Emekli büyükelçi Ceylan yanıtladı: Şam’da büyükelçilik açmanın artı ve eksileri ne olur?

14-12-2024
Necmi Orta @necmi_orta6565
Etiketler Mehmet Fatih Ceylan Suriye Heyet Tahrir eş-Şam Büyükelçilik
A+ A-

Türkiye'nin eski NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Fatih Ceylan, Suriye’de sular durulmadan büyükelçi düzeyinde bir yetkilinin Şam’a tayin edilmesinin “sorgulanmaya açık bir tasarruf olarak nitelendirilebileceğini” söyledi.

Ceylan, BM ve Türkiye’nin terörist listesinde bulunan HTŞ’nin ülkenin idaresinde nasıl bir yol izleyeceği birçok “belirsizlik” taşıyorken aceleyle atılacak adımların sonuçlarının etraflıca değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

SMO içindeki HTŞ’ye yakın grupların bu oluşuma fiilen katılmaları halinde SMO içinde gerilimlere vesile olabileceğini belirten Mehmet Fatih Ceylan, “Bu takdirde HTŞ ile SMO arasındaki ilişkilerin yeni ve tehlikeli boyutlar kazanması olasılığı galebe çalabilir” dedi.

Emekli diplomat, HTŞ’nin meşru bir yönetime dönüşmesinin bundan böyle atacağı adımlara ve ortaya koyacağı tutumlara bağlı olduğunu söyledi.

2013-2018 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin NATO Daimi Temsilciliği görevini yürüten Emekli Büyükelçi Fatih Ceylan, Suriye'deki gelişmeler ve Türkiye'nin Şam'da büyükelçiliğini yeniden açması ile ilgili Rûdaw'ın sorularını yanıtladı.

Rûdaw: Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği'nin 14 Aralık'tan itibaren faaliyete geçeceğini duyurdu. Sizce Ankara açısından hele ki Heyet Tahrir eş-Şam hala terör listesindeyken, böyle bir adımın artıları ve eksileri neler olur?

Mehmet Fatih Ceylan: Birçok ihtilafa gebe bir ülkede önceden mevcut bir Büyükelçiliğin yeniden faaliyete geçirilmesi sürecinde diğer bölge ve bölge dışı ülkelerin yaklaşımlarını izleyip, değerlendirmek olağan karşılanabilir. Bu çerçevede, sürecin ilk aşamasında, dolayısıyla sular durulmadan, Büyükelçi düzeyinde bir yetkilinin Şam’a tayin olunmasını sorgulanmaya açık bir tasarruf olarak nitelemek mümkündür.

Kaldı ki nezdine Büyükelçi atanan Şam’da gücü ele geçiren Heyet Tahrir eş-Şam gibi BM ve Türkiye’nin terörist listesinde bulunan bir oluşumun yönetimi üstlendiği ve ülkenin idaresinde nasıl bir yol izleyeceği birçok “belirsizlik” taşıyorken aceleyle atılacak adımların sonuçlarını etraflıca ve baştan değerlendirmek gerekir. Bu gözlem tabiatıyla dış politika hamlelerinde herhangi bir ideolojik kalıbın tarafı olmayan, dolayısıyla her türlü olası sonucu nesnel ve önceden hesaplanmış bütüncül yaklaşımlar temelinde düşünen ülkeler açısından geçerlidir.

Suriye’de  Baas rejiminin yıkılması ertesinde ülkedeki olayların ne yöne everilebileceğinin Büyükelçilik kanalıyla sahadan olabildiğince izlenmesi için açık kanallara gereksinim olduğu söylenebilir. Diğer yandan, bu kanalların niteliği ve ne ölçüde sürdürülebilir olacağı şimdilik ciddi bir soru işareti oluşturmaktadır.

Mevcut durumda her ne kadar kimi çevreler HTŞ’yi “parlatmak ve pazarlamakla” meşgûl olsalar da kökleri ve tutumu esasen yakından bilinen HTŞ’nin ülke yönetiminde sekter yollara başvurması Suriye toplumunun çeşitli kesimlerinde gerilimin yükselmesiyle sonuçlanacak tehlikeli bir tabloya vücut verebilir. Bu nitelikteki bir ortamda Büyükelçiliğin etkili faaliyet yürütmesi ise imkansız hale gelebilir. Sahada beklenebilecek olası ve düşündürücü sonuçlar ışığında Büyükelçilik açma kararının bir aşamadan sonra ters tepmesi olasılığı bulunduğunun yadsınması zordur.     

Rûdaw: HTŞ’nin Şam’da kurduğu yeni geçiş hükümeti İdlib’deki yönetiminin devamı niteliğinde. Türkiye’nin desteklediği Suriye muhalefeti Suriye’de kurulacak olan yeni yönetim içerisinde nasıl bir yer alır? HTŞ ile bu konuda bir anlaşmazlık yaşanırsa ne olur?

Mehmet Fatih Ceylan: Bilindiği kadarıyla SMO bünyesindeki kimi gruplar, HTŞ’ye yakınlık duymakta, hatta HTŞ zihniyetini benimsediklerini ortaya koyan yaklaşımlar sergileyebilmektedirler. SMO içindeki bu grupların HTŞ’ye fiilen katılmaları halinde SMO içinde şimdiden öngörülmesi zor gerilimler ortaya çıkabilir. Bu takdirde HTŞ ile SMO arasındaki ilişkilerin yeni ve tehlikeli boyutlar kazanması olasılığı galebe çalabilir.

Buradaki temel mesele, HTŞ’nin Suriye’nin gelecek yönetiminde kendisi dışındaki diğer gruplara, bunların nüfuz ve güçleri açısından ne ölçüde yer vereceğinde düğümlenmektedir. HTŞ’nin olabildiğince adil ve dengeli bir temsiliyet zemini için hazır olup olmadığını zaman gösterecektir. “Güç bende; herşey bende” yaklaşımını uygulamaya başlarsa ülkenin geleceği hakkında umut beslenmesini boşa çıkarabilir. Elbette, bu süreçte bölgedeki ve bölge dışındaki aktörlerin de etkileri olacağını belirtmek ihtiyat gereğidir.     

Rûdaw: Katar’ın yanı sıra Mısır, Irak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Ürdün, Oman ve İtalya’nın da Şam’da büyükelçilik açacağı belirtiliyor. Bu adımlar uluslararası toplumun HTŞ’yi hızla “Talibanlaştırması” ve meşrulaştırması manasına gelmez mi?

Mehmet Fatih Ceylan: Taliban ve zihniyeti zaten HTŞ’nin ana gövdesidir. Dolayısıyla, “HTŞ’yi Talibanlaştırmak” için ek bir zahmete gerek yoktur. Bu açıdan bakıldığında HTŞ’nin Suriye’de daha da kök salması halinde bölge ülkelerinin karşısına “mini veya makro Afganistan” senaryosunun çıkması şaşırtıcı olmaz. Bu senaryo gerçekleşirse, bölge ülkeleri yeni sınamalara tabi olacaklardır. Böylesi bir durum, sahada mevcudiyetleri olan bölge dışındaki küresel güçlerin kendi aralarındaki dolaylı veya dolaysız mutabakat zeminlerini de zora sokacak sonuçlar doğurmaya adaydır.

HTŞ’nin tüm yönleri itibarıyla meşru bir yönetime dönüşmesi bundan böyle atacağı adımlara ve ortaya koyacağı tutumlara bağlıdır. Bunun da çok zorlu bir sürece tekabül ettiği yadsınamaz.

Suriye’deki durumun geleceğini düşünürken küresel güçlerin Suriye’den yola çıkarak hem bölgesel, hem de bölge dışındaki ilişkilerinin alacağı seyiri de yakından izlemek gerekecektir. Örneğin, Suriye’deki durum ve potansiyel geleceği ABD-Rusya ilişkilerinde nasıl bir süreci tetikleyebilir? Trump fiilen işbaşına geçtiğinde bölgedeki ABD kuvvetleri gerçekten bölgeden çekilir mi? Bölgedeki uzantıları budanan İran nasıl bir yöne seyreder? Dengelerin bozulması halinde İsrail ek adımlar atar mı? Güvensizliğin ve istikrarın daha da sarsılması ve bunun bir çatışma sarmalını yeniden tetiklemesi halinde Türkiye ne yapar? Bu ve bunun soruların yanıtları şimdi ve gelecekte kurulacak müzakere masalarına ve sahadaki gelişmelere bağlı kalacaktır.   

Fatih Ceylan kimdir?

1957 yılında Bursa'da doğmuştur. Robert Koleji ve 1979 yılı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur.

1979 yılında Dışişleri Bakanlığı'nda göreve başlamış çeşitli diplomatik görevlerin ardından 2006-2009 arasında Sudan büyükelçiliğinde bulunmuştur.

2009-2010 yıllarında İkili Siyasi İşler Genel Müdürlüğü (Doğu Avrupa ile Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle ilişkileri kapsamaktadır) görevini yürütmüştür.

2010-2013 yıllarında Doğu Avrupa, Kafkasya, Orta Asya ve Uluslararası Güvenlik işlerinden sorumlu Müsteşar Yardımcısı (İkili Siyasi İşler Müsteşar yardımcılığı) olmuştur.

Eylül 2013 ve Kasım 2018 tarihleri arasında NATO Daimi Temsilciliği görevini yürütmüştür.

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli