HDP’nin Erzurum adayı Fırat: Gönül isterdi ki bu ittifaklar gerçekleşebilseydi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Erzurum Milletvekili Adayı olan Şeyh Said’in torunu Mehmet Kasım Fırat, HDP'nin baraj sorunu olmadığını söyleyerek, “Bu tür polemikler seçim stratejisini başka alana çekebilmek için yapılan kasıtlı söylemlerdir” dedi.
Kürt sorunu konusundaki tartışmalara ilişkin ise Kasım Fırat, “Bu ülkede Kürt sorunu vardır ve çözülmemiştir. Bir deyim vardır; ‘Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır’ diye. Bugüne kadar ne bir şey yapılmıştır ne de teminat gösterilmiştir” ifadelerini kullandı.
Kasım Fırat, Kürt sorununa dair vaatlerin yalnızca seçime dair vaatler olduğunu ve bir adım öteye geçemediğini söyledi.
Mehmet Kasım Fırat 24 Haziran seçimlerine dair Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.
HDP’nin oy oranın düşük olduğu bir kentten, Erzurum’dan aday oldunuz, bu sizin kararınız mıydı?
Bütün yerler siyasetin çalışma alanıdır. HDP’de adaylık sürecim halkın talebi ile oldu. Hizmet amaçlı talep gelince ben de kabul ettim. Siyasette de adayların gösterildiği yerler, oy potansiyelinin olduğu yerdir. Benim de hem dert ve kederlerini bildiğim, hem de yakından tanıdığım yer Elazığ, Erzurum ve dolaylarıdır. Bu vesile ile Erzurum’da aday oluşum, süreç ve koşullar ile ilgili bir gelişmedir.
Halkın talebi ve teklifi, “Beni iyi temsil edeceksen, sorunlarımı dillendirip çözüm yolları için iyi çalışacaksan, bunun için iyi bir hizmet vereceksen gel benim vekilim ol!” biçimindeydi. Teklifi bu anlamda toplumsal ve sosyal kazanımlar açısından değerli bulup yer aldım. Önemli olan halkıma ve değerlerine fayda sağlamak ve 7 Haziran’da oluşan ruhu yakalamak.
Seçilmeniz halinde bölgenin ileri gelenlerinden biri olarak, Erzurumlulara vaatleriniz nelerdir?
Türkiye aynı zamanda Erzurum demektir. Amacımız Türkiye'de mazlum halkların adil, barışçıl onurlu yaşamını sağlamak ve bu konuda katkıda bulunmak olacaktır. Elbette ki sosyal, siyasal ve ekonomik açıdan en müreffeh koşullar yaratma çabası ilkemizdir. Ben de bundan dolayı burdayım.
Kürtler bu seçimde kritik rol oynuyor. HDP’nin barajı geçeceğini düşünüyor musunuz?
HDP'nin Baraj sorunu yoktur. Bu tür polemikler seçim stratejisini başka alana çekebilme için yapılan kasıtlı söylemlerdir. En kötü koşul 1 Kasım’daki %11 civarı olmuştur. Ama bu ülkede HDP'nin baraj altında bırakılma sorunu vardır. Bu yüzden Türkiye demokrasi ve barış cephesi uyanık olmalıdır, buna karşıt tedbirler geliştirip dimdik ayakta durmalıyız ve de duracağız.
HDP’nin seçim sloganlarından biri de “1 oy HDP’ye 1 oy Demirtaş’a”. Ancak bazı kesimler HDP’ye değil, yalnızca Demirtaş’a oy vereceklerini söylüyorlar. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Bizim sloganımız “1 oy Selahattin Demirtaş'a 1 oy HDP'ye!”dir. Bunun dışındaki yaklaşımlar, istem, dilek ve temennileri içerir.
Kürdistani partilerle neden ittifak yapmadınız ya da yapamadınız?
Gönül isterdi ki bu ittifaklar gerçekleşebilseydi. Kürt halkı açısından doğru olan budur. Çünkü zulme karşı beraber olmak vicdani bir sorumluluktur.
Kürdistani partiler, “PKK’nin direk bu ittifaka müdahalede bulunduğunu ve önlediğini” açıkladı. HDP, PKK’nin vesayetinde mi siyaset yapıyor? Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Siyaset alanında partiler ve halk hareketleri kısa vadeli veya daha uzun vadeli olarak belirli bir amaç etrafında bir araya gelebilirler. Kısa süreli veya uzun süreli ittifaklar kurabilirler. Bu bazen seçim amaçlı ittifaklar da olabilir. Bu Türkiye gibi bir ülkede etnik temelli ittifaklardan ziyade güncel toplumsal, siyasal çıkarlar çerçevesinde olur.
İttifaklar konusu siyaset alanında tartışmalı ve sıkıntılı bir durumdur. Türkiye’de sağ muhafazakâr bir parti ile sol bir parti bir araya gelebiliyor. İttifaklar güncel çıkarlara kurban edilebiliyor. Biz bunu da aşan bir yaklaşım içindeyiz. Ondan dolayı Türkiye’deki iki ittifakın dışında kaldık.
Zaten biz hem yaklaşımımız hem de sorunlara yaklaşımımız açısından bunların dışındayız. Bu Türkiye’deki siyaset alanı için böyledir. Öbür yandan Kürdistani partilerin bir araya gelme çalışması, birlikte hareket etme çabasına girmeleri, ittifaktan ziyade, daha uzun vadeli ve Kürt ulusal çıkarları ve mücadelesi açışından bakılması gerekir diye düşünüyorum.
Kürt ulusal mücadelesi her ne kadar seçimler döneminde gündeme gelmişse de seçimlerle ilgili değil ve ondan ayrı ele alınması gerekir. Bu çalışmalar önceden de vardı ve sonra da olacaktır. Hangi partiler içinde bulunuyor, hangi hareket istedi veya istemedi ayrı bir konudur. Ancak şunu söylemekte fayda var diye düşünüyorum.
Kürt partilerin ya da Kürdistani partilerin Türkiye siyaset alanında seçim vesilesi ile bir araya gelmeleri, seçimde birlikte hareket etmeleri elbette savunulması gereken bir durumdur ve bence Kürt illeri ve Kürtlerin yaşadığı yerlerdeki sorunlarının çözümü ve haklarının savunulması için ortak bir siyasi güç etrafında olmaları, hatta Meclis’te de söz konusu bu hakların savunulması ve elde edilmesi için daha etkin olabilmek için HDP gibi oy potansiyeli fazla olan bir parti ile birlikte hareket etmeleri daha makul olur diye düşünüyorum.
Elbette ki kendi içlerinde tartışmaları olabilir, birbirlerine karşı eleştiri ve hatta suçlamaları da olabilir. Ancak bu birlikte hareket etme ve birbirlerini dışa karşı ulusal çıkarlar çerçevesinde rencide edici durumlardan kaçınmalıdırlar. Bütün taraflara aynı görev düşüyor. Esas olan halkın huzuru ve çıkarlarıdır. HDP de aldığı oyların ezici çoğunluğunun Kürtlerden aldığı için bu anlamda üzerine düşen görevi yerine getirmektedir, getirecektir.
Seçim vaatlerinde milliyetçi partiler dışındaki diğer partiler Kürt sorunu konusunda farklı vaatlerde bulundu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Diyarbakır’da yaptığı konuşmada, “Kürt sorununu çözdük, sorun kalmadı” dedi. Öte yandan HDP’nin seçim beyannamesinde “Türkiyelileşme” söylemi ön plana çıkıyor. Sizce Kürt sorunu çözüldü mü? Kürtlerin geleceğini nasıl öngörüyorsunuz?
Bu ülkede Kürt sorunu vardır ve çözülmemiştir. Bir deyim vardır; “Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” diye. Ne bir şey yapılmıştır ne de teminat gösterilmiştir. Bugüne kadar tüm sistem partilerinin yaptıkları budur. Bu vaatler, seçime yönelik vaatler olup ötesine gidememiş ve bir mana içermemiştir.
Ancak HDP'nin Türkiye partisi oluşunu şöyle yoruluyorum; Aynı zamanda özgürlük ve demokrasiyi savunan mazlumların hakkını kendilerine şiar edinen halklardır. Hepimizin insan haklarına evrensel değerlere hak, adalet ve barışa ihtiyacımız var. Huzurlu, adil paylaşımcı onurlu bir yaşamı sağlamak ve onu yaşatmak ilkemiz olmalıdır. Hep beraber yürekten bir olalım. Birlikte olalım. Direnelim. Kazanalım.