HDP’li Taşçıer: Dil olmadan ulus da olmaz
Erbil (Rûdaw) - HDP Milletvekili İmam Taşçıer, Kürtçenin resmi eğitim dili olması için Meclis Başkanlığı’na kanun teklifi verdiğini belirterek, “Türkiye’de yaşayan 25 milyon Kürt, Kürtçenin eğitim dili olmasını istiyor. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu 1923’ten bu yana Kürtlerin kendi dilleri ile eğitim görme hakkını yasaklayarak bunu anayasasına da eklemiş” dedi.
Rûdaw TV’de Dildar Herki’nin sunduğu 15:00 bültenine katılan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, Kürtçenin eğitim dili olması için başlattıkları çalışmalar hakkında açıklamalarda bulundu.
Taşçıer, Kürt Dil ve Kültür Ağı ile Kürt Dil Platformu ile birlikte, 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nde Kürtçenin “resmi dil” ve “eğitim dili” olması talebiyle imza kampanyası başlattıklarını hatırlattı.
“Gönüllü kadın Kürt dili için 6 bin imza topladı”
Pandemi nedeniyle imza kampanyasının biraz yaşav ilerlediğini belirten HDP’li Taşçıer, “Ama çalışmalarımız devam ediyor. Mesela Urfa’nın Haliliye ilçesinde Kürt bir kadın tek başına gönüllü olarak ev ev dolaşıp 6 nin imza toplamış. Yine Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 15 bin imza topladık. Sosyal medya üzerinde de imza topluyoruz. Yani imza sayısı gittikçe artıyor. Pandemiden sonra da hem kampanyamız ve etkinliklerimiz devam edecek” dedi.
HDP’li vekillerin ve son olarak da kendisinin Meclis’te Kürtçenin eğitim dili olması için çalışma yürüttüğünü, kanun teklifleri sunduklarını dile getiren Taşçıer, şöyle devam etti:
“Çünkü Türkiye’de yaşayan 25 milyon Kürt, Kürtçenin eğitim dili olmasını istiyor. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu 1923’ten bu yana Kürtlerin kendi dilleri ile eğitim görme hakkını yasaklayarak bunu anayasasına da eklemiş. Anayasanın 42’inci Maddesinde şöyle diyor; Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Bu yanlıştır. Biz de çalışmalarımız ve etkinlikleirmizle Kürtçe üzerindeki 100 yıllık asimilasyon çabalarını ortadan kaldırmak istiyoruz. Kürt Dil ve Kültür Ağı ile Kürt Dil Platformu ve yine HDP olarak bu yönde çalışıyor, imza topluyoruz. Kürt diline uygulanan asimilasyon Kürt halkına uygulanan asimilasyondur. Dil yoksa ulus da olmaz. Bu nedenle dil konusu bizim için çok ama çok önemli.”
“İmzaları uluslararası kurumlara göndereceğiz”
Kampanyaya başladıklarında “2021 yılı Kürt dili yılı olacak” dediklerini anımsatan İmam Taşçıer, “Milyonlarca imza toplamak istiyoruz. Bu konuda halka da gideceğiz, onlara bunun önemini anlatacağız. Topladığımız imzaları uluslararası kurumlara göndereceğiz” diye konuştu.
“Türkiye bilinçli bir şekilde Kürtlere asimilasyon uyguluyor” diyen Taşçıer, “Kürtler binlerce yıldır bu topraklarda kendi dil ve kültürleri ile yaşamış. Ancak günümüz konuşları farklı, gelişen teknoloji ve koşullar nedeniyle günlük hayatta Kürtçe kullanılan dil olmaktan çıkıyor. Anne çocuğu ile Türkçe konuşuyor, pazar dili Kürtçe değil, okullarda dil dersi yok. Biz bunun önüne geçmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Türkiye halkı hangi hakk sahipse Kürtler de aynı hakka sahip olmalı”
İmam Taçıer, “Eskiden Kürtlerin varlığını dahi kabul etmiyorlardı. Bugün Kürtler var ama hakları yok diyorlar. Kürtler Türk’tür diyorlar. Bu kabul edilemez. Türkiye’de Kürtler var ve anadilde eğitim hakkı da dahil her türlü hakka sahip olmalı. Türkiye halkı hangi haklara sahipse Kürtler de aynı hakka sahip olmalı. Bunun için bizim yürüttüğümüz çalışmalar yasaldır, demokratiktir ve doağladır” diye belirtti.
HDP’li belediyelerin iki dilde faaliyet yürüttüğünü, dil konusunda çeşitli faaliyetler yaptıklarını anlatan Taşçıer, bu nedenle de kayyım atandığını, Kürtçe kütüphanelerin kapatıldığını söyledi.
Taşçıer, “Bugün AKP-MHP hükümeti Kürtçeye, Kürtlere düşmanlık yapıyor. Meclis’te iki kelime Kürtçe konuştuğumuzda kayıtlara geçmiyor, X olarak yazılıyor” dedi.
Kürtçenin eğitim dili olması için Meclis'e kanun teklifi sundu
HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer ayrıca Kürtçenin eğitim dili olması için Meclis Başkanlığı’na kanun teklifi sundu.
Cumhuriyet tarihinden bu yana tüm iktidarların Türkçe dışında tüm dilleri yok saydığını ve gelinen aşamada diğer dillerin yok olmakla karşı karşıya kaldığını ifade eden Taşçıer, devamında şunları kaydetti:
“Dil, bir iletişim aracı olmaktan çok daha fazlasını ifade eder. Her dil, o dili konuşan toplumun tarihinin ve kültürünün taşıyıcısıdır. Anadil, insanın dünyayla kurduğu ilk ilişki olmakta ve bu ilişki kişiliğin, kimliğin, duygusal ve zihinsel gelişimin ayrılmaz bir parçası olmaktadır. Anadilde eğitim bir yandan çocuğun kültürel kimliğini, kişiliğini ve kendisine saygısının geliştirilmesini sağlarken diğer yandan çocuğun toplumsal ve ekonomik yaşama etkili katılımı sağlama konusunda oldukça önem arz etmektedir. Dil; çocukların iyi bir eğitime sahip olması ve ayrımcı muameleye tabi olmaması, kültür ve kimliğine ait değerleri sürdürebilme hakkının dil ile doğrudan ilişkili olması ve bireyin kişisel gelişimini sağlaması gibi temel işlevlere de sahiptir.
Bu bakımdan dilbilimci ve eğitim bilimi uzmanlarının görüşleri dikkate alınarak hazırlanmış olan AGİT Ulusal Azınlıkların Eğitim Haklarına İlişkin Lahey Tavsiyeleri (1996), anadilin eğitimdeki yeri hakkında son derece doyurucu veriler sunarak çift dilli, çok dilli eğitim modelleri önermektedir. Uluslararası hukukta da gelişim gösteren dil hakkı; Uluslararası Medeni Ve siyasal Haklar Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin, Eğitimde Ayrımcılığa Karşı UNESCO sözleşmesi, AGİK İnsani Boyut Konferansı Kopenhag Toplantısı Belgesi, BM Ulusal veya Etnik, Dinsel ve Dilsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Hakları Bildirgesi, Ulusal Azınlıkların Korunmasına ilişkin Çerçeve Sözleşmesi gibi uluslararası belgeler ile güvence altına alınarak halkların kolektif kimliklerini anadilleri aracılığıyla sürdürme hakkının her şeyden önce anadilde eğitim yoluyla gerçekleşmesi gereği önemle vurgulanmıştır.”
HDP’li vekil, Türkiye gibi üniter devlet yapısı içinde olan ülkelerden olan Fransa, İtalya, Finlandiya, Yunanistan ve birçok Avrupa ülkesinin başta dil hakkı olmak üzere kültürel hakların tanınması ve korunması, çağdaş demokrasilere ayak uydurma gereğinin yanı sıra bu kültürleri yaşatma ve geliştirme adına anadilde eğitim özerkliğini tanıdığına da işaret etti.
Kürdistan Bölgesinde Kürtçe ve Arapçanın resmi ve eğitim dili olarak kullanıldığını, diğer yandan İspanya, İsviçre, Kanada, Belçika, Çin, Hindistan, Afrika Cumhuriyeti dâhil birçok ülkenin modern demokrasinin gereği olarak bölgesel dilleri hâkim dilin etkisinde bırakmadan anadilde eğitim özerkliğini tanıdığını ifade eden Taşçıer, kanun telifinde “Anayasada, Evrensel hukuktaki ‘anadilde eğitim hakkı’nın yasal düzenlemelerinin hayata geçirilmesi, ayrımcı ve yasaklayıcı uygulamaların kaldırılması, bunun yanında kültürel farklılıkları koruyup geliştirecek yasal düzenlemelerin yapılması, ülkemizde toplumsal huzuru sağlayarak, vatandaşlık bağını güçlendirecek ve ülkemizi çağdaş demokrasiler seviyesine çıkaracaktır. Ayrıca anadilde eğitim hakkının sağlanması ‘demokratik bir toplum’un gerekliliklerinin de teminatı olacaktır” ifadelerine yer verdi.