MERI Forum’unda Irak ve bölgede ‘radikalizmin önlenmesi’ tartışıldı

Erbil (Rûdaw) – Ortadoğu Araştırma Enstitüsü (MERI) tarafından düzenlenen “MERI 2022 Herkes İçin Irak Forumu” başladı. Forumun açılış panelinde konuklar “Irak ve Ortadoğu'da radikalizmin önlenmesi” konusunu ele aldı.

Ortadoğu Araştırma Enstitüsü (MERI), Irak ve Kürdistan Bölgesi’nden liderler, politikacılar, yabancı ülke temsilcileri, akademisyenler ile kanaat önderi ve gazetecileri “MERI 2022 Herkes İçin Irak Forumu”nda bir araya getiriyor.

Forum, Irak'ı ve bölgeyi etkileyen acil, yüksek öncelikli sorunları tartışmak için yerel, ulusal ve uluslararası politika yapıcıları, akademisyenleri, sivil toplum liderlerini, gazetecileri, diplomatları ve kanaat önderlerini bir araya getirerek paydaşlar ve karar sahiplerinie çözümler sunmayı hedefliyor.

MERI Forum'un nihai amacı, “diyalog, uzlaşma ve hukukun üstünlüğü yoluyla Ortadoğu'nun daha geniş kesiminde barış, istikrar ve refahı teşvik etmek” şeklinde belirlendi.

Başkent Erbil’de düzenlenen Forumun medya sponsoruluğunu, Rûdaw Medya Grubu yapıyor.

Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, Başbakanı Mesrur Barzani, Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani, BM Genel Sekreteri Irak Özel Temsilcisi Plasschaert, Irak Parlamento Başkanı Halbusi ve ABD, Almanya, İtalya’nın Irak büyükelçileri konuşmacılar arasında yer alıyor.

Forumun açılış paneli dün akşam Erbil Kalesi’nde gerçekleştirildi.

Forumun dünkü “Irak ve Ortadoğu'da radikalizmin önlenmesi” konulu paneline MERI’den Kamaran Palani, Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’den Kari Osland, Duhok Açık Düşünce Kuruluşu’nden Emced Raşid ve AB'nin Irak Danışma Misyonu Kıdemli Stratejik Danışman Adam Ravnkilde katıldı.

Paneli, Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nden Morten Boas yönetti.

MERI uzmanı Kamran Palani, 2019 yılında çatışmanın nedenlerini araştırmaya başladıklarını belirterek, "Proje üzerinde çalışırken sorular sormaya ve çatışma olan alanlar ile çatışma olmayan alanları karşılaştırmaya başladık. İlk başta sonuçlar bize tüm çatışmanın dinle ve dış müdahale ile ilgili olduğunu söyledi. Radikalizmin neden bazı bölgelerde ortaya çıkmadığına dair sormamız gerekenler var. Sonunda bunun dinle değil, hükümet ve yönetişim ile ilgisi olduğunu ve insanların kendilerini siyaset ve egemenlik içinde nasıl bulduklarını gördük” ifadelerini kullandı.

Palani, radikalizmin kimlik ve ulus ile ilgili boyutları kadar ekonomik ve sosyal boyutları da olduğuna dikkat çekerek, “Bütün bunlar bize politikacıların, kurumların ve hükümetlerin radikalizme yönelik tutumlarını değiştirmeleri gerektiğini söylüyor” değerlendirmesinde bulundu.

Panelde konuşan Adam Ravnkilde, “Radikalleşme konusunda fikir alışverişi yapmak için Bağdat'ta bir araştırma enstitüsü, bir düşünce kuruluşu, Avrupa ve Iraklı araştırmacılarla çalışıyoruz. Ayrıca AB ülkelerinde ve Irak’ta insanların, özellikle de kadınların nasıl radikalleştirildiğine dair tartışmalar başlatmaya ve her iki taraftan da hükümet yetkililerini bu tartışmalara dahil etmeye çalışıyoruz. Bu, örneğin Bağdat'taki ulusal güvenlik danışmanından ortaklarımız ve AB üye ülkelerindeki ulusal bir CVE (Şiddetle Mücadele) merkezi olabilir” dedi.

Paneldeki konuşan Kari Osland da, “Radikalleşmeyi ve radikalleşmeye karşı direnci destekleyen şey genellikle aynı madalyonun iki yüzüdür” dedi.

Osland, "İnsanların maddi durumu ve ülke ekonomisi, yoksullukla mücadelede önemli bir rol oynuyor ve refah en önemli faktörlerden biri. Yoksullukla mücadelede vatanseverlik ve bir arada yaşama duygusu da önemlidir" deiye ekledi.

Norveçli akademisyen özellikle Batı Balkanlar'da vatanseverliğin radikalizmle mücadelede iyi bir faktör haline geldiğine dikkat çekti.

Yapılan çalıştaylara sahte bir nezaketin hakim olduğu belirten Raşid, “Irak'ta dinler arası diyaloglar topluluğa değil, seçkinlere dayalıdır. Çalıştay konferanslarına sahte nezaket hakim. Buraya gelip her şeyin mükemmel olduğunu söylüyorum” şeklinde konuştu.

Irak ve bölgede şiddet içeren aşırılığın din ve kimlikle ilişkili olduğu anlatısını gerçekten değiştirmemiz gerekiyor diyen Palani de,“Bu durum çoğunlukla sosyoekonomik fırsatlarla ilgili ve özellikle de bir ekonomik meseledir. Belki liderlerin, halkı şiddet içeren aşırılık alanına çeken bazı liderlerin, bazı dini düşünce motivasyonları vardı ancak daha büyük nüfus için sorun, sosyoekonomik fırsatların varlığı veya yokluğuydu” diye ekledi.

Palani  son olarak da “İŞİD’in bölgesel yenilgisinden sonra birkaç yıl geçmesine rağmen, gerçek sosyoekonomik şikayet ve endişelerin çoğu hâlâ ortada” dedi.