Kürd Dil Platformu Sözcüsü: Kürdçenin tercih edilmesine karşı bürokratik bir direniş var
Erbil (Rûdaw) - Türkiye’de 2024-2025 eğitim-öğretim yılında liselerde okutulacak seçmeli dersler tercihleri için başvuru süreci 30 Aralık'ta başladı.
Kürdçenin Kurmanci ve Zazaki lehçeleri için başvurular 12 Şubat'a kadar devam edecek.
Bugün, Rûdaw 15.00 bültenine konuk olan Kürd Dil Platformu Sözcüsü Şerefxan Cizîri, Hêvîdar Zana'nın konuya ilişkin sorularını yanıtladı.
Şerefxan Cizîri, Hêvîdar Zana'nın, “Görüyoruz ki bu yıl Kürdçe dersi diğer derslerin arasına konularak adeta gizlenmiş. Bu durum tercihleri nasıl etkileyecek? Kürdçeyi tercih eden çocukların sayıca azalmasına neden olmayacak mı?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Siyasi direnişin dışında bürokratik bir direniş de var”
“Bürokratik tedbirleri -ki kendileri için bir yönteme çevirmişler- artık bunu her geçen gün biraz daha rafine ediyorlar. Her defasında bir şeyi (dersi) artırıyorlar ya da eksiltiyorlar. Sorumlular birçok kez başvuruları kaybediyor. Şimdi de grup, grup yapmaya başlamışlar, çocuklar başka bir dersi tercih etsin diye. Mesela matematik dersini de içine koynuşlar. Matematiği zayıf olan çocuk Kürdçe dersini değil de matemetiği seçecektir. Görüyoruz ki siyasi direnişin dışında bürokratik bir direniş de var.”
Ciziri, çocukları Kürdçe dersini tercih etmeyen Kürd aileleri de eleştirerek, "Devlet içinde bu çalışmadan sorumlu olan kişiler eğer ikiyüzlülük yaparsa işimiz daha da zorlaşacaktır. Diğer yandan böyle bir konuda Kürdler de çok fazla ulusal bilince sahip değil. Mesela bazılarımız karşı, bazılarımız önemsemiyor, bazılarımız ‘Kürdçe kullanışlı değil’ diyor. Bunun gibi birçok mazeret öne çıkarıyorlar ancak bana göre bu bir başlangıç. Kürd dili tercih edildiğinde bu bir başlangıç olur. Nihai amacımız bu değil. Nihai amacımız Kürdçenin resmi dil olarak kabul edilmesidir” diye konuştu.
“Bu işin hükümet tarafında samimiyet yok”
Şerefxan Ciziri, “Bu tür bürokratik engeller Kürdlerin daha fazla bu derslere sahip çıkmasına neden olmaz mı?” sorusuna da şu cevabı verdi:
“Evet öyle olması gerekiyordu. Eğer bu alanda bilinç seviyesi düşükse, talep güçlü değilse bana göre o direniş zayıflar. Neden? Çünkü Kürd tarafı, siyasi partilerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız bunların hepsi ortak bir şekilde, derli toplu bir kampanya yürütselerdi dediğin gibi o zaman güçlü bir karşılık bulurdu ancak görüyoruz ki Kürdler arasında da ikirciklik var. Sadece bize üye olanlar değil. Çoğu zaman bu reformu yapanlar, AK Parti gibi, yani Kürdistan'da halkın yüzde 50'si AK Parti'ye oy veriyor, onlar da güçlü durmuyorlar, aktif çalışmıyorlar. Parlamentoda etkili isimler var fakat onlardan da ses çıkmıyor. Bu konuda konuşmamak için sanki gizli bir mutabakat var aralarında. Eğer bu konuda samimi olsalardı bu bürokratik engeller karşısında tavır alırlardı ancak görüyoruz ki devlet tarafı, hükümet partisi ve onlara yakın olan siyasi partiler burada samimi değiller. Birçok kere söylediğimiz gibi bu mesele hem iktidar partisinin tutumuna bağlı hem de bizim ortak çalışmamıza bağlı. Toplumsal olarak güçlü bir şekilde bu bürokratik engellere karşı çıksaydık durumumuz bugün bu şekilde olmayacaktı.”