Wekil Mustafayev’in yaşama sebebi: Kızıl Kürdistan
Röportaj: Xoşewi Mihemed
Wekil Mustafayev, Kızıl Kürdistan’ın yeniden kurulacağı umuduyla yaşıyor. 25 Mayıs 1923’te kurulan ve 8 Ağostus 1930’da ortadan kaldırılan Kızıl Kürdistan’ın merkezi Laçin kentiydi.
Kafkasya Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin eski başkanı Wekil Mustafayev, 1992 yılında Rusya ve Ermenistan’ın isteği üzerine yeniden Kızıl Kürdistan’ı ilan etmişti ancak, ömrü uzun sürmemişti. Musatafayev, bunu “Kürtler’in destek olmaması”na bağlıyor.
Kızıl Kürdistan’ı rüyasında görüyor ve ona olan umudunu “Bin beşyüz yıl da geçse, Kızıl Kürdistan kurulacaktır” sözleriyle dile getiriyor.
Wekil Mustafayev, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı...
Kafkasya Kürdistan Özgürlük Hareketi ne zaman kuruldu ve amacı neydi?
Hareketin amacı Kafkasya Kürdistanı’nı kurmaktı. İlk kongresini de 9 Haziran 1992’de yaptık. İlk kongrede başkan seçildim. Tarih profesörü Şeref Eşir başyardımcı, Ermenistan parlamenteri araştırmacı-yazar Ali Han Memo da yardımcı seçildiler.
Kürtler neden Çarlık Rusyası’na karşıydı?
Bu süreç, Çar Nikolay’ın ilk kez 1928’de Müslüman Kürtler’i katliamdan geçirmesi ve bizlerin yerine Ermeni, Yunan, Asur ve diğer kendine dost milletlerin topraklarımıza yerleştirme emrini vermesiyle başladı. Ayrıca, Rusya bizi etkisizleştirerek, Kafkasya Kürdistanı’ndan kolayca Osmanlı ve İran’a saldırma imkanı bulabiliyordu. Kürtler o zamanlar Rus otoritesine karşı Osmanlı’ya destek veriyordu. O düşmanlık günümüze kadar devam ediyor ve hala Kürtler’e güvenmiyorlar. Rusya tarafından Ermeniler, Yunanlılar ve Asurlular Kafkasya’ya getirilmişlerdi ama onlar orada yaşamlarını sürdüremediler. O bölgeler dağlık olduğundan Rusya çaresiz kalarak İran’dan Türkmenler’i, şimdiki adıyla Azeriler’i getirip oraya yerleştirdi. Rusya, İran’dan Türkmen getirip onlar için Azerbaycan’ı, Ermeniler için de Ermenistan’ı kurdu. Bizler ise Kazakistan ve Kırgızistan’a sürgün edildik. Bugüne kadar da Kürtler onların arasında yaşıyor. Azerbaycan ve Ermenistan’ın gizli arşivlerinden birçok bilgi elde ettim, onları kitabımda yayımladım.
Ne oldu da 1990 yılında Rusya siyasetini değiştirip, Azerbaycan’da Kızıl Kürdistan’ın ilan edilmesine desteğini açıkladı?
Azerbaycan 1991’de Sovyet Rusya’dan ayrılıp bağımsızlığını ilan edince, parlamentosu da Türk olduklarını, dillerinin Türkçe olduğunu ve topraklarının da Türkiye’ye ait olduğunu duyurdu. Onların meşhur bir sözü var; “Tek millet, iki devlet” diye. Rusya ve Ermenistan bu durumdan rahatsız olunca bizden Kızıl Kürdistan’ı ilan etmemizi istediler ve silah dahi gereken her türlü desteği sağlayacaklarını belirtiler. Bu desteği kara kaşımız kara gözümüz için değildi elbette. Azerbaycan, Türkiye’ye petrol ve doğalgaz gönderdiği içindi. Eğer bu petrol ve doğalgaz Kızıl Kürdistan’a gelseydi, bu sefer Rusya ve Ermenistan’a ulaşacaktı. Rusya kendi çıkarları için bir kez daha Kürtler’le dostane ilişkiler geliştirmek zorunda kaldı. Rusya kendi güvenliği için Azerbaycan ve Türkiye’ye komşu olmaktansa, Kızıl Kürdistan’a komşu olmayı tercih ediyordu. Ermenistan da Rusya’yla bağlantı için Kafkasya Kürdistanı’na ihtiyaç duyuyordu. Kürdistan kurulmadan Ermenistan rahat nefes alamayacaktır.
Kızıl Kürdistan Devleti’ni ilan ettiniz ama kısa ömrülü oldu. Neden?
1992 yılında Kızıl Kürdistan’ı ilan ettiğimizde Laçin başkent oldu. Kelbejer, Gubedli, Zengile ve Cebrayil şehirleri de devletin sınırları içinde yer aldı. İki ay sonra Rusya’nın isteği üzerine Moskova’ya gittim. Dışişleri yetkisiyle, yapılabilecek yardım ve ilişkilerimiz hakkında bir toplantı yaptık. Toplantıdan sonra Moskova Kürt Evi’nde çalışan Gürcistan’ın Tiflis şehrinden iki Kürt kardeş ve üç yetkili benimle görüşmek istedi. Beni bir odaya çağırdılar ve “Azerbaycan sana 3,5 milyon dolar ve Moskova’da bir ev verecek. Ayrıca oğlun için de yüksek kıdemli bir görev ayarlayacaklar. Yeter ki sen Kafkasya Kürdistanı’ndan vazgeç, oranın Kürdistan toprağı olmadığını, Azerbaycan toprağı olduğunu belirt” dediler. Onlara sert bir şekilde cevap verdim. Kürdistan topraklarının bizim namusumuz olduğunu namusumuzu da hiçbir zaman parayla satmayacağımızı söyledim.
Ama ne yazık ki PKK’nin eski Sovyetler ve Doğu Avrupa Sorumlusu Mahir Welat, başka bir arkadaşla, Rusya’dan Bakü’ye giderek Azerbaycan Hükümeti’ne “4 milyon dolar ve silah karşılığında Wekil Mustafyev’i buradan uzaklaştıracağız” demiş. O silahları Şehit Menaf’ın arabasıyla Van’a yolladılar. Türkiye devleti durumu öğrenince Menaf’ı şehit etti. Menaf yakın akrabamdı. Kafkasya Kürdistanı’nı kurban ettiler. Para ve silahları alınca, bana Abdullah Öcalan’ın yanına gitmem gerektiğini söylediler. Beni onun çağırdığını söylediler ve böylece beni oradan uzaklaştırdılar.
Öcalan’ı nerede gördünüz ve onunla ne konuştunuz?
Öcalan’la Suriye’nin başkenti Şam’da görüştüm. Çağrısı, Kafkasya Kürdistanı için artık çalışmamam içindi. Apo bana Büyük Kürdistan’ı ilan edeceklerini söyledi. Bu yüzden sözleri bende hoşnutluk yarattı. Bende ona, “Başkanım, eger sen komünizmi getirmek istiyorsan, Kürtler’in yüzde 70’ni öldürmemiz gerekiyor. Çünkü çoğunda Allah inancı var. Bunlar arasında; Müslüman, Alevi, Ehli Hak, Şebek, Kakai, İsmaili, Ezidi var ve hepsinde de Allah inancı var. Hiçbir zaman milletimiz inançsızlığı kabul etmeyecektir. Kalan yüzde 30’u da çevremizdeki devletler tarafından kafir diye öldürülecekler” dedim.
Kızıl Kürdistan’a Ermenistan ve Rusya’nın destek verdiğinden bahsettiniz?
Apo’ya, Ermenistan Başkanı’nın bize devamlı “Kafkasya Kürtleri’nin güvenini kazanmak için Ermenistan’a 200 gerillanızı getirin ve kendi toprağımızda güçlerinizi kurun” dediğini söyledim. Apo bana, “Ermenistan Başkanı’na git ve oraya 200 gerilla göndereceğimi söyle” dedi. Ben de Apo’ya “Sen kendin Ermenistan’a gel, orada başkanlık yap. Kafkasya Kürdistan’ı özgür ve güvenli bir yerdir” dedim. Ona, “Araplar’ın içinde ne işin var? Esad ve Suriye hiçbir zaman Kürdistan’ın kurulmasına izin vermeyecek. Ama Ermenistan buna hazır ve bazı Ermeni yetkililer bize gelip toprağınızda özgürce yaşayın diyor” dedim.
Abdullah Öcalan Ermenistan yetkililerine hiç teşekkür mesajı yolladı mı?
Öcalan bir mektup yazdı ve benden bu mektubu Ermenistan Başkanı’na ulaştırmamı istedi. Mektubu bana verdi. Ben havaalanına giderken Şam güvenlik güçleri önümü kesti ve mektubu benden aldı. Arapça bir şeyler söylediler ve mektubu götürdüler. Ben de Apo’yu arayıp mektubu benden aldıklarını söyledim. O da bana sorun olmadığını, başka bir mektup yazıp bana göndereceğini söyledi.
Öcalan mektubu size mi yolladı?
Moskova’da beş gün Apo’nun mektubunu bekledim. Sonra Mahir Welat yanıma gelip, “Apo’nun Ermenistan Başkanı’nın yanına benim gitmemi istemediğini, kendisinin gitmesini istediğini” söyledi. Ben de Mahir’e, ne Rusça ne de Ermenice bildiğini ve Ermenistan Başkanı’nın da ne Türkçe ne de Kürtçe bildiğini söyldim. Bu durumda nasıl anlaşabileceksiniz diye sordum. Bana yanında tercüman götüreceğini söyledi. Ben de ona, kimsenin devletin gizli sırlarını tercüman aracılığıyla anlatmayacağını söyledim. Bunun üzerine aramızda biraz kırgınlık oldu. Mahir sonra birisini gönderdi ama Ermeniler onu kabul etmedi. Şimdiye kadar o mektup onlara ulaşmadı zaten. Ondan sonra da Apo yakalandı.
Öcalan yakalanmadan önce ona Ermenistan’a gitmesini söylediniz mi?
Evet. Arkadaşlara birçok kez söyledim.Onlar bana güvenmeyerek, Rusya’ya ve Jirinovski’ye güvendi ve kendi elleriyle Apo’yu Türkiye’ye teslim ettiler. O yüzden Öcalan hapse girdi. Milletin önünü kestiler. “Wekil’in yanına gitmeyin,bizim 3-4 köye ihtiyacımız yok” diyorlardı.
Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanmasını ne derece acil ve gerekli görüyorsunuz?
Ulusal Kongre bu aşamada bir ihtiyaçtır. Kürtler’in şu an her zamankinden daha çok birliğe ihtiyacı var ama ne yazık ki bazı kimseler tarafından engel çıkartılıyor. Bazı kesimler kendini üstün görüp kongreye katılım oranlarının daha fazla olmasını istiyor. Ayrıca kongrenin Erbil’de Mesud Barzani ve Kürdistan Hükümeti’nin siyaseti altında yapılmasını istemeyenler var. Barzani güçlü ve yetenekli bir siyasetçidir. O dünyada neler olup bittiğini iyi takip ediyor ve ilerde ne olabileceğini tahmin edebiliyor. Bundan dolayı da ulusal kongre başkanlığı için Barzani’den başka alternatif yoktur. Kürt milleti, Barzani ne derse onu yapmalıdır.
Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı şu aralar sıkça konuşuluyor. Sizce bağımsızlığın zamanı geldi mi?
Tüm inancımla söylüyorum hem içerdeki hem de dışardaki hava bağımsızlık için çok uygundur. Bağımsızlığı istemeyenler, bahane uyduranlar bu konuda yalnızdırlar ve İran’ın etkisindeler. İran ne istiyorsa onlar da onu yapıyor.
WEKİL MUSTAFAYEV / PORTRE
1938’de Özbekistan’ın Semerkant şehrinde doğdu. Stalin tarafından Özbekistan’a sürülen Celali Kürtleri’nden olan Mustafayev 17 yaşında Rus Ordusu’na katıldı. Tıp eğitimi aldı ancak doktorluk yapmadı. 1955-63 yıllarında Sovyet Kızıl Ordusu’nda görev aldı. 1967’de hukuk fakültesinden mezun oldu. 1992’de kurulan Laçin Kürt Cumhuriyeti’nin başına getirildi ancak aynı yıl yönetim dağıldı.