Erbil (Rûdaw) - Bestoon Talk’a konuk olan Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Kürdistan Bölgesi ile Irak Federal Hükümeti arasındaki ilişkilerin “iyi” olduğunu söyledi. Hüseyin, Kürdistan Bölgesi’nin statüsüne yönelik asıl tehdidin dışarıdan değil, içeriden yöneldiğini belirtti.
Rûdaw TV’de Bestoon Khalid’in sunduğu Bestoon Talk'un konuğu bu defaki konuğu Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin oldu.
Hüseyin, Erbil-Bağdat ilişkileri, KDP-KYB arasındaki meseleler, Kürdistan Bölgesi’nin yüz yüze olduğu tehditler, petrol ve doğalgaz yasası hazırlığı ve daha birçok konuya dair Kürdistan Bölgesi’ndeki üniversitelerden gelen öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Hüseyin, özel hayatına ve geçmişine ilişkin merak edilenleri de anlattı.
Leyla Kasım’ı ben örgütledim
Hüseyin, siyasete nasıl atıldığı sorusu üzerine henüz 15 yaşındayken Irak’taki rejimin topluma yönelik baskı ve zulmüne karşı bir öfke duyduğunu anlattı.
“Siyaset o zamanlar farz gibiydi” diyen Hüseyin, “Bizim siyaset hayatımız mevcut koşullara bir tepki şeklindeydi. Ya haklı taraftan olacaktınız ya da susacaktınız. Ya mazlumla olacaktınız ya da zalimle. Zalimle olamazdık. Başka da bir seçeneğimiz yoktu çünkü insanlığımızın şuurundaydık, bu yüzden mazlumun yanında yer aldık. Bu mazlum bir yoksul, bir Kürt, bir Arap, bir Türkmen de olabilirdi. Bu yüzden siyasetten bahsettiğimizde Irak’a demokrasi diyorduk. Çünkü herkes bu rejimin elinde mazlumdu” ifadelerini kullandı.
Leyla Kasım, 12 Mayıs 1974’te Bağdat’ta Baas rejimi tarafından idam edilmişti.
Hüseyin, “Siyaset mücadele ve ilkeli olursa gerçek siyasettir, hile ve kurnazlıkla değil. Siyaset ilkedir, ahlaktır, halka hizmettir. Şahsi olursa o zaman vazife olur” dedi.
Bugün hala toplumu hizmet ve ilkeli bir mücadele ile değiştirebileceğine inanan siyasetçiler olduğunu ifade eden Fuad Hüseyin, “Bu ülkede benim bir mektup yüzünden idam edilen arkadaşım oldu. Arkadaşlarımın çoğu da bu mücadelede yer aldıkları için idam edildi. Leyla Kasım’ı ben örgütlemiştim, idam edildi. O da bir öğrenciydi sizin gibi, kendi siyasi görüşü için idam edilen ilk kadındı. Siyasete başlarken bu zulme karşı durduk” diye konuştu.
Başkan Barzani ile arkadaşlığı
Hanekin’de Kürt bir aileden geldiğini anlatan Bakan Hüseyin, Başkan Mesud Barzani ile olan arkadaşlığının 53 yıl öncesine dayandığını söyledi.
Hüseyin, “Başkan Barzani liderlik konumundaydı ve kadrolarını iyi tanırdı. Kimin ne yaptığını, nerede kaldığını iyi bilirdi. Kürdistan halkının hizmetinde olduğum ve kendisi ile bu temelde tanıştığım için gurur duyuyorum” dedi.
Başkan Mesud Barzani ile hemen her gün telefonda görüştüğünü dile getiren Hüseyin, “Kendisi demokrat bir partinin lideri. Bir karar alırken partiden tüm arkadaşları ile olduğu gibi benimle de görüş alış verişinde bulunuyor” diye belirtti.
Hristiyan eşi ile evliliği
Gençlerden birinin, “Bir Müslüman olarak Hristiyan bir kadınla evlendiniz. Bu konuda ailenizi ve eşinizin ailesini nasıl ikna edebildiniz?” sorusuna gülerek yanıt veren Bakan Hüseyin, “Bu anıyı ikimiz birlikte oturduğumuz zaman sana anlatayım” diye konuştu.
Genç yaşlarda ailesinden koptuğunu ve Avrupa’ya gitmek zorunda kaldığını belirten Hüseyin, “Biz olağanüstü koşullarda yaşıyorduk. Anlatıyorum ki bugünkü gençler bilsin. Biz Avrupa’da bile ölüm tehdidi altında yaşıyorduk. Ailelerimizden haber alamıyorduk, telefon yoktu. Bir mektup yazıyorduk yerine ulaşana kadar 50 güvenlik birimi kontrol ediyordu” dedi.
Hüseyin, “Bunu babalarınıza, dedelerinize sorabilirsiniz. O dönemde nefes almanıza bile izin verilmezdi. Ama insanlar sorumluluk bilinci ile yaşardı. Mesela dağa gider Peşmerge olurdu, eşini, çoluk çocuklarını bırakırdı ya da onları da kendisi ile götürüp mağarda kalırdı. Sorumluluğunu bilir tahammül edersi. Bu neslin de aynı sorumluluk bilincine sahip olması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Erbil-Bağdat ilişkileri
Irak ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkilerin, aralarında sürekli diyalog nedeniyle “iyi” olduğunu kaydeden Hüseyin, “Ama sorun yok dersem yanlış olur, çünkü sorunlar var. Bunula birlikte çözüm yolları da var" dedi.
Fuad Hüseyin, Kürdistan Bölgesi'nin statüsüne yönelik tehdidin Bağdat'tan değil kendi içinden kaynaklandığını söyledi.
"Kimse Saddam Hüseyin dönemindeki gibi Kürdistan'a saldırmıyor” diyen Hüseyin, “Kürdistan Bölgesi'nin varlığına yönelik tehdit yasal, ekonomik ve siyasi durumunun kötüleşmesidir. Yani Bağdat'tan bir tehdit görmüyorum ve hatta ilişkiler iyi durumda. Kürdistan Bölgesi'nin varlığına yönelik asıl tehdit kendi içindedir, bu yüzden oturup bu tehdidi hep birlikte ortadan kaldırmalıyız” ifadelerini kullandı.
Kürdistan Bağımsızlık Referandumu
Eylül 2017'de Güney Kürdistan'da bağımsızlık kararı için yapılan referandum ilişkin konuşan Hüseyin, şunları dile getirdi:
“Baas rejimi düşmeden önce Kürdistan Parlamentosu özerklikten federalizme geçiş için oy verdi. 2003'te Kürdistan Bölgesi’ndeki siyasi partilerin federalizm stratejisi vardı ve halk da bundan razıydı. Çünkü Irak'ta yaşanan değişiklikler insanlara demokrasiye ve federal bir sisteme doğru ilerlendiğine dair ümit veriyordu.
Bütün partilerin siyasi çabaları sonucunda Irak anayasası yeniden yazıldı. Anayasa bu şekilde uygulanırsa Kürt ulusal sorunu dahil birçok sorun çözülür. Ama sorun şu ki bazı taraflar anayasaya uymuyor ve anayasanın bazı maddeleri yasallaşmıyor. Irak'ta anayasa federaldir, ancak yasalar eskidir ve merkezi bir sistemin yasalarıdır.
Kürdistan devletinin kurulması meselesi sadece Irak'la ilgili değildir ve referandum da bunu ispatlamıştır. Biz devlet ilan etmek için referandum yapmadık. Halkın görüşünü ve talebini ortaya çıkaran bir referandumdu ama çevre ülkelerden ve dünyadan tepki gördü. Bu bize bu bölgede harita değiştirmenin kolay olmadığını söylüyordu; Dolayısıyla bu konuda gerçekçi olmamız gerekiyor.”
KDP ve KYB ilişkileri
Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birliği arasındaki ilişkilere dair sorulara da yanıt veren Hüseyin, iki partinin geçmişte karşı karşıya geldiği ama birlikte hareket ettikleri dönemler olduğunu hatırlattı.
Hüseyin, “Her sorun çözülmek zorunda değil. Bazen bir sorunu çözemeseniz de siliyorsunuz ya da idare ediyorsunuz. KYB ile KDP arasındaki krizi şimdi en iyi şekilde yönetmeli ve idare etmeliyiz” dedi.
Yeni petrol ve gaz yasası
Irak’ın, bölgenin en zengin ülkelerinden biri ve yabancı yatırımcıyı çekme potansiyeline sahip olduğunu belirten Hüseyin, “Irak ekonomisi petrole bağımlı ve 100-150 yıl yetecek petrol rezervine sahip” dedi.
Hüseyin, “Irak siyasi güçleriyle hükümeti kurmak için imzaladığımız anlaşmada iki önceliğimiz vardı. Birincisi bütçe yasasının çıkarılması, ikincisi petrol ve gaz yasasıydı. Yeni bir petrol ve gaz yasası üzerine müzakereler başlayacak” diye konuştu.
Irak federal bütçesinde Kürdistan Bölgesi’ne ayrılan payın Kürtlerin gönlüne göre olmadığını dile getiren Hüseyin, ancak bu rakamın da küçümsenecek bir rakam olmadığını vurguladı.
Kerkük İl seçimleri
18 Aralık 2023’te yapılacak Irak İl Meclis Seçimleri ve Kerkük’teki durumu değerlendiren Hüseyin, “Kerkük çok önemli bir seçim ile karşı karşıya. Geçmiş süreçte Kerkük ve Irak’ın diğer tüm vilayetleri sağlıksız bir vaziyetteydi. İl Meclisi seçimlerinin ertelenmesi Irak’ın demokrasisi açısından büyük bir sorundu” ifadelerini kullandı.
Bu seçimde Kerkük’ü temsil edecek bir il meclisi kurulması konusunda temennisi olduğunu belirten Fuad Hüseyin, “KDP ve KYB’nin tek listede seçime katılması şart değil. Fakat seçim sırasında bölgeler çok iyi koordine edilmeli ki Kürt oyları boşa gitmesin” diye konuştu.
Rojhılatlı Kürt partiler
Irak ile İran hükümetleri, Kürdistan Bölgesi'ndeki Rojhılatlı (Doğu Kürdistan) partilerin durumunu görüşmek üzere birkaç kez bir araya geldi.
Hüseyin, Kürdistan Bölgesi’ndeki yerleşim yerlerinde kalan örgütlerin silahlı olmaması gerektiğine dikkati çekerek, “Mülteci siyasi bir güç silahlı olmamalı. Bu göz ardı edemeyeceğimiz anayasal bir ilkedir” dedi.
İran’ın bu örgütlere yönelik saldırılarının ardından Tahran’a gittiğini anlatan Hüseyin, “Irak ile İran arasında bir güvenlik anlaşması yapıldı ve bu anlaşma yapılırken Kürdistan Bölgesi’nin görüşü de dikkate alındı” bilgisini paylaştı.
Kürdistan Bölgesi’ne yönelik bombardımanlar
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Kürdistan Bölgesi toprakları içerisindeki bombardımanları ve yaşanan sivil kayıplara ilişkin Bağdat hüümetinin tavrına ilişkin bir soruya yanıt veren Dışişleri Bakanı Hüseyin, şunları kaydetti:
“Irak 1991’de Kuveyt’i işgal ettikten sonra egemenliğini yitirdi ve uluslararası müdahaleye açık hale geldi. Uluslararası müfettişler gelip Saddam’ın evini dahi arıyordu, ne petrol satabiliyordu ne de para getirebilirdu. Ne karadan ne de havadan hakimiyeti kalmadı. Irak’ın egemenliği Birleşmiş Milletler’in kontrolüne geçti. Sonradan işte ABD ordusu geldi. Halk değişimi istiyordu ama yabancı ordular geldikten sonra diğer ülkeler de Irak’ın iç işlerine karışmaya başladı. Ama bugünü 1994’le, 2003’le kıyaslarsak eskisi gibi bir müdahale yok. Irak egemenliğini tamamen aldı diyemem, çünkü tüm ülkeler siyasi, ekonomik, güvenlik konusunda egemenliğe dikkat çekiyor.
Ancak bu soruduğunuz konu anlaşılırdır. PKK 1991-92’de Irak topraklarına geldiler. İlk geldilklerinde de nereye gönderilecekleri üzerine düşünüldü. 2003’ten sonra silahlı gruplarının Hanekin taraflarına götürülmesi yönünde bir düşünce vardı. Yani ABD’liler de Türkiye sınırından uzaklaştırılmasını düşünüyordu. Irak anayasasına göre kendi topraklarında komşu bir ülkeye tehdit olan silahlı bir örgütün varlığı yasaktır. Türkiye bunu kullanıyor. Ya siz bu silahlı örgüte bir çare bulun ya da ben bulurum diyor. Zaho’da yaşanan felaketi gidip kendi gözlerimle gördüm. Ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne gittim ve Türkiye aleyhine şikayette bulundum ve tazminat talebinde bulundum. Ancak Türkiye saldırının kendileri tarafından yapıldığını kabul etmedi. Birleşmiş Milletler de bu konuda devletlerin başvurusunu ve görüşünü esas alıyor.
Önemli olan şu; sorunlar çatışma ve savaş ile değil, diyalog ile çözülür. Irak 50 yıl boyunca çatışma içerisinde kaldı, hem iç savaş hem de dışarı ile savaştı. Saddam iktidara geldiğinden beri savaş bitmedi. Ama 50 yılda ne elde edildi. Bugüne kdar da biz bu savaşların bedelini ödüyoruz.”
20 Temmuz 2022’de Duhok’un Zaho ilçesi Derkar kasabasına bağlı Perex tatil köyüne yönelik bombardımanda 9 Iraklı sivil hayatını kaybetmiş, 23 kişi de yaralanmıştı.
140. Madde ve Feyli Kürtlerin durumu
Irak’ta yeni hükümetin kurulması için Kürt, Şii ve Sünni taraflar arasında imzalanan anlaşmanın maddelerinden biri de Irak Anayasasının 140’ıncı Maddesinde “Tartışmalı Bölgeler” olarak nitelendirilen Kürdistani bölgelerin durumu hakkındaydı.
Hüseyin, "Konu bir süre askıya alındı ve görüşülmedi. Şimdi Parlamentoda 140. Madde komisyonu adında bir komisyon oluşturuldu ve çalışmalar başladı. Ayrıca önceki komisyon da çalışmalarına yeniden başladı ve bu madde için bütçe ayrıldı" diye belirtti.
Irak’ta zorla göç ettirilen Feyli Kürtlerin geri dönüşü hakkında konuşan Bakan Hüseyin, “Irak halkının çoğu baskı ve zulüm gördü ama Feylilerin gördüğü daha büyüktü. Kimyasal silahlar ilk kez Irak'ta Feyliler üzerlerinde denendi. Zorla sürgün edildiler, gençleri tutuklandı, evlerine ve mallarına el konuldu” dedi.
Hüseyin, "Kurbanların bir kısmı tazmin edildi ama yeterli değil. Hala İran'da büyümüş ve mülteci olarak yaşayan binlerce Feyli var ve onlara Arap deniyor. Öte yandan başka bir sorun daha var; Feyliler de çeşitli Kürt ve Şii partiler arasında bölünmüş durumda" ifadesini kullandı.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın