Halilzad: Türkiye ile Suriyeli Kürtler arasında ilişkilerin değişmesi için bir engel yok

ABD’nin eski Irak ve Afganistan büyükelçisi Zalmay Halilzad, yeni başkan Donald Trump döneminde Washington’un önceliklerinin küresel düzeyde kendi meseleleri olacağını ve Çin ile rekabet içinde geçeceğini söyledi.

Trump’ın yeni Suriye politikasının nasıl şekilleneceği merak konusu. Halilzad, “Mevcut bulanıklığın devam ettiği varsayılırsa bu kez Trump yönetimi için çerçeve farklı olacak” yorumunu yaptı.

ABD’nin Türkiye ve Demokratik Suriye Güçleri arasında arabuluculuk yapıp yapmayacağı sorusuna yanıt veren Halilzad, geçmişte Ankara ile Erbil arasında da benzer bir rahatsızlık olduğunu ancak bunun aşıldığını söyledi.

Suriye’de Beşar Esad yönetiminin devrilmesinden sonra Şam’ı kontrol eden silahlı güçlerin söyleminin şu ana kadar “olumlu” göründüğüne dikkati çeken Halilzad, ancak yine de pratiğe bakılması gerektiğini söyledi.

Tecrübeli diplomat, “Benzer bir değişikliğin Suriye Kürtleri ve Türkiye arasındaki ilişkilerde de yaşanması için hiçbir engel yok” diye konuştu.

Halilzad, Kürdistan Bölgesi’nde bir an önce hükümetin kurulması gerektiğine vurgu yaptı.

Rûdaw: Sayın Halilzad Rûdaw’a hoş geldiniz.

Halilzad: Teşekkürler.

Rûdaw: Birkaç hafta sonra Trump geri dönüyor.

Halilzad: Kesinlikle.

Rûdaw: Trump'ın Ortadoğu politikasına dair düşünceniz nedir? Şu anda Ortadoğu üzerindeki etkisi nasıl olacak?

Halilzad: Trump’ın politikası kendi güç ve isteklerinin yansıması olacak ve aynı zamanda bölgenin gerçeklerini yansıtacak. Bu noktada ana soru, Gazze ve İsrail arasındaki savaşın Ortadoğu'yu nasıl etkileyeceğidir. Bence dikkat çektiği şey rehinelerin kurtarılmasıdır, kendisi de bundan bahsetti. Ayrıca savaşın sona ermesidir. Bunlar, başkanın ve ekibinin söylediği iki acil hedef. Suriye'de şu an şaşırtıcı bir durumla karşı karşıyayız. Suriye politikasından bahsetmedi ama Ortadoğu'da sonu olmayan bir savaşa girmek istemiyor.

Amerika'nın Suriye'de gücü var, bu yüzden bu güçlerini koruması önceliği olacak. Ancak ABD’nin Suriye'yi desteklemek ve iç savaştan uzak durarak Suriyeliler için çalışacak ve barışı koruyacak yeni bir iktidara geçiş süreci konusunda rolü vardır. Büyük hedef, Suriye gerilimine karışmaktan nasıl kaçınılacağı ve güçlerin güvenliğinin nasıl sağlanacağıdır. Daha sonra asıl soru, Irak'ı da etkileyen İran'dır.

Bu noktada, iki büyük baskı ya da yaklaşım ortaya çıkıyor ve bunların etkili olması için çaba sarf ediliyor. Bunlardan biri, bir anlaşmaya varmak için baskıyı artırmaktır; tıpkı Kuzey Kore ile olan durumda olduğu gibi. Nükleer mesele büyük bir sorun olarak görülüyor, ancak Trump bizzat devreye girerek baskı yaptı ve bir anlaşma sağladı. Diğer yaklaşım ise, bazı kişilerin dediği gibi rejim değişikliği için çaba gösterilmesi gerektiğidir. Ancak bence bu Trump için dikkat edilen bir yöntem değil. Bunlar mevcut sorunlar. İlk döneminde söylenenlere ve edinilen tecrübelere dayanarak, bence bu yaklaşımlar geçmiş öncelikler haline geliyor.

Rûdaw: Sizce Trump, 2018 ve 2019'da gördüğümüz Trump'la aynı mı olacak? Çünkü o ilk döneminde bir iş insanı olarak geldi ama şimdi siyasetin dışındadır diyemeyiz çünkü o eski bir başkan ve artık daha fazla siyasi deneyime.

Halilzad: Elbette.

Rûdaw: Eski Trump’ı görercek miyiz?

Halilzad: Kesinlikle farklılıklar ve ayrışmalar olacaktır çünkü 78 yaşındaki bir kişinin temel yaklaşımı tamamen değişmez. Bu nedenle önceki tarzın devamı ve aynı zamanda farklılıklar bekleniyor. Farklılık, bu kez ekibin farklı olmasıdır. Bu kez tek tek tanıdığı, kendisinin de tanındığı bir ekip seçilmiş. Gerçekten de bu ekip, Trump’ın iş başındaki ekibine dönüşecek. Bence şu anki durum, geçmişe göre daha deneyimli bir noktada. Uluslararası politika açısından daha tecrübeli bir durumda. Küresel düzeyde odak noktası ABD’nin kendisi olacak. Amerika’nın güçlendirilmesi, Amerikan gücünün desteklenmesi, ekonomik durumun iyileştirilmesi, iç reformlar, vergi ve hükümet meseleleri ile yasa dışı göç konusuna odaklanacak. Ülke içi durumla ilgili tespit ettiği zayıflıkları gidermeye odaklanmak istiyor.

Uluslararası düzeyde Çin'e çok fazla ilgi olacak çünkü küresel rekabet olasılığı var ve Sovyetler Birliği ve ABD gibi başka bir iki kutuplu sistem var, çünkü Çin ve ABD küresel etkiye sahip. Ancak bir an önce yapılması gerektiğini söyleyerek Ukrayna'daki savaşın bitmesini istiyor. Aynı zamanda Avrupa ülkelerinin güvenlik alanında daha fazla çalışmasını istiyor, böylece ABD Çin konusuna biraz daha fazla yoğunlaşabilsin. Daha sonra Ortadoğu ki önceliklerinin neler olacağını konuştuk.

Rûdaw: Evet, Gazze ve rehineler konusuna atıfta bulundunuz. Trump geçen hafta bir açıklama yaptı ve 20 Ocak’ta göreve gelmeden önce rehinelerin serbest bırakılmasının daha iyi olacağı yönünde Hamas'a bir çağrı yaptı. Biden yönetimi şu ana kadar bir anlaşmaya varma veya tarafları rehine krizini çözmeye ikna etmeyi başaramadı. Şimdi bu durum en büyük sorunlardan biri. Sizce Trump bu konuda başarılı olabilir mi?

Halilzad: Elbette bunu yapmak ister. Genel olarak, Amerikalılar rehin tutulduğunda Biden yönetiminin ABD gücünü diplomatik ve askeri olarak kullanarak onları koruyacak ve rehin alınmalarını önleyecek kadar güçlü olmadığını düşünüyor. Rehineler alındığında kurtarılmaları için çok sert tepki verilmesi gerektiğini düşünüyor. Trump bunu zaten açıkladı.

Bu yüzden umarım başkan olduğunda Amerikalı rehineler serbest bırakılır. Katar ve diğer ülkelerin ellerinden geleni yapacağına eminim. Kendisi de resmi olarak iktidara geldiğinde gerilimin bitmesini istiyor. Bu nedenle şimdi ABD'de değişiklikler gören bölge ülkelerinin bu değişikliklere nasıl uyum sağlayacaklarını ve bunlarla nasıl başa çıkacaklarını anlamalarının zamanı geldi. Yeni başkanla olumlu bir ilişki kurmak istiyorlar mı istemiyorlar mı? Hamas'ın yeni başkanın dikkatini çekerek Filistin sorununun çözümü üzerinde çalışmasının ve rehinelerin serbest bırakılması konusunda iyi niyet oluşturmaya yönelik bir adım atmasının iyi olacağını düşünüyorum.

Rûdaw: Saddam Hüseyin’in sonunu gördünüz. Sizce Beşar Esad rejiminin de sonunu böyle mi olacak?

Halilzad: Şüphesiz, olumlu bir sonuç temenni etmek önemlidir, ancak bu, her zaman olumlu bir sonuca ulaşacağımız anlamına gelmez. Dikkat etmemiz gereken riskler var. Burada “biz” derken sadece Amerika’yı kastetmiyorum; Irak, Kürdistan ve diğer bölgesel aktörleri de kastediyorum. Çünkü Suriye’de barış, iç barışa dayalı olmalı, yeniden çatışmaya ve intikama değil. Belirli bir düzeyde hesaplaşma elbette olmalı, ancak barış ve uzlaşı daha önemlidir. Bölgesel aktörlerin de Suriye halkına destek olma konusunda önemli bir rolü var.

Uluslararası toplum, özellikle de Amerika, geçmişte Saddam Hüseyin döneminde olduğu gibi, bölgede önemli bir rol oynamıştır ve bu rol hala önemlidir. Suriye karanlık günler geçirdi ama aynı zamanda tarihte parlayan dönemleri de olmuştur. Suriye halkı Ortadoğu’da büyük bir etkiye sahiptir; hatta Afganistan üzerinde bile etkili olmuştur. 20. yüzyılın başlarında Afganistan’a sığınan bir Suriyeli aile, Afganistan’ın gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. O ülkeyi çok iyi tanıyorum ve orada doğdum. Ancak son dönemlerde, Saddam dönemi Irak’ı gibi, oldukça karanlık bir süreçten geçtir. Bu sonsuza dek böyle süreceği anlamına gelmiyor. Umarım Suriye halkı barış içinde bir gelecek kurar ve tüm Suriyeliler tarafından kabul edilen yeni bir yönetim oluşturur.

Rûdaw: Ancak rejimi değiştirmek için kullanılan güç El Kaide ve IŞİD geçmişine sahip olan Heyet Tahrir eş-Şam’dır. Herhangi bir endişeniz var mı? Çünkü istikrardan bahsettiniz.

Halilzad: Dikkatli olmak lazım ama şu ana kadar işaretler iyi! Liderleri, hareketin liderinin El Kaide ile geçmişte çalıştıklarını ancak daha sonra onlardan ayrılarak onlara karşı savaştığını ve IŞİD'e karşı savaştığını söyledi. Çok olumlu konuşuyor. Bekleyip görmemiz gerekecek ama şu ana kadar iyi gidiyor. Şimdi umut verici bir dönem ve umarım olumlu kalır.

Rûdaw: Umut verici mi?

Halilzad: Şimdilik umut verici olduğunu düşünüyorum ama değişim olacak, kapsayıcı olacak ve birleşik cepheye sahip diğer gruplara da ulaşacak, Suriyeli Kürt gruplarla, Hıristiyanlarla, Alevilerle ve Suriye'deki tüm topluluklarla temasları var. Bu devam ederse olumlu olacak ve dışarıdan kabul edilecek genel sonuçlara sahip olacaktır.

Rûdaw: Siz, Tahrir Şam’ın Suriye’de daha güçlü bir şekilde yayılarak IŞİD’in yerini alabileceği görüşü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Halilzad: Son dönemde IŞİD’le savaştılar. Eğer böyle bir şey olursa, bu büyük bir endişe kaynağı olmalı ve buna karşı koymak için ciddi çabalar sarf edilmeli, yalnızca bölgede değil, bölge dışında da adımlar atılmalı. Bana göre, bu tür oluşumlar verdikleri yeni mesajlarla bütünleşir ve sadık kalır. Ancak bu tür gruplara karşı dikkatli olunmalı, çünkü söyledikleri iyi gibi görünse de pratik ve davranışları uzun vadede değerlendirilmeli. Aksi takdirde çok olumsuz olur çünkü Suriye'nin barış içinde kalmasına, dünyayla ve komşularıyla barış içinde olabilmesi için anlaşmaya ihtiyacı var. Umarım akıllı görünen ve çok şey öğrenmiş gibi görünen liderlik, bu kadar açık fikirli ve başarılı olur.

Rudaw: Sizce Suriye'de federal bir sistem uygun mu?

Halilzad: Bu bir seçenek. Suriye farklı topluluklardan oluşuyor. Bölgedeki federalizmin tarihinin pek iyi olmadığını biliyorum, çünkü Irak anayasası gibi federalizmi kabul etseler bile uygulanmasının önünde hâlâ engeller var. Kürdistan'dayken Kürt arkadaşlarımın sık sık Bağdat'ın zihniyetinin tek devlet ve merkeziyetçilik, güçlü bir merkeziyetçilik olduğunu söylediğini duyuyorum. Bağdat'takiler anayasanın görev ayrılıkları ve iktidarı bölmesinden rahatsızdı. Ama federalizmin bir seçenek olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Avrupa'da federalizmin önündeki zorlukların ve engellerin tarihinin de farkındayım. Amerika Birleşik Devletleri'nin bu konuda diğer yerlere göre daha iyi bir geçmişi var. Umarım yollardan biri bu olursa siyasi sorunları çözebilir, birlik, anlayış, barış, istikrar ve ilerlemeyi sağlayabilir.

Rûdaw: Bu değişiklikler göz önüne alındığında Rojava’daki Suriyeli Kürtlerin, yani Özerk Yönetimin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Ayrıca Suriyeli Kürtlerin Donald Trump'la iyi anıları ve deneyimleri olmadığını düşünüyorum. Trump’ın liderliğindeki ABD, Suriye'de Kürtlerin aleyhine bir anlaşmaya varabilir ya da Özerk Yönetime ihtimam vermeyerek endişelenmelerine neden olabilir.

Halilzad: IŞİD'e karşı mücadele sırasında askerlerimiz ve bazı Kürt güçler iyi ilişkiler içindeydi. Birlikte çalıştılar ama şimdi yeni bir Suriye inşa etmekten bahsediyoruz ve siyasi değişimden bahsediyoruz, Kürtler bu denklemin önemli bir parçası, onlara bu temelde yaklaşılmalı. Sadece YPG'nin içinde yer alan Kürtlerle değil, diğer Kürtlere de kapsamlı bir ilişki kurulmalı. Kürtler arasında demokrasi olmalıdır. Kürtlerin ne istediğine karar vermek için birbirini dinlemesi gerekiyor. Orada birden fazla parti aktif olabilir. Demokrasi bu yüzden iyidir. Gelecek hakkında düşündüğünüzde halkın kararları iyidir. Mevcut bulanıklığın devam ettiği varsayılırsa bu kez Trump yönetimi için çerçeve farklı olacak.

Rûdaw: Sizce ABD'nin arabuluculuğuyla Suriye Kürtleri (DSG) ve diğer taraflar ile Türkiye arasında bir anlaşma sağlanabilir mi?

Halilzad: Bu konuda ABD'nin arabuluculuğuna ihtiyaç duyulup duyulmayacağını bilemiyorum. Geçmişte Kürdistan Demokrat Partisi ile Türkiye arasındaki ilişkiler çok kötüydü. Ancak bugün bu ilişkilerin iyileştiğini ve olumlu bir noktaya geldiğini görmekten memnunum. Irak'ın işgali öncesinde Erbil ve Ankara arasında gidip geliyordum, bu da oldukça zordu. Çünkü Türkler federasyona karşıydı ve bizim Erbil'deki hükümetle bir otorite olarak ilişki kurmamızı istemiyorlardı. Hükümet yetkilileri ile görüşmelerimize karşıydılar. Bu onlar için olumsuz olabilir ancak bu durum değişti. Benzer bir değişikliğin Suriye Kürtleri ve Türkiye arasındaki ilişkilerde de yaşanması için hiçbir engel yok. Özellikle bu durum Suriye Kürtlerinin demokratik tercihlerine dayanıyorsa daha mümkün olabilir.

Rûdaw: Kürdistan Bölgesi ve Irak'a gelince, siz burayı çok iyi biliyorsunuz, siz büyükelçiyken anayasanın yazımında rol aldınız. Kürdistan Bölgesi liderleri artık Bağdat'ın merkezileşmeye doğru ilerlediğini ve Kürdistan'ın anayasal haklarını daraltmaya çalıştığını söylüyor. Sizce çözüm nedir?

Halilzad: Çözüm, değiştirilinceye kadar anayasadır. Neyin merkeze, neyin Kürdistan Bölgesi'ne ait olacağına, neyin paylaşılacağına anayasa açıkça karar veriyor. Buna saygı duyulması gerekir. Tabii ki Anayasanın değiştirilmesi için bir güç var. Anayasanın nasıl değiştirileceğine dair Anayasanın sunduğu çözümler de var. Ben tam tersini düşünüyorum. Eğer anayasayı değiştirmeden önce ona uymazlarsa, bu güvensizlik, zorluklar ve Bağdat ve Erbil de dahil olmak üzere Irak için iyi olmayan zorluklar yaratabilir. Kürtlerin kendi aralarında anlayışa dayalı, Kürdistan Bölgesi anayasası ve parlamentosuyla uyumlu kurallar üzerinde çalışması da önemli. Son zamanlarda iyi bir seçim gerçekleştirildi ve yüksek katılımlı olmasına sevindim. Şimdi hükümetin hızlı bir şekilde kurulması için adımlar atılmalıdır. Şu anda bir yasal çerçeve mevcut ve bu çerçeveye dayalı olarak halkın verdiği yetkiyle bir hükümet oluşturulmalıdır. Sonrasında, Bağdat ile iş birliği yapılmalı, ancak bu iş birliği iki taraf arasında uyuşmazlık yaratacak şekilde değil, verimli bir şekilde olmalıdır. Bağdat’a gittiğinizde merkezi hükümetle, Kürdistan’a gittiğinizde ise federal hükümetle iş birliği yapmanız gerekmektedir. Bu, Kürtlerin çıkarlarına hizmet etmez.

Rudaw: Sizce KYB ile KDP arasındaki çekişme Irak Kürdistan Bölgesi'nin konumunu nasıl etkileyecek?

Halilzad: Rahatsızlar ve rekabet olabilir. Bu doğaldır. Farklı partiler var, tarihleri farklı, destekledikleri şeyler de farklı. Ben, Bağdat'ta olduğum dönemde, Talabani ile Barzani arasındaki ilişkilerin nasıl olduğunu hatırlıyorum. Ancak birlikte anayasa üzerinde çalışıp iyi ulusal meseleler üzerinde çok iyi çalıştırlar. Biri Bağdat'ta, diğeriyse Erbil’deydi. Bence bu çok iyi bir örnek. Kürtler, Kürdistan'da ne olacağı, petrol ve gaz politikaları gibi meselelerde fikir ayrılıklarına sahip olabilirler. Bu oldukça doğaldır. Ancak, büyük ulusal meseleler söz konusu olduğunda, Kürtler arasında uyum sağlanması gerekir. Bu, Kürdistan'ın konumunu zayıflatacak bir araç haline gelmemelidir.

Rûdaw: Çoğu zaman gençler ve bazı muhalefet partilerinin, Irak'taki mevcut liderleri ve politikalarıyla ilgili söyledikleri şudur: "Irak'taki mevcut liderlik Amerika tarafından destekleniyor ve bir zamanlar her biri Avrupa ve Amerika'da dağılmışlardı. 2003 yılında Amerika, hepsini bir araya getirip tanklarıyla Irak'a getirdi." Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?

Halilzad: Bahsettiğiniz şey Kürt liderleri ile ilgiliyse böyle bir şey olduğunu sanmıyorum. Olmaz da.

Rûdaw: Iraklıları, Iraklı liderleri kastediyorum.

Halilzad: Evet, bu konuya geleceğim, ancak Kürt liderleri, Mela Mustafa Barzani, Amerika'nın Irak'a gelmesinden önce de Irak’ta veya Kürdistan'daydı. Aynı durum diğer Iraklı liderler için de geçerlidir. Kürdistan'ın siyasi gelişiminin çok uzun bir geçmişi var ve I. Dünya Savaşı'ndan önceye kadar uzanıyor. Diğer Iraklı liderlere gelirsek, bazıları Amerika'nın işgalinden faydalandı, ancak biz tanklarla Bağdat'a getirip iktidar yapmadık. hayır. Onlar Saddam'a karşıydılar, bazıları İran'da, bazıları başka yerlerdeydi. Hatta bazıları İngiltere'deydi. Hiçbiri Amerika'da değildi. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Rûdaw: Çelebi hariç.

Halilzad: Çelebi sık sık ABD’yi ziyaret ederdi, fakat orada uzun süre kalmazdı. O, bildiğim kadarıyla askeri güce sahip değildi. Sanırım biz bazı hatalar yapmıştık, nasıl hareket ettiğimiz ve o zaman neler yaptık konusunda. Hükümetin hızlı bir şekilde kurulması gerekirdi, ama acaba orduyu dağıtmalı mıydık? Baas’ı yıkmamız gerekiyor muydu? Bunlar bazı noktalar ki tarihçiler bunları tartışıyor ve gençler de bunlarla ilgili şikayetlerini dile getiriyor.  

Bu noktadan ders çıkarılmalı. Ama önemli olan, geleceğe doğru adım atabilmemiz ve akademisyenler ve uzmanlar bu konuda daha fazla çalışmalılar, çünkü Irak’ın büyük bir potansiyeli ve kaynakları var. Tarihte bazı dönemlerde çok büyük ilerlemeler oldu, bu yüzden eğitim ve öğrenim merkezlerinin geleceğe yönelik olarak pek çok yıl geriye dönmesi gerekir. Irak, Arap dünyasındaki birçok ülkenin eğitim merkezi oluyordu. 1980'lerde Körfez'e geldiğimde herkes Irak'tan bahsediyordu. Irak'ta okudum. Dolayısıyla o kapasite, o insan kaynağı ve o doğal kaynak var. Birbiriyle rekabet eden iyi siyasi ve taraflara ihtiyacınız var. Faydalanmak için yardımcı olunmalı. Çok fazla yolsuzluk var, hizmetler zayıf ve kanunun rolü zayıf. Iraklıların liderlerinden daha fazlasını beklemeye hakları var. Yaptıklarından çok daha iyisini yapmaları gerekiyordu ama bu fırsatı ABD sağladı.

Siz daha önce Saddam’dan bahsetmiştiniz ve o da her konuda tek karar veren kişiydi, ama bu kesinlikle doğru değildi, çünkü o sistem sürdürülebilir değildi. O yüzden alternatif bir temsilciye sahip olmak ve eğitim alarak yeni fırsatlar yaratmak çok daha iyi. Tüm bunlar geçiş sürecinin bir parçasıdır ve ben Irak’ın geleceğinden umutluyum, çünkü bu ülke halkının potansiyelini ve kaynaklarını değerlendirebilir. Ben bunu tarihte de görüyorum.

Rûdaw: Sayın Halilzad çok teşekkürler.  

Halilzad: Teşekkürler.

Rûdaw: Rûdaw’a tekrar hoş geldiniz.

Halilzad: Burada Rûdaw’da olduğum için memnunum.

Rûdaw: Sizi gördüğümüze biz de sevindik.

Halilzad: Sizlere başarılar diliyorum.

Rûdaw: Teşekkürler.