ABD'nin eski Bağdat Büyükelçisi Douglas Silliman, Rûdaw’a verdiği özel mülakatta Kürdistan Bölgesi’nin özerklik ve özyönetiminin bazı kesimlerin hedefinde olabileceğini belirterek, Kürt liderliğinin destek için Bağdat'taki taraflarla yakın temas halinde kalmasının isabetli olacağını ifade etti.
Douglas Silliman, Erbil yönetiminin Kürdistan Bölgesi'ni zayıflatmaya çalışan çevreleri iyice teşhis etmesi gerektiğine ancak Kürtlerin kendi aralarındaki probelmeleri de çözmesinin öneminli olduğuna vurgu yaptı.
Irak içerisinde güçlü bir Şii milliyetçi grubunun ülkenin Şiilerin hakimiyetinde olması gerektiğine inandıklarına dikkat çeken Silliman bu grubun ülkedeki diğer bileşenleri de bu çerçevesinde hareket etmeye zorladığını belirtti.
Kürdistan'ın istikrarı ABD için çok önemli olduğuna dikkat çeken Silliman, “Amerikalılar olarak Kürdistan Bölgesi'nde iş fırsatları bulduk, daha iyi ve daha karlı iş sözleşmeleri yaptık, iyi bir iş ortamı bulduk. Kürdistan Bölgesi'nin istikrarı, Irak ve bölgenin istikrarı açısından önemlidir ki Washington yönetimi de bu konuyu önemsemektedir” dedi.
Kürtlerin Irak Anayasasından yaralanamadıklarının altını çizen Silliman, aynı zamanda kendi aralarındaki çekişmelerden dolayı Bağdat’a ortak bir mesajla gidemediklerini ve hatta çoğu zaman birbirlerini güçsüz düşürmen için Bağdat’ı bir baskı kartı gibi kullandıklarını söyledi.
ABD’nin Peşmerge Güçleri’ne verdiği desteğin devam edeceğine inandığını ifade eden ABD’li diplomat, “Peşmerge anayasal bir güçtür, ancak Kürdistan Bölgesi’deki liderler ellerindeki kaynakları makul ve etkili kullanabilmek için koordineli bir şekilde çalışmalı” şeklinde konuştu.
Silliman ayrıca ABD’nin Erbil'e veya Bağdat'a herhangi bir sorunun çözümünü dayatamayacağını ifade etti.
ABD'nin eski Bağdat Büyükelçisi Douglas Silliman ile yapılan söyleşinin tamamı şöyle:
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi Başbakanı, yardımcısıyla birlikte Bağdat'ı ziyaret etti. Amerika Birleşik Devletleri başbakan ve yardımcısını bir arada gördüğünde Kürdistan Bölgesi’ni daha fazla destekleyecek mi?
Douglas Silliman: Bu iyi bir soru. Halihazırda asıl sorun da bu. Başbakan Mesrur Barzani'nin geçen hafta Washington'a yazdığı mektupta söylediği gibi, mevcut Irak politikasında Kürdistan Bölgesi'nin özerkliği tehdit altında. Öyle görünüyor ki Irak içerisinde kimi güçler ve bazı uluslararası çevreler Kürdistan Bölgesi'ni ve özerkliğini zayıflatmaya çalışıyor. Bu nedenle Kürdistan Bölgesi liderliğinin destek toplamak için Bağdat'taki taraflarla yakın temas halinde kalması ayrıca Kürdistan Bölgesi'ni zayıflatmaya çalışan çevreleri de iyice teşhis etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Kürdistan Bölgesi liderliğinin kendi içindeki dostlarıyla iletişim halinde kalmasının da iyi bir fikir olacağına inanıyorum.
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi'ni zayıflatmak isteyen çevreler kimler?
Douglas Silliman: Farklı yerlerde farkı çevrelerin olduğunu düşünüyorum. Irak içerisinde güçlü bir Şii milliyetçi grup var, ülkenin Şiilerin hakimiyetinde olması gerektiğine ve diğer Irak bileşenlerinin de bu düşünce çerçevesinde çalışması gerektiğine inanıyorlar. Azınlıkların ve Kürdistan Bölgesi'nin Bağdat'ın hakimiyeti altına girmesini istiyorlar. Bir ölçüde İran'ın da benzer bir isteğinin olduğunu düşünüyoruz. İran'ın Kürdistan Bölgesi'ndeki çeşitli çevrelerle verimli ve uzun soluklu ilişkileri olduğunu biliyoruz. Genel olarak Kürdistan Bölgesi'nde muhalifi olan Kürtlere yönelik askeri saldırılarından da görüldüğü gibi İran çıkarlarının Kürdistan Bölgesi tarafından zarara uğratılmayacağından emin olmak istiyor. Öncelikli olarak da Tahran rejimine muhalefet edenler için güvenli bir sığınak haline gelmemesini istiyor.
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi Başbakanı 13 Eylül'de yaptığı açıklamada Erbil yönetiminin Irak hükümetine bilgilendirme konusunda çok net olduğunu ancak Bağdat'ın federal bir şekilde hareket etmediğini söyledi; ABD hâlâ Kürdistan Bölgesi'nde federal sistemin istikrarını savunuyor mu?
Douglas Silliman: Kürdistan'ın istikrarı ABD için çok önemli. Bu durumun 2003 sonrasında yaşanan sürece kadar uzandığı kanaati olabilir ancak esasen bu anlayış ABD’nin askeri müdahalesinden öncesine kadar uzanıyor ki akabinde Saddam Hüseyin'in devrilmesine vesile oldu. Kürdistan Bölgesi bizim için her zaman dost ve destekleyici olmuştur. Amerikalılar olarak hepimiz Kürdistan Bölgesi'nde iş fırsatları bulduk, daha iyi ve daha kazançlı iş sözleşmeleri yaptık, çalışmak için iyi bir iş ortamı bulduk. Kürdistan Bölgesi'nin istikrarı, Irak’ın geneli ve bölgenin istikrarı açısından önemlidir ki Washington yönetimi de bu konuyu önemsemektedir. Bana göre sorun şu; Kürdistan Bölgesi liderliği, hem bölge hem de Kütler adına Irak Anayasasında kendilerine tanınan gücü hiçbir zaman kullanamadı. Yılardır Kürdistan Bölgesi'nin farklı kesimleri ve çeşitli fraksiyonları arasında çekişmeler yaşanıyor. Bazen de Kürt gruplar bir diğerine karşı kendisini güçlü kılmak için Bağdat’ı kullandı. Dolayısıyla Kürdistan Bölgesi için en iyi stratejinin belki de Bağdat'la ortak bir dille konuşması olduğunu düşünüyorum. Sayın Neçirvan Barzani ve Sayın Mesrur Barzani’nin Bağdat'ı ziyaret ettikleri sırada aynı mesajı taşımaları oldukça önemli. Diğer Kürt liderlerinin de Bağdat hükümetine verecekleri mesajların birbirine yakın ve koordineli olması önem taşımaktadır.
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi, Bağdat'ta haklarının korunmadığını hissettiği zaman ABD'den yardım beklentisine giriyor. Sizce ABD’den böyle bir beklenti olması doğru mu?
Douglas Silliman: Sanırım bu haklar derken neyi kast ettiğinizle alakalı. Kuşkusuz ABD, Kürdistan Bölgesi'nin özerkliğinin korunduğu ve Erbil ile Bağdat arasında iyi ilişkileri destekleyen Irak anayasasındaki maddelerin uygulandığını görmek istiyor. Bağdat'ta görev yaptığım sırada Erbil ve Süleymaniye'yi sık sık ziyaret ederek Irak anayasasında yer alan maddelerin uygulanması konusunda koordine oluşması için çalışıyordum. Bence, eğer Iraklı Kürtler ABD'nin Kürdistan Bölgesi'nin çıkarları doğrultusunda Bağdat'a askeri müdahalede bulunacağını düşünüyorsa şunu söylemeliyim ki bunun gerçekleşme olasılığı çok uzak bir ihtimal. Ancak ABD uzun süredir Peşmergeye askeri yardım sağlıyor. Açık söylemem gerekirse biz hükümet olarak müşterek tugaylardaki Peşmergelerin maaşlarının önemli bir kısmını ödüyoruz. Erbil ile Süleymaniye arasında devam eden bölünmeler nedeniyle yalnızca birkaç Peşmerge birliği bu ortak tugaylarda toparlanabildi. Kürdistan'ın diğer kesimlerinde özel ve bağımsız olarak birleşik tugaylarla veya Kürdistan'ın diğer kesimleriyle koordineli olmayan Peşmerge güçleri var. Bu nedenle, güvenlik açısından bakıldığında bile, Kürdistan Bölgesi liderliğindeki bölünmeler, Irak İçişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Heşdi Şabi veya diğer paramiliter birimlerle güvenlik konularını tartışmayı ve birleşik bir cephe oluşturmayı çok daha zor bir hale getiriyor. ABD de Peşmerge Güçlerini desteklemeye devam edecektir. Peşmerge anayasal bir güçtür, ancak dediğim gibi Kürdistan Bölgesi’deki liderler ellerindeki kaynakları makul ve etkili kullanabilmek için koordineli çalışmalı.
Rûdaw: Al-Monitor'un haberine göre Kürdistan Bölgesi Başbakanı Joe Biden'a bir mektup gönderdi. Böyle bir mektup hakkında bilginiz var mı?
Douglas Silliman: Evet, mektubun tamamını görmedim ama medyada mektupla ilgili çıkan haberleri gördüm. Dediğim gibi Sayın Mesrur Barzani’nin Başkan Biden'a yazdığı mektubun içeriği Kürdistan'ın özerkliğinin tehlike altında olduğunu, Bağdat, İran ve farklı çevrelerden bu statüsüyü zayıflatmak isteyen bir takım güçlerin var olabileceği şeklinde. Bence bu mesaj Başkan Biden'ın anlayabileceği ve takdir edeceği türden bir mesaj. Ancak tekrar söylüyorum, çoğu Kürt bunu tanımasa da Washington yönetimi Kürdistan Bölgesi'ni Irak'ın bir parçası olarak görmeye devam edecektir. Kürdistan Bölgesi'nin ekonomik büyümesini desteklemeye devam edeceğiz ve söylediğim gibi ortak Peşmerge tugaylarını desteklemeye devam edeceğiz. Kürdistan Bölgesi liderliğinin Bağdat'la iyi ve daha koordineli ilişki içerisinde olmalarına yardımcı olmaya çalışacağız. Ancak bu işin Kürdistan Bölgesi siyasi liderliği tarafından yapılması gerekiyor. ABD, Bağdat'a Kürdistan Bölgesi'yle ilgili dayatmada bulunamaz. Fakat de biz Erbil ile Bağdat arasında petrol gelirleri, bütçe ve güvenlik koordinasyon anlaşmalarını güçlü bir şekilde destekliyoruz. Yani kısaca ABD, Kürdistan Bölgesi hükümeti değildir.
Rûdaw: ABD 2005'ten bu yana Irak ve Kürdistan Bölgesi'nde federal sistemin garantörü oldu. Halen garantörlük yapıyor mu? Bu statüyü koruyabilir mi?
Douglas Silliman: Açık söylemem gerekirse, bu konuyla ilgili söylenenler ABD misyonunun çok abartılmasından ibaret. Sistemi askeri açıdan korumaya yönelik Irak ya da Irak Kürdistanı ile hiçbir anlaşmamız yok; Bölgedeki diğer müttefiklerimizle dahi yok. Ne Suudi Arabistan'la, ne İsrail'le, ne de BAE'yle. Kimseyle böyle bir ilişkimiz yok, NATO dışında ülkeler hariç. Dolayısıyla Irak Kürtleri, ABD'nin tek taraflı olarak Kürdistan'ın yardımına gelmesini beklememelidir. Biz Erbil'le çalışıyoruz, Süleymaniye'yle çalışıyoruz, Bağdat'la çalışıyoruz. Müzakerelerin kolaylaştırılması ve Kürdistan için daha iyi bir anlaşmaya varılması için teşviklerde bulunuyoruz. Ancak iyi niyetle hareket ettiğinden emin olmak Kürdistan hükümetine bağlı bir durum. Aynı şekilde Bağdat yönetiminin de iyi niyetle yaklaşması gerekiyor. Belirli olarak bunu Bağdat’ta yapmak oldukça zor. Çünkü Irak hükümetinde ve Irak siyasetinde Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan liderliğiyle farklı ilişkileri olan birçok değişik grup var. İlişkilerdeki bu gerilimin ve her iki tarafın birbirine yönelttiği suçlamaların çözüme kavuşturulması için diyaloğu kolaylaştırıcı çabalarımızı sürdüreceğiz. ABD, Erbil'e veya Bağdat'a herhangi bir sorunun çözümünü dayatamaz.
Rûdaw: Çok teşekkür ederim Sayın Süleyman.
Douglas Silliman: Çok teşekkür ederim.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın