VİDEO - 7 KÜRT YAZARI: Savaş mı, intihar mı?

Kürtçe yazan genç şair, öykücü ve çevirmenler, devlet ile PKK arasında yeniden başlayan çatışmaları eleştirdi.

 

Rûdaw’a konuşan genç yazarlar, savaşın durmasından yana. Daha fazla kan dökülmesini istemediklerini belirten yazarlar, devlet ile barışın Kürtler’in temel haklarından vazgeçmesi anlamına gelmeyeceğini vurguluyor.



İşte o yazarlar ve barış ve savaş hakkında düşünceleri...




İNAN EROĞLU: Eğer savaştan kasıt, silahlı savaş ise, evet bu savaş durmalı. Fakat Kürtler haklarını elde edene kadar sivil alanda savaşmaya ve mücadele etmeye devam etmeli. Birçok insanımız haksız yere öldürüldü, kanları yerde kaldı ve hepimiz onları bir bir tamamen unutacağız. Savaş durur ve insanlarımız evlerine dönerse eğer başta Kürt edebiyatı olmak üzere, Kürtler’in bütün bilim, kültür, sanat alanlarında altın dönem yaşanacağını düşünüyorum. Bu da özgürlüğün önünü açacaktır.





YEHYA OMERÎ: Biz savaş ve ölüm istemiyoruz, bunun için de elimizden geldiğince çözümü siyaset aracılığıyla bulmalıyız. Bunun dışında sivil itaatsizlik de Kürtler’in özgürlüğü için bir yöntemdir ve denenmelidir. Fakat tüm bunlar gerçekleşmezse ve sömürgeciler bizi sömürmeye devam edip güzel genç kadın ve erkeklerimizin canını almaya devam ederse, silahlı savaş kendiliğinden meşrulaşıyor. Kurdistan güzel bir kadındır ve değerli bir özgürlükle evlenmelidir.





PELŞİN PİLİNG: Bilindiği üzere savaş, acı, elem, ölüm ve yokluk demek. Barış ise huzur ve insani bir yaşam demek. Ne yazık ki barışın yolu savaştan geçiyor. Halkının, ülkesinin ve namusunun barışı ve huzuru için savaşamayanlar ezilmeye ve yok olmaya mahkumdurlar. Kürtler’in taleplerinin barış yoluyla gerçekleşmesini umut ediyorum. Çünkü özgür bir yaşam Kürtler’e ana sütü gibi helaldir. Ve eğer barış olmazsa, Kürtler savaşmasını da iyi bilir.






MEM ARTEMET
: Eğer tüm bu yıkım, talan, sömürgecilik ve talanın sonucu yeni ve Kürdistani bir yaşamın sonucu olacaksa, bu ölümlerin önüne kırmızı halı sermeye hazırız. Şu anki karışık ve belirsiz durumda barış ve kardeşliğin bize bir yararı yok. Bir yararı olsa bile, Kürtler Türkler’le senaryo gereği bir kardeşlik yürütse bile zaman içerisinde iki kardeşin anlaşamayıp farklı evlere çıkabileceğini herkes biliyor. Ne yazık ki seçenekler arasından savaşı seçmek zorunda kalmak kötü bir kader.





İMAD BERNAS
: Neden savaşmaya başladık? Ne için savaştık ve ne oldu? Ne için savaşıyoruz ve ne oluyor? Ne için savaşacağız ve ne olacak? Bu sorular hem hedefimizi, hem de çözüm şeklini belirliyor. Eğer bu soruları cevaplarsak ilk soru aklımıza hedefimizi getirir. İkinci soru, geçen zaman içerisinde canını feda edenler ve mücadelemizi; üçüncü soru da günümüzdeki durumumuzu gözler önüne serer. Dördüncü soru ise umduğumuz ve istediğimiz çözüm şeklini ortaya koyar.


RONYA BEWRAN: Kürdistan’daki savaş her tarafı kan gölüne çevirdi ve bu savaş yüzünden roman kahramanları bile özgürce hareket edemiyor. Gerilla ve askerler arasındaki bu silahlı savaşın sona ermesi için, meselenin muhatapları diyalog kurmalılar. Yüksek sesle de olsa, düşük sesle de olsa bir diyalog. Yeter ki bir diyalog olsun, bir karşılıklı konuşma olsun. Bu diyalog bazı şeylerden taviz verileceği anlamına gelmiyor elbet. Bazı renkler var ki onlardan asla vazgeçilmez.





RÊNAS XENDEKÎ: Bu bir savaş değil, bir intihar. Pimi çekilmiş bombalı intihar. Bomba patlıyor, genç ve güzel insanlar ölüyor ve biz de sadece seyrediyoruz. Bu intiharların durdurulması, sorunun belirlenmesi, bütün Kürtlerin birlik olması ve bir yol haritasının çıkarılması ile mümkün olur ancak. Yani biz ne yapıyoruz; savaşıyor muyuz yoksa barışıyor muyuz? Eğer savaş olacaksa buna hazırlanalım, yok eğer barış ise neden 7 yaşındaki çocuklarımız ölüyor?