ARTUKLU: Devlete göre ‘ayrılıkçı’, Kürt siyasetine göre ‘devletçi’

Diyarbakır (Rûdaw) – Artuklu Üniversitesi Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı Başkanı Ramazan Pertev, sınav dönemlerinde bölüme torpil faksları yağdığını söyledi.

 

2010 yılında “çözüm süreci”nin bir ayağı olarak açılan Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü bünyesindeki Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı, bugüne kadar başarılı birçok projeye imza attı.

 

Enstitü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım’ın, istifa edip HDP’den adaylığını açıklamasının ardından tekrar gündeme gelen bölüm ile ilgili Ramazan Pertev Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

 

Yaşayan Diller Enstitüsü ya da Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı’nın açılış sürecinde neler yaşandı?

 

2010 yılında hükümet çevrelerince –bize göre öyle değil- demokratik açılımın uygulamalarından biri olarak 90 yıldır inkar edilmiş bir dilin okutulacağı bölümlerin açılmasına karar verildi. Bunun ilk yeri Mardin oldu. 2010’da 3 hoca ile açıldı. Aynı yıl Yüksek Öğretim Kurulu’ndan (YÖK) öğrenci alım izni çıktı. Yüksek lisans öğrencileri alındı. Bir yıl sonra, Bingöl ve Alparslan Üniversitesi’nde enstitüler açıldı. O dönem isimle ilgili bazı sıkıntılar çıktı. Biz Kürdoloji olarak başvurmuştuk. Son anda Yaşayan Diller Enstitüsü olarak değiştirildi. Açılım doğrultusunda iki saat Kürtçe seçmeli ders gündeme geldi. Bizden rapor istendi. Bir yıl sonra tezsiz yüksek lisans öğrencileri almaya başladık. Hedef, bunların diplomalarını alıp Kürtçe öğretmenliği yapmasıydı. Bugün itibariyle bin 200 civarında mezunumuz var. Maalesef bunların 25’i atanmış durumda.

 

Zazaca’nın ayrı bir dil olduğunu savunan Bingöl Üniversitesi ile sıkıntılar da oldu…

 

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bizden, Zaza Dili ve Kültürü olarak bir kitap hazırlamamızı istedi. Bingöl Üniversitesi’nin diretmesiyle Zaza dili olayı gündeme geldi. Onlar MEB’i ikna ettiler, MEB bize Zazaca’nın ayrı bir dil olduğunu dayatmaya çalıştı. Biz hiçbir şekilde kabul etmeyince ilk çatışma başladı. Ama bizim dediğimiz gibi oldu. Kitap arkalı önlü, bir tarafı Kurdi (Zazaki), bir tarafı Kurdi (Kurmanci) olarak basıldı. Şu an resmi olarak 5’inci sınıflarda okutuluyor.

Kürdoloji bölümü hükümetin başlattığı “çözüm süreci” ile kuruldu. Ancak hükümete yakın bir çizgide durmadı. Sıkıntılarla karşılaştınız mı?

 

Sadece hükümetle değil, Kürt hareketleriyle de iletişimsizlik ya da algı problemi oluştu. Hükümete göre, biz “aykırı-ayrılıkçı” düşünen kadrolardan oluşuyorduk. Kürt siyasal hareketi tarafından da “sistemin hocaları”, “özel savaşın hocaları”, “kültür korucuları” olarak lanse edildik. Kötü bir dönemdi. Ama neyse ki, bu bitti. Şimdi, TZP-Kurdi, İstanbul  ve Diyarbakır Kürt Enstitüsü’nden arkadaşlar bizde master yapıyorlar. Hükümet de diğerleri de bize farklı gözle bakıyordu. Ama anlaşılan o ki doğru yapmışız.

 

Hükümete göre “ayrılıkçı”, Kürt hareketine göre “devletçi”… Siz kendinizi nerede görüyorsunuz?

 

Biz akademisyeniz. Elbette, her birimizin bir siyasal kimliği var. Ama bu hassasiyeti akademiye taşımıyoruz. Benim kişisel kanaatim, hükümetin aklındaki şuydu: Ehil bir Kürdoloji istiyorlardı. Kürtçe eğitim yapacak ama içeriğini bir Türk gibi dolduracak. Biz buna “terbiye edilmiş” ya da “ehil Kürdoloji” diyoruz. Ki bunun örnekleri var. Kimi üniversitelerde tam anlamıyla “ehil bir Kürdoloji” var. “Kürdistan” demeyip “Doğu Güneydoğu” diyen, “Kürt ulusu” değil de “Kürt topluluğu” diyen bir Kürdoloji’den bahsediyorum. Biz asla bunu kabul etmedik. Hoca profilimiz de buna uymadı. Bazı hocalarımız da belli bir siyasal gelenekten gelmiş, hapis yatmış devletin zulmünü görmüş insanlar. Böyle olunca, işler hesapladıkları gibi olmadı.

 

Bahsettiğiniz profil başından beri biliniyordu, buna rağmen nasıl izin verildi, göz mü yumuldu?

 

Hükümet dengelemeye çalıştı. Bingöl, Muş, Dicle, Dersim buralarda da Kürt Dili bölümü var. Oralarda hiçbir problem yaşanmadı. Artuklu’da ipin ucu kaçmıştı artık. Binlerce mezun, Kürdistan’ın 4 parçasından hocalar vardı. Önü alınamadı. Mardin de politik bir kent. Halkla da kucaklaşma oldu.

 

Gözaltı sürecine böyle böyle mi gelindi?

 

Bizim dosya son anda eklenmişti. Artuklu Üniversitesi’nde 2-3 yıldır yürütülen bir yolsuzluk soruşturması vardı. Bu bizi ilgilendirmiyor. Hatta biz sonuna kadar gidilsin dedik. Ama komik olan, bizim kayıt esnasında öğrencilerden aldığımız 50 lira “yolsuzluk” soruşturmasına delil olarak eklenmiş. Olsa olsa, idari soruşturma konusu olacak bir şey direkt, büyük bir yolsuzluk operasyonu ile ilişkilendirilmişti. Buradan bakınca bile komplo olduğu belliydi. Biz faaliyetlerimizin izlendiğini hissediyorduk. Toplumda “yolsuzluk” olumsuz olduğu için, bu yolla karalanmaya çalışıldık.

 

2010’dan beri, “benimsenmeyen profil”e rağmen 4 yıl çalıştınız. Neden 4 yıl sonra karalama ihtiyacı hissedildi.

 

Hoca profili, ders işleme tarzı, materyaller… Kadri Hoca’nın şahsında Kürdoloji vurulmak istendi. Mardin esnafı bize, “Sizin enstitü açıldıktan sonra Kürtçe’nin değeri arttı” diyor. Bizim her sınavımıza 2-3 bin öğrenci başvuruyor. Sanki Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) yapılıyormuş gibi. 4 bin öğrenci müracaat ediyor, sınav Kürtçe. Bunlar Kürtler için yeni şeyler. Bingöl açıyor, 20 kişi alacak, 30 kişi başvuruyor. İnsanlar, Kürdoloji’nin sahibinin neresi olduğunu hissediyorlar. Biz gerçek anlamda Kürdoloji faaliyeti yapmak istedik, yaptık. Böyle olunca da operasyon yapıldı.

 

Kadri Yıldırım gözaltına alındığında, kişisel bir tehdit hissettiniz mi?

 

Telefonlarımıza, maillerimize tehdit mesajları geldi. “Hem devletten para alacaksın, hem bölücülük yapacaksın, yedirmezler” diye bir tehdit mailleri geldi. Bunu yazan da bir akademisyendi. Türkiye’deki diğer üniversitelerden akademisyenlerden bize bu mailleri gönderdi.

 

Hangi üniversite?

 

Onu demiyorum. İlk açıldığımızdan beri bu mailler geldi. Her açıklamamızdan sonra 40-50 mail geliyordu. “Sizin orada ömrünüz çok kısa” gibi tehdit mailleri geliyordu. Doğu Perinçek, Aydınlık’taki yazısında bizi direkt hedef gösterdi.

 

Kadri Yıldırım gözaltına alındığında, sınav dönemlerinde “torpil fakslarının” geldiğini söylemişti. Geldi mi böyle fakslar?

 

Doğrudur geldi. Dayatıldı bize. AK Partili milletvekillerinden bize fakslar gönderildi. Kadri Hoca’nın faksına geliyordu. 10 tane öğrenci ismini gönderip, “bunların alınmasını istirham ediyorum” diye fakslar geldi. Biz ilk gün torpil yapmayacağımıza dair bir karar aldık.

 

Hiç torpil yapılmadı mı?

 

Asla. Alınan bütün öğrenciler kendi hakkıyla, kalemiyle bilgisiyle girmiş öğrenciler var. Kişi, Kürt yazarı, onlarca yıl yazmış, çizmiş. Yazılı sınavı geçip, mülakata kadar gelmişse, ayrıcalığı var. Asla, kurum oturup “şu kişinin adamı, bu kişinin adamı bunu alalım” gibi bir karar almadı. Torpil isteği çoktu, ama yapılmadı. Hedef olmamızın önemli bir nedeni de buydu.

 

Kadri Yıldırım, HDP’den aday adaylığını açıkladı, bunu “Kürdoloji’nin kimlik beyanı” olarak mı okuyalım?

 

Kesinlikle hayır. Enstitümüz ilk günden, bütün Kürt siyasal hareketlerine aynı mesafededir. Kuzey’deki bütün hareketlere eşit uzaklıktayız. Başka şansımız yok. Biz oranın herhangi bir cemaatin, örgütün arka bahçesi olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Kendi kararı. Biz istemiyorduk, çünkü Kadri Hoca en az 20 yıl daha Kürdoloji’ye hizmet edebilecek biriydi. Maalesef kararını öyle verdi. Umarım bizi olumsuz etkilemez.

 

Bundan sonra Kürdoloji’de hedefiniz nedir?

 

Her şey de bir emekleme dönemi vardır. İnanmadığımız hiçbir şeyi yapmayacağız. Açıklamakta zorlanmayacağımız hiçbir şeyi yapmayacağız. Burası devlete ait bir kurum. Yarın YÖK bir yazı gönderir, enstitüyü kaldırabilir. Emekleme dönemini geçtik, artık ders kitapları yazıyoruz. Rahat bırakılırsak, Kürt akademisinin temelini oluşturabiliriz. Polonya ile öğrenci değişimi programı yapıyoruz. Bu yıl 2 öğrenci göndereceğiz. Orada 3 ay kalacak. Güney Kürdistan ile zaten yapıyoruz. İlk günden itibaren Duhok, Zaxo, Amediye üniversiteleri ile harika bir ilişkimiz var. Hem onlar bize öğrenci ve materyal gönderiyor, hem biz onlara...

 

Ramazan PERTEV / PORTRE


Diyarbakır doğumlu. Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunu. Uzun yıllar serbest pedagog/psikolojik danışmanlık yapmış olan Pertev, 2011 yılından beri Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü, Kürt Dili ve Kültürü Ana Bilim Dalı’nda öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Pertev, Zarok û Çîrok-Destpêka Pedagojiya Kurdî (Çocuk ve Masal-Kürt Pedagojisine Giriş/2008), Ferhenga Kerbelayî (Kürtçe-Farsça Manzum Sözlük/2012), Folklora Kurdî (Başlangıçtan Günümüze Kürt Folkloru/2013) adlı kitaplara imza attı.