CHP'li Ağbaba Diyarbakır’da konuştu: Hayaller Kanada, gerçekler Tanzanya

Haber Merkezi – CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “Türkiye’nin en büyük problemi uyuşturucu. Siirt’te babalar yalvarıyor, Bitlis’te ‘çocuklarımıza sahip çıkın’ deniyor. Bingöl’de en büyük problem uyuşturucu” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak başkanlığındaki CHP “Ekonomi Masası” heyetiyle Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba başkanlığındaki “Esnaf Masası” heyeti Bingöl’ün ardından Diyarbakır’a geldi.

Heyetin basın toplantısında konuşan CHP Diyarbakır İl Başkanı Gönül Özel, kentte odaları zziyaret edeceklerini ve merkeze bağlı dört ilçede esnaf ziyareti gerçekleştireceklerini söyledi.

“Barış odaklı bir siyasetle Kürt meselesini çözeceğiz”

Daha sonra söz alan İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Zor süreçlerden geçtik daha zorundan geçiyoruz aslında. Ama şunu gördük, geçmişten bu güne Türkiye’nin Kürt meselesini çözmeyen çözülüyor. Geşmişin siyasal partilerine baktığımızda bunu gördük. Bu meseleye takılanlar sonuçta Türkiye siyasetinde yok oluyorlar. Şimdi de Adalet ve Kalkınma Partisi bu mesele yüzünden çözülmeye başladı ve çözülüyor” dedi.

Tanrıkulu, “Biz CHP olarak barış odaklı bir siyasetle Kürt meselesini çözme iddiasındayız. Eşit yurttaşlık çerçevesinde Türkiye’nin toplumsal barış meselesini çözmek için irademizi ortaya koyduk. Halkımızın yanında olduğumuzu göstermek içim buradayız" ifadelerini kullandı.

“Türkiye’de en az 2 milyonun üzerinde çocuk işçi var”

Esnaf Masası Başkanı ve Malatya Milletvekili Ağbaba da, heyette yer alan isimleri birer birer tanıttı.

Bugünün, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü olduğunu hatırlatan Ağbaba, “Türkiye’de çocuklar, AKP’li siyasetçilerin çocukları kadar şanslı değil” diyerek, şunları dile getirdi:

“TÜİK verilerine göre ülkemizde yüzde 70,6’sı erkek ve yüzde 29,4’ü kız çocuğu olmak üzere 720 bin çocuk işçi bulunmaktadır. TÜİK her konuda verileri manipüle ettiği gibi, çocuk işçiliği konusunda da gerçeği gizlemektedir. Bu verilere göçmen çocuklar ve sayısı 1,5 milyonu bulan çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören öğrenciler dahil edilmemektedir. Türkiye’de göç idaresi verilerine göre; 18 yaşının altında 1 milyon 742 bin Suriyeli göçmen çocuk bulunmaktadır ve bunların büyük çoğunluğunun deri ve tekstil atölyelerinde, sağlıksız koşullarda çalıştığı bilinmektedir. Öte yandan çocuk işgücü anketleri, Türkiye’de mevsimsel olarak, çocuk işçiliğin en az olduğu Ekim ila Aralık aylarında yapılmakta ve tarımda çalışan çocukları kapsam dışı bırakmaktadır.

“Çocuk yoksulluğu vahim boyutlarda”

Tüm bunlar göz önüne alındığında, bugün Türkiye’de en az 2 milyonun üzerinde çocuk işçi olduğu görülmektedir. Son 8 yılda en az 513 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Çocuk yoksulluğu ise vahim boyutlardadır. Ailede hiçbir çalışanı olmayan çocuk sayısı 3 milyon 276 bindir. AB üye ülke ortalamasında çocuk yoksulluk riski yüzde 22,2 iken Türkiye’de bu oran yüzde 48’dir. 3 milyonun üzerinde evde internet yok. 754 bin evde televizyon yok. Türkiye’nin tablosu bu.”

Eski TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek’in “Araçlara çantalar dolusu para konulduğu iddiasını görmezden gelebilir misiniz?” sözlerine yönelik şunları söyledi:

 “Cemil Çiçek keşke bu soruyu her hafta toplandığı Erdoğan’a sorsaydı ya da Süleyman Soylu’ya veya Binali Yıldırım’a sorsaydı. Sen eskiden bakanlık yaptın, şimdi AKP’nin en etkili siyasetçilerinden birisin. İyi polis kötü polis rolünü oynamayı bırakın. Çantalar dolusu parayı, 10 bin dolar maaşı kim aldı, sen biliyorsun. Temiz rolü oynayacak ya... Pisliğe bulaşmamış kimse yok. Bu soruyu kamuoyuna değil,her hafta toplandığın Recep Tayip Erdoğan’a sor. Bir de ‘görmezden gelinemez’ diye söylüyorlar, görmezden gelen Recep Tayyip Erdoğan. Kamuoyu her şeyi görüyor, biliyor. Normalde Erdoğan’ın konuşmadığı tek bir konu bile yok. Şimdi bu konuyla ilgili de cevap versene. Eski milletvekilinin dövülmesini, milletvekillerinin suç örgütleri tarafından maaşa bağlanmasını, milletvekilinin arabasına çantalar dolusu para bırakılmasını, Hürriyet Gazetesi'nin basılmasını herkes zaten görüyor. Cemil Çiçek’e günaydın diyoruz.”

“Çantalar dolusu para alanları Erdoğan’a sor”

“Türkiye’de tablo bu iken başka şeyler konuşuluyor” diyen Ağbaba,  Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi Cemil Çiçek’in “Ortalıkta siyasetçilerin araçlarına çantalar dolusu para konulduğu iddiaları var. Bunu görmezden gelebilir misiniz” şeklindeki açıklamalarına değindi.

Ağbaba, “Bu cümlesiyle artık kendisi de Türkiye bir çöküntüyü yaşamakta olduğunu itiraf ediyor. Cemil Çiçek keşke bu soruyu her hafta toplandığı Erdoğan’a sorsaydı ya da Süleyman Soylu’ya veya Binali Yıldırım’a sorsaydı. Sen eskiden bakanlık yaptın, şimdi AKP’nin en etkili siyasetçilerinden birisin. İyi polis kötü polis rolünü oynamayı bırakın. Çantalar dolusu parayı, 10 bin dolar maaşı kim aldı, sen biliyorsun. Temiz rolü oynamayın” diye onuştu.

“Burada pisliğe bulaşmamış kimse yok” diyen Veli Ağbaba, “Bu soruyu kamuoyuna değil, her hafta toplandığın Recep Tayip Erdoğan’a sor. Bir de ‘görmezden gelinemez’ diye söylüyorlar, görmezden gelen Recep Tayyip Erdoğan. Kamuoyu her şeyi görüyor, biliyor. Normalde Erdoğan’ın konuşmadığı tek bir konu bile yok. Sabah Diyarbakır İl Başkanımız Gönül Özel bir şey söylese akşam Erdoğan cevap veriyor. Şimdi bu konuyla ilgili de cevap versene. Eski milletvekilinin dövülmesini, milletvekillerinin suç örgütleri tarafından maaşa bağlanmasını, milletvekilinin arabasına çantalar dolusu para bırakılmasını, Hürriyet gazetesinin basılmasını herkes zaten görüyor. Cemil Çiçek’e günaydın diyoruz” ifadelerini kullandı.

“Bunların onda biri CHP’de olsaydı yer yerinden oynardı”

Sedat Peker’in videolarında anlattığı iddialara değinen CHP’li Ağbaba, “Seçim için dağıttıkları kahveler suç örgütü tarafından karşılanıyor. Suç örgütü lideri yurdun dört bir yanında onlarca miting yapıyor. Sezgin Baran Korkmaz’a ‘sana soruşturma açılacak, yurtdışına kaç’ deniliyor. 750 milyon dolar, medya grubu almak için yandaşa kredi veriliyor. Bunların onda biri CHP’de olsaydı yer yerinden oynardı” dedi.

“AKP’deki sessizliğin nedeni, hepsinin bir şekilde bu konuyla ilişkili olması” diyen Ağbaba, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sorulacak soru çok. 10 bin dolar maaş alan hangi ahlaksız diye bir kez daha soruyoruz. 10 milyonda fazla kişiyi işsiz bırakıp, 20 milyona yakın kişiyi sosyal yardıma muhtaç etmişsin. Bu işin içerisinde AKP’den bulunmayan siyasetçi yok. Dünya alem biliyor ki, bu skandalların Erdoğan’la da ilişkisi var, AKP’li bakanlarla da ilişkisi var. Cemil Çiçek, sen Erdoğan’a bu soruları sor. Sorabilir misin bilmiyorum; çünkü bu işin bir ucu da Erdoğan’a gidiyor. Herkes biliyor, geminin su aldığını, herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini, herkes biliyor, zarların hileli olduğunu ve herkes biliyor AKP’nin gideceğini. Erdoğan ‘Verdiğimiz kararlı mücadeleyle Türkiye’yi suç örgütlerinin tasallutundan kurtardık’ diyor. Kurtarılmış hali buysa vah ülkemin haline. Senin küçük ortağın daha dün mafya liderini cezaevinde ziyaret etmedi mi? Mafya liderine özel af çıkarılmadı mı? Ülkeyi Dallas’a çevirdiler, kimin eli kimin cebinde belli değil.”

“Bunların hepsi ahlaksız”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “Öyle rezaletler var ki, saymakla bitmiyor. Dar gelirliler için yapılan sosyal konutlar Cumhurbaşkanlığı çalışanlarına verilmiş. 827 tane araç Cumhurbaşkanlığı, 15 Temmuz Derneği, AKP Genel Merkezi ve Türkiye Gençlik Vakfı’nın bulunduğu insanlara tahsil edilmiş. İBB’nin önünde eylem yapan ahlaksızın altında İBB’nin arabası var. AKP’li yöneticilerin altında İBB’nin araçları var. Bunların hepsi ahlaksız. ‘Bal tutan parmağını yalar’ derler ya bunlar arıyı yemiş. KİPTAŞ’a ait 35 daire ile arsa takasının Bilal Erdoğan’ın Türkiye Gençlik Vakfı için takas yapıldığı ortaya çıkmış. Maliyeti 57 milyon lira olarak hesaplanan iş yandaşlara, 65 milyon liraya verilmiş. Çamlıca Camisi için 2 milyar 522 milyon 421 bin 106 lira ödenmiş. İstanbul’u babalarının çiftliği gibi yönetmişler. Bunları burunlarından fitil fitil getireceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

“Erdoğan İyi ki ‘itfaiyeciyim’ demedi, dese ülkeyi küle çevirirdi”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ben ekonomistim” sözüne değinen Ağbaba, şu ifadeleri kullandı:

“Ülkemizin yetiştirdiği en ünlü ekonomist Tayyip Erdoğan, ‘Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefine ulaşmaya artık çok daha yakınız’ iddiasında bulundu. Yalandan kim ölmüş. Şimdi size birkaç rakamı paylaşmak istiyorum. 20 milyona yakın kişi sosyal yardımlardan geçinebiliyor. 3,3 milyon işçi asgari ücretin altında maaş alıyor.1 milyon işçi ise asgari ücretin yarısından da az kazanıyor. İşsiz sayısı 10 milyonu geçti. Asgari ücretli yılbaşından bu yana 443 lira yoksullaştı. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 17, gerçek enflasyon yüzde 40’ın üzerinde. 34,5 milyon kişinin bankalara bireysel kredi borcu var. Son 1 yılda 2,3 milyon kişi kredi kullandı. Halkın bankalara borcu 872 milyar TL’ye, çiftçinin ise 149 milyar TL’ye yükseldi. Kredi kartı borçları 153,5 milyar lira. Türkiye, işsizlik açısından dünyadaki en kötü 20 ülkeden biri hâline geldi. Tarım sektörü borçları yaklaşık 20 milyar liralık artış gösterdi. Takibe alınan kredi borcu 5 milyar lirayı geçti. 2020 yılı sonu itibarıyla nüfusun yaklaşık yüzde 78’i borçlu hâle geldi. Geçim sıkıntısı kaynaklı intihar sayısı 2 yılda yüzde 31 arttı. Listeyi uzatmak mümkün. Neredeyse 3. dünya ülkeleriyle başa baş gidiyoruz. Enflasyonda Gana, Kenya, Kongo gibi Afrika ülkelerinden daha gerideyiz. Faizde dünya 7.’si enflasyonda dünya 14.’süyüz. Sudan, Angola, birkaç yıl önce iflasını ilan eden Lübnan’ın faizi bile bizden daha düşük. Gerçeklerle prompterda yazanlar arasında dağlar kadar fark var. Hayaller Kanada, gerçekler Tanzanya. ‘Ben ekonomistim’ diyen Erdoğan’ın ülkeyi getirdiği nokta budur. İyi ki ‘itfaiyeciyim’ demedi, ülkeyi küle çevirirdi.”

“Erdoğan’ın ailesinin korumak için dört ayda 104 milyon 251 bin lira harcanmış” diyen CHP’li Veli Ağbaba, “Halk pandemiyle mücadele ederken, insanlar açken, esnaflar kepenk kapatırken 104 milyon lira para harcanmış. Bu para, Siber Suçlarla Mücadele, Narkotik Suçlarla Mücadele, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ile İstihbarat Başkanlığı ve Özel Harekât Başkanlığı gibi Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı birçok başkanlığı da geride bıraktı” dedi.

Ağbaba, “Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı’na harcanan para uyuşturucuyla mücadele için harcanan paradan bile fazla. Erdoğan’ın korumak milyonlarca gencimizin uyuşturucuya karşı korumakta daha önemli. Koruma Daire Başkanlığı 2020 yılında 263 milyon 627 bin TL harcanmıştı. TBMM korumaları için harcanan tutar ise 100 milyon TL olmuştu. Bu kadar koruma diktatörlerin olduğu ülkede olur. Almanya’da Merkel’in koruması 2 tane, Fransa’da 2 tane, bizde ABD’nin on katı koruma var. Merkel, marketten yastık almaya giderken sıraya giriyor, bizde Cuma’ya binlerce korumayla gidiliyor” diye ekledi.

“Avrupa’da uyuşturucu kalmadı, çünkü hepsi Türkiye’de”

Türkiye’nin en büyük probleminin uyuşturucu olduğunu vurgulayan Ağbaba, “Siirt’te babalar yalvarıyor, Bitlis’te ‘çocuklarımıza sahip çıkın’ deniyor. Bingöl’de en büyük problem uyuşturucu. İktidarımız muhafazakar ya, 2002’den bu yana uyuşturucu bağımlılığı yüzde 700 artmış, fuhuş yüzde 800 artmış” şeklinde konuştu.

Ağbaba, “Soylu övünerek uyuşturucuyla mücadele ettiğini söylüyor. ‘Avrupa’da uyuşturucu kalmamış, Türkiye yakalıyor’ diyor. Attığı tivitle de kendini açığa veriyor. Avrupa’da uyuşturucu kalmadı, çünkü hepsi Türkiye’de, Türkiye’yi uyuşturucu merkezi yaptılar. Binali Yıldırım ‘benim oğlum Venezuela’ya bir poşet maske bir poşet test kitiyle gitti’ demişti. Türkiye tam olarak bir çiftliğe dönüşmüş durumda. Burada Doğu bölgemizde genç işsizliği yüzde 50 olmuş durumda. AKP’li siyasetçiler çift maaş alıyor” yorumunu yaptı.