'Teslim olmayan Ezidi kadınları zindana atıyorlardı'

Duhok (Rûdaw) - Nazo, evliliğinin ikinci yılında bebeğiyle birlikte misafirliğe gittiği ailesinin evinden dönüş yolunda IŞİD mensuplarının eline düşüyor. Nazo ve bebeğinin acılı hikayesi bu şekilde başlıyor.

Dedesinin her zaman söylediği “Hayat her zaman kötü olamaz” sözü Nazo’nun kulağında çınlıyor. Eğer dedesi şimdi hayatta olsaydı, IŞİD tarafından gördüğü kötü muameleyi onlara anlatırdı.

Nazo, evliliğinin üzerinden bir buçuk yıl geçmeden, Teluzerewe’den bir kaç aylık bebeğiyle birlikte Werde köyündeki ailesinin ziyaret amacıyla gitmişti. Annesi daha fazla kalması için ısrar etmişti. Ancak Nazo’nun bölgede yaşanan büyük felaketten haberi yoktu.

Nazo, annesinden daha fazla ısrarcı olarak evine gitmeye karar verdi. Yolda otomobil ile giderken bir grup IŞİD’linin tuzağına düşüyorlar. IŞİD’liler babasının evine dönmesini istediler. Köye geri döndüğünde her evin önünde yüzleri kapalı siyah giyimli IŞİD’lileri gördü. IŞİD’liler köydeki bütün erkekleri köy muhtarının evinin önünde toplamışlardı. IŞİD akıllı bir şekilde köylüleri kandırdı. Daha sonra Nazo’ya anlatıldığı gibi, IŞİD’liler çevrede saklanan köylülerin olduğunu biliyorlardı ve hepsini ele geçirmek istiyorlardı. IŞİD’liler ilk önce köylüleri sakinleştirdi. Artık diğer köylüler de yavaş yavaş köye dönmeye başlamışlardı. Köyde bir kaç gün ablukada kalmışlardı. IŞİD’lilerin sorumlularından birisi muhtarla konuşarak, onları daha iyi bir yere aktarmaları gerektiğini ancak kısa bir süre sonra geri getireceklerini söylüyor. 150 kişiyi kamyonlara bindirerek bir yere götürüyorlar ve her aileyi farklı yerlerde indiriyorlar.

Nazo, Telafer’e götürüldüğünde eşini ve eşinin ailesini de orda görüyor. IŞİD’lilerin karşısında oturan bir yengesinin ordaki görüntüsü onları sarsıyor. Nazo yengesinin yanına giderek, “Başını kaldır, bu şekilde onları sevindiriyorsun” diyor.

50 kadın seçtiler

Telafer’de topladıkları kadın ve kızlardan 50 tanesini seçerek Kesir Mihrab’a gönderiyorlar. Gönderilen kızların arasında 7 yaşında olanlar da vardı. Nazo’ya göre Kesir Mihrab Ezidi kadın ve kızların korkulu rüyasıydı. Nazo, “Daha sonra diğer yerleri görünce, Kesir Mihrab’ın IŞİD mensuplarının dinlenme, tatil ve stres atma yeri olduğunu anladım. Kesir Mihrab’a gelerek kızlarla güzel vakit geçirerek eğleniyorlardı. Daha sonra savaşa gidiyorlardı” diye Kesir Mihrab’ın Ezidi kızlar için nasıl bir ızdırap yeri olduğunu anlatıyor.

Seçtikleri kadın ve kızlara artık herşeyleri olacak olan Ebubekir Bağdadi devletinin kimliklerini veriyorlardı. IŞİD’in emir ve yetkililerinin her biri Ezidi kadın ve kızlarıyla ilgili bir karar veriyordu. Aldıkları kararları yürürlüğü girmesi için Musul’a gönderiyorlardı. Son mercii kararı Musul’du.

Ezidi kadın ve kızlar IŞİD’liler tarafından tecavüze uğrarken, bir yandan da inançlarını unutmaları için IŞİD eğitimcileri tarafından islam dinini öğrenmeleri için eğitiliyorlardı. Ezidi kızlar bazen ikişer ikişer, üçer üçer bir araya gelme fırsatını bularak gelecekleri hakkında konuşuyorlardı. 

Nazo, “IŞİD emiri Hacı Mehdi Türkmeni toplananlara denk geldiğinde kızgın bir şekilde dağıtın diyordu. Bizi dağıttıklarında kızlardan birisini çağırıyorlardı. Çağırdıkları kızı artık görmüyorduk” diye IŞİD’in konuşmalarına bile izin vermediğini anlatıyor.

IŞİD’li Türkmen Hacı Mehdi, Nazo’nun evli ve çocuk sahibi olduğu yeminine hiçbir zaman inanmamış. 

Nazo, “Bir gün bende o çağırdıkları kadınların arasına girdim ve götürdükleri kızları neden bir daha görmediğimizi anladım. Hepsini bir salonda toplanmış halde buldum. Hacı Mehdi bir gün 30 adamla birlikte bulunduğumuz salona geldi. Bir müddet aralarında konuştuktan sonra parmağını bana doğrultarak: ‘bu kıza güvenmeyin’ dedi. Ama bizi Kuran eğitimine gönderdiler” diye konuştu.

Kadınlar büyük bir halka oluşturmuştu. IŞİD’in kadın eğitimcilerinden birisi de onlara Kuran öğretiyordu. Yaptıkları her hatadan dolayı somurtuyorlardı. IŞİD’li iki erkek de oturarak onları gözetliyordu. 

Nazo, “Kuran’ı onlara doğru kaldırarak ‘bu Kuran’ın hatırı için biz evliyiz ve eşlerimiz var. Yeter artık bize bunları yapmayın’ dedim” diyor.

Cevapları, IŞİD’in kullandığı elbiseleri getirerek bize giydirmeleri oldu. Nazo, “Her ne kadar elbiseler bize ait olmasa da, madem yüzümüzü IŞİD’lilere karşı örtüyor diye rahatsız olmuyorduk” ifadelerini kullandı.

Ezidi kadın ve kızları büyük bir umutsuzluk sarıyor. Artık kimse günleri ve haftaları saymıyor.

Nazo, “50 kız ve kadını seçtiler. Bizi Mehrec’e götürdüler ve dört ay orda kaldık. Daha sonra Hay Xezra’ya gönderdiler. Hay Xezra’da sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışan ailemi gördüm” diyerek ailesiyle karşılaşmasını anlatıyor.

27 Nisan 2015’te IŞİD’in bir karargahına aktarıyorlar. Daha sonra Telafer, oradan Kesir Mihrab ve oradan da Hay Xezra’ya götürüyorlar. Hay Xezra’dan bir otomobil Nazo’nun ailesi birlikte iki aileyi daha farklı bir yere götürüyorlar.

Nazo, “IŞİD’liler toplanarak konuşuyorlardı. Annem, ‘kızım bunlar seni ve bir kaç kızı götürmek istiyorlar’ dedi. Annemin dediğ doğru çıktı. O üç aileden beni ve dört kızı ayırdılar. Ebu Gazi adında biri, ‘Bunlar yeni yetme kızlar ve hareketli. Bize yemek yapmaları için götürceğiz’ dedi” diyerek ailesinden ayrılmasını anlatıyor.

Yeni gittikleri yerde iki gün geçtikten sonra IŞİD’liler gerçek niyetlerini ortaya çıkarıyor. 

Nazo, “Elbiselerini yıkadığım anda IŞİD’linin biri yanıma gelerek konuşmak istedi. Kızgın bir şekilde benden uzak durmasını istedim. Ama başka birisi gelerek ‘beni istemiyor musun’ dedi” şeklinde IŞİD’lilerin gerçek niyetlerini anlatıyor. 

IŞİD’lilere direnmek soğuk demiri öğütmek gibiydi ancak Nazo sözünü esirgemeyerek, “Beni öldürebilirsiniz ama kimseyi kabul etmeyeceğim” yanıtını veriyor. IŞİD’linin birisi, “Senden daha kötü çok kişi bunları söyledi ama sonunda teslim oldular” şeklinde Nazo’yu korkutmaya çalışıyor.

IŞİD’lilerden biri öne çıkarak Nazo’ya, “Akılsız, inatçıları nasıl yola getirdiğimizi biliyor musun? Vicdansız cellatlarımız var. Kalbinde bir sözü olmayanları bizim kucağımızı tercih etmeleri için oraya gönderiyoruz” diyor.

Hilafeti de kandırıyorlar

İki IŞİD’li Nazo’yu bir otomobile koyarak bir evin önüne getiriyorlar. IŞİD’liler Nazo’yu cariye kayıt merkezine götürerek resmi bir şekilde alacaklarını söylüyerek hilafeti kandırıyorlar.

Nazo, “Beni devletlerinden saklayarak el koymayı düşünüyorlardı” diyor.

IŞİD’lilerin planlarını anlayan Nazo, otomobilden inerek eve girmeyi reddediyor. 

Nazo, “Ebu Ali, inatçılığım karşısında şaşırmıştı. Arkadaşına, ben iniyorum sen onu başka yere götür’ dedi. Ama ben Arapça ‘bütün planlarınızı anladım ve ne yapmak istediğinizi biliyorum’ dedim. Bana sert bir tokat atarak, ‘seni istemiyoruz ve gölgesi ile kavga eden bir Çeçenistanlı’ya götüreceğiz dediler” dedi.

Nazo, kendisi gibi IŞİD’lilere boyun eğmeyen bir çok kız ve kadının olduğu zindana atılıyor. İki katlı ve büyük zindanda IŞİD’lileri reddetmenin cezasını çekiyor. Zindanda bir kaç saat geçmeden Ebu Ali’yi karşısında görüyor. Sandalyede hareket etmeyen Ebu Ali, devamlı bir şekilde izledi.

Nazo, daha sonra Ebu Ali’nin neden sakız gibi kendisine yapıştığını anladı. Ebu Ali, zengin değildi ve cariye pazarında parasının ağırlığına göre güzel bir kız alacak durumda değildi. Her ne şekilde olursa olsun Nazo’ya sahip olmak istiyordu.


Tüm Ezidi kadınların hikayesinde Hacı Mehdi Türkmeni ismi mutlak vardır. Türkmen IŞİD’li Hacı Mehdi, Ebubekir Bağdadi’nin Telafer ve çevresindeki bölgenin temsilcisiydi. Hilafet, bu emire sınırlarını aşarak kızları tutma ve toplu satma konusunda yetki vermişti.

Ebu Mehdi’nin bilinmeyen taraflarını anlatan Nazo, “Bizi dinlemek ve güzel kızları seçmek için bir çok kez aramıza gelerek çöp poşeti dağıtıyordu” diyerek Ebu Mehdi’nin sinsiliğini anlatıyordu.

Suriye yolundaki motorsiklet

Telafer’de kaldıkları dört günde ilk gün kimse yanlarına yaklaşmamıştı. 

Nazo, “Daha sonra bizi bahçede topladılar. Başı öne eğik olanları bir sopayla kaldırıyorlardı. Sopayı kimin kafasına değdiriyordularsa o kızı seçtikleri anlamına geliyordu. Günlük 10 kişi bu şekilde kız seçmeye geliyordu. Şimdi diyeceksiniz ki günlük bu kadar kız götürüyorlardı ama salon neden boşalmıyordu? Aynı şekilde her gün de başka kadınları getiriyorlardı. Getirilen bazı kadınlar, ‘beni Suriye’ye götürdüler ve bir daha geri getirdiler. Şimdi bir daha Suriye’ye götürecekler” şeklinde Ezidi kadınların nasıl mal gibi satıldığını anlatıyor.

Nazo, IŞİD’li birisinin konuşmalarından sabah güneşin doğmasıyla birlikte Rakka’ya götürüleceğini anlıyor. 

Nazo, “Bizi götüren minibüs daha Irak ile Suriye arasında giderken bir motorsiklet gelerek minibüsü durdurdu. Silahlı birisi içeri gelerek kızlara göz gezdirdi. Minibüsten bir kız aldıktan sonra gitmemize izin verdi” diyor.

Nazo’nun içinde bulunduğu kervanın Suriye’deki ilk durağı talan edilen kadınların alı konulduğu bodrum oluyor. Bu bodrumda iki gün kaldıktan sonra iki katlı bir okula götürülüyorlar. Okulda kamera ile kayda alarak herkese bir numara veriyorlar. Bu şekilde Hilafet genelindeki tüm müşterilere sunmak için kayıt altına alıyorlar. 

Daha sonra bir cariye almak için gelen birisinin ardından 7 numaralı cariye odaya giriyor ve Ezidi kızı yanında götürüyor. Daha sonra gelen ise Nazo’nun adını okuyor ve onu alarak bir kaç kadının olduğu eve götürüyor. 

Nazo, “Gittiğim evde abimin eşini gördüm. Gece saat 1’de Ebu Hasan adındaki IŞİD’li gelerek kızgın bir şekilde kalk dedi. Evi IŞİD karargahının yanındaydı. Evliydi ve oğlumla yaşıt bir kızı vardı” diye nasıl satıldığını anlatıyor.

Ebu Hasan’ın eşi farklı bahanelerle Nazo’ya büyük zulümler yapıyordu.

Nazo, “Bir gün bana tükürerek ‘kafir’ dedi. Ben de yüzüne tükürdüm. Artık takatten düşene kadar beni dövdü. Beni o kadar dövdü ki bebeğimin çığlıkları gökyüzüne ulaşıyordu” diye gördüğü zulümleri anlatıyordu.

Ebu Hasan bir kaç dakika sonra odaya geldi. Eşinin yaptıklarını görünce şaşırdı. Nazo, Ebu Hasan’a, “İslami dini gerçekten bu mudur?” diyor. Ancak Ebu Hasan’ın derdi arzularını gerçekleştirmekti. Ebu Hasan’ın kendisini satmayı düşündüğünü anlayan Nazo, düşünmeden “beni sat” diyor.

Ebu Hasan, yabancı bir IŞİD’liyi Nazo’yu alması için getiriyor. Nazo’nun yabancı IŞİD’linin Çinli olduğunu zannediyor. Ama Nazo’nun çocuğu olduğunu öğrenince almaktan vazgeçiyor. Ebu Hasan’ın cebi para dolu olan müşterilerin gelmeyeceğini biliyordu. Akşama dördüncü müşteri Ebu Hasan’ın kapısını çaldı. Yeni müşteri Amerikalı’ydı. 

Nazo, “Hayatımda bu kadar zalim ve gaddar birisini görmemiştim. Saç ve sakalları uzun, tüy ve ten rengi sarıydı. Gözü de maviydi.

Nazo ve Amerikalı IŞİD’li arasında enteresan bir olay yaşanıyor. Amerikalı IŞİD’li sorduğu soruya Nazo’nun verdiği cevaba inanmayınca Nazo’nun oğlunun boynunu koparmaya çalışıyor. 

Gelecek hafta yayınlanacak olan hikayenin devamında Nazo, Amerikalının vücudunun bir yerini görmek istemesindeki ısrarını anlatıyor...