Haber Merkezi- Urfa Barosu İnsan Hakları Merkezi, 51 mağdur/mağdur yakını başvurusu üzerine heyetin yaptığı birebir görüşme,adli raporlar,ayrıntılı anlatımlar, gözlem ve incelemelerin sonunda; gözaltına alınan şahısların işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını doğrulandığını açıkladı.
Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Dergili Mahallesi’nde 18 Mayıs’ta yaşanan çatışmanın ardından Halfeti ve Bozova ilçelerine ev baskınları düzenlenirken, bu baskınlarda 51 kişi gözaltına alınmıştı.
Gözaltına alınan 51 kişiden üç çocuk da dahil olmak üzere 22 kişi serbest bırakılmıştı. Gözaltı sırasında söz konusu kişilerin işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları açıklanmıştı.
Urfa Barosu İnsan Hakları Merkezi’nden bir heyet, Urfa'da işkence ve kötü muameleye ilişkin tespit ve kanaatlerine yönelik hazırladıkları raporu düzenlenen basın toplantısında açıkladı.
“Şanlıurfa Barosu İnsan Hakları Merkezimize yapılan toplam 51 mağdur/mağdur yakını başvurusu üzerine heyetimizin yaptığı birebir görüşme,adli raporlar,ayrıntılı anlatımlar,gözlem ve incelemeler; gözaltına alınan şahısların işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını doğrulamaktadır” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Gözaltı süresi uzatımı sebebiyle 25.05.2019 tarihinde Şanlıurfa Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine getirilen mağdurların fiziki durumlarında işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları Sulh Ceza Hakimliği tarafından da gözlemlenmiş olup bu durum zapta geçirilmiştir.
Mağdurların gözaltına alınış esnasında mukavemet göstermemiş olmalarına rağmen gerek kendi ikametlerinde gerekse de Halfeti ve Bozova Jandarma Karakollarında elleri arkadan bağlanarak yüzüstü yatırılıp görevli emniyet personelleri tarafından toplu şekilde kötü muameleye maruz bırakılmıştır. Bu muamele saatlerce sürmüştür. Söz konusu karakollardaki güvenlik kamera kayıtları ve mağdurların ikamet adresleri aranırken çekilen görüntüler incelenirse bu durum açıkça görülecektir.
Olay anında yapılan baskınlarda evlere zarar verildiğini tespit etmiş bulunmaktayız.
Mağdur avukatları gözaltında bulunan müvekkilleri ile yasaya uygun şekilde görüştürülmemişlerdir.Avukat ile müvekkili arasında vekaletname gerekmeksizin görüşme yapılabiliyor iken görüşmeye giden avukatlara vekaletnamenin olması gerektiği dayatılmıştır. Mağdurların gözaltına alındığı ilk günlerde avukatlar müvekkilleri ile hiç kimsenin duymayacağı şekilde görüşmeleri gerekirken ancak bir polis nezaretinde ve Türkçe dilinde görüşme yapabilecekleri aksi takdirde görüştürülmedikleri tespit edilmiştir. İfadeler alınmadan önce menfaat çatışmasının varlığı söz konusu değilken bir avukatın yalnızca bir kişi ile görüşmesi avukatlara dayatılmıştır. Bu durumun bizlerde resmi ifade işleminden önce yasak usullerle sorgu ve mülakat yapıldığı kanaatinde olmamıza neden olmuştur.
Heyetimizle görüşmeyi reddeden soruşturmayı yürüten savcının hukuka uygun olarak süreci yönetemediğinin kanaatindeyiz.Yasaya açıkça aykırı durumlarda hukuki refleks gösteren avukatların bile savcılık tarafından soruşturma açmakla tehdit edildiği ve yasal taleplerin yerine getirilmediği tespit edilmiştir.
Soruşturmanın başından sonuna kadar gerek savcılık tarafından gerekse de emrindeki kolluk birimlerince avukatlara yönelik olumsuz tutumlarıyla yasaya uygun bir şekilde mesleklerini icra etmek isteyen avukatlar engellenerek şüphelilerin adil yargılanma ve savunma hakkı ihlal edilmiştir.
Savcılık ve Sorgu hakimliğine çıkartılırken bir kısım sorgularda ellerinin bağsız olması gereken şüphelilerin elleri hakim ve savcı karşısında çözülmemiş olup ters kelepçe ile ifade ve sorgu işlemleri yapılmıştır.
Dosya müdafilerince soruşturma esnasında tespit edilen bir çok usulsüzlük ve kötü muamele işlemleri ile ilgili yapılan yazılı başvuruların dahi dikkate alınmadığı ve kollukça yapılan bir çok usulsüzlüğe göz yumulduğu tespit edilmiştir.
Bir kısım sorgu tutanaklarına da yansıdığı üzere gözaltı uzatma ve değerlendirme duruşmalarının avukatların yokluğunda yapıldığı.
Gözaltı süresince şüphelilere hekim kontrolü yapılması gerekirken hekimin Şanlıurfa Terörle Mücadele şubesine gelip tıbbi usullere uygun muayene yapmadan darp ve cebir izi olmadığına ilişkin rapor verildiği tespit edilmiştir. Aynı şekilde mağdurların hastanelere götürüldükleri zaman da muayenelerin usulüne, mevzuata ve yasal zorunluluklara uygun bir şekilde yapılmadan geri getirildikleri tespit edilmiştir.
Tüm mağdur beyanlarında geçtiği üzere Şanlıurfa Terörle Mücadele şubesinin 2. Katında arşiv benzeri,iki yanında dosyanın olduğu bir koridordan geçip ulaşılan odanın içerisinde bir takım kişilerin olduğu ve bu kişilerin mağdurlara işkence yaptığı anlaşılmıştır.
Mağdurların bazılarının gözaltında bulundukları süre boyunca sistematik işkenceye maruz kaldıkları tespit edilmiştir. Dosya şüphelisi olarak gözaltına alınan bir çok mağdurun ise cinsel işkenceye maruz kaldığı anlaşılmıştır.
Tüm mağdurların gözaltında kaldıkları süre boyunca hakarete uğradıkları ve ağır bir psikolojik baskı altında oldukları kanaatine ulaşılmıştır.
Soruşturma esnasındaki tüm işlemlerin hem doktor muayenelerinin ve hem de ifade ve sorgu işlemlerinin kolluk refakati ile gerçekleştirilerek şüpheli mağdurlar üzerindeki baskının, kanuna aykırılıkların varlığı ve bu usulsüzlüklerin de sistematikleştiği tespit edilmiştir.
Gözaltına alınan çocuklara Yüksek Yarar İlkesi çerçevesinde yaklaşılması gerekirken soruşturma savcısının tavrı, kolluk personelinin tutumu ve çocukların ailelerinin içinde bulunduğu durumlara şahit olmaları sebebiyle adeta istenerek çocuklar üzerinde travma yaratıldığı tespit edilmiştir.
"Görevli polisler tarafından tehdit"
İşkence ve kötü muameleye uğrayanlar bu muamelenin anlatılmaması konusunda görevli bazı polislerce tehdit edildikleri anlaşılmıştır.
Olayın yaşandığı yerde halen güvenlik tedbirlerinin olduğu ve bu durum orada yaşayan insanlar üzerinde bir korku ve endişe yarattığı gözlemleri komisyonumuzca yapılmıştır.
Zaman zaman sorgu hakimliğine çıkarılan mağdurların ve avukatlarının işkence beyanları ve buna ilişkin sorgu hakimliğine işkenceyi anlatmaları bazı hakimler tarafından engellenmiştir.”
Raporun sonuç ve öneri kısmında, “İnsan hak ve onurunu,özgürlüğü ve hukuku korumayı boynunun borcu bilen Şanlıurfa Barosu olarak bir kez daha işkence ve kötü muamelenin ceza kanunumuzda cezai yaptırıma bağlandığını ve Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa insan hakları sözleşmesinin 3. Maddesinde düzenleniş olan işkence yasağını ve insan onuruna ve haysiyetine bağdaşmayan bir davranış olan işkencenin sorumlularının derhal yargı önüne çıkarılması gerektiğini bir kez daha belirtiyoruz” denilerek, şunlara yer verildi:
“Bireyin ve yurtaşların hak ve özgürlüklerini korumayla mükellef olduğumuz için aşağıdaki kanaat ve önerileri paylaşma ihtiyacı duyuyoruz:
Öncelikle Şanlıurfa’da bir takım kamu görevlileri ve onları koruyanlar tarafından 2015 yılından beri sistematik hale gelen işkencenin son bulması için başta İşkenceye Sıfır Tolerans şiarıyla Yargısal Reformu yakın zamanda kamuoyuna açıklayan Sn.Cumhurbaşkanı,İçişleri ve Adalet Bakanlığı sürekli beyan ettikleri işkenceye karşı tutumlarının gereği olarak acilen Şanlıurfa’da yurttaşlara işkence ve kötü muamelede bulunan ve onları kamunun gücüyle koruyan tüm kamu personellerinin görevden alınıp hakkaniyete uygun,etkin bir soruşturma yapılması için gerekli talimatları vermeleri gerekmektedir.
İşkence ile ilgili soruşturmada işkence ve kötü muameleye uğramış olan tüm dosya şüphelisi mağdurların bir an evvel adli tıpa sevkleri yapılarak gerekli adli raporun alınması sağlanmalıdır.
Mağdurların istikrarlı beyanlarında geçen Şanlıurfa Terörle Mücadele Şubesinin üst katındaki odada kimlerin olduğu ve bu kişilerin ne zamandan beri orada insanlara işkence yaptıkları,mağdurları kaldıkları nezaretten alıp oraya götürme talimatını nezarethanede görevli polislere kimin verildiğinin tespitinin yapılması için nezarethaneyi ve tüm şubeyi kaydeden güvenlik kamera kayıtlarının incelenmesi gerekmektedir.
Görüntülerden de anlaşıldığı üzere Bozova Yaylak Jandarma Karakolunda yurttaşları yüzüstü yere yatırıp botlarıyla üstlerine çıkan,kafalarını ve vücutlarını ezen ve hakaretlerde bulunan güvenlik mensupları ile onlara bu hukuka ve insanlık onuruna aykırı davranışları sergilerken göz yumanların derhal yargı önünde hesap vermesinin sağlanması gerekmektedir.
Muayenelerin yapıldığı tüm hastanelerde muayene saatlerinde, ifade ve gözaltı sürelerinin, uzatma taleplerinin tespiti sırasında da devam eden sistematikleşmiş kanuna aykırılıkların da tespiti için Adliye kamera kayıtlarının da ayrıntılı şekilde bir an önce tespitinin yapılarak, bu kayıtların acilen muhafaza altına alınması sağlanmalıdır.
Başından itibaren hukuka ve usule aykırı yürütülen soruşturmada avukat meslektaşlarımızın görevlerinin yapılmasını engellenmesi ve tehdit edilmeleri ile ilgili acilen idari ve adli soruşturmaların başlatılması gerekmektedir.
Heyetimiz ; Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu İnsanlık dışı ya da Onur kırıcı muamele ve işkence ile ilgili tüm sözleşmelere uygun şekilde “Bağımsız” ulusal ve uluslar arası denetim mekanizmalarının oluşturulması ve artık ülkemizde ve özellikle 2015 yılından beri işkencenin sistematik hale getirildiği Şanlıurfa’da işkencenin son bulması adına hükümeti derhal gerekli girişimlerde bulunarak bu insanlık suçunu işleyen ve bu suça ortak olanların yargı önünde hesap vermesi için harekete geçmeye davet etmektedir.Ayrıca tüm bu yaşananlar karşısında sessiz kalan tüm yetkili ve sorumlu kurum ve kuruluşları göreve davet ediyoruz.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın