Erbil (Rûdaw) - Başbakan Neçirvan Barzani, “Suriye Kürtleri'nin birleşik bir Suriye çerçevesinde bir çözüm bulmaya çalışması gerektiğine inanıyorum. Rejimle diyalog ve müzakere etmeleri gerekiyor” dedi.
Washington merkezli Al Monitor’e konuşan Başbakan Barzani, bağımsızlık referandumu sürecinde Türkiye ile bozulan ilişkilere ilişkin, “Türkiye'nin bize karşı kullanabileceği çok sayıda kritik nokta vardı ve bunu yapmayı tercih etmedikleri için çok müteşekkiriz” ifadelerini kullandı.
Referandum sonrasında Türkiye’nin sınırları ve Kürdistan petrolünü taşıyan boru hattını kapatmadığını hatırlatan Barzani, Ankara ile ilişkilerinin düzeldiğini söyledi.
Başbakan Neçirvan Barzani’nin, Al Monitor ile yaptığı röportajın ayrıntıları şöyle:
İlk sorum Kürt bağımsızlık referandumunda meydana gelen çalkantılı durumdan sonra şimdi Bağdat ile ilişkileriniz nasıl? Bazı çelişkilerin üstesinden gelebildiniz mi, mevcut durumda Bağdat ile ilişkileriniz nasıl?
Elbette referandumdan sonra zor bir dönemden geçtik. Muhtemelen 1991'den bu yana yaşadığımız en zor dönemlerden biriydi. Fakat eski hükümetle olan sorunlarımızın bir kısmını, eski Başbakan Haydar El-Abadi ile birlikte çözebilirdik. Sınırlarımızdaki hava sahası açılabilir, havaalanlarındaki ambargoyu kaldırılabilidi. Irak ulusal seçimlerine katılma fırsatımız oldu. Kürt bloğu olarak önemli başarılar elde ettik. Kürdistan Demokrati Partisi (KDP) Irak parlamentosunda en çok sandalye alan Kürdistan partisi oldu. Açıkçası, bu sonuç Kürdistan'daki siyasi durumun ve Kürdistan'daki siyasi partilerin katkısının Irak için hala önemli olduğunu kanıtladı. Ve özellikle de KDP'nin marjinalleştirileceği varsayımı üzerine hesaplar yapanların yanlış yolda olduğu kanıtlandı. KDP açıkça dikkate alınması gereken bir güç olmaya devam ediyor.
Ayrıca Bağdat'ta hükümetinde de yer aldık ve hükümette aktifiz. Şu anki Başbakan Adil Abdulmehdi'nin daha dostane yaklaştığını görüyoruz. Ancak gerçek şu ki, Irak'taki sistem tek bir birey etrafında dönmüyor. Başka birçok oyuncu ve unsur var. Ancak şu anda Bağdat'la olan ilişkimizin eskisinden çok daha iyi olduğunu gönülden söyleyebilirim.
Bize herhangi bir örnek verebilir misiniz?
Zorlu dört yıl geçirdik. Derin, uzun ve karanlık bir tünele takılıp kaldık. Şimdi tünelin sonunda ışık görüyoruz. Bütçe konusunda uzlaşma sağlayabildik. Sonuç tam istediğimiz gibi olmadı ancak aramızda karşılıklı anlayış var.
Yani başlangıçta kararlaştırıldığı gibi bütçedeki yüzde 17'lik payınızı alıyor musunuz?
Bakın, bütçe konusu son derece politikleşmişti ve yüzde 17 olarak kabul edilmesi için Irak Başbakanının önünde engeller vardı. Bu yüzden her iki tarafın faydasına olacak bir şey için pazarlık yaptık. Bağdat ile aramızda soğumanın olduğu bu dönemde pragmatik olmalıydık. Ancak bu, tüm sorunlarımızın çözüldüğü anlamına gelmiyor. Bu, devlet memurlarının ödenmemiş maaşları sorununu ele almamızı sağlayan geçici bir formüldür. En azından maaş sorunu giderildi. Bir sonraki mali yıla ilişkin ulusal bütçe taslağı hazırlanmadan önce, bütçenin tüm ayrıntılarını tartışmak için bir yılımız olacak. Kavgalardan kaçınmak istiyoruz.
Maaşlar verildiğine göre, ekonomi de iyileşme olacak mı?
Evet, Allah'a şükür ekonomi iyiye gidiyor. Şehir merkezine, çarşıya giderken bunu hissedebilirsiniz. Finansal kriz nedeniyle bazı altyapı çalışmaları durdurulmuştu, şimdi çalışmalar başladı. Birçok özel şirkete ve özel sektör bankasına borçluyuz. Onları geri ödemeye başladık. Bunların hepsi iyi haber. Bağdat ile ortak gümrük ücretlerini öngören proje konusunda anlaştık. Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KRG), gümrük ücretlerini merkezi hükümetle uyumlu hale getiriyor.
Bu, Türkiye ile birlikte Habur sınır geçişi için de geçerli midir?
Evet, her yerde. Hepimiz Iraklıyız ve sınır sorunu çözüldü. Kürdistan Bölgesi sınırları ile merkezi hükümet bölgesi sınırları arasında birçok kontrol noktası vardı. Şimdi bu kontrol noktalarını kaldırdılar, böylece ticaretin önü açıldı.
Bahsettiğiniz Kürdistan Bölgesi'nin sınırları referandumdan bu yana değişikliğe uğradı. Irak güçleri, Kerkük dahil tüm tartışmalı bölgelere girdi. Bu tartışmalı bölgelerin mevcut durumu hakkında konuşabilir miyiz? Şimdi ne olacak?
Terim oldukça açık: “Tartışmalı bölge”. Bu tamamen onlara ait olmadığı anlamına gelir. Bu bölgelerin kontrolünün kimin elinde olduğu ayrı bir konu. Ancak bu durum söz konusu bölgelerin “tartışmalı bölgeler” olması gerçeğini değiştirmez. Başbakan Adil Abdulmehdi ile konuştuğumda, ona istikrarlı bir Irak’a sahip olmamız ve farklılıklarımızı çözmemiz için iki sorunun çözülmesi gerektiğini söyledim: Bütçe sorunu ve tartışmalı bölgeler konusu. Tabii ki başka problemler de var, ama önce bunlara konsantre olmamız gerekiyor.
Irak Kürdistan Bölgesi’nin Başkanı olarak bu önceliklerinizden biri mi olacak?
Kesinlikle. Sürekli Bağdat'a gidiyorum ve sadece iki hafta önce oradaydım.
Şu an bu ilişkiyi yöneten kişi olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Evet, elbette. Bu iki konuyu çözmek, Başkan olarak öncelikli konulardan biri olacak. Kerkük'ten bahsettiniz. Gelir paylaşımı sözleşmemiz varsa ve Kürdistan adil payını alırsa, Kerkük'ün hangi kısmının kime ait olduğu otomatik olarak netleşecektir.
Halen tartışmalı bölgeler sorunun anayasasının 140'ıncı maddesine göre referandumla çözüleceğine inanıyor musunuz?
Evet, elbette.
Irak Başbakanı bunu anladı mı?
Bakın, Irak’ta Kürt meselesini tamamen içselleştiren ve anlayan hiçbir siyasetçi yok.
Bunun sebebi nedir?
Çünkü yıllardır bizimle birlikte. 1980'lerden beri bizimle. Yanımızda, muhalefetin bir parçası olan bir savaşçıydı. Savaşçı arkadaşlarıyla işbirliği yaptık. Onu çocukluğumdan beri tanıyorum. O bir arkadaş ve sorunlarımızı ele almak istiyor ve içtenlikle bunu yapmaya devam edeceğini umuyoruz.
Ancak Irak'taki sistemin birey odaklı olmadığını söylemiştiniz. İran bu sistemde belirgin bir şekilde görünüyor. İran, Irak’ta çok etkili bir oyuncu. Buna katılıyor musunuz?
Elbette İran'ın Irak'ta önemli bir rolü var. İran ile Irak arasındaki ilişkiler, basit ikili ilişkilere indirgenemez. İran ve Irak'ın çok uzun bir ortak sınırı var. İki ülke arasındaki ilişkiler karmaşık ve çok katmanlı. Dini dinamikler, sosyal dinamikler ve ticaret var. Irak'ın elektriğinin yaklaşık yüzde 45'i İran'dan geliyor. İran ile Irak arasındaki ticaret yaklaşık 11 milyar dolar.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı bu ticaretin durmasınnı isterse ne yaparsınız? Bu seni zayıf bir duruma sokmaz mı? Kürdistan bu konuda kendi politikasını mı oluşturuyor yoksa Bağdat'la koordineli mi çalışıyor?
Bu konuda Bağdat ile büyük bir işbirliği var. Örneğin Bağdat, İran’dan satın alınan elektrik arzı ve doğal gaz gibi belirli maddeler üzerinde belirli istisnalar olması gerektiğini söyledi. Bunun formülü, bu hizmetlerin ödemelerinin dolar cinsinden değil Irak dinarlarında yapılması gerektiğidir. İran bu formülü kabul etti. Bağdat’ın verdiği kararların bu konuda bağlayıcı olduğunu düşünüyoruz.
Diğer büyük, önemli bir komşunuz da Türkiye. Onlar da referanduma şiddetle karşı çıktı. Ankara ile ilişkileriniz nasıl?
Referandum sırasında ve sonrasında geçen süreyi göz önünde bulundurursanız, Türkiye'nin bize karşı kullanabileceği çok sayıda kritik nokta vardı ve bunu yapmayı tercih etmedikleri için çok müteşekkiriz. Ne sınırlarımızı kapattılar, ne de petrolümüzü Türkiye'deki ihracat terminallerine taşıyan boru hattını kapattılar. Artık ilişkilerimiz düzeldi ve iyiye gidiyor.
Türkiye şu anda burada askeri olarak çok daha aktif görünüyor. Kürdistan İşçi Partisi'ne (PKK) hava saldırılarıyla saldırıyor ve sivil ölümlerine neden oluyor. Bu sebeple yerel halk tarafından Türkiye’ye karşı büyük protestolar yapıldı. Türkiye ile PKK arasında sıkışıp kaldınız gibi görünüyor. Önümüzdeki dönemin Başkanı olarak, Türkiye ile PKK arasındaki barış görüşmelerini canlandırmaya yardım etmek ister misiniz?
Sadece bir hatırlatma olarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yılki yemin törenine katıldım. Bu referandum sonrası ilk ziyaretimdi. Bunu her zaman çok açık ve net bir şekilde söyledim: PKK Türk müdahalesine gerekçe sunuyor. Kürdistan Bölgesinin bu tür gruplar tarafından komşularımıza karşı faaliyet göstermesi için güvenli bir bölge olarak kullanmasını kabul edemeyiz. Bu nedenle, Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarını anlamalıyız. Ancak, bu durum uzun bir süredir devam ediyor olsa da, askeri olarak bu sorun tamamen çözülmez.
Diyaloğun yeninden başlatılması gerekiyor. Şimdi Cumhurbaşkanı olan Sayın Erdoğan ile Başbakan olduğu dönemde barış ve diyalog atmosferinin oluşmasına katkıda bulunmak için görüşebildik. Diğer tarafı (PKK) da barış ve diyalogun ileriye dönük tek gerçekçi yol olduğuna ikna ettik.
Siz halen bu grupla yani PKK ile diyalog ve barış görüşmeleri yapılacağına inanıyor musunuz? Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onlarla ve “terörist olmayan” Kürtlerle müzakere etmek istemediği görülüyor.
Amaç bu konuyu tam olarak çözmekse, bu grupların sürece katılması gerekiyor.
Tutuklu PKK lideri Abdullah Öcalan'ın da bunun bir parçası olması gerekiyor mu?
Bundan şüphe yok, anahtar muhataplarından biri olmalıdır.
Ancak bu arada Amerikalılar güya, PKK'yi Suriye'deki ortaklarından, Demokrat Birlik Partisi'nden (PYD) ve onun bir kolu olan Kürt Halk Savunma Birlikleri'nden (YPG) ayırmaya çalışıyorlar. Suriye'deki her iki Kürt grubunu da Kandil Dağları'ndaki PKK liderliği ile tüm bağlarını koparmalarını ve Suriye'deki tüm Kürtlerle birlikte yaşayabilecekleri bir ortam hazırlamaya ve böylece Türkleri sonsuza dek mutlu bir şekilde birlikte yaşamaları için ikna etmeye çalışıyor. Sizce bu gerçekçi mi?
Buna inanmıyorum. Halen kuzeydoğu Suriye'de hâkim olan Kürt kuvvetleri, PKK ile güçlü bağlara sahipler ve tüm talimatlar kandil tarafından veriliyor.
Amerikalıların YPG'yi Kandil'den ayırma konusunda sizin desteğinizi istediklerine ilişkin duyumlar alıyorum. Bu doğru mu?
Hayır. Fakat Amerikalılar bizden bu grupları Türkiye ile iyi bağlar kurma konusunda teşvik etmemizi istedi.
Suriye Kürtlerine tavsiyeniz nedir? Suriye rejimiyle mi konuşmalılar?
Suriye Kürtlerinin birleşik bir Suriye çerçevesinde bir çözüm bulmaya çalışması gerektiğine inanıyorum. Rejimle diyalog ve müzakere etmeleri gerekiyor.
Onlara bunu yapmalarını söyleyen Amerikalıları görmezden gelmeliler mi?
Amerikalıları görmezden gelme meselesi değil. Amerikalılar, Suriye'deki varlıklarının IŞİD'i yenmekle ilgili olduğunu söyledi. Onların müdahalesinin asıl amacı buydu. Gerçek şu ki, rejim hala orada ve Suriye Kürtlerinin belirli haklar elde etmek için rejimle konuşması gerekiyor.
Başkan Beşar Esad, onlara herhangi bir hak vermeye hazır mı? Görüştüğüm PYD ve YPG liderleri “hayır” dediler.
Şu anda rejim, üstünlüğün kendisinde olduğunu düşünüyor, ancak gerçek şu ki Suriye'de halen çok fazla istikrarsızlık var. Hükümet, Suriye’nin tümünde egemenliği sağladığı Kürtlerin haklarını verme konusunda kendine güven duyacak. Rejim sorunlarını Kürtlerle çözmenin yolunu bulmaları gerektiği gerçeğiyle başa kalacak.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın