ORSAM Başkanı: Barzani’nin başkanlığıyla yeni bir dönem başlıyor

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Ahmet Uyusal, Neçirvan Barzani’nin Kürdistan Bölgesi Başkanlığı’na seçilmesinin bir “fırsat” olduğunu belirterek, “Türkiye ile ilişkileri de iyi zaten. İran ve diğer taraflarla da iyi geçinmeye çalışıyor. Bölge istikrarı için yine Kürt Bölgesel Yönetimi’nin geleceği için de iyi olacak diye düşünüyorum” dedi.

 

Neçirvan Barzani’nin başkanlığı döneminde Erbil-Ankara ilişkilerinin ileriye gideceğine inandığını ifade eden Uysal, ekonomik, siyasi, kültürel, sosyal ve her alanda işbirliği olacağını tahmin ettiğini söyledi.

 

Uysal, “Nasıl ki Avrupa bütünleşip daha güçlendiyse bu bölgenin insanlarının ve toplumlarının da, birbirinin kimliğini tanıyarak, haklarını hukuklarını tanıyarak ama işbirliği yaparak, birbirini güçlendirerek bütünleşmesi lazım” dedi.

 

ORSAM Başkanı Ahmet Uysal, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı:

 

Biliyorsunuz başkent Erbil’de Neçirvan Barzani’nin Başkanlık görevi için yemin töreni düzenlendi. Bu kapsamında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Türkiye’den bir heyetle törene iştirak etti. Genel olarak bu töreni nasıl değerlendiriyorsunuz? Oradaki tablo hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Bence fotoğraf gayet başarılıydı, önemli bir ilgi vardı. Irak Kürdistan Bölgesi önemli bir bölge, bütün bölgenin istikrar için geleceği için kritik bir bölge. Bence ilgi güzeldi ve başarılı bir şekilde bu merasim tamamlandı. Türkiye’de buraya ciddi ilgi gösterdi. Üst diplomatını Dışişleri Bakanı’nın buraya göndererek KBY’nin ne kadar önemli olduğunu, Türkiye için ne kadar değerli olduğunu bu üst düzey katılımla beraber göstermiş oldu. Türkiye genel olarak zaten buraya önem vermeye devam edecektir. Bunları daha detaylı konuşacağız ama genel olarak ben başarılı buldum.

 

Bölgede de devamlı şu yorum yapılıyor; Neçirvan Barzani’nin Başkanlığı ile beraber yeni bir dönem yeni bir sayfa açılıyor, özellikle komşu ülkelerle olan ilişkilerde. Tabii Türkiye de Kürdistan Bölgesi yönetimi açısından çok önemli bir ülke. Siz de aynı fikirde misiniz? Neçirvan Barzani ile beraber yeni bir dönem mi başlıyor?

 

Bence iyi bir fırsatla yeni dönemde başlıyor. Bundan önce ne olduysa oldu ama şunu öğrendik, Türkiye’nin Kürt bölgesi ile ayrı kalması mümkün değil. Yine Bölgesel Yönetimi’nde Türkiye’den uzak kalması mümkün değil. Bu iki tarafın da zararına oluyor. Yani aradaki uyuşmazlık, fikir ayrılığı veya diyalog eksikliği gibi konular iki tarafa da fayda getirmiyor. Bu anlaşılmış oldu. Neçirvan Barzani’nin Başkanlığı aslında bir fırsat. Tabii hem genç olması, dinamik olması, daha önce bölge iktisadına, kalkınmasına yaptığı katkılar da bilinen şeyler. Bence güzel bir fırsat sunuyor. Zaten mutedil kişiliğiyle makul yaklaşımlarıyla da biliniyor. Biliyorsunuz bölgede zaten çok tahrik var ve Türkçe’deki ifadesiyle gaz veren var. Ama bu sükûnet ve huzur lazım. Bu sükûnet, aklıselim ve hikmetle hareket etmek lazım. Bence bu özellikler Sayın Neçirvan Barzani var. Bu bence güzel bir fırsat sunacak, Türkiye ile ilişkileri de iyi zaten. İran ve diğer taraflarla da iyi geçinmeye çalışıyor. Bölge istikrarı için yine Kürt Bölgesel Yönetimi’nin geleceği için de iyi olacak diye düşünüyorum.

 

Genel olarak dünkü fotoğraf bu anlamda olumlu ve önemli görüldü. Birçok temsilci vardı, merkezi yönetimin Bağdat’ın üst düzey temsilcileri vardı, Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih vardı. Bu fotoğraf bölgesel ittifakların oluşması için bir zemin yaratır mı? Özellikle IŞİD sonrası ortaya çıkan dengelere bakacak olursak?

 

Tabi IŞİD sonrası bölgede bir arayış var. IŞİD temizlendi ama yine tehlikesi hala devam ediyor. Bölgede İran-ABD mücadelesi sert bir şekilde devam ediyor. Bunun hem ekonomik hem siyasi sonuçları olacak. Ve bu mücadelenin esas alanının da Irak olacağı öngörülüyor. Hem Irak ve hem de Kürt bölgesi de bunun bir alanı gibi görünüyor. Bu mücadele biraz sert geçecek gibi. Bu açıdan Berhem Salih’in gelmesi önemli. Kürtlerin kendi arasında birlik sağlıyor görüntüsü vermesi önemli. Her ne kadar ciddi bir kutuplaşma, fikir ayrılığı ve siyasi kamplaşma olsa da, birlikte hareket etmek önemli. Çünkü bölgemiz yani Ortadoğu ve Arap dünyası genel olarak bu tür parçalanmalardan çok çekti. Zaten en büyük sıkıntı parçalı küçük lokma devletlerden geliyor. Yani aciz devletlerden geliyor. Kendi kararını, çıkarlarını koruyamayan, kendi halkı adına karar veremeyen bir sürü yönetim var bölgede. Ve onlar daha çok kendi halkına değil de başka çıkarlara hizmet etmiş oluyorlar. Bu birliğin sağlanması için daha bütüncül, bölge içerisinde hem Irak’la beraber hem de Türkiye ile bölge ülkeleri ile işbirliği halinde çözüm aranması gerekiyor. Çünkü işsizlikten tutun ekonomik sıkıntılara, teröre ve güvenliğe kadar birçok sorun daha tam çözülemedi. Burada Türkiye’nin de özellikle Kürt bölgesinin istikrarına ve kalkınmasına katkısı gözle görünür bir şekilde var.

 

Öteden beri Kürdistan Bölgesi yönetimi ile Türkiye arasındaki ilişkilerde beli başlıklar var. Örneğin enerji bu başlıklardan bir tanesi, güvenlik yine önemli bir başlık. Yeni dönemde de Türkiye’nin öncelikleri yine güvenlik ve enerji mi olur yoksa farklı başlıklar öne çıkar mı?

 

Bence her alanda olabilir. Kürt Bölgesel Yönetim ile Türkiye’nin işbirliği yapabileceği çok farklı alanlar var. Kürt ve Türkler etle tırnak gibidir ayrılmaları mümkün değil. Ne Türkiye’dekiler ne de Irak’taki kardeşlerin birbirinden kopması mümkün değil. Kalkınmasıyla, huzuruyla, demokrasisiyle ve ortak kültürel paylaşımlarıyla beraber birbirimizi güçlendirebiliriz. Her şeyi de siyasi düşünmemize gerek yok. Derin kültürel bağlarımız var, daha yakın akrabalık bağlarımız var. Bunları geliştirerek ekonomik alanda, terörle mücadelede adımlar atılabilir. PKK artık sadece Türkiye’nin problemi olmaktan çok Irak’ın ve Kürdistan Bölgesel Yönetiminin problemi olmaya başladı. Çünkü Türkiye içerisinde büyük ölçüde bu sorun azaldı. Ama bu şimdi dışarı taşıyor veya burada yapamadıkları faaliyetleri bu bölgede yapmaya çalışıyorlar, o bölgeyi istikrarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bu açıdan güvenlik alanındaki işbirliği, ekonomik kalkınma işbirliği, yatırımlar gündeme gelebilir. Tabi bir ara referandumdan dolayı bu durdu ama tekrar canlanması lazım ve biz de bunu destekliyoruz. İnsanın karnı doymadan iş ve yatırım imkânı olmadan huzur da gelmiyor. Bunları hep beraber ele alınabilecek konular. Güvenlikle, kalkınmayla, istihdamla beraber. Yoksa işsizlik çok olduğu zaman gençler işsiz kaldığı zaman terör örgütleri ya da mafya gibi gruplar bunları kullanmaya çalışıyor. Ekonomik, siyasi, kültürel, sosyal ve her alanda işbirliği olacak diye düşünüyorum. Bu bağlamda bence Türkiye ile Bölgesel Yönetim arasındaki güveni tekrar tesis etmemiz gerekiyor. Bu güven Neçirvan Barzani ile çok daha rahat kurulabilir. O açıdan bence bu önemli bir şans ve fırsat sağlıyor bize.

 

Enerji şüphesiz önemli bir başlık. Amerika’nın İran’a ambargo uyguladığı bir dönemde ve bu başlık ciddi bir enerji yedeği olan Kürdistan Bölgesi ile Türkiye arasındaki ilişkilerin yeniden canlanmasına fırsat tanır mı?

 

Tabi tanır. Irak hükümeti Kürt bölgesel yönetimine ambargo uygularken, maaşları vermezken ve Bölgen’in bütçedeki payını keserken Türkiye bu konuda yardımcı olmuştu. Yeni süreçte merkezi hükümetle koordineli bir şekilde, daha bütüncül düşünerek, İki tarafı da dengeleyerek enerji alanında daha ciddi bir işbirliği olacaktır diye düşünüyorum. Bu şansta var. Hem Neçirvan Barzani’nin kişiliğinde ve hem de Irak yönetiminde Kürtlerin etkin bir rol oynamasıyla o eski sıkıntılar büyük ölçüde aşılıyor.

 

Neçirvan Barzani Başkan seçildikten sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bir telefon görüşmesi gerçekleştirildi ve kendisini tebrik etti. Erdoğan’ın bu görüşmede Barzani’yi Ankara’ya davet ettiğine dair haberler çıktı. Yakın bir dönemde Barzani’nin Ankara’yı ziyaret etmesini öngörüyor musunuz?

 

Evet bekliyorum, gelmesinde fayda görüyorum.  Konuşulacak çok iş ve çok konu var. Ne kadar çok konuşma, ne kadar fazla diyalog olursa sorunları ve yanlış anlamaları da o kadar engellemiş oluruz. İki tarafı da tahrik emeye çalışan, en ufak bir kusuru bulup büyüten birçok medya var. Kürtlerle Türklerin kardeşliğine pek sıcak bakmayan, desteklemeyen, bundan hoşlanmayan gruplar, lobiler, çıkar ülkeleri ve çıkar grupları var. Biz ne kadar sık görüşürsek, ne kadar çok konuşursak o kadar faydalı olur. Biz de çok gidip geliyoruz. Hem Erbil  ve hem de Bağdat’la diyalog kurmasını, konuşulmasını tavsiye ediyoruz. Bu açıdan ne kadar sık görüşülürse, karşılıklı güven ne kadar hızlı bir şekilde tamir edilirse, tekrar inşa edilirse o kadar iyi olacaktır. Bu sadece Erbil ile Ankara arasında değil. Kars’la Erbil, belki Duhok’la Mersin gibi kentler arasındaki ekonomik, turistik, ticari ve sosyal ilişkilerimiz ve irtibat ne kadar güçlü olursa biz o kadar güçlü oluruz. Bu her iki tarafın yararına olur. Ben bunu referandum öncesinde Irak’a gittiğimde çokça duymuştum; Bağdat İran’la çalıştı kaybetti, Erbil Türkiye ile çalıştı kazandı deniyordu. Aynı kaldığımız yerden devam edebiliriz. Çok güzel kız fırsatlar var. Türkiye’de dinamik bir yapıya sahip. Burada Kürtlerin de önemli bir yeri var tabii ki aynı ülke vatandaşı olarak. Aynı şekilde geçen hafta gittiğimde o dinamizmi Kürt bölgesinde de gördüm. İnşallah güzel olacak.

 

Aslında belirttiğiniz durum fiiliyatta olarak var. Mesela Şırnak’a gittiğinizde sınır kentlerinde bu etkileşimi görebiliyorsunuz...

 

Sadece sınır kentleri ile değil belli başlı şehirlerle de olabilir. Örneğin Bursa olur Antalya olur. Avrupa şehirlerinde gördüğümüz gibi işte Lion’la Hamburg arasında da seferler var. Bizde de neden olmasın? Sadece başkentler ya da önemli kentler arasında değil de, her türlü dinamizmin olduğu çok sıkı ilişkilerin kurulduğu bir yapı temenni ediyoruz.

 

Son olarak şunu sormak istiyorum; Burası aynı zamanda Ortadoğu üzerine araştırmalar yapan bir merkez. Türkiye, Ankara-Erbil ilişkilerini önemsediği kadar, Erbil-Bağdat ile ilişkilerini de çok önemsiyor. Sizce mevcut durumda Bağdat ile Erbil arasındaki sorunlar artık büyük oranda aşıldı mı?

 

Bende aşılıyor ve Türkiye’de bu konuda yardımcı olmaya çalışıyor. Biliyorsunuz Ortadoğu Skes Picot ile beraber parçalandı. Bunu içinde sadece Kürtler değil, Türkler de, Araplar da parçalandı. 22 tane devlet kuruldu ve hepsi aciz durumda. Parçalamaya değil bütünleşmeye ihtiyacımız var. Nasıl ki Avrupa bütünleşip daha güçlendiyse bu bölgenin insanlarının ve toplumlarının da, tabiiki birbirinin kimliğini tanıyacak, haklarını hukuklarını tanıyacak ama işbirliği yaparak, birbirini güçlendirerek bütünleşmesi lazım. Ve bunun için fırsat var. Bölgesel mezhep farklılıkları, etnik, dil ve kültür farklılıkları basit şeyler. Biz özünde geniş bir coğrafyanın, geniş bir medeniyetin çocuklarıyız, çok uzun süre beraber yaşadık. Bunu çok daha rahat yapabiliriz. Ama böyle parçalanarak bölünerek değil, bazen aşiret kavgasına kadar dönüyor bu parçalanma. Biz büyük bir aileyiz geniş bir aileyiz. Çok güzel işbirliği yapılabilir bence. Irak’ta da ilişkiler düzeliyor, Türkiye’nin de burada katkısı olur, olacaktır. Türkiye’nin bir komşunun diğer komşuyla iyi geçinmesinden rahatsız değil bazı diğer komşular gibi. Türkiye bu konuda gayet samimi. Bölgesel husumet ne kadar azalırsa bölgeye de faydası olur diye düşünüyorum. Irak ve Ortadoğu’da hala umut var. Daha olumlu bir gelecek bekliyoruz.