Kürdistan Bölgesi’nde faaliyet yürüten ABD’li bağımsız petrol şirketi HKN Energy Başkan Yardımcısı Matthew Zais, Irak Federal Yüksek Mahkemesi’nin Kürdistan Bölgesi gaz ve petrol yasası hakkındaki kararının siyasi olduğuna dikkat çekti.
Irak’ın bugün Kürdistan’daki doğal kaynakların kullanımından daha büyük sorunları olduğuna dikkat çeken Zais, ülkede yaşananları, “İran tarafından yönlendirilen siyasi bölünme ve kaosun belirtiileri” diye nitelendirdi.
Bir dönem ABD Enerji Bakanlığı’nda “Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Baş Müsteşar Yardımcısı” olarak da görev alan Matthew Zais, bu kararın uluslararası petrol şirketlerini etkileyeceğini, ancak uzun vadede kaybedenin Irak olacağını vurguladı.
Rûdaw TV’de yayınlanan röportajda Nwenar Fatih’in sorularına yanıt veren Zais, Kürdistan Bölgesi’nin mevcut konumunun İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’nün bölgede serbestçe hareket etme kabiliyetine engel oluşturduğunu kaydederek, “Kürdistan Bölgesi petrol ve gaz kaynaklarını geliştirebilir ve İran'ın Türkiye'ye yaptığı ihracatın yerini alabilirse bu noktada İran için bir tehdit oluşturur” dedi.
HKN Energy Başkan Yardımcısı Matthew Zais ile yapılan röportajın tamamı:
Rûdaw: HKN, Haziran ayı mali raporunda Irak Federal Mahkemesi’nin (Kürdistan Bölgesi petrol ve gaz yasasına ilişkin) kararının (ABD’li şirketlerin) faaliyetleri etkilemediğini söylüyor. Bugüne kadar da durum aynı mı?
Matthew Zais: Evet, bu fırsat için teşekkürler. Evet doğru, petrol şirketlerinin aleyhindeki karara rağmen saha çalışmalarımız etkilenmedi.
Rûdaw: Irak Federal Mahkemesi'nin kararı neden etkili olmadı?
Matthew Zais: Etkisi nasıl olur bunu mu soruyorsunuz?
Rûdaw: Hayır, Federal Mahkemenin kararının faaliyetlerinizi henüz etkilemediğini söylediniz, neden? Irak harekete geçmediği için mi?
Matthew Zais: Bence kararın kendisine de çok fazla belirsizlik var ve Irak federal hükümeti hakkındaki çalışmalar bu kararların alınmasına neden olmuştur. Gerçekte uluslararası petrol şirketlerinin Kürdistan Bölgesi'nde faaliyet göstermeye devam etmesi gerektiğine dair bir anlayış var. Dünyada petrol talebi ve arzı arasında büyük bir uçurum var. Kürdistan Bölgesi gibi yerler petrol ve gaz üretimi için önemlidir. İzin verildiği sürece çalışmaya devam edeceğiz.
Rûdaw: Federal Mahkeme'nin bu kararından sonra ABD'li ve uluslararası şirketler Kürdistan Bölgesi'nde yeni projelerle ilgilenme arzusu taşıyorlar mı?
Matthew Zais: Bence evet ve Bağdat'taki siyasi kargaşanın çözümü için Batının, ABD, İngiltere ve Avrupa’nın daha büyük rol oynaması gerekiyor. Kürdistan Bölgesi'ndeki petrol şirketlerine dayatılan Federal Mahkeme kararlarının, Bağdat'taki siyasi bölünme ve kargaşanın bir işareti olduğunu ve İran tarafından teşvik edildiğini düşünüyorum. Irak'ın egemenliğini korumak için Batı ve Avrupa ülkelerinin Bağdat'ta daha büyük bir rolü olması, şirketlerin gelecekte nereye yatırım yapacaklarına dair karar vermelerine yardımcı olacağını düşünüyorum. Küresel enerji sektöründe nerelere yatırım yapacağımız ve aktif olacağımız konusunda birçok seçeneğimiz var. Bağdat ve Irak bunu bir rekabet alanı olarak görmeli, yatırıma karşı çıkarlarsa bu bütün ülkeyi etkiler, bu etkinin şimdi Irak'ın güneyinde görüldüğünü düşünüyorum.
Rûdaw: Irak'ta siyasi huzursuzluk dediğiniz şey enerji sektörünü etkiliyor mu?
Matthew Zais: Bence İran'ın Bağdat'taki Federal Mahkemenin kararıyla Kürdistan Bölgesi ekonomisi üzerinde olumsuz bir etki yaratmaya çalıştığı açık. Bunu yapmanın en etkili yolu, ana gelir kaynağı olan petrol ve gaz sektörü aleyhine karar vermektir.
Rûdaw: Çıkarlarınızı korumak için Kürdistan Bölgesi Hükumeti ile diyalog halinde olduğunuzu söylediniz, Kürdistan Bölgesi Hükumeti ile hangi adımları atacaksınız?
Matthew Zais: Mevcut sahalarımızda çalışmalarımızı sürdürürken Kürdistan Bölgesi Hükumeti ile ortaklığımızı sürdüreceğimizi düşünüyorum. Irak genelinde yatırım ve üretimin nasıl olması gerektiğinin ana modeli olduğumuzu düşünüyorum. Bence, federal Irak'ın diğer bölümlerinin, yabancı yatırım çeken Kürdistan Bölgesi'ndeki petrol sektörünün yönetilme biçiminden öğrenebileceği pek çok ders var ve planımız bunu sürdürmek.
Rûdaw: Burada, Kürdistan ve Irak'ta bazıları Federal Mahkeme’nin kararına pek iyimser bakmıyor. Federal Mahkeme'nin kararı karşısında Kürdistan Bölgesi'nin bir seçeneği var mı?
Matthew Zais: Bence karara pek çok yönden bakılabilir, karamsar bakabilirsiniz veya iyimser bakabilirsiniz. Bağdat'tan bazı endişe verici işaretler olduğunu düşünüyorum. Ancak bir kez daha bence ülkenin egemenliği ve İran'ın rolü konusunda Federal Mahkemenin kararının federal Irak’ta iktidar açısından büyük bir sorun olduğuna işaret ediyor. Eğer bu devam ederse, petrol ve gaz arz ve talebindeki küresel zorluklar bir sorun olmaya devam edecektir. Bu nedenle Irak’ın bölgede sorumlu bir aktör olması, yabancı ve ABD’li sermayeyi koruması konusunda güçlerin talepleri devam edecek. İyimser yönden Bağdat’ta bir şekilde Irak halkı için çalışan bir iktidar olduğunu düşünüyorum. Petrol ve gaz şirketlerinin ekseriyetinin bölgede kalacağını düşünüyorum.
Rûdaw: Peki, mevcut yüksek enerji talebi ve küresel enerji krizi nedeniyle nihayetinde Irak'ın kararı olduğu gibi uygulayamayacağını düşünüyor musunuz?
Matthew Zais: Irak'ın, ülkenin bir bölgesini olumsuz etkilemek için tasarlanmış bir kararı uygulamaya çalışmaktan çok daha büyük bir sorunu olduğunu düşünüyorum, ki bu birçok kişi İran tarafından yönetilen bu kararın anayasaya aykırı olduğunu söylüyor. Sanırım bir çözüm üzerinde ilerlemek açısından burada sorumluluk Kürtlere kalıyor. Bu çözüm de hukuki olmaktan çok siyasi olacaktır. Bir kez daha söylüyorum; Irak'ın çok daha büyük sorunları var ve rekor petrol gelirlerinin elde edildiği bir dönemde halkına temel ihtiyaç ve hizmetleri sağlayamıyor. Egemen siyasi kesimlere karşı da yüksek bir güvensizlik ve rahatsızlık var. Irak seçimlerinin üzerinden neredeyse bir yıl geçti ama hala ortada bir hükümet göremiyoruz. Bu da hükumet olmamasını ve 2022 için bütçe olmamasını sağlıyor. Böylece 2023 yılı bütçesi de olmayacak gibi görünüyor. Bu yüzden bence mesele, Iraklıların en çok neye ihtiyaç duyduklarına geliyor. Hükümetin federal Irak'ta ana ihtiyaçları ve hizmetleri sağlayan, temiz su ve elektrik sağlayan ve Irak'ın kazandığı rekor geliri göz önünde bulunduran önemli bileşenlere ışık tutmasına ihtiyaç duyması muhtemeldir, ancak sıradan Iraklılar bunu sokakta görmüyorlar.
Rûdaw: Irak'ta mevcut hükümet geçici olmasına rağmen, Petrol Bakanlığı aracılığıyla Kürdistan Bölgesi'ndeki petrol şirketlerine baskı yapmaya başladı. Şirketlerin Bağdat'a dava açma hakları var mıdır?
Matthew Zais: Ayrıntılara girmeyeceğim, ancak petrol şirketlerinin her zaman bir dizi yasal seçenek ve söz konusu olduğunda yasal yanıtlar bulma becerisine sahip olacağını düşünüyorum. Bu seçenekler hem Irak'ta hem de uluslararası düzeyde var.
Rûdaw: Şirketlerin özellikle uluslararası alanda Bağdat'a karşı bir şansları var mı?
Matthew Zais: Ayrıntılara girmek istemiyorum ama bence tarih, federal Irak'ın, sözleşmelere müdahaleden veya ticarete müdahaleden sorumlu tutulabilecek herhangi bir ülkeden farklı olmadığını göstermiştir. Ayrıca, alınması gereken birçok yol ve seçenek olduğuna inanıyorum.
Rûdaw: Hukuki açıdan detaya girmek istemiyorsunuz ama şirketler Bağdat'tan tazminat isteseler Kürdistan Bölgesi'nden mi Bağdat'tan mı tazminat isteyecekler?
Matthew Zais: Bilmiyorum, sanırım ABD'li ve uluslararası şirketlerin Kürdistan Bölgesi Hükumeti ile imzaladıkları sözleşmeler, uluslararası hukuk uzmanları ve araştırmacılar tarafından yasal olarak incelendi ve değerlendirildi. Sözleşmelerimiz Londra'daki Uluslararası Adalet Divanı’nın gözetimi altında yapılmaktadır. Bağdat'ta çok fazla gürültü olduğunu anlıyoruz. Bağdat'ın Kürdistan Bölgesi'ndeki çok küçük petrol sektöründen çok daha büyük sorunları olduğu gerçeğini tekrar hatırlatıyorum.
Rûdaw: Birkaç gün önce, ABD Kongresi'nin üç üyesi ABD Dışişleri Bakanı'na bir mektup yazarak petrol ve gaz sorununu çözmek için Kürdistan Bölgesi ile Irak hükümetiyle görüşmelerini istedi. Bu tür mektuplar Biden yönetimini harekete geçmek açısından etkiliyor mu?
Matthew Zais: Ne olacağını bekleyip görmemiz gerekecek. Bu, Temsilciler Meclisinden gönderilen bir mektuptu ve daha önce Senato İletişim Komitesi başkanından ve Demokratik-Cumhuriyetçi bir dizi kıdemli üyeden ortak bir mektup vardı. Hem Temsilciler Meclisi hem de Senato, Biden yönetimine Irak'ta, Bağdat ile Erbil arasında yaşanan sorunlar nedeniyle ABD’nin daha detaylı bir müdahalesinin önemli olduğunu çok açık bir şekilde söylüyorlar. Hükümet kendisini uzak tuttuğu sürece, Biden yönetimine bu meseleye müdahale etmesi için baskı yapmaya devam edecekler.
Rûdaw: ABD başından beri Kürdistan Bölgesi'nin petrol üretim ve ihracat sürecinden haberdardı. Neden Bağdat ve Erbil'i bir araya getirmeye çalışmıyor? Özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Irak'la ilgili son kararında, BM'nin katılımına, arabuluculuğuna ve dış yardıma kapı açtığı bir süreçte...
Matthew Zais: Bu net değil. Sanırım Kürdistan'da petrol sektörünün başladığı, anayasanın yazıldığı döneme dönebiliriz. ABD, Irak'ın mevcut anayasasını imzalamak için Bağdat ve Erbil'in aynı masa etrafında bir araya gelmesinde önemli bir taraftı. ABD'nin Kürdistan Bölgesi'ne bu anayasada güvence altına aldığı garantilerin bir kısmı, şimdi bu mahkeme kararlarıyla tehdit altında. Bu nedenle, şimdi 2005'i geride bırakan ABD hükümetlerinin Irak anayasasının hazırlanmasındaki rolü ve Kürdistan Bölgesi'ne verilen garantiler hakkında çok az hafızaya sahip olduğunu görüyoruz. Görünen o ki Amerika, Tahran'ı kızdırmak yerine İran'la yeni bir nükleer anlaşma müzakere etmeye çalıştığı bir durumda sıkışmış durumda. Aynı şekilde bu, İran'a karşı çok düşmanca davranan ve Bağdat'ın anayasal çerçevelerini ve kurumlarını olumsuz yönde etkileyen bir davranış. Bu yargıyı da etkiledi, bu yüzden şimdi Biden yönetimi bu büyük zorluklarla karşı karşıya ve bunun zor olduğu açık.
Rûdaw: Irak, Kürdistan Bölgesi'nin petrol üretim sürecini ve sözleşmelerini 2020 bütçe yasasında kabul etti, Federal Mahkeme neden böyle bir karar verdi? Sizce bu siyasi bir rekabet mi?
Matthew Zais: Irak'ı iyi tanıyanların, bu mahkeme kararının nereden ve neden geldiğini bilmediklerini sanmıyorum. Bu, İran'ın Irak'ta başlattığı daha büyük bir yargı darbesinin parçasıydı. Sadece bu kararla kalmadı, üç karar daha çıktı. Hoşyar Zebari'nin cumhurbaşkanı olmasını engellemek için bir karar çıktı. Çoğunluğu oluşturan Üçlü Koalisyonu engellemek için bir karar daha vardı ve ardından petrol ve gaz sektörüne karşı bir karar çıkartıldı. Bu bağlamda İran ve Kudüs Gücü, Bağdat'ta güven oyu alan bir takım ittifakları ve siyasi partileri mahrum bırakan bir hükümetin kurulmasını engellemek için Bağdat'ta çok etkili bir yargı darbesi gerçekleştirdi. Hala bunun etkilerini görüyoruz. İran'ın gerçekleştirdiği siyasi kaosu ve yargı darbesi nedeniyle Irak’ta geçen yıl ki seçimler temelinde bir hükumet kurulamadığını görüyoruz.
Rûdaw: Birazdan İran meselesine döneceğim ve bununla ilgili görüşlerinizi alacağım ama ABD Biden yönetimi sırasında Irak'a doğrudan müdahale etmekten kaçındı. Sizce böyle bir konuda ABD'nin rolü önümüzdeki dönemde ne olacak? Sizce böyle bir rol alacak mı?
Matthew Zais: Bilmiyorum. Sanırım çoğumuzda bu umut var. Irak'ın Ortadoğu'nun istikrarı için önemli olduğunu düşünüyoruz. Suriye ve Lübnan gibi İran'ın hegemonyasıyla aynı şekilde olmayan bir rekabet durumu var. Ancak buna rağmen Wall Street Journal'ın bugün yayınladığı haberde anlatıldığı, sanırım İran'ın Bağdat'taki hegemonyası hiçbir zaman şimdi olduğundan daha güçlü olmadı. Bu nedenle ABD'nin ilişkilerine ve kaynaklarına uygun bir role nasıl katkıda bulunacağını anlamak zor.
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi'nin enerji sektörü üzerindeki tüm bu baskıların temel olarak İran tarafından uygulandığını geçtiğimiz günlerde birkaç makalenizde belirtmiştiniz, İran'ın bunda ne çıkarı var?
Matthew Zais: Bence birçok çıkar var. Kürdistan Bölgesi şu anki konumu ile İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’nünün federal Irak'tan Şam'a ve oradan da Beyrut üzerinden Akdeniz'e serbestçe hareket etme kabiliyetine ve kontrolüne bir engel oluşturuyor. Kürdistan Bölgesi bir tür engel durumunda ve halen Batı ie ABD saflarında yer alıyor. Yabancı yatırımı çeken bağımsız bir petrol ve gaz sektörüne, gelişmiş bir ekonomiye ve yaşam tarzına sahip. Ayrıca, Kürdistan Bölgesi petrol ve gaz kaynaklarını geliştirebilir ve İran'ın Türkiye'ye yaptığı ihracatın yerini alabilirse bu noktada İran için bir tehdit oluşturur diye düşünüyorum. Irak'ın İran'dan doğalgaz ithalatına bağımlılığını da azaltabilir. Bu yüzden İran'ın Irak'taki hedeflerini birçok yönden tehdit ettiğini düşünüyorum. Dolayısıyla politik olarak gördüğümüz gibi, Kürdistan Bölgesi Hükumeti, İran'ın Bağdat'ta Tahran'ın taleplerini karşılayan bir hükumet kurma emellerine tehdit teşkil ediyor.
Rûdaw: Yakın zamanda BM Güvenlik Konseyi, BM Genel Sekreteri Irak Özel Temsilcisinin (UNAMI) görev süresinin bir yıl uzatılmasına ilişkin kararı onayladı. Ayrıca görevlerine Erbil ile Bağdat arasında müzakereleri yürütmeyi de ekledi. Bu henüz yapılmadı. BM'nin Bağdat'taki çabalarından umutlu musunuz?
Matthew Zais: Bakın, Birleşmiş Milletler (BM) önemli bir rol oynayabilir. Ama bence BM'nin Libya da dahil olmak üzere bölgedeki durumuna bakarsak; nefesimizi tutup da gelip Bağdat ile Erbil arasındaki sorunları çözmesini beklemememiz gerektiğine inanıyorum. Bölgesel güçlerin aradan çıkıp Bağdat'ın egemenliğini güçlendirmek için bir diyaloğun parçası olacağını beklememiz ve tahmin etmemiz gerektiğine inanıyorum. Bakın geçen hafta Sadr'ın, BM'nin katılımında eşitsizlik hissettiğini bizzat dile getirdiğini ve BM'nin yapıcı bir rol istiyorsa daha fazla açık tartışma talep etmesi gerektiğini söylediğini gördük ki Irak halkı da neler konuşulduğunu duyabilsin. Çok gerekli olan reformların başarısı için neler yapıldığından bahsediyor.
Rûdaw: Irak Petrol Bakanı birkaç hafta önce Paris'te Türkiye'ye karşı yaptığı şikayet başvurusunun eninde sonunda Irak’ın lehine sonuçlanacağını söyledi. Sizce Paris'teki mahkeme Irak lehine karar verir mi?
Matthew Zais: Yorumlarını gördüm, bence çok dar görüşlüler ve Irak halkının çıkarına karar vermeyen Bağdat'taki siyasi elitin sembollerini taşıyorlar. Paris'te Irak'ın lehine bir mahkeme kararının kısa sürede çıkması mümkün müdür? Evet! Tabii ki bu doğru, ancak uzun vadede Irak üzerinde olumsuz bir etkisi olacak ve Irak'ın Ankara ile Irak'ın çıkarlarına çok daha fazla hizmet edebilecek çok daha büyük bir anlaşmayı, özellikle de Türkiye ile su hakları ve sınır anlaşmazlıkları konusundaki müzakerelerinde başarısızlık olarak yansıyacak. Bunun yerine geniş ve müzakereci muhatabını Bağdat'ta bulamayan bir Ankara var. Çünkü oradaki herkes, özellikle siyasi elitler, Paris mahkemesinin bu davasını sadece kendi dar bakış açısına göre değerlendiriyor. Petrol Bakanının gördüğü sadece enerji sorunu ama Ankara-Bağdat ilişkilerinde sorun bundan çok daha büyük. Bu nedenle, sözleri çok da garip değil ve nihayetinde Irak halkı üzerinde olumsuz bir etki yaratacaktır.
Rûdaw: Paris mahkemesi Irak lehine karar verirse Kürdistan Bölgesi'nin petrol sektörü ne olacak?
Matthew Zais: Bu net değil, ne olacağı belli değil, Türkiye'nin tepkisinin ne olacağı ya da Kürdistan Bölgesi'nin seçeneklerinin ne olacağı belli değil. Karar boru hattı hakkında olacak, petrol ve doğal kaynakların ihracatı için çeşitli alternatifler var, ancak Irak'ın Ankara ile müzakere etmek için bir fırsatı daha olacak. Soru şu; Bağdat geçici bir hükümetle değil de uluslararası düzeyde tanınan bir hükümetle uluslararası müzakerelere katılabilecek mi?
Rûdaw: Irak'ta kaos ve mevcut siyasi durum nedeniyle çekilme ihtimaliniz var mı?
Matthew Zais: ABD’nin çekilmesini mi kastediyorsunuz?
Rûdaw: Hayır, petrol şirketinizi?
Matthew Zais: Mevcut siyasi kaos düşünüldüğünde, evet. Birkaç uluslararası petrol şirketinin Irak'ta egemenlik ve yönetim sorunu çözülene kadar burada büyük finansal üretim yapmama konusundaki isteksizliğini zaten gördüğünüze inanıyorum. Total'in hala masada olan çok büyük anlaşmasında bunu görebileceğinize inanıyorum. Sanırım Total'in bu geçici hükümetle anlaşma imzalayacağını kimse tahmin etmiyor. Büyük uluslararası petrol şirketlerin de geçici bir hükümetin varlığı ve siyasi kaos nedeniyle Irak'ta daha fazla üretim yapmasını bekleyemezsiniz. Bu nedenle Bağdat'ın siyasi krizine ve nedenlerine geri dönersek eğer, bunların çözümü, Irak'ın geleceği, Irak'taki uluslararası yatırımların geleceği ve nihayetinde Irak halkının geleceği üzerinde derin bir etkiye sahip olacaktır.
Rûdaw: Bu Kürdistan için de geçerli, Bağdat'ın Kürdistan petrol sektörü üzerindeki kaos ve baskısı devam ederse, petrol şirketlerinin bir noktada Kürdistan'dan çekilebileceğini düşünüyor musunuz?
Matthew Zais: Bence bekleyip görmemiz gerekiyor. Biliyorsunuz ki uluslararası petrol şirketleri son 15 yılda birçok zorluk yaşadı. Karşılaştığımız tek zorluk bu değil. IŞİD'in Kürdistan Bölgesi'nin kapılarına dayandığı dönemde sorunlarla karşılaştık ama yine de çalışmalarımıza devam ettik. Kürdistan Bölgesi'nde faaliyetlere katıldık ve yatırım yaptık, çünkü şüphesiz ki Irak'ın en istikrarlı parçası ve bölgenin en istikrarlı parçasıydı ve öyle kalmaya devam ediyor. Biz de ortağı olarak Kürdistan Bölgesi Hükumeti ile çalışacağımızı vurguluyoruz. Sanırım bu son kargaşayı atlatabiliriz. Tek ümidim, uluslararası toplumun bir kez daha öne çıkarak Bağdat'a ve Irak halkına yönelik tehditleri, siyasi boşluğu ve İran'ın buradaki artan rolünü ciddiye almasıdır.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın