Fakıbaba istifasından sonra Rûdaw’a konuştu: Allah şahittir Kürtler için canımı veririm

AK Parti üyeliği ve milletvekilliğinden istifa eden Ahmet Eşref Fakıbaba İYİ Parti'ye geçti. Fakıbaba istifa gerekçelerini açıklarken AK Parti'de yaşanan yolsuzluk, demokraside geriye doğru gidiş ve özelde de Şenyaşar Ailesi'nin adalet arayışının sonuçsuz kalmasını gösterdi.

Fakıbaba, “Bizim kuruluş felsefemizde yolsuzluk yoktu, hırsızlık yoktu ama son zamanlarda bunlarda bir artış oldu. Bunlara yönelik çok insan da eleştirilerde bulunmasına rağmen bunda bir düzelme olmadı. Ben de bir düzelmenin olmadığını görünce, Şanlıurfa hak ettiği hizmeti de alamayınca (ayrılmaya) karar verdim” dedi.

Şenyaşar Ailesi’nin ‘adalet’ talebine karşı AK Parti’nin gerekeni yapmadığı yönündeki değerlendirler konusunda da Fakıbaba, “Ben terör olayı olmadığını öğrendiğim an hemen gerekli yerlere bilgi verdim. Vicdanen çok rahatım. Dedim ki bana göre, vatandaşın anlattığına göre bu bir terör olayı değil. Yani ben bunu en üstlere anlattım. Bir barışın sağlanması gerektiğini söyledim” dedi.

Ahmet Eşref Fakıbaba, istifasına, neden İYİ Parti’yi tercih ettiğine ve Kürt sorunun çözümüne dair Rûdaw muhabiri Ferdi Sak’ın sorularını cevapladı:

Dah önce çeşitli gerekçeler belirttiniz ama bir kez daha sizden dinlemek istiyoruz. AK Parti’den neden ayrıldınız?

AK Parti kurulduğunda belli bir felsefesi vardı. Milliyetçi, muhafazakar ve demokrat bir partiydi. Fakat maalesef daha sonra bu demokratlık yavaş yavaş ortadan kalktı. Yani bizim kuruluş felsefemizde yolsuzluk yoktu, hırsızlık yoktu ama son zamanlarda bunlarda bir artış oldu. Bunlara yönelik çok insan da eleştirilerde bulunmasına rağmen bunda bir düzelme olmadı. Ben de bir düzelmenin olmadığını görünce, Şanlıurfa hak ettiği hizmeti de alamayınca (ayrılmaya) karar verdim. İlk kuruluş fikrinde fakirlik yoktu yasak yoktu; ama son zamanlarda hakikaten bunlarda bir artış oldu. Ben de karar verdim ve İYİ Parti'ye geçirmemde fayda var dedi. Biz anket yaptırdık, anketlerde İYİ Parti önde görünüyordu ve biz de İYİ Parti'ye geçmeye karar verdik

Hırsızlık dediğiniz, yolsuzluk dediniz. Bizzat tanık olduğunuz gördüğünüz olaylar nelerdir. Bir belediye başkanından bahsetmiştiniz…

Şu var: Ben bir Belediye Başkanı var, şu oldu bu oldu diyemem. Yani bir hakim veya savcı olmamız lazım… Ama bunlar ne zaman belli olur, iktidar değişikliğinde, hesaplara bakılır, ne olduğu görülür, algı mıdır yalan mıdır, doğru mudur diye… Ama bir yerde 60 kişinin 60'ı da bundan bahsediyorsa bunun en azından araştırılması gerekir. Araştırılmadığı zaman rahatsızlık oluşur. Ben şimdi belediye başkanı şunu yaptı, bunu yaptı diyemem ama Şanlıurfa'da hep konuşuluyordu bunlar. Fakat kim ne yaptı diye savcının, hakimin gelip incelemesi lazım.

Size göre AK Parti en çok hangi konularda yanlış yaptı? İç siyasette mi ekonomide mi güvenlik alanında mı?

Bence siyasette en önemli şey güvendir. Yani sadece siyasette de değil mesleğinizde de hekimlikte de… Bütün her şeyin başında insanın güven vermesi gerekir. Biz ilk başta çok çok güven verdik fakat gittikçe bu oylarımızdan da olduk. Eğer şu anda %35'te isek. Biz bunu niye kaybettik diye kendi kendimize sormamız gerekiyor. Bana göre burada halkın güvensizliği gelişti, güvensizlik gittikçe pekişiyor. Güven gittikçe düşüyor.

AK Parti hükümetinin diğer ülkelerle ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz özellikle komşu ülkelerle?

Şöyle aslında… Ben dış siyasetten uzak bir insanım ben, bir hekimim.  Tarım Bakanlığı yaptım ama işte emin olun siyasetle ilgili (AK Parti) şunu doğru yaptı, bunu doğru yaptı demem doğru olmaz.

Biliyorsunuz, Türkiye'nin en önemli, en büyük sorunu Kürt sorunu. AK Parti son 7 yılda yürüttüğü politikalarla Kürt sorununun çözümünde geriye doğru gitti. Siz bunu neye bağlıyorsunuz? AK Parti'de bulunan siyasetçiler özellikle Kürt seçmenlerin oylarıyla seçilenler, bu geriye gidiş nedeniyle Ak Parti'deki en yetkili kişi olan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı çıktı mı? Siz mesela, karşı çıktınız mı bu politikalar değiştirilirken?

Yani eğer vatandaşlarımız sorunum var diyorsa siyasetçi o sorunu çözmek zorundadır. Yani Kürt sorunu, Alevi sorunu, gayrimüslim sorunu, azınlık sorunu, hepsi demokrasi çerçevesi altında mutlaka çözülmesi gereken önemli sorunlardır. Zaten biz bunun için geldik. Dedik ki biz demokratik açılımla her şeyi halledeceğiz. Yani demokrasi sadece Kürtlerin, Türkleri, Arapların değil hepimizin sorunudur ve biz muhafazakar demokrat bir parti olarak başladık. Ama ama demokraside bir azalma oldu. Oysa ben şöyle görüyorum: Türkiye bir mozaiktir. Yani Kürtsüz bir Türkiye olmaz, Arapsız Bir Türkiye olmaz. Türksüz olmaz, Lazsız olmaz, Çerkessiz olmaz. Hepimizin beraberliği Türkiye'yi oluşturuyor. Hepimizin oluşu zenginliktir ve Türkiye için, bölge için en büyük güçtür. Bu bağlamda mutlaka ve mutlaka Kürt kardeşlerimizin ne problemleri varsa, onların mutlaka derhal, acilen çözülmesi gerektiğine inanan bir insanım.

AK Parti’nin Kürt politikalarında geriye gidişini neye bağlıyorsunuz?

Esasında demokraside bir geriye gidiş var. Demokraside geriye gidiş olduğu için bu herkesi etkiliyor. Beni de sizi de onu da baktığınız zaman ülkede yasakların hakikaten fazlalaştığını görüyorsunuz. Yasakların daha fazla oluştuğu bir Türkiye’de olduğumuz kanaatindeyim.

Neden İYİ Parti'ye tercih ettiniz?

Meral Akşener mükemmel bir lider. Yani tam bir Anadolu kadını, çok samimi çok dürüst. Hiçbir zaman din, dil, ırk ayrımı yapmayan bir kişi. Onun hakkında da işte Kürtlere iyi davranmıyor falan diye bir algı çıkarıyorlar. Oysa bu doğru değil. Ben onu yakından tanıyorum. Ciddi ve samimi bir insan ve özellikle Kürtlere karşı çok saygısı olan bir insan. Bunu yürekten inanarak söylüyorum. İnşallah yarın iktidara geldiğimiz zaman bunun böyle olduğunu bütün Kürt kardeşlerimize göstereceğiz. Ben kendisiyle uzun konuştu. Kendisi Kürtlere karşı, insana karşı çok çok saygılı ve bu konuda mükemmel bir insan olduğunu düşünüyorum.

Sizce Meral Akşener Kürtlerden destek alabilecek mi?

Yani alır veya almaz onu ben bilemiyorum. Kardeşiniz olarak biz inşallah bugüne kadar Güneydoğu'da kimsenin alamadığı tanımadığı insan haklarını (vereceğiz) Sadece Kürtlere değil Araplara da İstanbul'daki Kürtlere de Lazlara… Herkesle vereceğiz; çünkü bu bir insan hakkıdır. Kürtlerin Kürtçe konuşması, Kürtçe dilini öğrenmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ahmet Fakıbaba Allah'ın izniyle bunun bir garantisi olarak görülebilir. Bundan emin olsun zaten siyasetçilerin görevi gidersiniz hakla konuşursunuz nedir sizin probleminiz dersiniz. Eğer bunu çözebiliyorsanız siyasetçisiniz, çözemiyorsanız zaten siyaset yapamazsınız. Yoksa herkes birinci sınıftır, kardeşimizdir, seviyoruz demekle olmaz. Pratikle olur bu işler. Yani şimdi Kürt kardeşlerimiz, Alevi kardeşlerimiz diyecek ki Allah razı olsun bak Meral Akşener geldi. Gerçekten haklarımızı verdi dedirteceğiz Allah'ın izniyle. Ben Kürtlerin bir Anadolu kadınına sahip çıkacağına yürekten inanıyorum.

Sizce Kürt sorunu nasıl çözülür?

Bir defa çözmek için kararlı olacaksınız bu bir. İkincisi halkla oturacaksın arkadaş sizin sorununuzu çözmeye geldik diyeceksiniz. Halkın istediği çözümler uygun olmayabilir ama samimi bir şekilde, aldatmaca olmadan gerekli, haklı olan haklar verilir. Eğer istediği şey haksızsa, ben yıllarca belediye başkanlığı yaptım açık ve net bir şekilde izah edilir. Bu Kürt halkının çok samimi ve dürüst bir halk olduğuna inanan kişilerden birisiyim. Onun için karşılıklı oturulup konuşulduğu sürece çözülmeyecek hiçbir sorunun olmadığı kanaatindeyim

AK Parti'den ayrıldınız ama AK Parti ve MHP'nin kurduğu ittifak var. Sizce önümüzdeki seçimi de birlikte kazanabilirler mi, ne diyorsunuz bu konuda?

Tabii buna halk karar verecek ama biz kazanmamaları için çalışacağız. Yalnız ben şunu söylüyorum. Bu 6 parti var ya Millet İttifakı. Bu Türkiye'nin mozaiğidir, bunların bir araya gelmesi Türk demokrasisi açısından mükemmel bir olaydır. Ben buna zaten Millet İttifakı demiyorum. Demokrasi ittifakı diyorum. Millet İttifakı Allah'ın izniyle iktidar olursa göreceksiniz. Biz sorunları çözeceğiz. Mutlaka çözülmesi gereken sorunlarla insanlar hayat boyu yaşayamaz.

Siz demokrasi ittifakı diyorsunuz ancak baktığımızda HDP bu ittifakın içinde yer almıyor. HDP'nin İYİ Parti tarafından o blokta istenmediği biliniyor. Siz bunu nasıl görüyorsunuz?

HDP'ye oy veren 6 milyon insan var. Onlar benim kardeşlerim. Benim kırmızı çizgim terördür, terör nereden gelirse gelsin… Ben açık ve net konuşan bir kardeşinizim, ben teröre karşı olan bir insanım. Biz işimizi vatandaşla halletmek zorundayız. HDP'ye gelince ben sizin sorularınıza çok samimi cevaplar veriyorum. HDP'ye oy veren 6 milyonun hepsi birinci sınıf Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır, ha içerisinde gerçekten PKK'lı varsa PKK sempatizanı varsa ben bunları hariç tutuyorum. Benim sözlerim çok samimidir ancak şunu konuşmak lazım. HDP eğer şunu derse arkadaş ben PKK ile kesinlikle irtibatımı kestim. PKK bir terör örgütüdür ama ben Türklerin de Kürtlerin de partisiyim. Ben Kürtlerin haklarını sonuna kadar koruyacağım diyorsa tabii ki bu benim başımın üstünde yeri olan bir anlayıştır, yoksa terör örgütünü eğer kınamazsanız, terör örgütüne terör demezseniz Türkiye'de yaşayan insanlar da, Kürtlerin çok büyük bir kısmı da buna karşı çıkar. Benim inanışım bu. HDP şunu demeli ki ben sırtımı teröre dayamıyorum, PKK ile ilişkim yoktur; ama Kürt halkının temsilcisiyim. Herkes oy verir buna ama ben terörle beraberim, terörü kanamıyorum, lanetlemiyorum derse o zaman Kürtler de bu işi kınar diye düşünüyorum.

Şenyaşar Ailesi biliyorsunuz uzun zamandır Türkiye'nin gündeminde olan bir konu ve siz ‘Ben 11 ay haber bekledim bu konuda’ demiştiniz. Siz AK Parti'nin hangi yetkilisinden ne gibi bir haber beklediniz, nasıl bir talebiniz oldu?

Şimdi şöyle: Ben o zaman bakandım, ilk anda terör olayı dediler ve gerçekten olayı görmedim ve bilmiyordum sonradan kısa zaman içerisinde anladım ki.. Bakın ben ne hakimin ne savcıyım. Allah iki tarafa da yardım etsin. Yani ben hiçbir zaman tek taraflı da konuşmuyorum ancak bana ilk başta terör denildi, ben hakikaten terör zannettim. Zamanla bunun terör olayı olmadığını gördüm. Keşke olmasaydı keşke ölülerimiz olmasaydı, o kardeşlerimiz yaşıyor olsalardı. Ne kadar mutlu olurduk. Hatta ben şunu söyledim: Biz seçimi kaybetseydik de o insanlar ölmeseydi, yaşıyor olsaydı. İnsan hayatı benim için her şeyden daha önemli. Ben terör olayı olmadığını öğrendiğim an hemen gerekli yerlere bilgi verdim. Vicdanen çok rahatım. Dedim ki bana göre, vatandaşın anlattığına göre bu bir terör olayı değil. Yani ben bunu en üstlere anlattım. Bana göre bir terör olayı değildir ve bir barışın sağlanması gerektiğini söyledim. Anlattığım büyüklerim de bu konuda tedbir alınması için hemen devreye girdiler; ancak sonu ne oldu tam bilemiyorum. Ama ciddi bir şekilde ben elimden geleni yaptım: Ben Kürt kardeşlerime şunu söylüyorum: Allah şahittir, Ahmet Fakıbaba Kürtler için canını verir. Onun için ben söz veriyorum: Allah'ın izniyle, yani ne gerekirse Kürtler için yapacağımıza inanıyorum. Sadece Kürt meselesi değil, demokrasinin gelişmesi için de … Avrupa'daki demokrasinin belki aynısı olmayabilir ama hiç olmazsa Avrupa'ya yaklaşan bir demokrasi için biz de el ele vereceğiz . Altılı masadaki bütün genel başkanların fikri de böyle. İnşallah demokrasi ittifakı kazanır ve biz bu işten de kurtulmuş oluruz.

Biliyorsunuz Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye ile çok yönlü ilişkileri var. İYİ Parti iktidara gelirse bu konuda nasıl bir politika izlenecek?

Onlar bizim kardeşlerimiz. Yani. Azerbaycan'la ilişkilerimiz neyse sizlerle de ilişkilerimizin öyle olması gerekir. Bir farkı yok yani, ben öyle düşünüyorum. Yani ben Kürt Bölgesinden de seçilmeyebilirim. Farz edelim ki Ankara'dan seçildim. Benim için fark etmez, oradaki Kürtler benim kardeşim, canım akrabam… Azerbaycan ne ise benim için Kuzey Irak da o. El ele vermemiz lazım. Güçlü olmamız lazım akrabalığımızı arttırmamız lazım. Bu işler öldürmekle olmaz, sevgiyle olur, saygı ile olur. Azerbaycan'la ilişkimiz nasıl iyiyse sizlerle de öyle olması lazım. Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi benim için çok değerlidir. Bırakın ekonomik durumları, şunu bunu, insani görevimizdir. Gitmeliyiz, gelmeliyiz beraber olmalıyız.