RÛDAW ÖZEL - Alman uzman: Virüs binlerce kez mutasyon geçirdi

27-01-2021
Rûdaw
Etiketler Almanya Covid-19 Robert Koch Enstitüsü
A+ A-

Robert Koch Enstitüsü, Almanya’da federal hükumete bağlı araştırma ve hastalıklarla mücadele enstitüsüdür. Aynı zamanda Avrupa’nın ve dünyanın en önemli Covid-19 merkezi olarak da biliniyor. Almanya’nın başkenti Berlin'de ve Wernigerode bölgesinde kampüsleri yer almaktadır. Robert Koch Enstitüsü 1891'de Nobel ödüllü ve Bakteriyolojinin kurucularından biri olarak kabul edilen Robert Koch tarafından kurulmuştur.

Almanya’da Covid-19 vakaları özellikle son zamanlarda artmaya başladı. Salgına karşı ülkede alınan önlemler 14 Şubat’a kadar uzatıldı.

Pandemi nedeniyle zorlu bir yılı geride bırakırken nihayet insanlığı tehdit eden virüse karcı aşı birkaç şirket tarafından bulundu. Her ne kadar etkinliği bakımından aşılar farklılık gösterse de yine de insan sağlığı için umut verici bir gelişme. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Almanya’da da geçtiğimiz Aralık ayından itibaren aşılara başlandı.

Avrupa genelinde Covid-19’un etkilerini, özellikle de Almanya’da salgının yarattığı olumsuz atmosferi, ülkede aşılamanın hangi aşamada olduğu konularını Robert Koch Enstitüsü Başkanı Dr. Lothar Wieler ile konuştuk.

Sayın Dr. Lothar Wieler görüşmeyi kabul ettiğiniz için öncellikle teşekkürler. Covid-19 krizine karşı mücadelede sizin çok önemli bir rolünüz var. Sizinle birlikte birkaç sağlık danışmanının araştırmaları neticesinde Almanya’da önlemlerin bir süre daha uzatılması gerektiği yönündeki önerinizi hükümetle paylaştınız. Onlar da bu bilgiler çerçevesinde önlemlerin uzatılmasına karar verdi. Siz, hükumetin aldığı kararlara katılıyor musunuz? Önlemler ne zaman sona erecek?

Beni konuk olarak kabul ettiğiniz için ben de çok çok teşekkür ederim. Bu çok çok önemli bir fırsat ve bu fırsat için teşekkürler. Robert Koch Enstitüsü’nün görüşlerini buradan aktarıyor olabilmekten çok mutluyum. İçinden geçtiğimiz bu zor süreçte sizin aracılığınızla hem kendi mesajımızı hem de doğru bilgileri aktarmak çok önemli.

Sorduğunuz soruya şu şekilde cevap vermek istiyorum; Tatil sonrası vaka sayısında düşüş yaşandığını kaydettik. Biz bu amacı tahkik etme başarısı gösterdik. 11 Ocak 2021’e kadar virüse bulaşanların sayısını 100 bin düşürdük. Çünkü ayın 11’den öncesinde tam anlamıyla bir değerlendirme yapamıyorduk. Bu tatilden dolayı imkansızdı. Vaka sayısı net değildi. Sadece yoğun bakım ve hastanelerdeki yatak sayılarıyla ilgili elimizde doğru bilgiler vardı. Yılbaşı tatili ve kısıtlamalar nedeniyle trafiğe çıkma oranı azaldı. Klinik ve sağlık kurumları normal ve sıradan günlerdeki gibi çalışamıyorlardı. Ancak şu anda önemli olan mücadeleyi bırakmamaktır. Vaka sayısının düşmesi tedbiri elden bırakmak anlamına gelmiyor. Bizim en önemli amaçlarımızdan biri vaka sayısını düşürmektir. Her 100 bin kişiden 100 kişinin virüse bulaşması bizim araştırma yapmamıza engel olacak ve kontrolden çıkacaktır. O vakit yaşlıların ve virüs nedeniyle tehlikeyle karşı karşıya olanların hayatını koruyamayız. Söz konusu virüsü çok hızla yayılıyor dolaysıyla kısıtlamaların tekrar getirilmesi ve önlemlerin sıkılaştırılmasından mutluyum. Kısıtlamalarla virüsün yayılmasını önleyeceğiz.

Virüse karşı bütün önlem mekanizmalarımızı kullanmalıyız. Korunma için alınan tedbirler elimizde olan en önemli mekanizma durumunda. Kamuya açık alanların kapatılması, mesafelerin korunması, maske kullanma, iletişimin azalması gibi bir takım önemli tedbirlere uyarsak hem salgının yayılmasını önleriz hem de ülkeyi olası bir krizden koruruz.

“MUTASYONA UĞRAMIŞ VİRÜS DİĞER VİRÜSÜN KALICI OLMASINA DA YARDIMCI OLABİLİR”

Sayın Dr. Wieler, mutasyona uğrayan yeni Covid-19 ile ilgili ne kadar araştırma yapıldığını öğrenmek istiyorum? Bu konuda bilginiz var mı?

Mutasyona uğrayan bu yeni virüsle ilgili şunu söyleyebilirim; virüs birkaç kez mutasyona uğruyor. Bu doğal bir gelişme. Virüsün daha çok hareket hâlinde olması ve daha çok insanın virüse yakalamamasıyla daha hızlı değişim sağlıyor. Dolayısıyla şu anda sebep daha fazla bu nedenle çok daha iyi korunmalıyız. Virüsün azalmasıyla, insanların daha az virüse yakalanması, mutasyona uğramış virüsün yayılmasındaki etkiyi de düşürecektir. Yeni virüs ile ilgili bildiğimiz şu; dünya genelinde binlerce türü var. Geçtiğimiz yıl bahar ayında etkili olan virüs 164 olarak bilinen türü idi. Dünyanın birçok ülkesinde bu şekilde görüldü. Ancak hızla yayılmıyordu.

Şu anda üç çeşit mutasyona uğramış virüs bulunuyor, bize göre bu yeni virüs türleri çok hızlı yayılıyor. Elimizde şu an veri yok. Ancak İngiltere’de B117, Güney Afrika’da B1351 olan türlerdir, diğerleri de Brezilya’dan geliyor. B1128p1’in de 3 çeşidi var. Virüs devamlı değişkenlik gösteriyor. Tıpkı bir ağaç gibi düşünün, kökünden ve gövdesinden dallanıp budaklanıyor. Mutasyona uğramış virüs diğer virüsün kalıcı olmasına da yardımcı olabilir.

Ocak ayından itibaren Almanya’da söz konusu virüsün analizine başladık. Ancak biz İngiltere gibi yapmayacağız. İngiltere’de bu konuda çok sayıda araştırma ve analiz yapılıyor. Yapılması önemli ama çok da abartılmamalı. Geçtiğimiz hafta 4 bin vakayı inceledik. İncelediklerimiz arasında tanıdık virüsler vardı. 10 kez mutasyona uğrayan B117 İngiltere’de baş gösteren çeşide rastladık. Söz konusu virüsün Almanya’da yayıldığını söyleyemeyiz ama ülkede var.

“BİZ DÜNYANIN EN YAŞLI İKİNCİ ÜLKESİYİZ”

Hemen hemen bütün kentlerde aşılama merkezleri kuruldu ancak aşı az. Bu nedenle her gün eleştiriler yapılıyor. Bunun sebebi nedir?

Açık söyleyeyim Almanya’daki tartışmalar beni endişelendiriyor. Bakınız, dün verileri inceliyordum özellikle Afrika ülkelerinde aşılama işlemleri tahminen 2022’de başlayacak. Adaletsizlik beni endişelendirdiği gibi üzüyor da. Hepimizin şunu anlaması gerekiyor; bu salgın uluslararası ve bütün dünyada yayıldı. Eğer bütün ülkeler aşı almazlarsa virüse karşı zafer kazanamayız. Şunun altını çizmek istiyorum, hepimiz aşı olmadığımız müddetçe bu kriz sonlanmayacaktır.

Almanya aşı konusunda çok iyi, kaç doz aldığımız konusunda elimizin altına net bir bilgi yok. Ancak herkesin iki kez aşı olabileceği sayıda aşı bulunduğunu biliyoruz. Farklı birkaç sözleşmemiz var, aynı zamanda geçici aşı alma şart ve önerilerimiz var. Şu ana kadar 1 milyon 200 bin kişiye aşı yapıldı. Bu kapsamda sadece bölgeler ne zaman ve kimlerin aşılanacağına karar verebilir. Önce yaşlılar ve sağlık çalışanları. Çünkü onlar risk grubunda ve virüse yakalanan insanları iyileştiriyorlar. Şunu da bilmemiz gerekiyor, biz dünyanın en yaşlı ikinci ülkesiyiz. Demografinin söz konusu kararla ilgili etkisi vardır.

Sayın Dr. Lothar Wieler aşı olanların diğer insanlara kıyasla serbest olacakları onlara daha fazla hak tanınacağı söyleniyor. Siz bu konuda ne diyorsunuz?

Bu konu benim için açıktır, aşı olanlara ayrıcalık tanınmamalıdır. Çünkü aşı olanların virüsü yayıp yaymayacağı konusunda net bir bilgiye sahip değiliz. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde bu konu netleşecektir. Bana göre herkesin eşit muamele görmesi gerekiyor. Herkese eşit bakılmalı. Aşı olanların da aşı olduktan sonrada tedbirlere uymaları çok önemli, çünkü virüsü yayıp yaymayacağı konusunda bir bilgi yok. Bu nedenle maske takmaları ve korunmaları önemlidir. Aşı dozunun artırılması ve aşı olanlarının sayısının artması konusunun gündemde çok daha fazla konuşulacağını düşünüyorum. Aşı olanlar özel hayatlarında, uçak seyahati ve trafikte daha serbest olabilirler. Bu konunun hassasiyetine göre konuşmak gerekiyor. Çünkü hala aşı alamayan insanlar var. Bu insanlara farklı muamale edilmemelidir. Aşı alanlar minnettar olmalılar. Ben hala aşı olmadım. Aşı olursam çok mutlu olurum. Hepimize eşit davranılması için çalışmalıyız.

“DSÖ MUAZZAM BÜYÜK İŞLER YAPTI”

Almanya ve Avrupa Birliği başka ülkelerinde aşıya sahip olmaları için nasıl bir destek sağlayabilirler, örneğin Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne?

Bildiğiniz üzere biz Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Curevac’ın bir parçasıyız. DSÖ ve CP desteği sağlıyoruz, bu konuda özel bütçemiz var. Almanya diğer ülkelere de aşı ulaşması için çok çalışıyor. Almanya’nın hazır olması durumunda diğer ülkelere destek vereceğinden eminim. Ancak bu siyasi yetkililer için biraz zor bir görev olacak çünkü aşı konusunda kendi vatandaşlarımıza öncelik tanımalıyız. Almanya Dünya Sağlık Örgütü’ne en fazla bütçe ayıran ülkeler arasında yer alıyor. DSÖ’nün yaptıkları gerçekten anlatılmaz, muazzam büyük işler yaptılar. Yaptıklarını bile desteklemek başlı başına dünya sağlığı için büyük bir görev.

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli