Diyarbakır (Rûdaw) - "Anadolu Kültür" adlı kuruluşun hazırladığı çocuk raporuna göre, anadilde yapılan sanat çalışmaları, çatışmalı ortamların çocuklar üzerinde yarattığı travmatik etkilerde iyileştirici oluyor.
Anadolu Kültür, “Taş, Kağıt, Makas: Çatışma Dönemlerinde Çocuklara Yönelik Psikososyal Destekte Sanatın Rolü” başlıklı raporunu yayımladı.
Türkçe ve Kürtçe hazırlanan raporda, Temmuz 2020-Nisan 2021 tarihleri arasında 5 ilde 33 farklı kurumdan 42 temsilci ve bireysel çalışma yürüten 16 kişi olmak üzere toplam 58 kişi ile anketler ve derinlemesine görüşmeler gerçekleştirildi.
Batman, Diyarbakır, Mardin, Şırnak ve Van’da son 5 yılda yaşanan çatışmaları sürecin çocuklar üzerindeki etkilerine odaklanan raporda, çocuklara uygulanan psikososyal destek programlarında sanatı araç olarak kullanan kurumlar ve stratejiler ele alındı.
Raporda, mevcut ve olası ihtiyaçlar tanımlanarak, sanatın bu çalışmalarda nasıl ve ne ölçüde kullanıldığı, çocukların iyileşme süreçlerine etkileri, uygulamada yaşanan zorluklar ve bunların nedenleri ortaya konuldu.
"Amacımız bölgenin bir fotoğrafını çekmek"
Proje Koordinatörü Derya Bozarslan, “Bu çalışmadaki öncelikli amacımız bölgenin bir fotoğrafını çekmek ve 6 yılda ne olup bittiğini görmekti. Ayrıca çocukların bu 6 yılda neler yaşadıklarını görmek istedik” dedi.
Rapordaki verilere göre 2015-2020 arasında yaşanan çatışmalar neticesinde Diyarbakır'da 26, Şırnak'ta 78, Mardin'de de 4 çocuk hayatını kaybetti.
Çatışmaların en çok yaşandığı yerlerden biri de Diyarbakır'ın Sur ilçesiydi. Nazmiye Şen ve Ekrem Şen de Sur’da yaşıyorlardı ve 12 yaşlarındaki kızları 2015’teki çatışmalar döneminde 1 kurşunla hayatını kaybetti.
Şen çifti 6 aydır bu büyük acı ile yaşıyor. Küçük kızın babası Ekrem Şen “Şu an Sur’dan bahsedildiği zaman çocuklarım bayılıyor adeta. ‘Kim bizim kardeşimizi öldürdü?’ diye soruyorlar. Çocuklarımın psikolojisi çok kötü durumda” diye konuştu.
Anne Necmiye Şen de şunları söyledi:
“Şimdi dışarıda herhangi bir şiddetli ses duyulsa çocuklarım korkarak bana sarılıyor. O korku hala içlerinde yaşıyor. Bir arabadan bir ses geldiğinde çocuklar ‘anne ne oldu?’ diye soruyor. Korona nedeniyle yaşanan sokağa çıkma yasakları nedeniyle çocuklar korkuyor ve yine ‘biz yine ölecek miyiz?’ diye soruyor. Çünkü bu korku çocukların psikolojisine işlemiş. Kızım vefat ettikten sonra ondan küçük olan oğlum içine kapandı, konuşmuyordu, yemek yemiyordu. Onu psikolog ve psikiyatrlara götürdüm. Bana dediler ki ‘Oğlun kaç yaşına gelirse gelsin, kardeşinin ölümünü her zaman hatırlayacak, o günde çakılı kalmış’ dediler. Çocuğumun o günden çıkış yapamadığını söylediler.”
"Çocukların mekanla ilişkisi kopuyor"
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Mehmet Emin Gül de konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şavaş ve çatışmaların çocukların psikolojisi üzerindeki etkisi çok açık. Bu çocukların adil bir dünyaya olan inancını kırmış durumda. Çatışma ortamlarında çocukların güvenliği zarar görüyor. Yine çocukların mekanla ilişkisi kopuyor, evleri, oyun oynadıkları sokaklar, gittikleri okullar yıkılıyor. Bunlar da çocukların psikolojisini derinden etkiliyor.”
Raporda, çocukların çatışma süreci ve sonrasında içe kapanma, saç dökülmesi, eğitim ve etkinliklerde ortaya çıkan şiddet ve kayıp içeren görsellere meyil etmesi gibi sorunlarla karşılaşıldığı vurgulandı.
Sanatın iyileştirici gücü olumlu etki yapıyor
Çocuklara yönelik çok sayıda atölye çalışmasının yapıldığı aktarılan raporda, devamla şu ifadelere yer verildi:
“Sanatın iyileştirici bir gücü olduğunu ifade ederek, çatışmalı ortamların çocuklar üzerinde yarattığı travmatik etkilerde gözle görülür bir iyileşmenin ve olumlu bir dönüşümün yaşandığını gözlemledik. Çocuklarda çoğunlukla çatışma kaynaklı içe kapanma davranışı gözlemledik ancak sanat etkinlikleri sayesinde çocukların duygu ve düşüncelerini ifade etme becerilerinin güçlendiğini gördük. Çocuklar kendilerinin güçlü ve zayıf yanlarını görebilmiş, böylelikle kendilerini daha iyi tanıyabilmişlerdir. Anadilde sanat çalışmaları, okullarda anadilini kullanamayan çocuklara; üretmenin, bağ kurmanın, dayanışmanın ve iyileşmenin öncelikle anadilde mümkün olabileceğini göstermiştir.”
Öneriler
Raporda, öneriler ise şu şekilde sıralandı:
“Çatışmaların çocuklar üzerindeki etkisine dair farkındalığı artırmak amacıyla ebeveynler, eğitimciler, sivil toplum, karar vericiler ve yerel yönetimlerle çalışmalar yaygınlaştırılmalıdır.
Çocukların belirlenmesi için bölgesel ve hak temelli bir çocuk veri tabanı oluşturulmalı,
Bunların yanı sıra çocukların yaş, cinsiyet, kişisel ilgi ve ihtiyaçları da dikkate alınarak farklı psikososyal destek programlarının tasarlanması sağlanmalıdır.Sanat araçlarının kullanımı ve etkileri konusunda bilgi paylaşımı yapılmalıdır. Sanatsal yöntemlerle psikolojik yaklaşımları birleştirebilen ve çatışmalı bölgelerde çalışma konusunda uzmanlaşmış eğitmen havuzu oluşturulmalıdır.
Anadolu Kültür Çocuk Çalışmaları için Destek Programı desteğiyle yürütülecek çalışmalarda etkinin artırılması için uygulama süresinin uzun tutulabilmesi sağlanmalıdır. Bunun için insan ve bütçe kaynakları oluşturulmalıdır.
Uygulanacak psikososyal destek programlarında ebeveyn katılımının sağlanması için bu konuda güçlendirme yapılmalıdır. Ebeveyn katılımının farklı yöntem ve biçimlerde yapılması bu süreçleri kolaylaştıracaktır. Yapılan çalışmaların etki değerlendirmesini sağlayacak sistematik izleme mekanizmaları
Bu çalışmaların yazılı hale getirilmesi ve farklı dillerde de paylaşılması sağlanmalıdır. Diğer ülke deneyimleri de bu çalışmaları yürütenler arasında yaygınlaştırılmalıdır.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın