GIZ Direktörü Tsimerman: Irak'ta hayata geçirdiğimiz projelerin değeri 100 milyon Euro
Irak’taki Almanya Uluslararası İşbirliği Kurumu (GIZ) Direktörü Lutz Tsimerman, “Son yıllarda Irak'ta hayata geçirdiğimiz projelerin değeri yaklaşık 100 milyon Euro. Ama bu hepsi değil, Irak tarafı da projeler için bize mali ve insani kaynaklar sağlıyor. Yaklaşık on yıldır bunu yapıyoruz. Bu kadar yıl içeresinde güzel ülkenize ne kadar yatırım yaptığımızı tahmin edebilirsiniz” dedi.
GIZ Direktörü Lutz Tsimerman, Irak’ın yeniden inşası için ekonomiden istihdama, meslek edindirmeden kadın haklarına, gençlere yönelik projelerden ülkenin karşı karşıya olduğu iklim sorunlarına kadar çok sayıda alanda geliştirdikleri projeleri anlattı.
İç göç mağdurları için de projeler geliştirdiklerini belirten Tsimerman, “Son yıllarda 3 milyon 800 bin kişinin içme suyuna ve temiz hizmetlere erişimi için çok iyi fırsatlar yarattık. Diğer taraftan da 3 milyondan fazla insan için temel sağlık hizmetlerini iyileştirdik” dedi.
GIZ Direktörü Lutz Tsimerman, 30 Temmuz’da Rûdaw muhabiri Nwener Fatih ile bir röportaj gerçekleştirdi:
Rûdaw: Sayın Lutz, Rûdaw 'a hoş geldiniz. Şu anda yürütülen projeleriniz ve girişimleriniz hakkında konuşmak istiyorum. GIZ'in Irak ve Kürdistan Bölgesi'nde şu anda yürüttüğü en önemli proje ve girişimleri nelerdir?
Lutz Tsimerman: Evet, bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim, davetinizi için de teşekkürler. Başlangıçta şunu söylememe izin verin, aslında GIZ nedir? GIZ bir devlet kuruluşudur, biz Federal Almanya Cumhuriyeti'ne bağlıyız. Yani biz bir sivil toplum kuruluşuyuz, özel bir şirket değiliz. Bunun anlamı şudur: Yaptığımız şey her iki hükümetin de bilgisi ve talimatı üzerine yapılıyor. Temmuz ayının başlarında her iki hükümet de projelerimizin neler olması gerektiği konusunda anlaştılar.
Irak'ta iklim değişikliği sorunu, alınması gereken önlemlerin yanı sıra ekonomik değişim konusunda da mutabakata vardık, projelerimizin çerçevesinde bu konu başlıklarıyla ilgileneceğiz, ayrıca kadınların ve farklı grupların talepleri ötekileştirilmeyecek. Bunların hepsi Irak'ta istihdam yaratılmasına hizmet ediyor. Bunlar şu an için yaptığımız projeler.
Rûdaw: Bu bahsettiğiniz projeleri hayata geçirmek için kesinlikle bütçeye ihtiyacınız var, GIZ’in Irak için ayırdığı bu yılki bütçe ne kadar? Daha fazla hangi sektörde kullanılacak?
Lutz Tsimerman: Sahip olduğumuz bütçe, yürüttüğümüz projelerin değerine bağlıdır. Bize verilen ve Irak'ta hayata geçireceğimiz projelerin değerine bağlıdır. Bize Federal Almanya Cumhuriyeti'nden ve Avrupa Birliği'nden projeler veriliyor. Son yıllarda Irak'ta hayata geçirdiğimiz projelerin değeri yaklaşık 100 milyon Euro. Ama bu hepsi değil, Irak tarafı da projeler için bize mali ve insani kaynaklar sağlıyor. Yaklaşık on yıldır bunu yapıyoruz. Bu kadar yıl içeresinde güzel ülkenize ne kadar yatırım yaptığımızı tahmin edebilirsiniz.
Rûdaw: GIZ, özellikle Irak'taki kadınlar ve ötelenmiş topluluklar için ekonominin güçlendirilmesine nasıl yardımcı oluyor?
Lutz Tsimerman: Evet çok önemli bir konudan bahsediyorsunuz. Bizim görüşümüz şudur, bir ülkenin ekonomisini geliştirmek istiyorsanız toplumun tüm kesimlerinin sürece dâhil olması gerekmektedir. Örneğin Irak'ta kadınların istihdam oranı %13'tür, bu da tüm Iraklı kadınların yalnızca %13'ünün çalıştığı anlamına gelir. Bu oranın artması için onlara destek oluyoruz. Bunu nasıl yapacağız? Gelişmekte olan ülkelerde, özelliklede kadınlar ve düşük eğitimli kesimlerin becerilerini geliştirmek çok önemli, bu da onları için işgücü piyasasında iş bulma şansını artırıyor. Dijital becerilerini geliştirip, girişimci olmalarına, yani küçük ve orta ölçekli işletmeler açmalarına destek olacağız.
Bu grupların işgücü piyasasına katılmasını sağlamak için onları bilgi ve finansman açısından destekliyoruz. Bunlar yaptığımız işin odak noktalarıdır, bunun amacı onların işe bağlılıklarını arttırmaktır.
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi'nden ve Irak'tan gençler iş imkânlarının yetersizliği ve diğer sebeplerden dolayı yasa dışı yollardan Avrupa'ya göç ediyor. Kürdistan Bölgesi ve Irak'taki gençleri desteklemek için neler yapıyorsunuz?
Lutz Tsimerman: Göçmenlere destek olmak, daha önce de söylediğim gibi, göç konusunda temel görevlerimizden biri. Bahsettiğiniz göçün yasal ve yönlendirilmiş olması halinde büyük bir şans olduğunu düşünüyoruz, çünkü bu vasıflı işgücünü sağlayabilir. Bu nedenle projelerimizin en önemli konularından biri genç göçmenleri desteklemek ve ülkedeki beklentilerini iyileştirmelerine yardımcı olmaktır. Bu şu anlama gelir: Yaptıkları işte gelir elde etmeleri önemli, sonuçta onlar için bu bir hayat beklentisidir; ayrıca temel altyapının inşası de çok önemlidir. Bazı rakamlardan bahsedelim; son yıllarda 3 milyon 800 bin kişinin içme suyuna ve temiz hizmetlere erişimi için çok iyi fırsatlar yarattık. Diğer taraftan da 3 milyondan fazla insan için temel sağlık hizmetlerini iyileştirdik. Bunlar yasadışı göçü önlemek için önemli adımlar, ama en önemlisi de beyin göçü denilen olaydır, yani vasıflı ve yetenekli insanların yurtdışına göçmesi.
Rûdaw: Gençlere ve projelerine yaptığınız yardımlar, Suriyeliler de dâhil olmak üzere mültecileri de kapsıyor mu?
Lutz Tsimerman: Evet, Irak ve Kürdistan'daki Suriyeli mülteciler de dâhil olmak üzere Irak genelindeki mültecilere yardım ediyoruz. Ayrıca sözde İslam Devleti denilen örgüt ile yapılan mücadele nedeniyle yerlerinden edilmiş iç göçmenlere ve dışardan Irak’a dönelerde de yardım ediyoruz. Bir milyon 500 iç göçmen olmak üzere, toplam 3 milyon göçmene yardım ettik. Bunun arkasındaki planımız, düşüncemiz ve felsefemiz İngilizlerin dediği gibi ‘kimseyi geride bırakmamak’ oluyor. Biz burada bulunan bu göçmenlere yardım etmek için çabalıyoruz. Becerilerini ve istihdam fırsatlarını geliştiriyoruz.
Rûdaw: Irak'ın farklı yerlerinde ve farklı sektörlerde mesleki eğitim fırsatları sunuyorsunuz. Mesleki eğitiminiz nasıl uygulanıyor ve yerel halk üzerinde ne gibi etkileri oldu?
Lutz Tsimerman: Yine çok önemli bir konuya değiniyorsunuz. Açıkça söyleyeyim, mesleki eğitim pratik beceriler kazandırmak demektir; örneğin tamirci, duvarcı, marangoz olmak gibi. Gözlemlediğimiz kadarıyla dünyanın birçok yerinde olduğu gibi burada da mesleki eğitim ihmal edilmiş durumda. Irak’ta daha fazla akademik eğitime önem veriliyor. Tabii biz de akademik eğitime önem veriyoruz, ama mesleki eğitim de unutulmamalı; çünkü burada büyük bir fırsat var. Bir yandan bu güzel ülkede başta gençler olmak üzere işe ihtiyacı olan çok sayıda insan var, diğer taraftan da bahsettiğimiz becerilere de büyük bir talep var. Bu gerçekten desteklenmesi gereken konulardan biri. Bu konuyla ilgili olarak mesleki eğitim merkezlerine destek veriyoruz. Onlara yardımcı olacağız, eğitmenleri ve öğretim planlarını geliştireceğiz.
Rûdaw: Bence Irak'ın asıl ihtiyacı olan şey bu. Sivil Barış Hizmeti adı altında bir programınız var, özellikle IŞİD’in Ezidilere karşı işlediği suçları belgeliyorsunuz. Bu konuda hangi aşamaya ulaştınız?
Lutz Tsimerman: Evet, bu doğru. Bu tür suçların aydınlanmasının önemli olduğunu insanlık tarihindeki birçok olaydan biliyoruz. Bu nedenle evrensel bir program olan ve Irak'taki ortaklarımıza dayanışma içinde olan Sivil Barış Hizmeti, bu konu ile ilgileniyor. Biz, Kürt hükümetinin girişimiyle 2014 yılında kurulan Soruşturma ve Delil Toplama Komisyonu (CIGE) ile birlikte çalışıyoruz, o dönemde sözde İslam Devleti Örgütün işlediği suçlarla ilgili deliler topluyoruz, her iki taraf da koordinasyon çerçevesinde röportajlar yapıyor, özelliklede Şengel bölgesinde. Ayrıca toplu mezarları bulmak için de DNA tespit çalışmalarına yardımcı oluyoruz. Biz (CIGE) ile birlikte şu ana kadar kimlikleri tespit etme amacıyla 3 bin 500 kayıp aileye yardımcı olduk. Kurbanların kendi yaşadıkları travmalar hakkında konuşması da çok önemli. Bu onlara psikolojik ve sosyal düzeyde yardım etmemize olanak sağlıyor.
Rûdaw: Bu insanlar için yani IŞİD’ten sağ kurtulanlar için psikolojik destek sağladığınızdan bahsettiniz. Bundan başka ne yapıyorsunuz ve nasıl yardımcı oluyorsunuz?
Lutz Tsimerman: GIZ’in, sözde İslam Devleti denilen örgütten kurtulanlar için hiçbir özel projesi yok. Ama bu kişilerin dolaylı olarak katılabileceği bazı projelerimiz mevcut. Bir örnekten bahsedebilirim; SPACE diye bir projemiz var, bu proje ile kamplarda psikoloji ve sosyal amaçlı farkındalık yaratmanın yanı sıra, onlara dil kursları, el sanatları ve boş zamanlarda yapabilecekleri farklı etkinlikle verilmektedir. Ayrıca bu kamplarda kalan mağdurlar da sunduğumuz sağlık hizmetlerinden faydalanıyor. Bundan başka biz onları temel insan hakları konusunda aydınlatıyoruz, karşılarına işlenen suçlar konusunda nasıl bir hak talep edebilecekleri konusunda onlara yardımcı oluyoruz.
Rûdaw: Irak'ın en zayıf kamu mali sistemlerinden birine sahip olduğuna dair raporlarınız göz önüne alındığında, Irak'taki Mali piyasaları nasıl destekliyorsunuz? Bunun aynı zamanda zorluklardan biri olduğunu düşünüyorum, çünkü bu çerçevede çalışmak kolay değil. Bu konuda nasıl bir çalışmaya sahipsiniz?
Lutz Tsimerman: Evet, finansal sisteme erişim her toplumun ve ülkenin kalkınmasının ön şartıdır. Günün sonunda sıradan bir tüketici olarak şirket mi kurmak istiyorsunuz, ekonomiye destek olmak mi istiyorsunuz, yoksa şirket olarak iş gücü ve istihdam mı yaratmak istiyorsunuz; Bütün bunlar finansal sisteme erişimin gerekli olduğunu gösteriyor. Bu finansman devletin vergi gelirlerini artırmasını sağlayacak. Aynı zamanda bu, ülkenin kalkınmasına ve mevcut para miktarına da yansıyacaktır.
Irak, sizin de söylediğiniz gibi en zayıf kamu maliye sistemlerinden birine sahip. Irak'ın genel mali sistemini geliştirmek için, Avrupa Birliği'ndeki ortaklarımızla birlikte Irak Merkez Bankası'nı ve Maliye Bakanlığı'nı desteklemekten büyük mutluluk duyuyoruz.
Biz birkaç yıldır bu işi yapıyoruz. Örneğin vergi reformunu uygulamalarına yardımcı oluyoruz. Örneğin merkez bankasının borç verme stratejisi geliştirmesini sağlıyoruz; ayrıca Irak'ın özel bankalarıyla da çalışıyoruz. Özellikle; Start Up şirketleri gibi gurur duyduğumuz sermaye gerektiren işlerde onlara yardımcı oluyoruz.
Rûdaw: BM raporuna göre Irak, dünyada iklim değişikliğinden en çok etkilenen beş ülkeden biri. Sanırım tüm uluslararası toplum ve kuruluşlar da bunu vurguluyor. GIZ'in Irak ve Kürdistan Bölgesi'nde, özellikle tarım sektöründe iklim değişikliği konusunda ne gibi çalışmaları ve projeleri var?
Lutz Tsimerman: Evet, teşekkürler. Aslında iklim değişikliği meselesi dünyada hepimizi ilgilendiriyor. Bu sorun hepimizde var, bu nedenle sadece iklim değişikliğinin önlenmesinde değil, iklim değişikliğine uyum sağlanması da önemli, bu konu üzerinde birlikte çalışmamız gerekiyor. Irak hükümeti ile Alman federal hükümetinin önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bunun ortak çalışma noktalarından biri olması konusunda anlaştıkları doğrudur. Biz özellikle de kırsal alanlarda (şehirler dışında) su meselesine odaklanıyoruz. Su sıkıntısı… Yani su israfını önlemek, biz burada tarımdan ve sudan bahsediyoruz. Kırsal sektörün suya ihtiyacı var ve geliştirilmesi gerekiyor. Aynı zamanda su kullanımı konusunda da geçmişte olduğundan daha etkin hareket etmeleri gerekiyor.
Biz bu konuda yardımcı oluyoruz, örneğin Anbar'da 300 km sulama kanalı döşedik ve onarılması gerekenleri yaptık, etkili kırsal sulama sistemleri için ne gibi fırsatlar olduğunu biliyoruz. Birkaç şey daha ekleyeyim çünkü bu da işin bir parçası.
Bu ülkede başka üretim yöntemlerine ihtiyacımız var. Yeni teknolojinin kullanımı da dâhil olmak üzere daha iyi üretim yöntemleri, örneğin iklim değişikliğine uygun tohumlar ve gübreleme yöntemlerinin sağlanması önemli.
Şu ana kadar üç bin Iraklı çiftçiye, iklim değişikliğine uygun tohumların ve daha iyi üretim yöntemlerinin seçilmesinde yardımcı olabildik; bu onlara yalnızca daha yüksek gelir değil, aynı zamanda daha az su kullanmakta da fayda sağladı.
Bu, iklim değişikliği konusunda yaptığımız birçok işten biri, ancak buna hep birlikte bakmamız ve önümüzdeki yıllarda başka neler olacağını tahmin etmemiz gerekiyor. Bu da neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmek için erken uyarı sistemlerine ihtiyacımız var. Yani hava sıcaklığı ve su sıkıntısı konusunda veriye dayalı erken uyarı sistemlerinden bahsediyorum. Bu konular ana görevlerimiz arasında yer alıyor.
Rûdaw: Bahsettiğiniz tüm bu sorunlarla mücadele için iki şeyi gerektirdiğini düşünüyorum: İyi bir yönetim ile Irak ve Kürdistan Bölgesi'nde âdemi merkeziyet meselesi. GIZ, Irak ve Kürdistan Bölgesi'nde iyi yönetimi ve âdemi merkeziyetçiliği teşvik etmek için neler yapıyor?
Lutz Tsimerman: Evet, doğru. Yani hükümet ve çok çalışmaktan bahsediyorum, bu her düzeyde önemli; yerel ve uluslararası düzeyde de. GIZ projelerimiz şimdi Kürt bölgelerine değil, Irak'ın merkezine odaklanıyor. Daha önce de belirttiğim gibi birçok düzeyde çalışmalarımız var. Özellikle hizmetlerini daha etkin tasarlayabilmek için yerel müdürlüklerle koordineli çalışıyoruz. Bu bizim programlarımızdan biri. Diğeri ise iyi bir çözüm bulduğumuzda onu başka yerlere nasıl aktaracağımız. Bir belediye veya ilçe bir soruna iyi bir çözüm bulursa yardımcı olacağız ve başkalarına da bilgi vereceğiz.
Yani, farklı devlet aktörleri arasında bilgi yönetimi ve ağ oluşturmaya yönelik iyi çözümlere ilişkin diyaloglar, ana konularımızdan biridir. Bir cümle söyleyeyim; kozmik problemler… Bahsettiğiniz iklim değişikliği gibi iki müdürlüğün sorumluluğunun ötesinde çözümler gerektiriyor. Örneğin, büyük bir yeniden yapılanma projesine ihtiyacınız varsa, projenin iklim açısından sonuçlarını hesaba katmanız gerekir. Bu konuda kurumların diyalog içeresinde olmaları gerekiyor.
Rûdaw: Irak'ta ve Kürdistan Bölgesi'nde farklı alanlarda birçok projeniz var. Projelerinizin Irak'taki etkisini nasıl değerlendirdiğinizi sormak istiyorum. Bana bu alanda özel bir örnek verebilir misiniz?
Lutz Tsimerman: Daha önce birlikte başardıklarımızın bazılarından bahsetmiştim. Aslında çok detaylı bir sistemimiz var. Buna etki izleme deniyor. Yaptığımız şeylerle ne kadar etki yarattığımıza bakıyoruz ki bu da önemli.
Bunu rakamlara bakarak yapıyoruz, örneğin kaç kişiye iş yarattığımıza ve işimizin etki boyutlarına bakıyoruz. Örneğin, bir prosedürün neden işe yarayıp yaramadığına bakıyoruz. Bu bir öğrenme türüdür; Bu, birlikte bir proje üzerinde çalıştığımız ve bunun için bir planımız olduğu anlamına geliyor.
Ardından işin yapılmamasına engel olan şeyin ne olduğunu, nelerin yapılmadığını öğreneceğiz. Ama genel olarak nasıl değerlendiriyoruz diye sorarsanız, sermayemizle ve Iraklı ortaklarımızla birlikte çalışarak birçok şey başardık. Rakamlar çok şey başardığımızı açıkça gösteriyor.
Toplumu değiştirecek yegâne projeler biraz zaman alacak. Müsaade edersiniz bu projelerin öneminden bahsedeyim. GIZ'in çalışmaları da dâhil olmak üzere Almanya'nın katılımı belirli birkaç yılla sınırlıdır. Iraklı ortaklarımıza devam etmeleri gereken desteği vereceğiz. Yani Iraklıların bizim yaptığımızı yapmaya devam etme sorumluluğunu üstlenmelerini gerektiriyor. Günün sonunda başarılı olmak için bu çok önemlidir.
Rûdaw: Irak'ın farklı yerlerinde çalışıyorsunuz. Irak'tan bahsederken bildiğiniz gibi farklı etnik gruplar ve farklı dinler de bulunuyor. Irak'ın farklı yerlerinde projeler hayat geçirirken kültürel hassasiyetleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Lutz Tsimerman: Evet öyle, Irak, kültürel çeşitliliğe sahip ülkelerden biri. Bu da fırsatlar yaratıyor, bu yüzden burada olduğumuz için çok heyecanlıyız. GIZ çalışanlarının dörtte üçü yerli. Yani Kürdistan Bölgesi’nden ve merkezden. Bizimle çalışan uluslararası uzman kişiler azınlıkta. Biz kültürel köprü oluşturmak amacıyla yerel halk ve uluslararası uzmanlarla birlikte çalışıyoruz. Çünkü GIZ olarak temel konumuz kültür duyarlılığını dikkate almaktır. Biz sizin kültürünüze saygı duyuyoruz. Onun için yerel ortaklar ve Iraklılara ihtiyacımız var. Bunu yansıtmak için, “Bildiğini Yap” diye bir programımız var. Bu çerçevede kimsenin duygularını incitmek istemiyoruz, herkese uygun olan şeyi yapmak istiyoruz. Bunun da en iyi şekilde yapıldığı kanaatindeyim.
Rûdaw: Özelliklede Irak gibi karmaşık bir ortamda, çalışmalarınızın ve yaptığınız projelerin şeffaflığı konusunda nasıl bir güvence veriyorsunuz?
Lutz Tsimerman: Evet, şeffaflık meselesi bizim için büyük bir endişe kaynağı, aynı zamanda Alman hükümeti ve Irak hükümeti için de büyük bir endişe kaynağıdır.
Yani bu şeffaflık ve hesap verebilirlik gerekliliklerini karşılamak için bir dizi sistemi devreye aldık. Bu neden böyle? Kısaca söyleyeyim; GIZ, talimatları Alman Federal Hükümeti’nden alıyor, verilen bu talimatlar Alman ve Avrupa vatandaşlarının verdiği vergi çerçevesinden sağlanıyor. Onun için bu konuda sorumluluk altındayız ve elimizde bulunan parayı çok dikkatli kullanmaya gayret ediyoruz. Bu çerçevede iç inceleme birimlerimiz mevcut. Bu birim sürekli bir şekilde kaynakları nasıl kullandığımızı inceliyor, ayrıca risk idaresi sistemimiz var, bu da, paramızın kullanımıyla ilgili riskleri düzenli olarak kaydettiğimiz anlamına gelir. Farklı mekanizmalara sahip olduğumuz bu riskler arasında her zaman yolsuzluk yapılma endişesi de var, onun için de farklı mekanizmamız var.
Mesela GIZ'in yolsuzluk riskiyle karşı karşıya olduğu her yerde, örneğin mal veya hizmet satın alırken, sürekli oradaki çalışanları değiştiriyoruz, bununla beraber uyumluluk yönetimi sistemimiz var. Bu da ortaklarımıza ve belirli gruba gördükleri her şeyi rapor etme fırsatı sunan bir sistem oluşturduğumuz anlamına geliyor.
Son olarak şeffaflık ve hesap verebilirlik görevimizi yerine getirmek için projelerimiz üzerinde yılda 100'e yakın kontrol gerçekleştiriyoruz.
Rûdaw: Sayın Lutz Tsimerman, çok teşekkür ederim.