Hizb-ut Tahrir’in (Kurtuluş Partisi) Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, “IŞİD’i o topraklarda işgalci olarak gösteremezsiniz. IŞİD’in işgalci olabilmesi için küfür devleti olması lazım” dedi.
IŞİD’in halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Peşmerge Güçleri ile savaşmasını “Batının istediği bir durum” olarak değerlendiren Kar, “Biz burada IŞİD’in stratejisini, uygulamalarını, ilan ettiği hilafetin sahih olmadığını söyleriz” ifadelerini kullandı.
Bütün İslam dünyasının tek bir devleti olmasını amaçladıklarını belirten Kar, “Barzani bağımsız Kürdistanı ilan ederse ümmetin toprakları daha fazla parçaya bölünmüş olur ki bundan da üzüntü duyarız” dedi.
Mahmut Kar, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.
Böylesi hassas bir zamanda elinizde siyah tevhid bayrakları ile ortalıkta beliriyor olmanızın özel bir sebebi var mı?
İslam dünyası son yıllarda Ortadoğu’da “Arap baharı”yla başlayan bir siyasal İslami hareketlilik yaşadı. Bu da diktatör rejimlerin Müslüman halkların üzerindeki baskısının neticesiydi. Hareketlilik neticeye ulaşmadan devrimler Batı tarafından bazı ülkelerde demokratik rejimlere dönüştürüldü. Bu bir devrimdi, amacına ulaşmadan engellenmiş oldu. Bizim böyle bir dönemde hilafet çağrısını ortaya koymuş olmamız İslam dünyasındaki değişimle ilişkisi var muhakkak. Çünkü diktatör rejimler de, demokratik rejimler de İslam ümmetine bir fayda sağlamıyor.
Daha önce El Kaide ve IŞİD de hilafet ilanı ve çağrılarında bulunmuştu. Sizin çağrınızın onlardan farkı nedir?
Hizb-ut Tahrir, 60 yıldır siyasi bir mücadele ortaya koyuyor. Hilafet devletini talep ederken bir mücadele metodunu ortaya koydu. Burada kitlesel çalışmayı farz kılıyor. Hizb-ut Tahrir’in hilafet çağrısında silahlı bir mücadele yok. İslam bunu reddettiği için Hizb-ut Tahrir bunu reddediyor.
Dolayısıyla El Kaide’nin, IŞİD’in mücadele metodu ile Hizb-ut Tahrir’in mücadele metodunda çelişen noktalar var. Onlarda silahlı mücadele ön plana çıkıyor. Hizb-ut Tahrir’in talep ettiği hilafet ile IŞİD bugün Suriye’de ilan ettiği hilafet arasında dağlar kadar fark var. Hizb-ut Tahrir global anlamda elli ülkede çalışan siyasi bir partidir.
Peki, Hizb-ut Tahrir IŞİD’in ilan ettiği hilafet devletine nasıl bakıyor?
Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata Bin Halil Ebu Raşta, IŞİD’in ilan ettiği hilafet devleti ile ilgili sorulan sorulara, o hilafet devletinin hem İslam şeriatı açısından sahih bir hilafet devleti olmadığını, hem de akli olarak devlet dinamiklerine sahip olmadığını açıklayan bir cevap beyanı olmuştu.
IŞİD’in İslam adına gerçekleştirdiği infazları Hizb-ut Tahrir nasıl yorumluyor?
Cuma günü yaptığımız çağrımızda Batı’nın dışında İslam’a zarar veren iki gruptan bahsettik. Bunlardan bir tanesi İslam kılıfıyla İslami argümanlarla İslam’a değil, demokrasiye çağıran, hilafetin şer’i bir hüküm olmadığını söyleyip Müslümanlar’da kafa karışıklığını oluşturan grup. Bunun dışında da İslam adına hilafete zarar veren gruptan bahsettik. İsim vermedik ama IŞİD’in ilan ettiği hilafet devleti çatısı altında yapılan uygulamalar, infazlar bütün bunların hepsinin İslam’a zarar verdiğini, bütün bunların Batı’ya yol verdiğini söyledik.
Dolayısıyla IŞİD’in bu uygulamalarının gerçek hilafetin ikame edilmesinin önünde en büyük engel olduğunu söylüyoruz. IŞİD’in bugün Müslümanlar’a yaptığı Batının elini daha da güçlendirdi. IŞİD insanları hilafetten korkuttu. Onun için IŞİD’in ilan ettiği hilafetin İslam’a faydadan çok zarar verdiğini düşünüyoruz.
Kürtler’le savaşan IŞİD, işgalci mi yoksa cihatçı mı?
Biz Müslümanlar’ın birbirleriyle savaşmalarının haram olduğunu söylüyoruz. IŞİD’in YPG ve peşmerge ile savaşması Batı’nın istediği bir durumdur. Biz IŞİD’e işgalci dersek, Batı’nın işgalci yüzünü gözardı edersek, IŞİD’i terörist bir örgüt olarak gösterirsek, Batı’nın ekmeğine yağ sürmüş olacağız. Batı IŞİD üzerinden tüm İslami gruplara terörizm ifadesini yüklüyor.
Dolayısıyla IŞİD orda işgalci değildir. IŞİD’in içerisinde dışarıdan giden mücahit gruplar da var, o topraklarda yaşayan mücahit insanlar da var. Biz burada IŞİD’in stratejisini, uygulamalarını, ilan ettiği hilafetin sahih olmadığını söyleriz; ancak IŞİD’in işgalci olduğunu söylersek bu doğru olmaz. IŞİD Suriye topraklarında yaşayan veya devrime destek vermek için giden mücahitlerden oluşuyor. Biz burada işgalci olarak sadece Batı’yı gösterebiliriz. IŞİD, Suriye ve Irak’ın Sünni bölgesinde bir karantina oluşturdu.
IŞİD kimlerden oluşuyor?
IŞİD kâfirlerden oluşmuyor, Müslümanlar’dan oluşuyor. Dolayısıyla IŞİD’i o topraklarda işgalci olarak gösteremezsiniz. O zaman herkesi işgalci olarak göstermeniz lazım; PKK’yi de, YPG’yi de. IŞİD’in işgalci olabilmesi için küfür devleti olması lazım. Mesela İsrail Filistin topraklarında işgalcidir, ABD Afganistan’da işgalcidir. IŞİD ise işgalci değildir ama “IŞİD İslam adına, ümmet adına, hilafet devleti adına cihat mı ediyor” derseniz, ona da hayır diyoruz.
Hizb-ut Tahrir’in IŞİD’e yakın olduğu söylentileri doğru mu?
Hizb-ut Tahrir’in IŞİD’e yakın olduğunu söyleyenlerin mutlaka bir delili olması lazım. Biz 1952’den beri hlafet istediğimizi söylüyoruz. IŞİD de hilafet devletini ilan etiğini söylüyor. Bu benzerlikler üzerinden kamuoyunda Hizb-ut Tahrir’in IŞİD’e yakın olduğunu söylüyorlar. Bunlar doğru değildir. Hizb-ut Tahrir’in IŞİD ile herhangi bir organik, kitlesel, siyasi ve partisel bir ilişkisi yok.
Peki sözkonusu hilafetin başına kim geçecek?
Bu kişinin Müslüman olması şarttır. Hilafet devleti ikame edildiğinde, “Hilafet Devleti”nin kurulma şartı oluşturulduğunda, Hizb-ut Tahrir’in Emiri Halife olma talebiyle ümmetten biat isteyebilir. Çünkü bu işe en ehil olan kişi odur. Çünkü Hizb-ut Tahrir 1952’den beri “Hilafet Devleti”nin kurulması için çalışmaktadır ve bu konuda büyük bir tecrübe ve birikime sahiptir. Ancak eğer ümmet başka birisini isterse, o zaman Hizb-ut Tahrir de asla buna engel olmaz. Kimin halife olacağı konusu bugün ümmetin tartışması gereken bir konu değil.
Hizb-ut Tahrir Türkiye’de partileşmeyi düşünüyor mu?
Türkiye’deki partiler yasası İslami anlamda siyasi bir partinin kurulmasına yasal olarak engel teşkil ediyor. Bir parti kurulduğunda demokratik, laik esaslar çerçevesinde çalışması gerekiyor. Hizb-ut Tahrir de laikliği ve demokrasiyi temelden reddediyor. Laikliğin ve demokrasinin küfür olduğunu söylüyor. Türkiye’deki partiler yasası değişmediği sürece biz partileşemeyiz. Ancak partiler yasası değişirse partileşebiliriz.
Kürtler’in devletleşmesine bakışınız nasıl?
İslam dünyası, 1924’te hilafet devleti yıkıldıktan sonra, elliden fazla parçaya bölünmüş. Türkler’e bir devlet verilmiş, Araplar da onlarca ayrı parçalara bölünmüş ve Kürt halkına bir toprak parçası verilmemiş. Bunun sebebini biz şöyle ilişkilendiriyoruz: Kürt halkı hilafet kaldırıldıktan sonra, en güçlü tepkiyi veren halktır. Şeyh Said kıyamı bunun çok net örneğidir. Bugün Kürtler’in ayrı bir devletlerinin olması İslam dünyası açısında herhangi bir şey ifade etmeyecek.
Biz bu manada ümmetçi bir düşünceye sahibiz. Kürtler’in de bir toprak parçası olsun değil, bütün İslam dünyasının tek bir devleti olsun, onların hepsini koruyan tek bir halifeleri olsun, merkezi bir yönetim olsun istiyor Hizb-ut Tahrir. Biz Kürt devletinin kurulmasına öyle bakarız. Barzani bağımsız Kürdistanı ilan ederse ümmetin toprakları daha fazla parçaya bölünmüş olur ki bundan da üzüntü duyarız.
Son olarak Hizb-ut Tahrir nedir?
Hizb-ut Tahrir (Kurtuluş Partisi), Müslüman coğrafyasından başlamak üzere bütün dünyayı İslam dininin egemenliği altına sokmayı ve hilafeti yeniden kurmayı hedefliyor. Filistinli Takiyyuddîn en Nebhâni tarafından 1953'te kurulan hareket, Almanya'da 15 Ocak 2003'te anayasaya aykırı bir örgüt olduğu öne sürülerek yasaklandı. Parti, ABD, Afganistan, Avustralya, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık, Cezayir, Fas, Kuveyt, Lübnan, Mısır, Özbekistan, Pakistan, Sudan, Suriye, Tacikistan, Tunus, Türkiye, Suriye, Ürdün gibi ülkelerde faaliyet gösteriyor.
PORTRE/ Mahmut KAR
1979 Erzurum doğumlu. İstanbul'da İslami ilimler medresesinde hafızlık, Arapça ve İslami ilimler eğitimi aldı. Aynı zamanda ortaöğretim ve lise eğitimini tamamlayan Kar, Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunudur. On yıl otomotiv sanayinde yöneticilik yaptı. Evli ve dört çocuk babası olan Mahmut Kar, 2000 yılından beri Hizb-ut Tahrir ile İslami davet çalışması yapıyor. Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti Medya Bürosu Başkanı olan Kar ayni zamanda Köklü Değişim dergisinin İstanbul Temsilcisi ve yazarıdır.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın