HÜDA PAR Erbil Temsilcisi: Türklere hangi haklar tanınmışsa Kürtlere de tanınmalı

03-05-2019
Mihemed Emin Demir
Abdussamed Yalçın
Abdussamed Yalçın
Etiketler HÜDA PAR Erbil Kürdistan Türkiye Kürt sorunu
A+ A-

Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Erbil Temsilcisi Abdussamed Yalçın, “Mevcut Türkiye devleti ve hükümeti yanlışlarından vazgeçerse Kürt sorunu çözülmüş olur” dedi.

                             

HÜDA PAR, yurt dışındaki ilk temsilciliğini 1 Mayıs'ta Kürdistan’ın başkenti Erbil’de açtı.

 

Abdussamed Yalçın, Kürt sorununun çözümünün adalet temeli ve zemininde meseleye yaklaşmakla mümkün olacağını söyledi.

 

“Türk devleti, Türklere hangi hakları tanımışsa aynı hakları Kürt milletine de tanımalıdır diyoruz” diyen Yalçın, faşist bir mantıkla, keskin bir dille, keskin, ayrıştırıcı, bölüştürücü, inkar edici yaklaşımlarla eğer meseleye yaklaşılmazsa sorunun çözüleceğini belirtti.

 

Abdussamed Yalçın, Kürt sorunu ve gündeme ilişkin Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

 

Kürdistan Bölgesi’nde ofis açma amacınız nedir?

 

Kürdistan, coğrafyasıyla, halkıyla, kültürüyle, diniyle yaşantısıyla tek parçadır. Kürdistan’ın güneyi, kuzeyi, doğusu ve batısı, suni sınırlarla Kürtlerin iradesi dışında birbirinden ayrılmış, parçalanmış ve farklı etnisitelerin etkisi altına girmiş olsa da aslında tek parça ve tek bir kültürdür. Kürtlerin birliğini ve bütünlüğünü ve beraberliğini muhafaza etmek adına bütün siyasi partilerin el birliği yaparak bu dört parçayı birleştirme ve sınırları ortadan ya kaldırma ya da silik hale getirme girişimlerinde bulunmaları gerekir. Biz de Kürtlerin hem yaşantısına hem dinine birliğine hizmet etme düşüncesiyle Güney Kürdistan’da ofis açtık. Aslında bu Türkiye dışında dünyada açtığımız ilk ve tek temsilciliktir. Bu da Kürdistan topraklarının , Kürdistan coğrafyasının ve Kürt halkının bizim için ne kadar  önemli olduğunu göstermektedir.

 

Kürdistan Bölgesi’ndeki siyasi partilerle ilişkileriniz nasıl?

 

Kürdistan partileriyle önceden beri ilişkilerimiz var.  HÜDAPAR 2012 yılının 12. ayında kuruldu. Ondan önce de ilişkilerimiz vardı, ondan sonra ilişkilerimiz daha da gelişti ve yoğunluk kazandı. Kürdistan’daki partilerin arasında herhangi bir ayrım gözetmeyiz. Onların ideolojisine, yaşantısına ve siyaset anlayışına bakmaksızın hepsiyle diyaloglarımızı en azami derecede geliştirme çabası içerisindeyiz. Biz İslami bir partiyiz. Sorunların İslam adaleti üzerine çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Ama biz bunu laik sekülerist bir parti ile diyalogu geliştirmek için bir engel olarak görmüyoruz. Halkıniçinde farklı ideoljiler taşıyan kesimler olabilir. Her bir parti bir kesime hitap ediyor. Bu anlamda partileri uzaklaştırmak, farklı ideolojilerine bakarak uzak durmak, halkın birbirinden uzaklaşmasına sebep olacaktır. Aslında hizmet yapmak isteyen her bir parti de farklı çizgilerdeki insanları partisinin çizgisine çekmek için onlarla diyaloğu geliştirmek zorundandır. Biz de bunu yapıyoruz. Hem Türkiye Kürdistan’ında hem Irak Kürdistan’ında bütüm siyasi partilerle elhamdülillah ilişkilerimiz vardır ve iyidir.

 

Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de Kürt sorununun nasıl bir sistem içerisinde çözülmesini istiyorsunuz?

 

Mevcut Türkiye devleti ve hükümeti yanlışlarından vazgeçerse Kürt sorunu çözülmüş olur. Nedir bu yanlışlar: Başta Kürt sorununa yaklaşım şeklidir. Kürt sorununa çözme yaklaşımı. 2013 yılında bunu denediler ve yapmaya çalıştılar. Aynı yanlışları yapmazsa Kürt sorunu çözülmüş olacaktır. Çözüm adalet temeli ve zemininde meseleye yaklaşmaktır. Yani faşist bir mantıkla, keskin bir dille, keskin, ayrıştırıcı, bölüştürücü, inkar edici yaklaşımlarla eğer meseleye yaklaşmazsa, Türk milletine, Türk kavmine baktığı gibi bütün insanlara yaklaştığı gibi yaklaşırsa Kürt meselesi çözülmüş olur. Biz Türk devleti, Türklere hangi hakları tanımışsa aynı hakları Kürt milletine de tanımalıdır diyoruz. Kürt milleti dışında Türkiye’de yaşayan bütün etnik bölümlere bu hakları tanımalıdır. Ama özellikle Kürdistan için bizim dile getirdiğimiz ve gerçekleştirmeye çalıştırdığımız husus şudur: Kürtler Türkiye’nin asli kurucu unsurlarından bir olmalıdır ve Kürtçe ikinci resmi dil olmalıdır. Eğitim özellikle Kürdistan’da ana dilde yapılmalıdır. Kürtler dışında da ana dilde eğitim görmek isteyen hangi etnisite olursa olsun ana dilinde eğitimini görme hakkına sahip olmalıdır. Türkiye bunları kabul ederse, insanca ve adil bir şekilde meseleye yaklaşırsa çözülecektir. Aksi taktirde benim doğrularım derse, ben kendi doğrularımla meseleyi çözeceğim derse veya askeri seçeneklerle meseleyi çözmeye çalışırsa,öbür taraftan başkaları da hayır senin doğruların değil benim doğrularım derse bu mesele çözülmeyecek ve daha fazla derinleşecektir. Aslında biz şunu da diyoruz: ‘Kürt sorunundan ziyade Türk sorunu vardır. Türklerin Kürtleri kabul etmeme sorunu vardır.   

 

Türkiye ve Kürdistan Bölgesi’nin ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Türkiye Kürdistan’a muhtaçtır. Kürdistan’da sonuçta Türkiye’ye muhtaçtır. HÜDAPAR olarak ümmetçi bir partiyiz. İslam ümmetinin bir bütün olduğuna inanıyoruz.  Ümmetin sorunları kendi içinde hal olur diyoruz. İslam coğrafyası arasında çizilmiş sınırlar, onları birbirinden ayırmak birbirine düşman hale getirmek, birbirine düşürmek için çizilmiş sınırlardır. Bu sınırlar eğer mümkünse tamamen kaldırılmalı, değilse silik hale getirilmelidir. İslam coğrafyası için, Türkiye ve Irak için. İslam coğrafyasının en önemli stratejik devletlerinden birisi Türkiye’dir. Türkiye’nin bu meseleye ön ayak olması lazım. Kendi komşularıyla sınırları Avrupa Birliği’nde olduğu gibi, Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu gibi sınırları yok saymalı, geçişler rahat olmalı ve kimlikle sağlanmalı. Hele hele vize meselesi gibi, birbirine akraba olan bir çok çevre iletişime geçemiyorlar. Bunları ortadan kaldırmalıdır. Birbirlerine muhtaçdırlar. Bugün görüyorsunuz Türkiye’nin İran’la ilişkilerinin kesilmesini istiyorlar ve dayatıyorlar. Türkiye’de bir noktaya kadar belki buna direnebilir ama sonuçta sonuna kadar onlara karşı dik duramaz. İran olmazsa Irak Kürdistan’ı ve diğer devletlerle ilişkileri çok iyi olması lazım. Referandum döneminde yaptığı yanlışlar, gerçi çok keskin dil kullandılar ama çok şükür ki bu dil uygulamaya geçmedi. İlişkiler o kadar da çok bozulmadı.  Son bir iki gün de Çavuşoğlu’nun Kürdistan’ı ziyaret etmesi bu ilişkilerin geliştirilmesi açısından önemli bir adımdır.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli