ANAR: Kobani olayları HDP’nin oylarını düşürdü

26-10-2014
İnan Gedik
Etiketler HDP ANAR Kobani
A+ A-

Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi (ANAR) Genel Müdürü İbrahim Uslu, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Batı illerinden Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP)  gelen desteğin Kobani olaylarıyla birlikte çekildiğini söyledi. Uslu, Kobani olaylarının ardından  HDP’nin oy oranının  yüzde 10’dan 8’e gerilediğini belirtti.

 

Türkiye son iki aydır Ortadoğu, IŞİD’in saldırıları ve Kobani’deki gelişmeleri tartışıyor. Yapılan araştırmalara göre siyasetin ve basının en önemli konuları seçmenin tercihlerini fazla değiştirmedi.

 

Düzenli olarak Türkiye genelinde saha araştırmaları yapan ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, Rûdaw’ın soruların yanıtladı.

 

Kobani gerekçesiyle Türkiye’de yaşanan şiddet olayları seçmenin davranışlarını nasıl etkiledi?

 

Türkiye’de terörün yaşanması ve insanların hayatının kaybetmesi yeni bir olgu değil. AK Parti iktidara geldiğinde insanlar ölüyordu. Birkaç yıllık süre dışında terör hep vardı. AK Parti seçmeni ölümlerden hükümeti sorumlu tutmuyor. Hangi hükümet gelirse gelsin bu ülkede terör problemi olacaktı ve bunu seçmen biliyor.

 

Bunun için can kayıpları nedeniyle oy kayıpları yaşanmıyor. Bundan önceki seçimler öncesinde de şiddet olayları artardı seçmen davranışları değişmedi. Vatandaş ancak Türkiye’de yaşanan bir problemden doğrudan hükümeti sorumlu tutuyorsa ve onun politikalarının bu probleme yol açtığını düşünüyorsa cezalandırıyor.

 

Hükümetin IŞİD’e destek verdiği iddiaları ortaya atıldı. Yine, Kobani’deki IŞİD saldırısında da Hükümet sessiz kalmakla eleştirildi. Bunların seçmen nezdinde bir karşılığı oldu mu?

 

Kobani ve IŞİD meselesinde de AK Parti’ye oy veren seçmenler hükümeti sorumlu tutmuyor.Kobani’deki IŞİD’in saldırısıyla hükümetin alakası olduğunu düşünmüyorlar. IŞİD’e destek verildiğine de seçmenin büyük çoğunluğu inanmıyor ve Türkiye’yi sorumlu tutmuyor. Kobani nedeniyle bir göç dalgası yaşanmasının ve bunların kabul edilmesini de seçmenler destekliyor. Güneydoğu’nun bazı illerinde sığınmacılarla ilgili şikayetler başlamış olsa bile bu kimse ‘Hükümet yanlış yaptı, bunları kovalım’ diye bir arayış içinde değil.

 

Son yaptığınız araştırmalara göre partilerin durumu nasıl?

 

AK Parti’nin oyları yüzde 50’nin üzerinde görünüyor. Genel seçimlerden bu tarafa oy kayıpları yaşanmadı. Yerel seçimlerde AK Parti’nin oyları yüzde 45.5’a düştü. Ancak bu genel seçimler için bu bir gösterge değil. Yerel seçimlerdeki en yüksek oy zaten yüzde 42’ydi. Dolayısıyla yüzde 45.5 oy oranı 1980’den bu tarafa alınmış rekor oy.

 

Günlük yapılan araştırmalar elbette yüzde 1-2 değişiklik gösterir. Yüzde 1-2 hata oranını da göz önüne almanız gerekir. Bunun için ayların ortalamasına bakmak en sağlıklı sonucu verir. AK Parti’nin oyları yüzde 51-52 civarında değişen bir seyir içinde. CHP ve MHP’de de genel seçimlerde aldıkları oy oranlarında bir değişiklik görünmüyor. Tek değişiklik HDP’nin oylarında var.  Bir düşüş görünüyor.

 

HDP’nin oyları yüzde kaç oranında ve bu düşüşün nedeni nedir?

 

Aslına bakarsanız HDP’nin oyları da genel seçimlere göre bir değişiklik göstermedi. Ancak Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 10 civarında bir oy almıştı. HDP, Türkiye’nin partisi olarak kendini lanse etti. Dışarıdan gelen destek Batı illerinden gelmişti. Ancak Kobani olaylarında Türkiye’nin yakılıp yıkılması, 40 civarında insanın ölmesinin faturasını seçmen HDP’ye kesti.

 

Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan yüzde 10 civarındaki oy yüzde 8’e düştü yani dışarıdan gelen destek geri çekildi. HDP bu dışarıdan gelen oyları kalıcı trende dönüştüremedi. Seçmen, HDP’nin eski tas eski tarak olduğunu gördü. Bu oylar geri gelir mi kestiremiyorum.

 

“Çözüm süreci”ne desteğin yüzde 50’lerin çok üzerinde olduğu söyleniyor. Süreç kapsamında belki de bugüne kadar en radikal adımlar atılacak. Bunların toplumda karşılığı nasıl olur?

 

“Çözüm süreci” bundan önce de bir çok sınavdan geçti. Açılım sürecinde Oslo görüşmeleri yayınlandı. Büyük bir şoktu. Devletle PKK arasındaki görüşmelerin sona ereceği düşünülüyordu ama hiçbir şey olmadı. Seçmenin desteği azalmadı. Öcalan’la görüşmeler anons edildiğinde de Hükümetin biteceği düşünülüyordu ama seçmenin desteği hiç değişmedi.

 

Süreç, Paris cinayetleri, Lice olayları gibi çok sayıda sınavdan geçti. Barzani’nin gelmesi gibi muhafazakar seçmene ters gelecek işlerden de hükümet imtina etmedi. Dil konusunda da cesur adımlar attı. Seçmen bunların hepsini tolere etti.

 

Şimdi Öcalan’a sekreterya oluşturulacağı konuşuluyor. Seçmen bununla çok fazla ilgilenmiyor. Seçmen kan durdu mu devam mı ediyor buna bakıyor. İşçi kaçırma, yol kesme gibi taciz olayları yaşanıyor ama süreç ana hatlarıyla devam ediyor. Asker ve polisler ölmediği sürece destek devam eder.

 

Seçmen detaylarla ilgilenmiyor. Sekreterya gibi konuları ortalama seçmen algılamaz bile. Barış devam ettiği sürece kamuoyu destek vermeye devam eder. Ancak yeniden eski terör rutini devam ederse kamuoyunun kanaati değişebilir.

 

 

Anlattıklarınıza göre seçmen kanaatleri nasıl kısa vadede değişmiyor. İktidar değişikliği mümkün değil mi? Seçmenler kanaatlerini nasıl değiştirir?

 

Türkiye’de bir iki olayla birlikte seçmenlerin tavrını değiştireceği beklentisi var. Ancak seçmenlerin davranışı borsa brokerlerinin davranışlarına benzemiyor. Brokerler bir haber geldiğinde hemen reaksiyon verirler ama seçmen böyle değil. Parti değiştirmek o kadar kısa sürede olmuyor. Önce şüpheler başlıyor, eleştiriler geliyor. Sonra kararsız oluyor en sonra da başka bir partiye oy verebiliyor.

 

Bir partiye kızan seçmen başka bir parti bulamadığında geri dönebiliyor. Bugün bir olay oldu partisini değiştirmesi doğru bir beklenti değil. Hiçbirimiz sabah kalkıp gazeteleri okuyup seçimlerimizi değiştirmiyoruz. Belki oy verme davranışımızı dedemizden miras aldık. Siyasal toplumsallaşmayı aileden devralırsınız.

 

 

PORTRE /İbrahim Uslu

 

Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü'nde tamamladı. Yüksek Lisansını da aynı üniversitede 1988-1991 yılları arasında Sosyal Politika üzerine yaptı. 1993-1995 yıllarında Amerika Birleşik Devletlerinde Doktora Seminerleri için bulundu. 1995 yılında başladığı Doktorasını 1999 yılında İstanbul Üniversitesi'nde Sosyal Politika üzerine yaptı. 2004 yılından itibaren Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi (ANAR) Genel Müdürü olarak görev yapıyor.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli