Erbil (Rûdaw) - Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin Ankara ziyaretini değerlendiren AK Parti Diyarbakır eski Milletvekili ve AK Parti MKYK üyesi Abdurrahman Kurt, “Azerbaycan Türkiye için ne ise Irak Kürdistanı da Türkiye için aynı boyutlarda önemlidir diye düşünüyorum” dedi.
AK Partili Abdurrahman Kurt, Rûdaw bültenine katılarak, Kürdistan Bölgesi -Türkiye ilişkileri, Türkiye'nin Şengal ve Mahmur’a düzenlediği hava saldırıları ve Türkiye ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ekonomik işbirliği konuları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Abdurrahman Kurt, hava saldırıları nedeniyle gündeme gelen sivil kayıplar hakkında Türkiye'nin operasyonları yürütürken sivillere zarar gelmemesine özel hassasiyet gösterdiğini söyledi.
“Kürdistan Bölgesi açısından da siyasetin kazan-kazan yöntemi ile yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum diyen Abdurrahman Kurt şöyle konuştu:
“Irak Kürdistanı Türkiye açısından çok önemli bir bölge. Çünkü neticede Türkiye nüfusunun yüzde 30’u olan Kürtler orayla ilişkilerimizin iyi olmasını istiyor. Azerbaycan Türkiye için ne ise Irak Kürdistanı da Türkiye için aynı boyutlarda önemlidir diye düşünüyorum. Türkiye'nin ekonomik durumunun kötü olması biraz abartılan bir kavram. Doğrudur enflasyon değerleri yüksek. Doğrudur kurdaki gereksiz ve manipülatif dalgalanma bu tür enflasyonları tetikliyor ama Türkiye'nin reel ekonomisi, ihracat değerleri ve büyüme değerlerine dikkatle bakıldığında aslında ekonomisinin kötü olmadığını söylemek lazım. Dünyadaki pandemiden kaynaklı sarsıntının bizlere de etkisi var. Baktığımız zaman Amerika'da 30 yılın 40 yılın olmayan enflasyonu var. Almanya, Avrupa bu anlamda enerji fiyatlarından dolayı büyük acılar çekiyor. Dolayısıyla Türkiye'ye özgü bir hal olmadığı gibi Türkiye'nin ekonomik verileri aslında iyi.
“Sadece ekonomik açıdan Kürdistan Bölgesine bakmak doğru olmaz”
Bunun ötesinde sadece ekonomik açıdan Kürdistan Bölgesine bakmanın Türkiye açısından doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü oradaki insanlar bizim kardeşimiz. Türkiye nüfusunun yüzde 30’unun etnik anlamda kardeşi olduğu gibi Türkiye'nin de Türk halkının da tarihin uzun dönemlerinden beri kardeşlik hukukunun yüzyıllarca sürdürdüğü bir bölgedir. Dolayısıyla bizim, Türkiye'nin iç siyaseti açısından, Türkiye'nin barışı açısından ekonomik, siyasi ve kültürel gelişmişliği açısından Azerbaycan'a ilişkileri nasılsa orayla da o şekilde iyi hale gelmesi bizim faydamıza olur. Dolayısıyla Irak Kürdistan Bölgesi açısından da siyasetin kazan-kazan yöntemi ile yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz, böyle yaklaşıyoruz. AK Parti hükümeti de başından beri bu anlayıştaydı. Zaman zaman bazı kırılmalar olsa da bizim ana siyasetimiz merkezde bu yönde devam etmektedir. Dolayısıyla bizim için Irak Kürdistanı kardeş bir bölgedir. Derin ilişkimizin olduğu bir bölgedir."
“Bu tür ziyaretleri çok değerli buluyoruz”
Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin Ankara ziyaretine de değinen Kurt, "Bu tür ziyaretleri zaman zaman oluşmuş yanlış anlamalarını giderilmesinde çok değerli buluyoruz ve güvenlik açısından baktığımızda da oraların Türkiye'yi tehdit eden terör saldırılarına mekan olmaması Sayın Mesut Barzani'nin ta başından beri ifade ettiği bir şey bir şeydir ve çok önemlidir. Bu aslında kardeşlik hukukuna gölge düşürecek tehdit de olduğu için bunların önlenmesi karşılıklı olarak bir zorunluluk halindedir. Terörü, şiddeti, kavgayı bu topraklardan uzakta tutmalıyız. Bir sorun varsa bunu demokratik olarak ifade edebilecek bir düzlem hem Irak Kürdistanı için hem de Türkiye için zorunludur. Bu boyutuyla buna halel getirecek yaklaşımları ve olayları engellemek de zorunlu olarak önümüze çıkmaktadır diye düşünüyorum. Türkiye'nin Irak'a saygı göstermesi zaten beklenen bir şey ancak bu da tabii bu bölgenin terör ve terörist saldırılara imkan vermemesi için de bir güvenlik ve işbirliği zorunludur diye düşünüyorum" diye konuştu.
“Türkiye’nin sivillere yönelik hassasiyeti var”
Abdurrahman Kurt, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Şengal’e düzenliği hava saldırısında sivillerin hayatını kaybettiği haberleri ile ilgi, "Türkiye güvenlik güçlerinin sivillere yönelik çok ciddi bir hassasiyeti olduğunu biliyoruz Ancak ortada sizin ifade ettiğiniz bir şey varsa bu konu konuşulur. Benim bu konuda doğrusu bir bilgim yok ama biz şunu biliyoruz ki Türkiye bulunduğu her bölgede özellikle sivillere yönelik çok büyük bir hassasiyet göstererek bu tür terör operasyonlarına yaklaşır. Ama bir farklılık bir yanlışlık varsa bu konuda konuşuruz" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin enerji yatırımları
"Türkiye uygun enerji imkanlarına ulaşmayı hedefliyor. Çünkü sanayi üretimi çok yüksek miktarda" diyen Kurt, "Bugün Türkiye'nin 230 milyar doları bulan bir dış ihracatçı var. Bunun yüzde 90'ının üstü de sanayi ürünleri. Bu boyutuyla bizim için enerji elbette büyük bir ihtiyaç. Bunun için Akdeniz ve Karadeniz'de çeşitli bölgelerde petrol ve doğalgaz aramaları da var Türkiye'nin. Ama Irak Kürdistanı’nda da böyle bir imkan uluslararası hukuk elverirse elbette ki Türkiye'nin tercihi olabilir. Sayın Neçirvan Barzani burada. Muhtemelen bunlar gündemdedir, konuşuluyordur diye düşünüyorum. Bir de zaman zaman izliyoruz. Terör gruplarının çeşitli boru hatlarına saldırı yaptıklarını görüyoruz. Geçenlerde de böyle bir saldırı gerçekleşti. Bu tamamen bölgenin Irak Kürdistanı’nın kalkınmasına bir saldırıdır. Elbette biz bunları kabul etmiyoruz. Türkiye'den talep edildiği takdirde -bu da görüşülüyordur- bu güvenlikle ilgili işbirliği geliştirilebilir diye düşünüyorum. Sayın Mesut Barzani daha önce ifade etmişti. Özellikle bütün tarafların siyaseti şiddetten uzak bir şekilde dizayn etmesi her şeyin önündedir. Önce bunu bir belirleyelim" ifadelerini kullandı.
Şii-Sünni dengesi adaletle kurulmalı
Kurt, Irak’ta hükümet kurma çalışmalarına ilişkin de, "Irak’ta istikrar açısından elbette denge önemli bir şey. Türkiye'nin İslam dünyasında Şii- Sünni çatışmasını isteyen bir ülke olmadığı açıktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu tür mezhepsel çatışmaları hoş görmediğini başından beri biliyoruz ancak Şii ve Sünniler arasında bir denge kurulması da gerekiyorsa adaletle bu dengeyi kurmaya ilişkin Türkiye başından beri üzerine düşen tarihi rolü oynayacaktır. Bizim için aslolan Irak’ın istikrar sahibi olması orada yaşayan herkesin kendisini ifade edeceği bir düzleme kavuşmasıdır. Mezhepler din değildir ama bir anlamda da kimliklerin bir parçasıdır. Bunlar kabul etmek gerekir. Arayı adaletle bulacak kalıcı sulha gidecek bir çözümün bulunması lazım" dedi.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın