ABD'nin Erbil Başkonsolosu: Irak içinde güçlü bir Kürdistan istiyoruz

ABD'nin Erbil Başkonsolosu Ken Gross, “Amerika yönetimi, tartışmalı bölgelerde ortak yönetim olmasını istiyor” dedi.

 

Ken Gross, federal bir Irak içinde güçlü bir Kürdistan Bölgesi Hükümeti'ni desteklediklerini ifade ederek, “Kürdistan Bölgesi, halkı ve hükümetine karşı politikamızda bir değişiklik yok” diye konuştu.

 

ABD'li diplomat, havalimanlarının açılması için Bağdat yönetimi ile görüştüklerini ve ABD’li şirketleri Kürdistan Bölgesi'nde yatırım yapmaları konusunda teşvik edeceklerini söyledi.

 

ABD'nin Erbil Başkonsolosu Ken Gross, gündeme ilişkin Rûdaw'ın sorularını yanıtladı...

 

ABD'nin Bağdat Büyükelçisi ile birlikte Başbakan Neçirvan Barzani ile yaptığınız görüşme hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Görüşmede neler konuşuldu?

 

Başbakan Barzani ile bir araya geldik. Görüşmede ABD'nin Bağdat Büyükelçisi de hazır bulundu. Görüşme iyi ve olumlu geçti. Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile Amerika arasındaki ilişkileri ve Kürdistan Bölgesi ile Irak arasındaki ilişkilerini ele aldık. Bölgede yaşananları detaylı bir şekilde değelendirdik. Öte yandan, geleceği nasıl inşa etmemiz konusunda konuştuk.

 

Son 3 yıldır Irak başta olmak üzere Ortadoğu'da terörle mücadele dünyanın gündemindeydi. Amerika da terör ve IŞİD’e karşı bu savaşta öncü ülkeydi. Kürdistan ve Irak üzerindeki terör tehdidi sizce bitti mi?

 

IŞİD, askeri olarak Irak'ta yenilgiye uğramış durumda. Ancak halen Irak ve Suriye'nin her tarafında kalıntıları var. Çünkü bir saldırı zincirini gördük. IŞİD'in uyuyan hücreleri olabilir ve yeniden kendilerini organize edebilirler. Bu yüzden teröre karşı uluslararası koalisyon ile birlikte devam etmek için Kürdistan Bölgesi ve Irak hükümetleriyle ortak bir şekilde çalışıyoruz. Ayrıca peşmergeyle çalışmayı, eğitim ve askeri ihtiyaçlarını karşılamayı sürdüreceğiz.

 

ABD öncülüğünde 2014'te IŞİD'le mücadele için uluslararası koalisyon kuruldu. Peşmerge Güçleri de koalisyon güçleriyle koordineli hakeret ediyordu. IŞİD ortadan kaldırılırsa peşmergenin konumunda bir değişiklik olacak mı?

 

Askeri olarak IŞİD'i yenilgiye uğrattığımıza rağmen halen terörizmin tehditlerinden endişeliyiz. Bu önemli bir nokta. Sadece Kürdistan Bölgesi ve Irak'ta değil, Ortadoğu ve dünyanın tamamında bu durum böyle. IŞİD'in yeniden ortaya çıkmaması için peşmerge ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile devam etmek istiyoruz. Bunu önlemek için Bağdat ve Erbil'de peşmerge ve güvenlik güçleriyle yakın bir ilişki içindeyiz.

 

ABD Kongresi'nde kararlaştırılan peşmergeye maddi yardımlar bu planın bir parçası mıydı? Bu maddi yardımlar gelecekte de devam edecek mi?

 

Bu konu kongrede görüşülen ve hakkında karar verilen maddelerden biriydi. Birçok kişi, peşmergenin sadece Amerika için değil, aynı zamanda Irak hükümeti ve uluslararası koalisyon için de önemli bir ortak olduğu görüşünde. En azından ben bunun böyle olduğana inanıyorum.

 

Terörle mücadelede taraflar arasında bir ihtilaf olmadığını düşünüyorum. Amerika, Erbil ve Bağdat, teröre karşı savaşın yapılması konusunda hemfikirdi. Ancak siyasi olarak söz konusu taraflar arasında dünya kadar ihtilaf var. Son bir ayda Erbil ile merkezi hükümet arasındaki ilişkiler iyice gerildi. Kürt yetkililer, diyaloğa hazır olduğunu dile getiriyor ancak Bağdat yönetiminden henüz bir yanıt yok. Iraklı yetkilileri diyalog konusunda ikna etmeye çalıştınız mı?

 

Erbil ve Bağdat, yani ortaklarımızla yakından çalışıyoruz. Yapıcı diyaloğu destekliyoruz. Özgür, gelişmiş ve demokrat bir Irak içinde güçlü bir Kürdistan Bölgesi'nin olmasından emin olmak için çabalarımız sürüyor. Ortaklarımızın yakınlaşması, yapıcı diyaloğun olması ve ileriye doğru adım atmaları amacıyla Erbil ve Bağdat'ta görüşmelerimiz devam ediyor.

 

Kürt halkı, ABD tarafından gözardı edildiğini düşünüyor. ABD'nin burada kalarak, Kürtlerle birlikte adım atacağını düşünüyor musunuz?

 

Ekim'de yaşanan olaylardan sonra çabucak gözardı edilme duygusunun oluşmasından dolayı şaşırdım. Kürtler ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti'nin gözardı edilme politikası söz konusu değil. Daha önce söylediğim gibi, Irak içinde güçlü bir Kürdistan Bölgesi Hükümeti'ne inanıyoruz. Kürdistan Bölgesi'nin gözardı edilmesi gibi bir niyetimiz hiç bir zaman olmadı ve öyle de bir politika gütmedik.

 

Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile güçlü bir ilişki oluşturmaya çalışıyoruz. Geçmişteki ilişkilerimiz devam ediyor ve bu ilişkileri daha da geliştireceğimizi ümit ediyorum. Örneğin, yeni konsolosluk binasını inşa etme planımız var. Bu da buradaki varlığımızı daha sağlamlaştırıyor. Aynı zamanda uzun bir süre Kürt dostlarımıza bağlı kalacağımızı gösteriyor.

 

ABD’li yetkililer, Neçirvan Barzani ve Kubad Talabani liderliğindeki hükümeti desteklediklerini ifade ediyor. Bu durum, “Irak içinde güçlü bir Kürdistan Bölgesi'ni istiyoruz” politikasını bir parçası mı? Kürdistan Bölgesi'nin kendi ayakları üzerinde durması Amerika için önemli mi?

 

Dediğim gibi uzun yıllardır Kürdistan Bölgesi, halkı ve hükümetinin müttefikiyiz. Bunun da devam etmesini istiyoruz. Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile yakından çalışmak istiyoruz. Beraber üzerinde çalışabileceğimiz birçok konu var. Onun için de mevcut hükümetle devam etmek istiyoruz.

 

25 Eylül'de yapılan bağımsızlık referandumundan sonra merkezi Irak hükümeti birtakım adımlar atarak, Kürdistan Bölgesi'ne karşı bazı yaptırımlar uyguladı. Onlardan biri de Erbil ve Süleymaniye havalimanlarının kapatılmasıydı. Bu yaptırımların olumsuz etkileri oldu. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson da Başbakan Neçirvan Barzani ile bu konuyu görüştüğünü ifade etmişti. Amerika, havalimanlarının açılması için bir girişimde bulundu mu?

 

Her iki hükümetle de görüştük. İlerlemenin önemine değindik. Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile Irak hükümetinin ihtilaf yaşadığı birçok sorun var. bu konuda her iki tarafla konuşarak yakınlaşma ve söz konusu sorunları ele aldık. Havalimanlarının kapatılması burada yaşayan insanları olumsuz etkilediği açık. Özellikle yardım alanında çalışan insanlar bu durumdan ciddi anlamda rahatsız. Bu sorunların çözülmesini istiyoruz. Bu yüzden her iki tarafı yapıcı diyaloğa teşvik ediyoruz.

 

Iraklı ve Kürt yetkililer, “bir sonraki adımı düşünün” önerisine ne diyor? Bu öneriyi kabul etmeye hazırlar mı yoksa birbirlerini suçlamakla mı uğraşıyorlar?

 

Her iki tarafın yanlışı oldu, bunu saklamıyorum. Ama önemli olan geleceğe bakmak. Referandumun yapıldığını biliyoruz, sonucunu da biliyoruz. Referandumdan sonra da yaşananları biliyoruz. Ancak, Irak'ta güçlü bir Kürdistan'ın olduğundan emin olmamız için şimdi yapmamız gereken ileriye doğru adım atmaktır. Durumlar normalleşmeden bu gerçekleşmez.

 

Normal durum havalimanlarının açılması ve bölge hükümeti ile merkezi hükümet arasında normal bir ilişkinin olması demektir. Bence önceliğine göre sorunların sıralanması, hem bizim için hem de iki hükümet için önemlidir. Çünkü her iki tarafın da ihtilaf yaşadığı birtakım sorunlar var. Bu yüzden çözüm şekliyle ilgili karar verilmeli. Sorunlar hakkında konuşulmalı. Örneğim kim neyi amaçlıyor?

 

Mesele benim seninle ihtilaf yaşadığımız bir konuyu çözmek kadar basit değil. Birçok tarafın çıkarı söz konusu. Konuşmak istedikleri birçok konu var; bütçe, gümrük, göçmenler ve vize bu konulardan yalnızca bazıları. Bu yüzden mesele “havalimanları açılsın” demekten daha karışık. Hepimiz yakın bir gelecekte bunun gerçekleşmesini ve her iki tarafın da bu meseleyi görüşmesini arzu ediyoruz.

 

Kürdistan Bölgesi'nin iç sorunlarına değinmek istiyorum biraz. Parlamento iki yıl aradan sonra yeniden faaliyete başladı. Kürdistan Bölgesi Başbakanı'nın demokratik bir atmosferi inşası için başlattığı reform programı ve parlamentonun yeniden aktifleştirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Parlamentoya ihtiyaç olmasını şart kılan şey, demokratik bir atmosferin olması ve pratikte demokrasiye sahip olmanızdır. Temsilcileriniz orada olmalı. Önümüzdeki aylarda seçim var. Parlamentoda yasaları çıkaran ve birtakım programları geliştirmeye çalışan halkın temsilcileri var. Parlamento askıya alındığı dönemde yasalar çıkmıyordu, birçok program da durmuştu. Parlamentonun sorumluluğu üstlenerek, Kürdistan halkının çıkarlarını korumasını bekliyoruz.

 

Kürdistan Bölgesi ile merkezi hükümet arasındaki ilişkileri daha da karmaşık hale getiren sebeplerden biri de geçtiğimiz aylarda Kerkük ve tartışmalı bölgelerde yaşanan olaylar oldu. Bildiğiniz gibi Irak Ordusu ve Heşdi Şabi bu söz konusu bölgelere girdi. Amerika, “Söz konusu tartışmalı bölgeler ortak yönetilmeli” açıklamasında bulundu. Amerika'nın şu andaki tavrı nedir?

 

Buralar uzun süredir tartışmalı olarak adlandırdığımız bölgeler. Fiziki olarak o bölgelerde kontrol sağlayan tarafın orada yetkili olduğu anlamına gelmez. Açıklamada buna vurgu yapılmıştı. O bölgeler sorunlu bölgelerdir. Erbil ile Bağdat arasında söz konusu bölgelerin durumu ve yönetimin kime verileceğiyle ilgili bir anlaşma yapılmalı. Biz bölgelerin ortak yönetimini destekliyoruz. Bu Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile Irak hükümetinin yakından çalışarak çözebileceği bir mesele.

 

Hem halk hem de taraflar, tarafsız güçlerin o bölgeleri korumasını istiyor. Bu konuda Amerika birşey yapacak mı? O bölgelere güç gönderecek mi?

 

Irak'taki güçlerimizin sayısını arttıracağımızı zannetmiyorum. O bölgenin güvenliği için atılan bütün adımları destekliyoruz. Mesela halkın geri dönebilmesi için Kerkük'ün güvenliğini destekliyoruz. Bağdat ile Erbil arasında müzakere sonucu oluşturulan birtakım mekanizmalar belirlenebilir.

 

Amerika ve diğer müttefikler olarak da bu konuda yardımcı olabiliriz. Şüphesiz bu bizim desteklediğimiz bir şey. Ancak belli bir eylemler için asker sayısını arttırmak gibi bir planımız yok. Erbil ile Bağdat arasındaki işbirliğine katkı sağladığımızdan emin olmak istiyoruz.

 

Amerika, uluslararası toplum ve Kürdistan Bölgesi, göçzedelerin evlerine dönmesine vurgu yapıyor. Ancak göçzedelerin halen büyük bir bölümü Kürdistan Bölgesi'ndeki kamplarda yaşıyor. Aralarında Musul, Tikrit, Enbar ve Diyala'dan gelen göçzedeler de var. Göçzedeler, Irak hükümetinin geri dönmelerine izin vermediğini ifade ediyor. Amerika, bu insanların evlerine geri dönmesi için ne yapacak?

 

Kürdistan Bölgesi Hükümeti, savaştan kaçan insanlara yardım etti. Bazı dönemlerde Kürdistan Bölgesi'nin sınırları içindeki göçzede sayısı 2 milyonu geçti. Bu onların omzunda çok ağır bir yüktü. Uluslararası toplum, Kürdistan'a yardım etti ama yine Kürdistan Bölgesi Hükümeti ve halkını o zor dönemde göçzedelere karşı gösterdikleri tavırdan dolayı teşekkür ediyoruz.

 

Geçmiş 2.5 yılda Irak'ın tamamında insanı yardımlar kapsamında 1.3 milyar dolar para harcadık. Bu yardımların büyük bir bölümü en çok göçzede ve mültecinin bulunduğu bölgelere gitti. Birçok yardım örgütünü destekledik. Bunun dışında bazı örgütler ve BM aracılıyla insanların kurtarılan bölgelerde güvenliğinin sağlandığından emin olmak istiyoruz.

 

Güvenlik sağlanırsa insanlar geri döner. Ama geri dönme kararının halk tarafından özgür bir şekilde verilmesini istiyoruz. Ön hazırlık yapılmadan insanların baskı altında, kamplardan çıkarılarak bölgelerine geri gönderilmesi gibi konuların yaşanmaması için hem burada hem de Bağdat ile elimizden geleni yapıyoruz.

 

O insanlar kaçarken onlara kalacak yer ve koruma sağlamak sizin görevinizdi. Ancak sizin söylediğinize göre, geri dönmeleri için şehir ve ilçelerde çalışmalar yapılmalı...

 

Evet, yani bunun gerçekleşmesi için şartlar yerine getirilmeli. Yani insanlar bu kararı verebilmeli ve o bölgelerde güvende olduklarını hissetmeliler. Kürdistan Bölgesi'ndeki göçzedeler, kendi bölgelerinde korunacaklarını hissettiklerinde geri dönsün.

 

Kürdistan Bölgesi ve Irak'ın Amerika ile ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Irak hükümeti ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile olan ilişkilerimizin çok güçlü olduğunu düşünüyoruz. Son iki ayda yaşananlardan sonra Kürdistan halkında da bazı değişiklikler oldu. Ama politikamız değişmedi. Kürdistan'a karşı düşüncelerimiz ve duygularımız değişmedi. Kürdistan'da kendimizi sizin ortağınız olarak görüyoruz. Kürdistan'ın federal ve bir bütün Irak'ın güçlü bir parçası olduğundan emin olmak istiyoruz. Amacımız da budur. Bu amaca ulaşmamız için Erbil ve Bağdat ile çalışmak istiyoruz.

 

Amerika’da veya burada hükümetler değişse bile ilişkiler ve ortak çıkarlar devam edecek, bunu mu demek istiyorsunuz?

 

Birtakım ortak amaçlara sahip olduğumuzu düşünüyorum. IŞİD'e karşı savaş da o amaçlardan biri. Evet ortak amaçlarımız var. Gördüğünüz üzere Amerika'da veya başka yerlerde yönetimlerin değişmesi bizim politikamızı değiştirmez. Hepmizin karşılaşacağı birçok sorunla mücadele etmek için Kürdistan Bölgesi Hükmeti ile yakında çalışmak istiyoruz.

 

Kürdistan Bölgesi Başbakanı, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, Irak Anayasası'nın yorumlanması için üçüncü bir tarafa ihtiyaç olduğunu söyledi. İstikrarlı bir Irak'ın inşası ve Erbil ile Bağdat arasında daha iyi bir ilişkinin kurulması için bunun “uzun bir sürecin başlangıcı” olduğunu söyleyebilir miyiz?

 

Şüphesiz amacımız budur. Bu konuda yardımcı olabilirsek her iki tarafa da yardım etmeye hazırız. Çünkü Erbil ile Bağdat arasında güçlü bir ilişkinin olması, hem Irak, hem Kürdistan, hem de bölge açısından önemli. Bu yüzden her iki hükümetten talep gelmesi halinde sevinerek yardımcı oluruz.

 

Ekonomiyle ilgili bir soru sormak istiyorum. Daha önce birçok Amerikalı şirket ve işadamı bu bölgeye gelmek istiyordu. Bu durum da buradaki halk için bir güvenceydi. ABD'nin büyükelçiliği veya başkonsolosluğunun Amerikalı şirketlerin bölgede yatırım yapmasına yönelik teşvikleri devam ediyor mu?

 

Bence bu çok önemli. Bu yıl bunun yerine referandum ve referandum sonrası olaylara odaklandık. Çünkü referandum bütün tarafların odak noktasını değiştirdi. Ama söylediğiniz şey temel amaçlarımızdan biri. Amerikalılar, Kürtler, Amerikalı şirketler ve Kürdistan Bölgesi'ndeki şirketler arasındaki ilişkilerin devam edeceğinden emin olmak istiyoruz.

 

Buradaki halk ile Amerika halkının güçlü ekonomik bir ilişkiye sahip olmasını istiyoruz. Havalimanları sorununu çözerek, insanların kolay bir şekilde Kürdistan'a gelerek, yatırım yapma fırsatını değerlendirmeliyiz. İşte önümüzdeki yıl üzerinde çalışacağımız şey tam da budur.