Erbil (Rûdaw) – Amerikan Playboy dergisi, Erbil’in Körfez Savaşı’ndan sonra en hızlı değişen kent olduğunu ve gece hayatının da bu değişim içerisinde kentin görüntüsünü değiştirdiğini yazdı.
Erbil’in gündüzleri sıcak yüzünden son derece sakin olduğunu yazan dergi, ancak akşam olunca çok farklı bir kimliğe büründüğüne yer verilen yazıda, dışarıdan gelenlerin kentin hayatını nasıl değiştirdiğine dikkat çekiliyor.
Kevin Knodell imzalı yazı özetle şöyle:
“Irak'taki Kürt bölgesinin başkenti olan Erbil'de, yerli halk bile yaz günlerinin hiç alışılmadık kadar sıcak olduğunu itiraf ediyor. İnsanlar gündüzleri sadece iş için mecbur kaldıklarında dışarı çıkıyor ve güneş soluk mavi gökyüzünden geçerken durup dururken terletiyor. En sıcak günlerde, rüzgâr yüzünüzde esen bir fön gibi geliyor.
Fakat güneş batmaya başladığında, şehir canlanır. Aileler ve çocuklar caddelere ve parklara doğru yola çıkar. Yaşlı adamlar taburelerde oturup kartlarını karar, zarlar, çay takımları ve nargileler serilir. Kaldırımlarda ve sokaklarda kebap ve meyve standları bulunur. Karanlığın yayılmasıyla gençler toplanır. Sokak köşelerinden genç kadınların makyajlarına uyguladıkları bakışları yakalayabilirsiniz. Çok geçmeden, sokaklar daha gürültülü ve daha kinetikleşiyor. Çok muhafazakar ve bazen de değişken bir bölgede olmanıza rağmen, yaklaşık 880 bin nüfuslu bu şehir, barları ve gece kulüpleriyle tanınıyor.
Şehir manzaralı bir otelin çatı katındaki bar White Erbil'de bir DJ, MOP'un “Ante Up”ını çalıyor. Bardaki havuzun etrafında oturan müşteriler bira ve kokteyllerini hazrılıyor. Havuzdan yansıyan parlama ve loş ışıklar mekana ayrı bir huşu katıyor.
Batılıları ve bölge halkını bir araya getiren White Erbil’e girmek için, önce siyah askeri stil üniformalı ve silahlı güvenlik elemanlarının kontrolünden geçmek zorundasınız.
Mekanın sahibi, Saddam Hüseyin rejiminin Şiilere yönelik katliamından kaçarak Amerika’ya yerleşen bir ailenin kızı. Kaliforniya'da büyüyen bu Irak asıllı Amerikalı kadın, bir yıl önce Irak’a dönmüş ve burada savaş dalgasının yerinden ettiği Suriyelilerle çalışıyor. Geleneksel Arap kıyafetlerine bürünmüş bu kadın cin tonik içip, Erbil'de barların başarılı olup olamayacağını konuşuyor. Kürt ve Arapların, küçük ve sessiz mekanları benimsemediğini ancak Iraklıların VIP’i sevdiğini söylüyor.
Sonra ışıklar söner ve müzik durur. Erbil'de elektrik özellikle yaz aylarında sıkça kesilir ve jeneratörler devreye girer. Fakat hızlı bir kahkahadan sonra, müşteriler hiç bir şey olmamış gibi sohbet etmeye ve içmeye devam eder.
"Kürdistan’a hoş geldin" diyor bir adam kıkırdayarak.
Irak Kürdistanı, özerkliğine karşı çıkan ve zaman zaman topraklarını bombalayan ülkeler ve gruplarla çevrilidir. İnsanları soykırımdan ve techirden kurtuldu. Bu, her anı hem basit hem de yasak olan yaşam zevklerini takip ederken özel bir anlam verir.
Batılı güçler, I. Dünya Savaşı'ndan sonra modern Ortadoğu'yu inşa ettiğinde Kürtlere öncelik tanımadılar. Bugün, Irak, Suriye, Türkiye, İran ve Batı'da oldukça büyük bir diasporaya sahip olan Kürtlerin nüfusu 45 milyonu buluyor. Kendi ülkesi olmadan dünyanın en büyük kültürel ve dilsel grubu olarak kabul edilirler.
Çoğunlukla Sünni Müslüman olan Kürtler dağ insanı olarak biliniyor. Topraklarını bölen sınırlarla birlikte nesiller boyu bölgedeki güçlerin baskısıyla karşı karşıya kaldılar. Anavatanları çeşitli zamanlarda onlara boyun eğdirmeye çalışan orduların saldırılarına maruz kaldı; bu nedenle Kürtler, “Dağlardan başka dostumuz yok” diyor.
Kürdistan’da Kürtler mutlak bir çoğunluğa sahiptir, ancak aynı zamanda burası Arap, Keldani-Asuri Hristiyanlar, Türkmen ve Ezidi toplulukları ile birlikte yakın bir zamanda gelen göçmen işçi ve gurbetçilerin yaşadığı bir yer olmuştur.
Birinci Körfez Savaşı'ndan bu yana gelişen Kürt şehirlerinden belki de hiçbiri Erbil kadar büyümemiştir. Özellikle Hısitiyan yerleşim bölgesi olan Ankawa semti bugün farklı toplulukların birbirine karıştığı bir semt olmuştur. İranlılar düzenli olarak iş ve eğlence için sınırı geçerek yaşadıkları muhafazarak ülkeye nazaran çok daha özgür olan bu bölgeyi tercih ediyor.
Kahve ve kafelerde insanlar çay ve nargile içiyorlar. Canlı müzik, akşam yemekleri, salsa, caz kulübü, yeni açılan çatı barlar ve sıcak yaz geceleri için tasarlanmış çok sayıda açık taverna bulunuyor.
Uzun kıvırcık saçları ve soluk yeşil gözleri olan genç bir Kürt kadını olan Viyan, kalabalık bir çatı katı barı olan Dusk'ta Meksika birası yudumluyor ve bir yandan da, “Neredeyse çıldıracağım” diyor.
Karşısı masada ise, pembe bir başörtüsü takan bir kadın içki içilen ve patronların paylaştığı bir masada nargile içiyor.
Viyan, gençlerin sık sık bir bara gitmeden önce yolda içki içtiğini ve bazen bardan giderken de arabanlarında bıraktıkları kokteylleri karıştırdıklarını söylüyor.
Irak Parlamentosu 2016'da alkol ihracatını ve üretimini yasaklayan bir karar aldı ancak Iraklılar buna şiddetle karşı çıktılar.
Erbil'de yaşayan Iraklı Hristiyan bir kadın, “Alkolü yasaklamış olsalardı herkes uyuşturucu kullanmaya başlayacaktı” diyor. Ecstasy ve kokain gibi parti ilaçlarının bulunmasının zor olmadığını belirten kadın, hiç kimse itiraf etmese de esrarın popüler olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Tanıdığım herkes esrar içiyor.”
Yine de, Kürdistan geleneklerine çok bağlı bir ülke olarak duruyor. Bu yüzden insanlar ticari işlemlerinde ve kişisel ilişkilerde dürüst ve adil olmaya, aile, aşiret ve toplumlarını utandırmamaya özen gösteriyor. Fakat en kötüsü, “şeref ve namus” bir şiddet ve baskı gerekçesine dönüşür. Evlilik dışı cinsellik veya ailesinin onayı olmadan çıkmak “ahlaksızlık” olarak algılanır, aileye ve aşirete hakaret olarak düşünülen bu durum “namus cinayetleri” ile sonuçlanabilir.
Söylemeye gerek bile yok, bölge halkı LGBTİ bireyleri gelenekleri nedeniyle asla kabul etmezler.
Kendisini “Dante” ismi ile tanıtan Kürt kolej öğrencisi ve moda tasarımcısı, “Benim aşiretimde bu tür şeyler onur ve şeref meselesi olarak görülür ve ayıptır” diyor.
Erbil'in lüks Park View dairelerinin altındaki bir kafede buluşuyoruz. Renkli desenli bir gömleğin üzerinde boğazına taktığı bandanasının altında gümüş kolyesi görünüyor. Dante, ergenliğe vardığında cinsel tercihini ve eşcinsel olduğunu anladı. “Bunun için kendime kızdığımda oldu ama yanlış bir şey olmadığını ve kimseye bir zararı olmadığını anladım” diyor.
Dante, Kürdistan'ın kartpostallık dağlarının bulunduğu ve Irak'ın her yerinden turist çeken yürüyüş parkurlarına sahip şehiri olan Duhok'ta büyüdü. “Orası çok muhafazakar bir yer” diyor memleketinden sözederken. “Buradaki altyapı daha modern hale geldi, ancak ideoloji ve düşünceler çok değişmedi. Oradaki insanlar değişimden korkuyor” diye ekliyor.
Erbil'e gelmeyi çok istiyordu, ancak koleje geldiğinde ilk başta kentin çeşitliliği karşısında şaşkına döndü. Burada zamanla karıştığı topluluğu değişti. Bugün Dante, bir şekilde LGBTİ örgütlenme çabalarına katılıyor. Erbil'de eşcinsellikten hoşlanmayan insanlar olduğunu fark etmesine rağmen, “Burada insanlar seni umursamıyor. Her kes kendi hayatına odaklanmış” diye belirtiyor.
Dante, bir buçuk yıldır giysiler tasarlıyor. Ailesi ne moda tasarımcısı olmasını ne de eşcinselliğini kabul etmedi. O, “Ben Kürdistan’daki engelleri kırmak istiyorum” diyor.
Bu tür tehlikelerin de barındığı Erbil'in barları ve kulüpleri en çok da erkek alanları olma eğiliminde. Ancak, sosyal ve fiziksel risklere rağmen, genç kadınlar geleneğe meydan okumayı ve sınırları zorlamayı bırakmıyorlar.
Viyan, gece hayatı mekanlarına giren kadınların genellikle Hıristiyan ya da İranlı kadınlar ve burada çalışan Batılılar olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Dört yıl önce bile, sadece dışarı çıkan ve şimdiki gibi nargile içen kadın görmediniz. Ve bugün etekler kısalıyor. Ziyarete gidip geri dönerken burası size neredeyse farklı bir ülke gibi görünüyor. Kürdistan değişti.”
Kürdistan, iç kültürü ve komşu ulusların çatışması karşısında sürekli bir değişim içinde. Batılılar bölgeye kendi umutlarını, korkularını ve değerlerini yansıttılar. Ancak, onu ev olarak benimseyen insanlar, bu değişimin kendileri ve değer verdikleri insanlar için ne anlama geldiğini ve hayatlarını nasıl muhafaza edeceklerini ve kendi hikayelerini nasıl yazacaklarını bulmak için mücadele etmek zorunda kalıyor.
Dante, “Bu çifte yaşamın bir gün biteceğini biliyorum” diyor. Cinsel yönelimini sonsuza dek ailesinden gizleyemeyeceğini belirtiyor. Gün geldiğinde, ailesi onu kabul etsin ya da etmesin, gerektiği takdirde hayatını onlarsız yaşamaya hazır olduğunu söylüyor. Ancak aile bağlarına değer veren, onurlandırılan ve henüz onun gibi insanları kabul etmeyen bir toplumda bu bir meydan okuma olabilir.
Bu yul 9 Şubat’ta bir Kürt LGBTİ eylemcisi Twitter üzerinden Kürdistan Bölgesi Başbakanı Kubad Talabani’ye Kürdistan’daki tüm insanların eşit haklar talep etmeleri halinde nasıl destek vereceklerini sordu.
Talabani de, “Irk, din, cins, etnik kimlik ve cinsel tercihten bağımsız olarak tüm insanların eşit haklara sahip olduğuna, tüm dünyada ve özellikle de Kürdistan’da bu haklara saygı duyulması gerektiğine inanıyorum” şeklinde cevap verdi.
Dante, politikacıların sözlerinin hiçbir şeyin garantisi olmadığını ve buna kanacak kadar saf olmadığını söylüyor. Ancak, Ortadoğu’daki herhangi bir yerdeki bir yöneticinin, açıkça ve kamuya açık bir şekilde böyle bir açıklama yapmasını önemli gördüğünü vurguluyor. Dante'nin tepkisi, bu güzel ve karmaşık kentin sayısız insanın hislerini yansıtıyor: “Bana bu yerin değişebileceği umudunu verdi.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın