Vartinis katliamının tanığı Sakık: Yangından kalan beden parçalarını defnettik

 Erbil (Rûdaw) - Muş'un Korkut ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) beldesinde 28 yıl önce yaşanan katliam davasında Yargıtay 1. Ceza Dairesi, köyün yakıldığını ve yangının failinin dönemin Hasköy İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu olduğuna hükmetti.

Vartinis’te, 2 Ekim 1993 tarihinde yaşanan ve aynı aileden 9 kişinin can verdiği olayın üzerinden 28 yıl geçti.

"PKK’ye yardım ettikleri" iddiasıyla anne baba ve 7 çocukları evlerinde yakılarak öldürüldü. Olaya ilişkin yargılanan askerlerin hepsi beraat etti. Ancak Yargıtay aşamasında olan davada yeni bir gelişme yaşandı.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi, katliamının sorumlusunun dönemin Hasköy İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu olduğunu tespit etti.

Daire, mahkemenin Karaoğlu hakkında verdiği beraat kararını “köyün yakılması emrini Yüzbaşı Karaoğlu vermiştir” diyerek bozdu. Sanık 3 asker hakkındaki beraat kararı ise onandı.

Köylülerin ateşe verildiği dönemde DEP Milletvekili olan Sırrı Sakık, olayın hemen sonrasına birebir tanıklık etti. Hatta evin enkazından yanmış beden parçalarını çıkararak defnetti. Olaydan bir gün sonra da kendi köyü ateşe verildi. O olayda da 5 kişi evleriyle birlikte ateşe verildi.

Yargıya taşınan Vartinis davasının bütün aşamalarını bizzat takip eden Sırrı Sakık, Yargıtay’ın her ne kadar Yüzbaşı Bülent Karaoğlu’nu katliamın faili olarak tespit etse de sadece 2 yıl kalan zamanaşımı nedeniyle bu dosyanın da "Kürtlere yönelik katliam ve cinayet" davalarında olduğu gibi cezasızlıkla kapatılacağı kanısında.

Sakık, Roboski ve Şenyaşar ailesi olaylarında yaşanan "adaletsizlikleri" örnek verdi ve Türkiye’de yargı aşamalarının ağır işleyişine işaret etti.

Vartinis’te katledilen kadının hamile olduğunu bu nedenle kayıp sayısının 9 değil aslında 10 olduğunu vurgulayan Sakık, mahkeme Muş’tan Kırıkkale’ye alındığında gittiği bir duruşmada, hâkimin sanık Yüzbaşı Karaoğlu’na “Neden yangını söndürmediniz?” sorusunu yönelttiğini, Karaoğlu’nun da “Bizim görevimiz söndürmek değil” dediğini kaydetti.

Sanık Yüzbaşı terfi etti

Yüzbaşı Karaoğlu’nun yangının faili olduğuna bütün köylülerin olay anında tanıklık ettiğini, buna rağmen 28 yıl süren dava sürecinde cezalandırılmadığını belirten Sırrı Sakık, Karaoğlu’nun daha sonra albaylığa kadar terfi ettiğini ve ardından emekliye ayrıldığını söyledi.

Rûdaw’a konuşan 3 dönem TBMM’de Muş Milletvekilli Sırrı Sakık, 28 yıl süren Vartinis katliamı/davası sürecinde yaşananları şöyle anlattı:

“O dönemde parlamentodaydık. Birebir takip eden biri olarak olayın tanığıyım. Ev ateşe verildiğinde gece bizi aradılar. Sabah, Parlamento İnsan Hakları Komisyonu başkanını aradım. Heyetle birlikte Van’daydı. 'Biz derhal Muş'a geçeceğiz' dediler ama birkaç saat sonra beni aradılar ve geçemeyeceklerini söylediler.

Heyet gelmekten vazgeçti

Ben tek başıma olay yerine gitmiştim, çünkü bu olayı yapanlar bu heyete de talimat vermişlerdi, 'olay yerine gitmeyin' diye. Sonra ben gittim. Hep söylenir 7 çocuk ve anne-baba diye. Anne hamileydi, 10 can var burada. Yani bu insanları enkazdan, ellerini, ayaklarını... Yangın sonrası kalan bütün parçalarını alıp defnettik. Yani oradaki bütün ahali de şunu biliyordu, oraya gelen ve bugün işte Yargıtay'ın işaret ettiği bu adamın yaptığına bütün köylüler tanıklık ediyordu. Ama bütün feryatlarımıza rağmen bu bir türlü karşılık bulmadı. En son yani Muş’ta görev yapan bütün valiler, gelip giden bütün başsavcılar ve o bölgede görevli olan bütün kolluk kuvvetlerinin hepsinin ortak kanısı bizzat bunu organize edenin Bu şahıs olduğuydu. Ama işte çok uzun süren bir yargı süreci başladı sonra mahkeme Muş'tan Kırıkkale’ye alındı.

'Görevimiz ateşi söndürmek değil'

Ben o süreçte de mahkemeyi birebir gidip takip edenlerdenim yani mahkeme başkanı bu yüzbaşıya sordu, 'Ev ateşe verilirken niye söndürmediniz?' Aynen utanmadan şunu söyledi: “Bizim görevimiz ateşi söndürmek değildir'...  Ben yerimden bağırarak 'Bunların görevi ateşe vermektir. Onun için söndürmüyor' dedim. Ve mahkeme başkanı beni ikaz etti, 'Böyle devam ederseniz sizi mahkeme salonunun dışına alırız' dedi.

'Mahkeme yüzbaşıyı akladı'

Sonrasında mahkeme bu yüzbaşıyı akladı. İşte en son Yargıtay'dan çıkan karar... O kadar aşikar bir şey ki... Yargıtay 'Evet birebir siz yaptınız' diyor ama şimdi gelinen nokta vahim. Çünkü Kürtler'e karşı işlenen suçlarda ya beraat ediliyor ya bir zamanaşımı oluyor veyahut da bir faili meçhul olarak kalıyor. Şimdi gelinen bu noktada burada hukuken çok fazla bir şey çıkmaz. Evet Yargıtay böylesi bir karar verdi ama kısa bir süre sonra, 2 yıl sonra zamanaşımı başlayacak ve bu mahkeme yeniden yerelden görülecek. Türkiye'de yargının nasıl işlediğini de biliyorsunuz, bu davalarla ilgili yargının çok hantal olduğunu biliyoruz...

'Zamanaşımına uğrayacak'

Yerel mahkeme 2 yıl içinde karar verecek, sonra istinaf mahkemesi, sonra Yargıtay süreci yani ışık hızıyla olsa da bu zamanaşımından katiller yine kollanıp korunacak. Aslında sorun Kürtler olduğunda yargının işlemediğini işte Urfa'daki Şenyaşar ailesinin yaşadığı felaket, 2017 Newrozu’nda Kemal Kurkut'un başına gelen o felaketleri hep gördük ve herkes aklandı. Buna benzer yüzlerce örnek, kolay söyleyebiliriz. Roboski olayında da yargının nasıl istediğini görüyoruz. Burada sorun Kürtler, muhalifler, ötekiler olunca yargının işlemediğini görüyoruz. Yani 28 yıl sonra Yargıtay bunu diyor. Peki bu olay çok açık ve net bir şekilde bilindiği halde yargı görevini yapmamıştır, failler bilindiği gibi yine cezasız kaldı.

'Albaylığa kadar yükseldi'

O zamanlar fail yüzbaşıydı, tahmin ediyorum albaylığa kadar yükseldi, sonrasında emekli oldu. Ama buna benzer o bölgede binlerce faili meçhul cinayet cinayetten bahsediyoruz. Ben olay tarihinde Vartinis’teydim” . O enkazdan çıkardığımız cenazeleri defnettikten sonra şehre doğru gidiyordum. Büyük bir askeri konvoyun Bingöl tarafından gelip bizim bölgeye doğru gittiğini gördüm. Ben genelde gidip gece köyde konaklıyordum ama askeri operasyonun olduğunu görünce geri döndüm ve aynı gece bizim köyü ateşe verdiler.

'Benim hangi evde kaldığımı sormuşlar'

Gittiklerinde benim ismimi, nerede, hangi evde olduğumu sormuşlar. Oysaki ben kenttedim ve benim 5 tane yakınım, 1 baba, kızı, 2 tane oğlu ve bir de şoförü diri diri bir eve hapsedip hapsederek yaktılar. Hemen Vartinis'ten 1 gün sonra. Onların da failleri bulunmadı, o operasyonu gerçekleştirenlerin de o dönem Bolu ve Kayseri'den giden komando birlikleri olduğu biliniyordu.”