Batılı diplomattan Kürtler’e: GİTMEYİN!

Hollanda’nın Erbil Başkonsolosu John van der Zande, başta Irak’ta olmak üzere üzere bölgede en büyük sorunun “yolsuzluk” olduğunu söyledi.

 
Hollandalı askeri eğitim uzmanlarının verdiği eğitimden Peşmerge Güçleri’nin hoşnut olduğunu ifade eden John van der Zande, “Kürdistan’da ülkeme yönelik olumsuz birşey duymadım”dedi.

 

Ülkesinin bu yıl Kürdistan Bölgesi’ne farklı yardım kuruluşları aracılığıyla 68 milyon euro bütçe ayırdığını dile getiren John van der Zande, “Kürt  siyasileri arasında yaşanan siyasi krizin çözülmesi amacıyla 2 defa diyalog masasına oturduk. Bu girişimlerimizin yararlı olduğunu söylediler. Ancak şimdiye kadar  bir sonuca varılamadı” diye konuştu.

 

John van der Zande Rûdaw’ın sorularını yanıtladı...


Göreviniz süresince, ülkenizin Kürdistan Bölgesi’yle ilişkilerinde yaşadığınız en önemli olaylar neler?


Öncelikle görevime başladığım 2014 yılında IŞİD, Erbil’e yaklaşmıştı. 2 defa da Erbil’e gelişim ertelendi.

 

İkincisi ise; Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin Kürdistan’a gelişi oldu. Elbette görevim süresince aralarında Hollanda Başbakan Yardımcısı, Savunma Bakanı ve üst düzey askeri komutanlar da geldi. Ancak Mark Rutte’nin gelişi benim için diğerlerinden daha büyük önem teşkil ediyordu.

 

Bir de Kürdistan Bölgesi Başkanlık Divanı Başkanı Fuad Hüseyin bana, “1975’te Hollanda’ya göçmen olarak gittiğimde Kürdistan’ı anlatmakta zorluk çekiyordum. Çünkü Kürdistan’ın nerede olduğu bilinmiyordu. Ancak şu anda aynı ülkenin başbakanı burayı ziyaret ediyor”demişti.


IŞİD’le savaşta Hollanda nasıl bir role sahip ?



Özellikle IŞİD’le savaşla birlikte Erbil ve Bağdat’la olan ilişkilerimiz gelişti. İnsani yardımlarla birlikte, askeri eğitim uzmanlarımız Peşmerge Güçleri’ne ve Irak Özel Kuvvetleri’ne eğitim verdi. Oldukça başarılı sonuçlar aldık. Peşmergeler öğrenme konusunda oldukça hevesli.

Hollanda’ya ilişkin Kürdistan halkından olumlu bir bakış hakim. Bu durumun Hollanda’nın Kürdistan’da tanındığı anlamına gelmiyor mu?


Tam olarak nedenini bilmek zor. Ancak bende Kürdistan’da ülkeme karşı olumsuz birşey duymadım. Burada aktif olan 13 Hollanda merkezli STK ile işbirliğimiz var. Bununla beraber mayın temizleme konusunda farklı derneklerle çalışıyoruz.  Bu yıl için de toplam 68 milyon euro ayrılmış durumda. Hollanda vatandaşı da birçok Kürt ile de diyalog içindeyiz.


Başta hükümetin içinde olmak üzere, Kürdistan Bölgesi’nde birçok Hollanda vatandaşı bulunuyor. Onlarla ilişkileriniz nasıl?


Tüm bakanlık ve siyasi partilerle ilişkilerimiz oldukça iyi.

 

Kürdistan Bölgesi’ndeki ekonomik krizi nasıl değerlendiriyorsunuz?


Buranın en büyük sorunu yolsuzluktur. Irak, Birleşmiş Milletler (BM) listesinde yolsuzlukta üst sıralarda yer alıyor. Bu durum sadece Bağdat Hükümeti’ni kapsamıyor. Bunun halledilmesi gerekiyor.



Peki, Kürdistan’da gözlemlediğiniz en ciddi değişim ne?


Ekonomik kriz ve sonrasında siyasi krizin yaşanması... Halk çok zor durumda kaldı. Erbil pahalı bir şehir sayılır. Halkın birbirlerine yardım ederek yoksullukla başetmeye çalıştıklarını duydum.

Siyasi kriz ise; uzun bir süredir devam ediyor. AB üyeleriyle Kürt  siyasileri arasında yaşanan krizin çözülmesi amacıyla 2 defa diyalog masasına oturduk. Bu girişimlerimizin yararlı olduğunu söylediler. Ancak şimdiye kadar  bir sonuca varılmadı.


Yaklaşık 1 yıldır parlamentonun işlevli olmaması ciddi bir sorun. Demokratik kurumlarının her birinin ayrı görevleri bulunmaktadır. O günden beri tüm dünyanın gözü Kürdistan’ın üzerinde ve siyasi istikrarsızlık üzücü bir durum.

Mali kriz, Kürdistan’a gelmek isteyen Hollandalı işdamlarını da etkiledi mi?


Ne yazık ki Hollandalı işadamlarının  girişimlerini de etkiledi. Durumun düzelmesi halinde işadamları hemen gelecektir. Aynı şey Hollanda vatandaşı Kürtler için de geçerli. Eğitimli gençlerin burayı terkederek yurtdışına gitmeleri de üzücü bir durum.  Umarım sözkonusu gençler burada kalarak, kendi ülkelerini kalkındırmaya çalışırlar. Çünkü onlar geleceğin siyasetçielri ve işadamları. Beyin göçü ülkeyi geriletecektir.


Kürdistan Bölgesi Ortadoğu’nun diğer yerlerine benziyor mu?


10 yıldır Ortadoğu’da görev yapıyorum. Tahran ve Tel Aviv’de de aynı görevlerde bulundum. Yani Araplar’ın hakim olmadığı bölgelerde görev yaptım. Kürdistan’da  çokkültürlüğe tanık oldum. Bu oldukça ilginç bir durum. Jeopolitik olarak da tüm dünyanın gözü burada. Burada çok şey hakkında bilgi sahibi oldum.


Bundan sonra ne yapacaksınız?


Güvenlik danışmanı olarak, Amman’a gideceğim. Benim de aralarında bulunduğum 6 kişilik bir ekiple, dünyada “Şiddetin yayılışının nedenlerini ve örgütlere katılımın engellenmesine” yönelik çalışacağız. Ürdün, Lübnan, Irak ve Kürdistan üzerine çalışıyorum. Kürdistan’a geri dönmek isterim.


Kürdistan halkına ne demek istersiniz?


Avrupa’ya gitmek yerine burada kalıp çalışmalarını söylemek isterim.