Erbil (Rûdaw) - Gazeteci Serdar Akinan 2012-2014 yılları arasında Suriye’deki sanayi tesislerinde bulunan makinelerin sökülerek Türkiye'ye taşındığını iddia etti.
Akinan isim vermeden Ankara temsilcisi bir kadın gazetecinin eşinin bu işte önemli rol üstlendiğini kaydetti.
Dikkatler Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat ve eşine yönelince Fırat ve eşi yaptıkları açıklamalarla iddiaları reddetti.
Ancak Suriye'deki sanayi tesislerinin yağmalandığı iddiası daha önce de birçok kez yazılmıştı.
Bu iddiayı dile getirenlerden biri de defalarca Suriye'de bulunan ve Suriye konulu çok sayıda yazı kaleme alan Gazete Duvar yazarı, gazeteci Musa Özuğurlu.
Musa Özuğurlu bugünkü yazısında da Halep'teki fabrikalarda bulunan makinelerin nasıl sökülerek Türkiye'ye getirildiğini yazdı.
Rûdaw’ın sorularını da yanıtlayan Musa Özuğurlu, Halep'teki makinelerin kamyonlara yüklenerek sınır bölgelerindeki kentlere getirildiğini ve o dönem çekilen bazı görüntülerin de bunu teyit eder nitelikte olduğunu kaydetti.
Sadece fabrikalardaki makinelerin değil hastanelerin de Türkiye tarafına taşındığını belirten Özuğurlu, dün konuştuğu Suriye Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği yönetim kurulu üyesinin kendisine aktardığı bir bilgiyi de paylaştı.
Özuğurlu, söz konusu yönetim kurulu üyesinin Suriyeli bir iş insanlarının Türkiye'deki bir fabrikada kendi makinasına rastladığını ve bu konuda savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ancak sonuç alamadığını aktardığını söyledi.
Söz konusu makinelerin Maraş'ta görüldüğünü söyleyen Musa Özuğurlu'ya sorduğumuz sorular ve cevapları:
Rûdaw: Suriye'deki Sanayi bölgelerindeki makinaların Türkiye'ye taşındığı iddiası gündemde. Bu makinaların taşınması ne zaman başladı, halen devam ediyor mu?
Musa Özuğurlu: Aslında şöyle. Yani savaş başlar başlamaz, 2011 yılından itibaren bu tür bilgiler gelmeye başladı ve bu o kadar yaygın değildi. O dönemlerde organize bir şekilde yapılmıyordu. Önce daha çok küçük gruplar tarafından yapılan bir takım faaliyetlerdi bunlar. Hatta şöyle bir örnek vardır. İdlib'te daha ilk gösterilerin başladığı zamanlarda 2011’de oradaki bir hastane tamamı ile sökülüp Türkiye tarafına geçirildi. O dönemde ÖSO ile diğer gruplar arasında bu hastane nedeniyle çatışmalar yaşandı. Yani o derece. 2011'e kadar dayanıyor. Fakat daha sonrasında bu silahlı grupların daha büyük örgütler gibi ortaya çıkması yani El-Nusra, IŞİD, Hamza Tümeni… Yani bunlara benzer bir takım örgütler düzeyinde ortaya çıkmasıyla bu iş çok daha geniş bir şekilde, profesyonel bir şekilde yapılmaya başlandı. Özellikle de Suriye'nin kuzey ve kuzey doğusu bu işlerin yapıldığı yerler oldu. Yani şöyle bir şey söyleyeyim: İşte Rakka taraflarında Deyrezor taraflarında, o bölgelerde gerçekten de tarihi eserler söküldü. Türkiye'ye götürülen birtakım mozaikler var. Bunlar hala ortaya çıkmış değiller. Bunların nerede oldukları belli değil. Hatta bununla ilgili şöyle bir şey yaşadım ben. Suriye Müzeler Müdürlüğü ile röportaj yaptığım sırasında şunu söylemişti: ‘Bizden çalınan o kadar çok tarihi eser var ki… Almanlar bizi arayıp soruyorlar. Yani savaş halinde olmalarına rağmen arayıp soruyorlar. Bu eserleri yakaladıkları zaman bunlar size mi ait diye arayıp soruyorlar. Fakat biz Türkiye Kültür Bakanlığı'na başvurduk, onlar bize cevap bile vermediler bu eserlerle ilgili olarak. Yani bu da bir örnek o dönem yaşananlara dair. Daha önceki yazılarımda değindiğim bir konuydu. O nedenle bugünkü yazımda dile getirmedim ama böyle bir şahitliğim de vardır. Diğer yandan tabii şöyle bir şey de var; 2012'den itibaren de Halep olsun diğer bir takım bölgeler olsun mesela petrol ilkel şartlarda çıkarılan bir şeydi. Bu petrol El Nusra ve IŞİD gibi örgütler tarafından çıkartılıp kamyonlara yüklendi ve Türkiye tarafına geçirildi. Yani o dönemlerden itibaren bildiğimiz bir takım kalemlerin öne çıktığı bir kaçakçılık söz konusuydu Suriye'den Türkiye'ye yönelik olarak.
Daha çok Halep'teki sanayi tesislerinden mi çıkarılıp getirirdi bu makineler?
Tabii, yani neredeyse tamamı oradan. Neccar bölgesi çok geniş bir alan, koskoca bir kent, bir sanayi kenti ve bu bölgedeki fabrikaların da şöyle bir özelliği var: Çok çok eski makinalar değil bunlar. Suriye sonuçta gelişmekte olan bir ülke ve o dönemde yeni bir kalkınma hamlesi içinde yapılmış. Dolayısıyla oraya gelen makineler Uzakdoğu'dan yeni gelen makineler. Böyle bir özelliği var ve o yeni makineler da iş adamlarına özel. Hani bir takım seri numaraları ile gelen makineler, daha çok tekstil ve başka üretimlerle ilgili orta ve büyük ölçekli makineler. Onlar oradaki silahlı gruplar tarafından alınıyor ve kamyonlara yüklenerek Türkiye'ye gönderiliyor. Hatta ve hatta şöyle bir şey de yapılıyor. Bazı makineler testereler ile kesiliyor hurda haline getiriliyor. Yani hurda demir olarak satılıyor. Düşünebiliyor musunuz o makineler taşınamayacakları için paramparça edilip hurda niyetine satılıyor. Yani Neccar bölgesinde bu yapıldı. Bu durumlara maruz kalan işletme sayısı bin kadardır. Tabii Halep'in diğer bölgelerinde de yapıldı bu. Afrin tarafında da daha çok tarımsal ürünler ve yer altı yer üstü zenginliklerinin, zeytinliklerin çalındığını görüyoruz. Bunlar özellikle son yıllarda Türkiye'nin yapmış olduğu operasyonlardan sonra sonra gelen haberler.
Peki bu makineler hangi güzergahlar üzerinden Türkiye'ye getirmiş ve Türkiye'de nerelerde kullanılmış? Türkiye'de nasıl bir pazar oluştu?
Türkiye içerisinde isim olarak soruyorsanız herhangi bir isim bilmiyorum ben ama şöyle söyleyeyim: Bu mallar oradan şu şekilde getiriliyor: Daha önce Halep'te herhangi bir şekilde iş yapmış birileri orada o makinaların olduğunu biliyor ve Türkiye üzerinden siparişi veriyor.
Yani o silahlı gruplara mı sipariş veriyorlar?
Tabii tabii, evet aynen. Tıpkı online alışveriş yapar gibi bu adamlara sipariş veriyorlar. ‘Bunları istiyoruz’ diyorlar. Hatta Neccar’da bir iş adamı anlattı bana. Dedi ki ‘parça bile istiyorlar’. Makinenin bir parçası Türkiye'deki makinenin parçasına uyuyor diye oradan parça siparişi bile vermişler düşünebiliyor musunuz? Bunun yanında tabi o makinenin o ekipmanın o demir yollarının raylarının tırlara yüklenerek Türkiye tarafına geçirildiği görüntüleri vardır. Bir kaç sınır kapısı var, doğrusu hangi sınır kapısından geçirildiğini bilmiyorum ama hepsinin kullanıldığını zannediyorum. Yani Bab el Hava başta olmak üzere diğer bazı sınır kapıları kullanıldı bu iş için ve bugün dediğim gibi bunların görüntüleri var. Ve bunlar daha çok Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesi'ndeki işte Gaziantep ona benzer şehirler... Hatta sanayileşmiş şehirlerdeki birtakım işadamlarına satıldı. Bunlar orada bulunan bir takım Suriyelilere de satıldı. Neccar’dakiler bunu biliyorlardı. Kendi işlerine uygun bir takım makineleri oraya götürdüler. Sadece bu makineler değil sınır bölgesinde bulunan illerdeki bazı özel hastanelere işaret edildiğini biliyoruz. Yıllardır buralarda ciddi faaliyetlerin olduğu yönünde kuvvetli iddialar var.
Hangi özel hastaneler, isimlerini biliyor musunuz?
Hayır doğrusu isim olarak bilmiyorum. Ama özel hastaneler olduğu özellikle Suriye'nin ilgisinin olduğu birtakım hastaneler olduğu yönünde bir takım ifadeler var. Ben gidip gördüm mü, hayır o yüzden ben iddia olarak söylüyorum bunu. Yani bir gazeteci olarak sonuçta benim için bir iddia bu. Ama şu var: Birkaç kaynaktan duyduğumuz şeyler bunlar. Bunun yanında zaten işte diğer bildiğimiz şeyler zeytinyağıydı şuydu buydu, resmi şeylere girmiş durumda. Yani ithal diye geçiyor ama o makinalarla ilgili dediğim gibi videolar var. Yani bunların kamyonlara yüklendiği, bu kamyonlarla Türkiye geçirildiğine dair birtakım görüntüler de var. Halep'te hem Halep Sanayi Odası Başkanının anlattıkları hem de oradaki sanayi şehrinin içerisindeki bir takım iş adamlarının bize anlattığı şeylerdir ki bunlar da bir takım devletlerin, uluslararası kurum ve kuruluşların iddialarıyla o görüntüler birleştirildiği zaman açık sarih bir şekilde yapılmıştır diyebiliriz.
Bu makineler Türkiye'de hala sanayide mi kullanılıyor yoksa onlar da parçalanıp yok mu edildi ya da satıldı mı?
Kullanılanlar var. Ben dün Suriye Sanayi Odaları Birliği'nin yönetim kurulunda olan bir kişi ile görüştüm, ismini vermek istemedi. Şunu söyledi: ‘Bazı işadamları Türkiye'ye geliyorlar ve Türkiye'de kendilerine ait makinaları görüyorlar fabrikalarda ve diyorlar ki bu makine bana ait ve mahkemeye gidiyor. Mahkeme bunu kabul etmiyor. Yani demek ki savcılığa şikayet ediyor ve savcılık da takipsizlik kararı veriyor. Yani bunu kast ediyor olabilir ama bir şekilde bu makinalar Türkiye'de mahkeme konusu bile olmuş.
Var mı elinizde mahkemelere, savcılıklara başvurularla ilgili belge?
Hayır elimde böyle bir belge yok. Ama doğrusu adam bunu bana anlattıktan sonra şehir ismi de yani Kahramanmaraş ismini de verdikten sonra ben bu konuyu araştıracağım. Savcılığa mutlaka bir dosya gitmiştir veya işte savcılığa bir şikayette bulunulmuştur, savcılık da takipsizlik kararı vermiştir. Yani buna bakacağım. ‘Kahramanmaraş'ta başvuruda bulundum bu başvurumuz kabul edilmedi’ diye bir beyanı var. İsmini vermek istemediği için ben zaten yazıma da yazamadım. Ama şunu söyleyebilirim: Suriye'de Sanayi Odaları birliği var. Bu kişi orada yönetim kurulu üyesi. Şam'da Faris el Şihabi var. Bu da Suriye Sanayi Odaları Birliği Başkanı. Çok yoğun olduğu için görüşmedik beni yönetim kurulu üyesine yönlendirdi. Faris el Şihabi’nin zaten defalarca bu konu ile ilgili beyanatları var. Çünkü özellikle Halep sanayisi ve ticareti ile ilgili. Bu meseleleri çok iyi biliyor. Bir zamanlar Halep Ticaret Odasının kapısında Erdoğan'ın posteri asılıymış, Erdoğan için çok ağır ifadeler kullanılıyormuş. Bunu bile yapmışlar o dönemde. Yani bu konu ile ilgili tepkileri o kadar büyük Suriyelilerin.
Halen devam ediyor mu bu taşıma?
Yok artık devam etmiyor. Bunlar özellikle 2012 ile 2014 yılları arasında oldu yani o El Nusra gibi örgütler hatırlayacak olursak Halep’in doğusunda hakimdiler. Suriye yönetimi ile aralarında çok şiddetli çatışmalar yaşandı ve oralar geri alındı. O dönemin iddialarıdır bunlar. 2014'te biz orayı ziyaret ettiğimiz zaman bunlar bitmişti ve fabrikalar yeni yeni tekrar faaliyete geçmişti. Yani sonrasında işte 600-700 fabrikanın tekrar çalışmaya başladığı yönünde bilgiler aldık. O bölge terör örgütlerinden kurtarıldığı için normal hayatına başlamıştı.
Peki en çok hangi silahlı gruplar bu işi yaptı?
El Nusra. Özellikle El Nusra ve hakim olduğu zamanlarda IŞİD. IŞİD’i Neccar bölgesi için söylemiyorum ama diğer bölgelerden petrolün ve diğer birtakım zenginliklerin çalınması, bunların ticareti ile ilgili olarak IŞİD. Bir de çalınan hastane ve Afrin ve diğer yerlerden zenginliklerin çalınması en başta ÖSO (daha sonra Milli Ordu'ya döndü) daha sonra da Milli Ordu tarafından yapıldı bunlar.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın