Diyarbakır (Rûdaw) - Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, Tahir Elçi cinayetine “siyasi suikast” diyen dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun mutlaka mahkeme huzurunda tanık olarak dinlenilmesi gerektiğini söyledi. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, Elçi’nin planlanmış bir suikaste kurban gittiğini dah ailk günden beri dile getirdiklerini hatırlattı.
Tahir Elçi Cinayeti Davası'nın dördüncü duruşması Diyarbakır 10. Ağır ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, Türkiye Barolar Birliği'ne bağlı çok sayıda baro başkanı da dayanışma için katıldı.
Duruşmada katılan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, duruşmanın ardından Rûdaw’a yaptığı açıklamada, Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin avukatlarının, cinayete “siyasi suikast” diyen dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesi yönündeki talebi mahkeme heyetine ilettiklerini hatırlattı.
Sağkan, “Dönemin başbakanı tarafından yapılmış böyle bir açıklama varken artık mahkemenin kendisini tanık sıfatı ile mutlaka dinlemesi gerekiyor. Eğer gerçekten burada amaç maddi gerçeğe ulaşmaksa, gerçekten kamuoyunun vicdanını tatmin edecek bir karar ortaya çıkarmak istiyorlarsak ama gerçekten gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorsak bu kadar açık bir beyandan sonra ki dönemin başbakanı bunun bir siyasi suikast olduğunu söylemesine bir mahkemenin kayıtsız kalması beklenemez” diye konuştu.
Tanrıkulu: Elçi planlanmış bir suikaste kurban gitti
Mahkemeye katılan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili avukat Sezgin Tanrıkulu da, “Tahir Elçi sıradan bir cinayete, bir kaza kurşununa değil, planlanmış bir suikaste kurban gitti. Başından beri bizim iddiamız ve görüşümüz bu” dedi.
Tanrıkulu, “Soruşturma makamları delilleri toplamadılar, delilleri karartmak için ellerinden geleni yaptılar ve sonuçta bu soruşturmayı sürüncemede bıraktılar. Diyarbakır Baorusu avukatlarının insani çabası sonucunda 4 yıl, 6 yıl sonra bir dava açılabildi. Açılan bu davada gördük ki savcılık makamı tarafından üretilmiş, yönlendirilmiş, manüple edilmiş tanıklar var. Onlardan bri tanesi de çok açık bir biçimde geçen duruşmada Bolu’da Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla beyanda bulundu ve kendi beyanının böyle olmadığını, savcının kendisine baskı kurduğunu, çeşitli vaatlerde bulunduğunu ifade etti ve SEGBİS yoluyla değil, bizzat mehkemeye gelerek, mahkemenin huzurunda fiziki varlığını da gözeterek duruşmada bulunmak istediğini söyledi. Ama mahkeme kendisini getirtmedi” ifadelerini kullandı.
Dördüncu duruşma görüldü
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 2015 yılında uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi davasına devam edildi.
Mahkemece önceki celse verilen ara kararların yerine getirilmesi için tekit ve bu celse kamera kayıtları ile İçişleri Bakanlığı raporuyla ilgili sunulan taleplerin kabulüne, keşif talebinin daha sonra değerlendirilmesine, Türkiye Barolar Birliği’nin katılma talebinin kabulüne, Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlemesi talebinin reddine, savcı Kenan Karaca hakkında yapılan suç duyurusu talebinin reddine, sanıkların tutukluluk taleplerinin reddine, ihbar mektubu ve içeriğinde adı geçen polis memurlarının dinlenmesi talebini reddine karar verdi.
Duruşma 15 Haziran 2022 saat 10.00’a ertelendi.
“TBB, bu davayı çok etkin bir şekilde takip edecek
Duruşmanın ardından TBB Başkanı Erinç Sağkan ile avukatlar adliye binası önünde açıklama yaptı. TBB Başkanı Sağkan, “Maalesef başkanımızın yaşadığı bu olayın cezasız kalmaması için, bir arada bu mücadeleyi yürütmek için duruşmada hazır bulunduk. Bugünkü duruşmada önemli gelişmeler oldu. Bu çok önemli gelişmelerden biri bugün TBB’nin bu davaya katılan sıfatıyla katılması talebimiz kabul edildi. Bunun gecikmiş bir gelişme olduğuna inanıyorum. Artık TBB olması gerektiği şekilde bu davayı çok da etkin bir şekilde takip edecek yasal argümana da bugünkü karar itibariyle kavuşmuş durumdadır” şeklinde konuştu.
“Bir kaza kurşununa kurban gitmemiştir”
Ardından konuşan CHP’li Milletvekili ve avukat Sezgin Tanrıkulu da dönemin emniyet müdürü ile yaptıkları görüşmeyi anlatarak şunları söyledi:
“Genel başkanımızla birlikte dönemin Emniyet Müdürü’nü ziyaret ettik ve şu soruyu sorduk ‘Fiziki olarak 10 km boyunca takip edilen, bir güzergah boyunca ilerleyen 2 örgüt üyesi var, bu örgü üyeleri Dörtayaklı Minare’nin arkasındaki hendek kısmına gelmeden çok rahatlıkla sağ yakalanabilecek imkanlar vardı. Neden bu 2 örgüt mensubunu sağ yakalama imkanı varken, kaçma imkanı olabilecekleri ve girilmesi o an için mümkün olmayan hendek arkasına girmelerine müsaade edildi? Aynı zamanda 2 polis memurunun yaşamını yitirmesine müsaade edildi? Fiziki, teknik takip olmasına rağmen ve dinlenilmesine rağmen. Dönemin emniyet müdürü aynı şu kelimeyi söyledi bize ‘bu sorunun cevabı yok’ dedi. Asıl kilit buradadır. Tahir Elçi sıradan bir cinayete, bir kaza kurşununa kurban gitmemiştir. Planlı, siyasi bir cinayete, bir suikasta kurban gitmiştir. Dönemin başkanı da bunu söylemiştir. Kendisi de bu söyleminin neye dayalı olduğunu, bu karardan sonra bizzat duruşmaya gelerek açıklamak kendisi bakımından adalet ve vicdani bir borçtur.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın