Sergey Lavrov: Referanduma Kürt halkının talebi olarak bakıyoruz

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rûdaw’a verdiği özel röportajda, Ortadoğu ve dünyada yaşanan önemli gelişmeleri değerlendirdi.

 

Lavrov; Rus - Kürt ilişkileri, Kürdistan referandumu, Suriye krizi, ABD'yle ilişkiler, Katar meselesiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

 

Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani'nin St. Petersburg kentine düzenlediği ziyaret kapsamında, siz ve Sayın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin ile gerçekleştirdiği görüşmelerden başlamak istiyorum. Bu görüşmeler ışığında, Rusya ile Irak Kürdistanı arasındaki ilişkileri nasıl tanımlıyorsunuz?

 

Bizim Kürtlerle, Arap ve Kürtlerle tarihi ve çok iyi ilişkilerimiz var. Bu ilişkinin tarihi bir geçmişi var. Geçen yüzyılın 40'lı ve 50'li yıllarında Kürtlerin büyük evladı Mustafa Barzani, arkadaşlarıyla birlikte ülkemizdeydi. Bugün de Irak Kürtleriyle çok iyi ilişkilerimiz var. 2007'den beri Erbil'de konsolosluğumuz var. Moskova'da otonom Irak Kürdistanı’nın temsilciliği var. Irak Kürdistanı'ndaki bütün siyasi hareketlerle ilişkilerimizi destekliyoruz. Bunu, Irak hükümetiyle olan ilişkilerimizi olumsuz etkilemeyecek şekilde yapıyoruz.

 

Ayrıca insani ve eğitim konularında da ilişkilerimizi geliştiriyoruz. Her yıl Irak'a eğitim kursları ve burslar veriyoruz. Bu çerçevede, Irak Kürdistanı temsilciliği de kendi payını bağımsız olarak alıyor. Russia Today (RT) medya grubumuz, hem kendi vatandaşlarımıza hem de başka ülkelerin vatandaşlarına bilgilerin doğru bir şekilde aktarılması için üç buçuk yıldır Erbil'de faaliyet gösteriyor. Genellikle ilişkilerimiz çok iyi ve her iki taraf için çok faydalı.

 

Yani Sayın Neçirvan Barzani'nin ziyaretinin Rusya ile Irak Kürdistanı yeni bir aşamada ilişkilerin başlangıcı diyebilir miyiz?

 

Biliyorsunuz, ben ilişkilerimizin yeni olduğunu ve yeni bir aşamada olduğunu söylemeyeyim. Tekrar ediyorum, ilişkilerimiz geçmişe dayanıyor ve yıllardır bu ilişkileri geliştiriyoruz. Özellikle de hükümet başkanı ve otonom Kürt bölgesinin diğer yetkilileriyle. Dediğim gibi bu Federal Rusya ile Irak Kürdistanı'nın ortak menfaatleri doğrultusunda, ilişkilerimizin devamıdır. Aynı şekilde Irak çerçevesinde, Kürtlerle sahip olduğumuz iyi ilişkilerin geliştirilmesinde önemli rol üstlenen, Rusya'da yaşayan Sovyet Kürtleri göz önünde bulundurulmalı.

 

Peki. Defalarca Sayın Vlademir Vladimiroviç Putin'in Kürtlerden olumlu şekilde bahsettiğini duydum. Rusya, Ortadoğu'da Kürt sorunun çözülmesi ve haklarının verilmesi konusunda hangi ölçüde Kürtlere yardımcı olmaya hazır?

 

Şüphesiz  Kürt halkıyla çok iyi ilişkilerimiz var. Tekrar ediyorum, tarihi bir ilişkimiz var ve birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Kürt halkının, dünyadaki diğer halklar gibi yasal hakları, arzuları ve siyasal ve yasal amaçlarına ulaşması bizim için önem arz ediyor. Irak'ın tarihine özellikle 2003 yılına bakacak olursak; Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde yabancı bir güç, o ülkeyi tahrip ettiğinde illegal bir savaş başladı. Bu yaşananlar kolay kolay düzelmez. Şüphesiz bu gelişme Erbil - Bağdat ilişkilerini etkiledi.

 

Özellikle toprakla ilgili sorunlar, bütçe dağılımı, kaynaklar ve petrolden elde edilen gelir gibi bazı anayasal sorunların çözümü için halen çalışıldğını biliyoruz. Erbil ile Bağdat sürekli birkaç aşamada söz konusu sorunlarla birlikte başka sorunları çözmeye çalıştı. Aralarındaki sorunların çözümü için siyasi müzakereler kapsamında birkaç anlaşma imzaladılar. Bir kez daha söylüyorum, uluslararası yasalarda belirlenen haklar çerçevesinde, diğer halklar gibi Kürtlerin yasal hak ve istekleri yerine getirilmeli. Bu da anladığımız kadarıyla, Erbil'de referandum için verilen son kararla ilgilidir.

 

Bilindiği üzere Irak Kürdistanı, referandum için hazırlıklar yapıyor. Rusya, Irak Kürdistanı'nın bağımsızlık için yapacağı referanduma nasıl bakıyor?

 

Daha önce de söylediğim gibi, biz referanduma Kürt halkının talebi olarak bakıyoruz. Anladığımz kadarıyla Kürt otonom bölgesi sakinlerinin büyük bir bölümü referandumun yapılmasını destekliyor.

 

Bu meselede son karar verildikten sonra, siyasi, jeopolitik, demografik ve ekonomik sonuçlarına ilişkin her şey düşünülecek. Kürt sorunu şimdi yeni Irak sınırlarından çıktığına göre, bazı komşu ülkelerinizin bütün mesele ve sorunlarını etkileyecektir. Bu açıdan söz konusu sorun, yani Kürt sorunu, bölgedeki mevcut sorunların çözümünde büyük bir rol ve büyük bir yere sahip. Kürt halkının, talebini, barışçıl çerçevede göstermesini ve referandum sonuçlarının gerçekleştirilmesinin de barış içinde olacağını ümit ediyoruz. Daha önce de dile getirdiğim gibi, Irak'ın komşularının düşünceleri gözönünde bulundurulmalı. Anladığım kadarıyla Kürt otonom bölgesi başkanlığı komşu ülkelerle irtibat içinde. Irak devletinin bütün komşularının başkentleriyle.

 

Karşılıklı saygının göz önünde bulundurulduğu bir süreçte, Erbil ve Bağdat'ı desteklemeye hazırız. Tarihin de gösterdiği gibi, seçim bir günde bütün sorunların çözümü anlamına gelmez. Tekrar ediyorum. Bu süreç çok önemli, Kürt sorunu bütün bölge açısından önemli olduğu için yavaşça ve ciddi bir şekilde yaklaşılmalı.

 

Peki ama çok önemli bir soru var: Eğer referandumdan sonra Irak Kürdistanı, Abazya ve Güney Osetya gibi bağımsız bir bölge olmaya karar verirse; Rusya, Irak Kürdistanı ile ilişkilerini devam ettirecek mi?

 

Biliyor musunuz, ihtimaller üzerine yorum yapılmamasını daha uygun buluyorum. Irak'ın iç durumuna ve özellikle otonom Kürt bölgesine nasıl baktığımızı dile getirdim. İşlerin pratikte nasıl olacağına ilişkin tahmin yürütmek istemiyoruz.

 

Bildiğiniz gibi Güney Osetya'da durum farklıydı. Güney Osetya’ya, Saakaşvili rejimi tarafından kapsamlı bir saldırı gerçekleştirilmişti. Güney Osetya'dan sonra Abhazya'ya saldıracakları konusunda güvenilir bilgiler vardı. Burada insan hayatını koruma söz konusuydu ve başka seçeneğimiz yoktu.

 

Özellikle Rus ve Irak Kürdistanı şirketleri arasındaki anlaşmalar artıktan sonra, Rusya ile Irak Kürdistanı arasındaki ekonomik ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Karşılıklı çıkarlarımız olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bu konuda ekonomik, ticari ve yatırım alanındaki ilişkilerin gelişmesini istiyoruz. Biz bu süreci destekliyoruz. Dediğim gibi ticaret ve yatırımı kastediyorum. Irak Kürdistanı ile ilişkilerimiz başkalarıyla olan ilişkilerimizi olumsuz etkilemez. Bağdat yönetimiyle olan ilişkilerimizi etkilemez. En büyük petrol şirketlerimizden biri olan Gazprom, uzun süredir Irak Kürdistanı'nda faaliyet gösteriyor. Irak Kürdistanı'ndaki ortaklarıyla iki petrol yatağında çalıştığını biliyorum.

 

Ekonomi sektöründeki başka büyük bir şirketimiz Rosneft de Şubat ayında St. Petgersburg forumu çalışmaları kapsamında Erbil'deki ortaklarıyla bir anlaşma imzaladı. Şimdi Irak Kürdistanı ile çift taraflı ortak çıkarlarımız olduğunu düşünüyorum. Sonucunun, katılan herkesin kârına olacağını düşünüyorum.

 

Şimdi Suriye krizi konusu üzerinde duralım. Suriye'deki çekişmelerin sürmesi Ortadoğu'daki krizin devam etmesine neden oluyor. Rusya’nın, Suriye krizinin çözümü konusundaki rolü önemli. Suriye’de yakın zamanda yaşanması beklenen gelişmeler nelerdir sizce? Rusya Başkanlığı, bölgede, Suriye krizinin çözümü ve terörle mücadele konularında ne yapabilir?

 

Şüphesiz bizim her şeyden önce, Suriyeli tarafların kendilerinin bu konuda karar verebileceğini söylememiz lazım. Çünkü bu krizin kesin sonucu sadece onların elinde ve onlara kalıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde sadece Suriye halkının kendi geleceği hakkında karar verebileceği yazılıyor ve bu şekilde imzalanmış.

 

Uluslararası toplum, dış aktörler ve komşuların, Suriyelilerin gelecekte nasıl bir ülkede yaşamak istedikleri konusunda müzakere masasında anlaşmaları için terör tehlikesinin ortadan kaldırılması ve yeni bir atmosfer yaratılması için her şeyi yapması gerekiyor. Diyalogdan kaçamayız. BMGK'nın belgelerinde Suriye'nin demokratik ve laik bir ülke olması gerektiği yazıyor. Bu çok önemli çünkü demokratik esasa göre kurulmayan muhalif güçlerin büyük bir bölümü, herkesin korunması ve güvencesi için Suriye'nin gelecek devletinin laik olmasını sert bir şekilde reddediyor. Ayrıca şüphesiz o ülke, İslamcılar ve siyasiler dahil her türlü grubun haklarının olacağı, güvenliğin sağlanacağı bir ülke olmalı; hepsi kamu kurumlarında yer alabilmeli. Bu herkesin üzerinde müttefik olduğu genel çerçevedir. Bu sınırlı çerçevede Suriye krizinin çözümü için belli bir yöntem bulunabilir.

 

Bu ortamı oluşturmamız için bazı devletlerle çalışıyoruz. Bu iş; IŞİD, Nusra Cephesi ve benzerlerinin yanı sıra, Güvenlik Konseyi’nde terör örgütü olarak kabul edilen terörist gruplarla mücadeleyle başladı.

 

Bununla birlikte, Suriye hükümet güçleriyle terörist özelliklerini taşımayan bazı muhalif gruplar arasında ateşkes sağlamaya çalışıyoruz. Ateşkesin kapsadığı grubun söz konusu sürecin bir parçası olarak tanınması için bu temel bir şarttır.

 

Yaptığımız işlerden bir diğeri de tabii ki savaştan etkilenen halka insani yardım ulaştırmaktır. Bu konuda güvenli bölgeler oluşturduk. Bunun için Astana'daki müzakereler çerçevesinde, Türkiye ve İran'la anlaştık. Güvenli bölge sürecinin uygulanması sırasında Amerika Birleşik Devletleri ve Ürdün'ü anlaşmaya dahil ettik. Rusya, Ürdün ve Amerika 7 Temmuz'da Suriye Arap devletinin güneyinde ilk güvenli bir bölgenin oluşturulması üzerinde anlaştık. Son günlerde söz konusu anlaşmaların detayları görüşülüyor; güvenlik bölgenin işlerinin nasıl organize edileceği, ateşkes sürecini takip edecek kurum, insani yardımların ulaşmasının güvence altına alınması ve insanların o bölgelere girip çıkabilmesi.

 

Anlattıklarımız, Astana'da üzerinde anlaştığımız çözüm kapısıdır. Şimdi bu, uygulama aşamasına geçiyor. Anladığım kadarıyla Suriye'nin güneyinde oluşturulacak güvenli bölgenin dışında üç güvenli bölge daha oluşturulacak.

 

Söz konusu çözüm kapısı birçok şeyi organize ediyor. Silahlı çatışmalar durdurularak vatandaşların ve halkın can güvenliğini sağlanacak. Çoğunluğun ifadesiyle genel olarak Astana görüşmeleri ve faaliyetleri, daha önce 9 ay boyunca tıkanan ve Ocak ayında yeniden başlanan Cenevre görüşmelerine iyi bir destek oldu.

 

Hazırlıklarımız var ve Staffan De Mistura ile aktif bir şekilde çalışıyoruz.  Çözüm sürecine dahil olan herkes, Suriye hükümetinin temsilcileri, çözüm sürecine katkıda bulunmak isteyen ülkeler, Avrupa Birliği ülkeleri Amerika Birleşik Devletleri ve bölgedeki bütün İslami ülkelerle çalışıyoruz.

 

Şüphesiz, Suriye hükümeti temsilcileriyle silahlı muhalefetin temsilcilerinin doğrudan müzakereler gerçekleştirmesi en önemli çabadır. Birbiriyle mücadele edenleri, Suriye hükümeti ve muhalefet partilerinden silahlı mücadeleye girişenleri kastediyorum. Bu süreçte en önemli aktörler onlardır. Cenevre görüşmelerine muhalif siyasi partilerin temsilcilerinin katılımının sağlanmasını kabul ediyoruz. Ayrıca göç edenlerin bir bölümü de, Suriye devleti çerçevesinde olmak şartıyla, topraklarını silahla savunabilir.

 

Rusya'nın Suriye için önerdiği anayasa taslağıyla ilgili son gelişmeler nelerdir?

 

Süreç daha yeni başlıyor. Biz zamanında bunu bir anayasa taslağı örneği olarak paylaştık. Bu Suriye’ye dayatılan değil, bizim dışardan gördüğümüz ve gözlemlediklerimiz itibariyleydi. Daha çok, ‘Eğer isterseniz buyrun biz bunu sunuyoruz’ anlamındaydı. Çünkü geçen yılın sonunda çok az kişi anayasayı konuşmak istiyordu ve bunların bir bölümünün kendi düşünceleri ve yönetime ulaşmak gibi çıkarları vardı. Onlardan her birinin, Suriye krizinin çözümünde özel maksadı var.

 

Söz konusu anayasa projesine göre, bütün çevreler toplumda rol oynayacaktı. Bu neden önemli? Çünkü ilk başta bazıları, ‘Biz Beşar Esad rejimini devireceğiz daha sonra sorunları çözeceğiz’ diyordu. Onlar ülkelerini değil sadece yönetime ulaşmayı düşünüyordu. Bazıları, Suriye'nin tamamında ateşkesin sağlanmaması halinde siyasi müzakere yapmayacaklarını ifade ediyordu. Onlar bunu söylüyordu. Ama doğru konuşmadılar. Çünkü bunun yapılamayacağı ortaya çıktı. En azından teröre karşı savaşın durmasını istememeliydiler.

 

Artık Amerika'daki ortaklarımız Barack Obama döneminde uzun süre teröristleri iyi muhalif gruplardan ayıramadıklarını söyleyebiliriz.  Şimdi bir güvenli bölge kapsamında bunu yapabildik, sonuçları bölgede ortaya çıktı. Teröre karşı tamamen başarılı olmadan, hiçbir yerde Suriye krizininin çözümü için çaba verilemez diyenler de iyi bir şey yapmadılar ve Cenevre müzakereleri için yardımcı olmadılar.

 

Anyasa taslağında Suriye'deki bütün gruplara tam güvence vereceği konusunda inancımız tam. Dini, dini olmayan grupların tamamı ve siyasi gruplar yeni yasalarda güvence hissedecek. Söz konusu gruplar, Suriye hükümeti için yapılan yasalarda, onlar için bir güvence olduğunu anlayınca, o zaman herkes için yönetimi paylaşımının daha kolay olacağını düşünüyorum. O zaman, devlet içinde kimin hangi makam için önerileceği daha kolay hale gelir. Provokasyonla mücadelede dengeyi korumak için daha kolay olur.

 

Di Mistura'nın 4 paketle çalışma önerisinde bulunduğu Cenevre müzakerelerinin son turunda elde edilen sonuçları destekliyoruz. Birinci paket, Suriye’nin bu aşamada kendisini nasıl kontrol edebileceği ve muhalefetin yeteneklerinden nasıl faydalanabileceğiyle ilgilidir. İkinci paket de anayasayla, anayasanın nasıl hazırlanması gerektiğiyle ilgilidir. Üç, seçimler için nasıl hazırlık yapılacağı, dördüncü paket de teröre karşı savaşın devam etmesi konusunda garanti verilmesidir.

 

Bence, Cenevre gösüşmelerindeki bu gelişmeler radikal muhalif gruplar dışında herkes için kabul edilebilirdir. Ancak onlar siyasi sürecin dışında bırakılabilir. Çünkü onlar anlaşma kabiliyetine sahip olmadıklarını ispatladılar.

 

Suriye krizinin çözümünün sürecinde Rusya, Suriye Kürtlerinin hak ve görevlerine nasıl bakıyor?

 

Suriyeli Kürtlere, anlaşmalara katılması gereken, tanınan diğer grupların her biri gibi, onların bir parçası olarak bakıyoruz. Haklarının, Suriye hükümeti çerçevesinde korunacağına inanmalıdırlar.

 

Rusya ile Amerika'nın dış politkalarında sert bir diyalog görüyoruz. Rusya ile Amerika'nın, aralarındaki sorunların çözümü yolunda işbirliği yapılması için bir kapı bulması ümidi var mı? Yani, bu çerçevede dünyadaki farklı bölgelerdeki çekişmelerin çözüme kavuşması için.

 

Bizim Amerika ile işbirliği yolu bulmamız gerekli ve şart. Uluslararası sahada rol üstlenmek istiyorsak, Rusya ve Amerika olarak bizlerin, yasaklı silahların önlenmesi, stratejilerimizin güvenliğini sağlamak ve güçlendirmenin yanı yanı sıra stratejiyle ilgili olan sorunların çözümü ve dünyanın değişik yerlerindeki sorunların çözümü için birbirimize destek olmanın yolunu bulmalıyız.

 

Herkes, Rusya ile Amerika'nın bu alanlardaki rolünün emsalsiz olduğunu ve hiç kimsenin bizim yerimize bu rolü üstlenemeyeceğini itiraf ediyor. Söz konusu sorunların çözümünde bizim rol almamız lazım. Amerika ile ilişkilerimizde yaşananlar tabii ki sevindirici değil. Obama yönetiminden kalan çok sayıda sorun var. Daha önce alınan kararlar şimdi yangın gibi önümüzde duruyor. Obama yönetimi gitmek üzereyken, Amerika'daki seçim sonuçlarıyla şok yaşadı. Beyaz Saray'da kaldıkları sürede kötü işler yapmak istediler. Her şeyden önce Rusya ile Amerika ilişkilerini bozmayı amaçlamışlardı.

 

Washington'da “Rusofobiya” ile yakalandıkları hastalıktan kurtulmak amacıyla birisinin çıkıp mantıklı bir şekilde düşünmesinin ne kadar zor olduğunu anlıyoruz. Yeni yönetimin göreve başlamasının üzerinden bu kadar ay geçti, kimse bu konuyu araştırmadı. En azından Rusya'nın Amerika'nın içişlerine karıştığını ispatlayan bir belge talep etselerdi. Sıradan halk her neyse ancak ben asla Amerikalı siyasetçilerin Rusya hakkında bu psikolojik düğüme yakalanacaklarını asla düşünmüyordum. Daha önce New York'ta çalıştığımda çoğuyla görüşmüştüm, ben onları farklı anlamıştım. Ancak şimdi Amerikalılardan gördüğüm şaşırtıcı. Şimdi, Rusya karşısında bu yönde hareket edenlerin doğal olmayan bir şekilde davrandığını düşünüyorum. Amerikalı politikacılar, bunun iyi bir şey olmadığını ve bir şekilde Rusya'ya karşı bu davranış ve düşünceye son vermeleri gerektiğini anlayacaklar.

 

Maalesef, kendi elleriyle kendilerini daha sonra içinden çıkılması zor olan duvarlara hapsediyorlar. Ama her neyse, onlar kendileri bu durumdan çıkmaya çalışmalı, aksi halde bu dertten ötürü yorulurlar. Bir kez daha tekrar ediyorum. Onlar Rusya’nın Amerika'nın içişlerine karıştığını ispatlayamadı. Bunun için elde bir tek sebep bile yok.

 

Amerika Birleşik Devletleri'nde gazete sayfalarında ve televizyon ekranlarında olanlar sadece aşağılamadır. Bu bizdeki bir ifade gibidir, özür diliyorum uygun bir kelime değil, ama bizde bu konuya “parmak emmek” denir.

 

Başkan Donald Trump ve ekibinin Rusya Federasyonu ile işbirliği yaratmak için seçimlerden önce açıkladıklarına karşı yanıtımız, tabii ki aynı şekilde Amerika ile işbirliği inşa etmektir. Her iki ülkenin başkanları ilk defa 7 Temmuz'da G20 zirevsi kapsamında Hamburg'da görüştü. Söz konusu toplant, iki başkan arasında gerçekleşen 3 telefon görüşmesinden sonra geldi. O toplantıda Suriye'nin güneyinde güvenli bölgenin oluşturulmasına karar verildi.

 

Bu şekilde, bizim birlikte çalışarak çözüm üretebileceğimizi ispatladık. Ki bu bölgelerin büyük bir bölümünün önemsediği bir şekilde uluslararası birtakım farklı sorunların çözümü içindi. Ayrıca Amerika ile Ukrayna sorununun çözümü için anlaştık. Daha önce planlandığı üzere o plan halen gücünü koruyor ve işliyor. Elektronik güvenlik ile ilgili ortaya çıkacak her türlü sorunun çözümü için her iki taraftan bir grubun oluşturulmasını görüşmek üzerinde anlaştık. Bazı ABD'li Kongre üyeleri, Başkan Trump'a böyle bir anlaşmanın yüzeysel olduğu eleştirisi yönelterek, Trump'ın şeytanla masaya oturduğunu söylediler. Bunun çocukça bir fikir olduğunu düşünüyorum. Mademki onlar Rusya ile elektronik alanda yasa dışı bir işbirliği yaptıkları konusunda bu kadar tereddütlü, bu durumda ben her iyi insanın, önemsediği ve şüphe duyduğu her konu hakkında karşısındakiyle doğrudan konuşabileceğini söylüyorum.

 

Uzun yıllarıdır Birleşmiş Milletler merkezinde elektronik güvenliği konusunda bütün dünya ülkelerinin faydalı olması için çalışıyoruz. Bu açıdan elektronik güvenliğiyle ilgili birçok belge ele aldık. Ancak onlar, bu konuyu doğrudan ve açık bir şekilde görüşmek istemediğimiz konusunda bizden şüphe duyuyor. Gerçekten bu konu zor. Amerikan toplumunun, Rusya ile diyalog kurulması konusunda mevcut yönetimin ellerini bağlamayacağını ümit ediyorum.

 

Rusya; Katar, Suudi Arabistan, Bahreyn gibi bazı Arap ülkeleri arasında yaşanan sorunların çözümünde nasıl bir rol üstleniyor?

 

Bu konu hakkında konuştuk, şimdi bu çekişmenin bütün taraflarıyla irtibat içindeyiz. Başkan Putin, birkaç kez telefonla Suudi Arabistan Kralı, Türkiye ve Mısır başkanlarıyla görüştü. Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri Veliahtı ve Katar Emiriyle de konuştu. Ben mevkidaşlarımla, Katar Dışişleri Bakanı'yla görüştüm. Diğer ortaklarımızla, Rus-Arap İşbirliği Forumu’na üye ülkelerle görüştüm. Başkan düzeyinde, söyleyeceklerimizi açık bir şekilde dile getirdik. Biz sorunun tarafların çoklu katılım ve önemsenmesi ile çözümün sürece müdahil bütün tarafların çıkarları esasına dayalı çözülmesini istiyoruz. Kuveyt Emiri’nin gösterdiği çabayı destekliyoruz. Bu çabanın tamamlanması ve bu kapsamda Rusya Federasyonu’nun faydalı olabileceği bir çalışma olursa, buna hazırız. Başka ülkelerin de bu konuyu çözmek için çaba sarfettiğini görüyoruz. Rex Tillerson o bölgedeydi, birtakım önemli görüşmeler ve çalışması oldu. Bildiğim kadarıyla, Fransa ve İngiltere Krallığı da yardım etmeye hazırdı. Biz söz konusu karışık durumu önleyecek ve dünyanın o önemli bölgesinin uzun vadeli gerginliğe sürüklenmemesi için her türlü konuda yardımcı olacağız.