Manş Denizi'nde kaçakçıların kullandıkları yönetemler ve sudaki can pazarı
İngiliz polisi göçmen kaçakçılarının Manş denizinde göçmenleri taşımak için kullandıkları botları yakından incelemeleri için çok sayıda uluslararası medya kuruluşlarını bu limana davet etti.
Botların neredeyse hepsi kauçuktan yapılmış ve yapılışına bakıldığında göçmenlerin yaşamını tehdit ettiği ortadadır.
Hiçbir şekilde güvenlik ve emniyet önlemlerine rastlamıyorsunuz. İngiliz polisinin aktardığına göre botlar tek parça halinde üretiliyor. Dolaysıyla botta oluşacak tek hasarsa tamamının suya gömülmesi an meselesi.
Uzmanlar bu botların üretiminde kullanılan ürünün aslında bot üretiminde kullanılan bir madde olmadığını söylüyor. Farklı bir naylon türünden yapıldığı ifade ediliyor.
Göçmen kaçakçılığı yapanlar farkı maddelerle bir araya getirerek üretiyorlar. Hatta botun bazı yerlerinde yama izlerine bile rastlıyorsunuz.
Bu botlar hiç güvenli olmamasına rağmen bazen 60 veya 70 göçmeni zorla bindirip Manş denizinden geçirmeye çalışıyorlar. Nitekim Manş kanalı bot ve tekneler için dünyanın en tehlikeli suyollarından biri olarak sayılıyor, hele ki bu tür botları için hiç ama hiç güveli değil.
Rûdaw muhabiri ve sunucusu Roj Ali Zala Manş denizindeki Dover limanında ingliz yetkilileriyle görüştü.
Roj Ali Zala, Küçük Tekne Operasyon Komutanlığı Uluslararası Operasyonlar Direktör Yardımcısı Carol Heginbottom ve Komutanlığın Direktör Yardımcısı James Grace ile tekne ve bot kazalarının yaşandığı kanalın kıyısında merak edilenleri sordu.
Rûdaw: Şu anda burada bulunan bu botları göstermedeki amacınız nedir?
Carol Heginbottom: İnsanların bu küçük botlara binerek hayatlarını tehlikeye attıklarını anlamalarını istiyoruz. Bu botlar insanları taşımak için uygun değil. Hele ki İngiltere ve Fransa arasındaki sulara hiç uygun değil. Çok kötü bir üretim, ucuz malzemelerden yapılmış. Motorları kanalda gezinmeye uygun değil. Aynı zamanda bu botlarla kanalı geçemeye çalışanlara can yeleği de verilmiyor. Bu nedenle botun batması ve insanların hayatını kaybetmesi ihtimali çok yüksek.
Rûdaw: Evet, botların çok kötü yapıldığını ben de buradan bakınca görebiliyorum, insanların böyle bir şeye canlarını emanet etmeleri açıkçası şaşırtıcı. Göçmenlerin bu botlara binmeye nasıl ikna edildiği konusunda bilgi edindiniz mi?
Carol Heginbottom: Göçmenler İngiltere topraklarına ulaşacakları için heyecanlılar ve bu heyecan onların istismarına neden oluyor. Sorun şu ki, bu botlar kıyıya varıyor ve bazen botların bunu başardığını görüyorlar, ancak çoğu zaman suç çeteleri onları zorla botlarına bindiriyorlar. Bu nedenle bottaki insanların şaşkınlığını, kadın ve çocukların ağladığını ve kaygılı olduğuna sık sık şahit oluyoruz. Bazen bu botlara binmek zorunda kalıyorlar, aksi takdirde ne kadar tehlikeli olduklarını sadece onlara bakarak anlayabilirsiniz. Kısaca, botların tehlikeli olduğunu bilmek için uzman olmanıza gerek yok.
Rûdaw: Manş Denizi başlı başına tehlikeli bir suyolu. Daha önce başka hikayeler üzerinde çalıştığımda, kaçakçıların kasıtlı olarak kötü yönlerden ve kötü hava koşullarında göçmenleri karşıya geçirmeye çalıştıklarını sıkça duydum. Sanırım bahsettiğim yerleri polisler daha az denetlediğinden kaynaklanıyor Burada da aynı şeyi görüyor musunuz? Manş Denizi’nin ne kadar tehlikeli oluğunu bize anlatır mısınız?
Carol Heginbottom: Evet, bir denge olması gerekiyor. Denize açılmadan önce denizin biraz sakinleşmesini bekliyorlar, çünkü dalgalar çok güçlüyse yine de Fransa tarafından fazla uzaklaşamıyorlar. Yani kıyılardan ayrılmak için doğru zamanı seçiyorlar ama bazen Fransız tarafı sakin görünüyor. En azından Fransa'dan ayrıldıklarında su sakin gözüküyor ancak İngiltere'de ve bu bölgede hava şartları çok hızlı değişiyor. Bu tarafa geçtiklerinde birdenbire rüzgar esiyor ve dalgalar yükselmeye başlıyor böylece botlar alabora oluyor.
Rûdaw: İzleme açısından İngiliz hükümetinin bazı verilerini inceledim, botların çoğunun İngiltere’ye ulaşmadan önce tespit edildiğini gördüm. Siz aşarak buraya ulaşan botlar oluyor mu? Yoksa çoğunun buraya ulaşmadan tespit edip görebiliyor musunuz?
Carol Heginbottom: Botlar buraya ulaşmadan önce hepsini görebiliyoruz. Son bir yılda buraya gelip de bize yakalanmayan bot olmadı. Tüm botların tespit edilip yakalanması için çok çalışıyoruz ve bunun için çok gururluyuz, bu uygulamalar sayesinde ölüm oranları ciddi derecede azaldı. Ancak bu sadece ölümlerle sınırlı değil, bazıları Fransa kıyılarında yaralanıyor bazıları ise yolda yaralı olarak buraya ulaşıyorlar. Örneğin bazıları bota dökülen yakıt nedeniyle yaralanıyor ve bu yara vücutlarında sonsuza dek kalıyor. Dolayısıyla insanların bu botlarla gelmesini engellemek oldukça önemli.
Rûdaw: Küçük Botlar Operasyonları Komutanlığı, bu yeni bir komutanlık sanırım. Bize yeni kurulan bu komutanlıkla ilgili daha fazla bilgi verir misiniz? Tam olarak ne yapıyorsunuz?
Carol Heginbottom: Birimimizin adı Küçük Botlar Operasyonları Komutanlığı, bir yılı aşkın süredir kuruldu. İngiliz Sınır Polisi'nin bünyesinde görev yapıyoruz. Görevimiz küçük botların Birleşik Krallık sınırlarına yasadışı yollardan girmesini önlemektir. Bu tür tehlikeli geçişlere son vermek ve mafya grupların yoksul insanların hayalleri üzerinden para kazanmalarının önüne geçmeye çalışıyoruz.
Rûdaw: Kaçakçılar da botlara binerek göçmenlerle beraber mi suyu geçiyorlar? Yoksa onlar karşıda bekleyerek sadece botlarımı gönderiyorlar?
Carol Heginbottom: Suç gruplarına mensup kişiler de bazen botlarla birlikte İngiltere'ye gelmeye çalıştıkları olmuştur ancak bu değişiyor, her zaman aynısı olmuyor. Bu tür geziler düzenleyen birçok suç örgütü var ve insanları buraya getirmek için farklı yöntemler kullanıyorlar. Bu nedenle zaman zaman yanlarında da gelebiliyorlar.
Rûdaw: Küçük Botlar Operasyonları Komutanlığı kurulduktan sonra grupların taktiklerinde bir değişiklik görüyor musunuz?
Carol Heginbottom: Gerçekten çok çalışıyoruz, örneğin altı, yedi yıl önce sorunlar daha fazla kamyondu, göçmenler kamyonların arkasına saklanarak gelmeye çalışıyorlardı. Şimdi ise gözler küçük botlar üzerinde, biz bunun da değişeceğini öngörüyoruz. Başka yolları deneyecekleri ihtimali var ama onların rotası insanlar için daha az tehlikeli olduğu sürece duruma uyum sağlamaya ve bu suç gruplarının önüne geçmeye çalışacağız.
James Grace: Botlar geldiğinde ekibim inceleme yapıyor, kanıt topluyor ve fotoğraf çekiyor. Daha sonra botlar parçalanıyor ki bir daha kullanılamasınlar. Ardından imha edilmeden önce 40 ila 45 gün boyunca bir depoda saklanır.
Rûdaw: Daha çok bu küçük botları mı ele geçiriyorsunuz, yoksa başka tür botlar da geliyor mu?
James Grace: Genelde bu tip botlar ama boyutları farklı, 30 metre uzunluğunda botlar yakaladık. Onlar çok daha tehlikeliler çünkü daha uzunlar ve dalgalar içerisinde böyle sallanıyorlar ki bu da gerçekten tehlikeli.
Bu botları kısa bir süre önce ele geçirdik ve şimdiden hava kaybetmeye başladıklarını görebiliyordunuz. Bu da, bu tür botlardaki sorunu gösteriyor. Mesela buna bakarsanız botun tabanında delik açtıklarını göreceksiniz. Denizdeyken göçmenlerin bota hava pompalamasın için bu.
Rûdaw: Buna çok hava pompalanmış!
James Grace: Evet çok hava pompalanmış ve henüz yeni ele geçirildi.
Rûdaw: Bunların yeni ele geçirildiğini söylediniz, ne zamandı bu?
James Grace: Ayın 31’inde.
Rûdaw: Ayın 31’i!
James Grace: Evet.
Rûdaw: Peki, botların yapımı hakkında bana ne söyleyebilirsiniz, bu bir evde yapılmış bir bota benzemiyor, nerede yapılmış?
James Grace: Hayır. Kesinlikle haklısınız ama anlamamız gereken şey şu ki bu botlar İngiltere'ye gelmek için internetten satın alınmıyor. Bunlar ticari tesislerde üretilmemektedir. İyi yapılmamışlar. Bunlar pek çok farklı parçadan oluşuyor ve birileri, bir suç örgütü bunları bir araya getirmiş. Bu bir bot değil, sadece suya indirilen ve insanları üzerinde taşıdıkları bir şey. Üretildiği plastik başka yerden ithal ediliyor. Bu plastik botlar için yapılmadı. Başka şeylerle uydurulmuş ama birbirine yapıştırılmış, bantlanmış ve pek çok parça birbirine yapıştırılmış. Sen de görüyorsun.
Bu son kısmı görüyorsunuz, buradaki son kısım çoğu kez burada birbirine yapıştırılıyor. Gerçeği söylemek gerekirse bu yine de diğerlerinden daha iyi bir bot olduğunu söyleyebiliriz. Daha kötü durumda olanlarımız da var. Bu naylon birbirine yapıştırılıyor ve daha sonra diğer kısma bantlanıyor. Bu çoğu zaman kırılan kısmıdır. Çok fazla kişiyi bindirdiklerinde bu parçaların kırıldığı görülüyor. Birçoğunun batmasına neden olan şey de budur. Bir diğer husus da eğer bu bot bir fabrika tarafından yapılmış olsaydı içerisinde bölümler olurdu. Böylece bir parça patlarsa ya da sorun çıkarsa bot yine de güvende olurdu. Çoğu durumda birkaç bu botların bölümleri olmadığını görmüyoruz. Çoğu tek parça hainde yapılıyor, dolayısıyla içi boş olan bu botlar su aldığında batmaya başlıyor. Maalesef bu sorunlara ve ölümlere yol açıyor. Sanırım pek çok göçmen kendilerini neye teslim ettiklerini bilmiyorlar. Sizi botlarla götüreceklerini söylendiklerinde reklam yaparlar. Sularda iyi bir şekilde ilerleyerek Birleşik Krallık'a gidebilen iyi bir bota bindirildiklerini sanıyorlar ama öyle değil. Bakınız bindirildikleri botlar bunlar. İş işten geçtikten sonra gerçeklerle yüzleşiyorlar.
Bu botlar çok ince malzemelerden yapılıyor. Alışveriş merkezlerinde çocukların kale yaptığı oyuncak malzemeye benziyor. Bot yapımına uygun bir malzeme değildir. Bu nedenle kaçakçılar bu botları daha çok para kazanacak şekilde yapıyorlar ve bu nedenle mümkün olduğu kadar çok insan taşımasını istiyorlar. Botlara yapıştırılan düğmelerin kötü olduğunu, deniz şartlarına uygun olmadığını görüyorsunuz. Sadece birbirine yapıştırılmış birkaç naylon parçasından oluşuyor. Bazen bu botları yok etmeye çalıştığımızda birbirine bağlı iki bot olduğunu görüyoruz. Genellikle borlarda tutacak yerlerin olmadığını da görüyoruz. Göçmenler burada oturup botların yan tarafına tutunmaya çalışıyorlar.
Ayrıca botlardaki hava akışından da bahsetmek istiyorum. Manş Denizi'ni geçmeye başladıktan sonra birden bire hava kaybetmeye başlıyor. Bu yüzden botta çok sayıda bisiklet hava pompası görüyorsunuz. İnsanlar bu pompaları kanalı geçmek için bota binmeden önce satın alıyorlar. Bu pompalara sahip olmalarının nedeni, Manş Denizi'ne geldiklerinde sürekli olarak botta hava basıyorlar. Çünkü kanalın sularına girdiklerinde hava kaybetmeye başlıyor. Bu nedenle göçmenler endişeyle bota hava basmaya çalışırlar.
Göçmenlerin can yeleği giydiğini genelde görmüyoruz. Kaçakçılar ya da suç grupları, kendilerini suda tutacağına inandıkları her şeyi onlara veriyorlar. Bu tarz naylondan yapılan şişirme halkalar veriyorlar. Bu naylon halkalar, dünyanın en yoğun sularından birini geçmek için değil, yüzme havuzunda oynamak ve ince sular için tasarlanmıştır. Suç grupları, onları koruyacaklarını düşünerek bunları göçmenlere veriyorlar. Ancak bu göçmenleri kurtaramıyor ve boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar.
Aslında bazen can yeleği veriyorlar ama sorun şu ki bu yelekler kalite açısından pek de iyi değil. Bunlar denizde değil nehirlerde oynamak ve kayıkla gezintilerde kullanılması için yapılmıştır. Bu botların bir diğer sorunu da yakıttır. Motorun çalıştırılması için yakıt kullanılıyor. Bu yakıt can yeleklerini yırtıyor. Gördüğünüz gibi. Yeleğin iç kısmının dışarı çıktığını görebilirsiniz. Bu denizde hayat kurtaramaz. Bunlar Manş Denizi'nde karşılaştığımız sorunlar. Sulara bırakılan insanlar uygun şekilde hazırlanmıyor. Botlar çok kötü durumda ve insanların hayatını tehlikeye atıyor. Bazen bunları da görüyoruz. Bunun bir motosiklet lastiği olduğunu düşünüyorum. İnsanlar bunun kendilerini koruyacağını düşünüyor. Bu yüzden birçok şeyi kullanıyorlar. Maalesef çocuklarda böyle şeyler görüyoruz. Elimde görmüş olduğunuz ürün küçük sevimli çocuğunuzu yüzmeyi öğretmek için tasarlanmış, okyanusu geçmesi için değil.
Botların motorları var ve motoru çalıştıran yakıt göçmenler için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Göçmenlerden bazıları vücutları bu yakıtla yanıyor. Göçmenler borlardayken deniz suyu yakıta karışıyor ve göçmenler bunun farkına varamıyorlar. Ancak oluşan bu karışım el yakıyor. Gelen göçmenlerin elleri ve kollarının yandığına şahit oluyoruz. Yakıtın etkisiyle yandığını bilmiyorlar. Kaçakçılar zaten umursamıyor ve insanları karşıya geçirmenin derdindeler. Bu nedenle çok sayıda kişi yaralanıyor. Bu da başka bir tehlike.
Rûdaw: 50 veya 60 kişiyi bu botlara bindirdiklerinden bahsettiniz.
James Grace: Bazen daha da fazla. Her yıl daha fazla insanın aynı botlara bindiğini görüyoruz. Göçmenler bu konuda istekli ve söz konusu gruplar da yalnızca daha fazla para kazanmanın peşindeler. Bu nedenle insanların güvenliği pahasına kendilerini zenginleştirmek istiyorlar. Bir botta 80 kişi gördüm, en çok göçmenin olduğu bir botta en fazla 80 kişi gördüm. Botlarda ne kadar çok insan olursa sudaki dengesi o kadar azalır.
Rûdaw: Böyle bir botta seksen veya daha fazla kişi olur diyorsunuz ama bu bot tek başına kaç kişiyi güvenli bir şekilde taşıyabilir?
James Grace: Hiç kimseyi! Bu botun güvenle taşıyabileceği bir sayı yok. Bu bot insan taşımaya uygun değil, ticari bir fabrikada yapılmış bir bot değil, dolayısıyla hiç de güvenli değil. Ben bu bota kimseyi yerleştiremem. Kısa bir mesafe için bile. Bu İngiliz Kanalını geçebilecek şekilde tasarlanmamış. Kimse için güvenli değil.
Bu sadece küçük bir ırmağı geçmek içindir ve o zaman da içindekilerin kurtarılması gerekebilir. Size botlarda bulduğumuz bazı şeyleri göstermek istiyorum. Bunlar, bu botlarla karşıya geçmenin ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor. Bu botlarla denizi geçmeye çalışan aileleri, çocukları görüyoruz. Bu botlar bırakın çocukları ve aileleri, hiç kimseyi taşıyamaz.
Botun ortası da kauçuktur. Botun orta kısmının sorunu, suda seyrederken bu şekilde bükülmesidir. Çoğu zaman göçmenler en güvenli yerin botun ortası olduğunu düşünüyorlar ancak durum genellikle böyle değildir. Bazen insanları kurtardığımızda herkesin ayağa kalktığını görüyoruz, denizde çok rahatsız edici bir durum yaşanıyor ve insanlar botların yanına düşüp kayboluyorlar, çünkü bazen gece oluyor ve kurtarma ekipleri suya düşenleri göremiyorlar. Bu da durumu daha da tehlikeli hale getiriyor. Bu botlar genellikle siyah renktedir ve havanın karardığı zamanlarda Manş Denizi'nde onları görmek oldukça zordur.
Maalesef çocuklar da geliyor. Çok küçük çocukların geldiğini görüyoruz. Farklı yaşlardaki çocukların sarılıp karşıya geçmeye çalıştıklarını ve kıyıya getirildiklerini görüyoruz. Botlar karşıya geçmeye çalıştığında içerisine su doluyor. Suç grupları göçmenlere bottaki suyu boşaltmalarını söylüyor ancak bu durum göçmenlere botlara binmeden önce söylenmiyor. Denize girdiklerinde suyu boşaltmak zorunda kaldıkları söyleniyor. Bu çok tehlikeli ve insanlar korkuyor çünkü bu botlar suyu dışarı atmaya çalışan insanlarla dolu. Zor şartlar altında suyu boşaltmaya çalışıyorlar.
Bir kez daha söylüyorum çok sayıda çocuk kıyafeti ve eşyamız var. Botların denizi geçmesi için lastik, ne varsa her şeyi kullanıyorlar ama bu botlar denizi güvenli bir şekilde geçemeyecek kadar tehlikeli.