Haber Merkezi - HDP Milletvekili Remziye Tosun'a, Diyarbakır'da yargılandığı davada “silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla 10 yıl hapis cezası verildi.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 2016'da ilan edilen sokağa çıkma yasakları döneminde ilçede mahsur kalan 26’sı tutuklu 47 kişi hakkında "devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak" ve "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Daha sonra tüm sanıklar açısından tefrik eden Sur Ana Davası'nda tutuksuz yargılanan Remziye Tosun’un 13’üncü duruşması görüldü. Tosun’un katılmadığı duruşmada, avukatı Muharrem Şahin hazır bulundu.
Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında, Tosun’un PKK/KCK hiyerarşik yapısına girerek, örgütün gayesi doğrultusunda bilerek ve isteyerek örgütsel faaliyetlerde bulunduğunu gerekçe göstererek, cezalandırılması yönünde görüş bildirdi.
Tosun'un avukatı müvekkilinin suçsuz olduğunu belirterek, beraati yönünde karar verilmesini talep etti.
Mahkeme, Milletvekili Tosun'a, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 10 yıl hapis cezası ve ceza miktarı gözetilerek yurt dışına çıkış yasağının devamına karar verdi.
Öte yandan mahkeme, karar kesinleştiğinde bir örneğinin TBMM Genel Sekreterliği ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesini kararlaştırdı.
Tanık 100’e yakın kişi hakkında beyan vermiş
Önceki duruşma zabıtlarının okunmasıyla başlayan duruşmada dinlenen tanık İbrahim Halil Koyuncu, Tosun hakkında daha önce verdiği beyanları tekrarladığını ve 2015’te örgüte katılmak istediğini, olaylar nedeniyle mağdur olduğunu ileri sürdü. Tosun’un avukatı Şahin ise tanık beyanlarının gerçek dışı olduğunu ifade ederek, tanığın dosya kapsamında 100’e yakın kişi hakkında ifade verdiğini, bu kadar bilgiye sahip olmasının imkansız olduğuna dikkat çekti.
‘Bebeğin örgüte katılması mümkün değil’
Savcının mütalaasına katılmayan Tosun’un avukatı Şahin, müvekkilinin sadece tanık beyanlarıyla cezalandırılamayacağını söyledi.
Şahin, şu ifadeleri kullandı:
“Müvekkilim Sur içinde kalan ve yaşayan biridir. Müvekkilin o dönem ekonomik koşulları iyi değildi. Oradan çıkarsa yaşayabileceği başka bir yer yoktu. Mütalaada müvekkilin örgüt üyesi olduğu, çatışmalara girdiği, örgüt militanlarını tedavi ettiği iddia ediliyor. Bir insanın bu kadar güce sahip olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Hakkında gözaltındaki kişiler beyan veriyor. Hepsinin kötü muameleye maruz kaldığı görüntülerde mevcut. Bir çoğu mahkemede beyanından vazgeçti. Beyanından dönmeyen sadece Ekrem Özgün’dür. Özgün, girişte iki güvenlik görevlisiyle konuşuyor. Güvenlik görevlileri, ‘bu kadar şey söyledin de bir kısmı doğru’ diyor, Ekrem ise ‘onlar benim canımı yaktı, bende onların canını yakacam’ diyor. Müvekkil orada kalıyor. Çocukları da var. Tanık İbrahim’in beyanında geçen 18 aylık bebeğin örgüte katılması mümkün değildir. İddiaların gerçekle bağdaşmadığını, atılı suçun vasıflarının oluşmadığından beraatına karar verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın