçimler bunu çok çarpıcı bir şekilde ortaya koydu. Erdoğan gibi bir siyasetçinin bunu okumadığını söylemek mümkün değil. Ben de bu siyaseti en yakından takip eden, bilen biriyim. Kürtler bu tür oyunlara gelmez. Yeni kuşaklar var, bu kuşaklar demokratik siyasetten ve barışçıl siyasetten yanadır. Bir arada eşit yaşamaktan yanadır. Erdoğan’ın buna verdiği bir cevap yoktur. İddia ediyorum, Kürtlerin son 5 yılda yaşadığı zulüm son 40 yılın toplamı kadardır. Bunların yaptıkları 12 Eylül darbecilerinin aklına gelmeyen zulümdür. 80-90’lı yıllarda yapılandan daha ağırdır bunlarınki. 1970’lerde Diyarbakır’da bağımsız belediye başkanı vardı. 80 darbesi ile tüm belediye başkanları gitti, Mehdi Zana da gitti. Ama son 5 yıldır seçilmiş tek kişi kalmadı bölgede. Atanmış memurlar var sadece. Ben bunun adını burada söylersem kıyamet olur. Ama siyaset bu yönetim şeklinin adının ne olduğunu biliyor” ifadelerini kullandı.

“Kayyumlar Diyarbakır’ın sahibi değil”

Tanrıkulu, “Kürtler bu cumhuriyetin eşit yurttaşı olmak istiyorlar. Yönetimde olmak istiyorlar ama ‘hayır siz yönetemezsiniz’ diyorlar onlara” dedi.

Diyarbakır’da ve ilçelerinde Belediye Meclisleri’nin olmadığını, kayyumların bütün bölgeyi talan ettiğini, denetim mekanizması olmadığını ifade eden Tanrıkulu, “Diyarbakır sahipsiz değildir. Kayyumlar da Diyarbakır’ın sahibi değil. Atanmışlar nasıl Diyarbakır’ın sahibi olurlar? Kayyumlar niye kentin sahibi gibi ortaya çıkıyor? Resmi yazılar var, hangi rantın döndüğü konusunda. Kimlerin nasıl büyük arazilere çöktüğünü biliyoruz. STK’lar zayıflatıldı, bunları dile getirmeye çalışanlar zayıflatıldı. Otokrat yönetimin verdiği güç ile sivil toplum örgütlerini tehdit ediyorlar, bastırmaya çalışıyorlar. Erdoğan, bu yaşananlar görülmesin çabası içindedir” diye konuştu.

“Torunumun Kürtçe dil dersini tercih etmesini söyleyeceğim”

Rûdaw Diyarbakır Temsilcisi Maşallah Dekak’ın orta okullarda Kürtçe seçmeli dersler hakkındaki sorusunu da yanıtlayan CHP’li Tanrıkulu, Kürtçe anadilde eğitim meselesinin vatandaşların ortaklaştığı bir mesele olduğunu söyledi.

Tanrıkulu, “Ancak ben Diyarbakır’dan şunu söylemek isterim; bu imkandan yararlanmayan, kullanmayan yurttaşlarımız var, seçmeli ders bakımından. Ben buradan tüm hemşehrilerime, yurttaşlarıma, anne ve babalara sesleniyorum. Ankara’da sorduğumuz zaman, talep yok dediler. Bu talebin çok daha güncel ve etkili olmalıdır. Bugünden itibaren sadece Kürtçe değil, tüm anadillerle ilgili talebi güçlendirmeli ve ısrarcı olmalıdırlar. Israrcı olmazlarsa bunu politikaya dönüştüremezsiniz. Kürtçe anadil öğretmenleri neden atanamadıklarını soruyor. Bunu biz de soruyoruz ama talep yok deniyor” ifadelerini kullandı.

Kürtçe’nin seçmeli ders olarak tercih edilmesini isteyen CHP’li Tanrıkulu, “Bu kadar çok zorluğu yaşamış, inan hakları ihlallerine göğüs germiş, zulüm yaşamış bizim yurttaşlarımız ders seçerken mi baskı görüyor diye seçmesin? Bu zorluğu da yaşayalım. Benim okula başlayacak çocuğum yok ama torunum o yaşa geldiğinde çocuklarıma söyleyeceğim, mutlaka anadilde dere tercihinde bulunsunlar. Bu yüzden bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; Eğitim yılının başında lütfen bu hakkın yaygınlaşması ve dilimizin korunması bakımından bu insani vazifenizi yapın” diye ekledi.