Ünlü tarihçi değerlendirdi: Dersim mi Tunceli mi?

Dersim Belediye Meclisi, 7 Mayıs'ta yaptığı olağan toplantısında Tunceli Belediyesi tabelasının ''Dersim Belediyesi'' olarak değiştirilmesi yönünde karar aldı. Erzincan İdare Mahkemesi'nin yürütmenin durdurulması kararı almasının ardından Türkiye İçişleri Bakanlığı da, kararla ilgili soruşturma başlattı.

Gündemde “Dersim mi, Tunceli mi? tartışmaları devam ederken konu hakkında tarihçi-yazar, Mehmet Bayrak Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

Tahirçi yazar Mehmet Barak, Dersimlilerin ve demokrat kamuoyunun, “Dersim” isminin “Tunceli”ye çevrilmesinin nedenlerini bildiğini ve bunu bir “hakaret” adlandırması olarak kabul ettiğini söyledi.

Türk Devleti’nin 1928’den bu güne 15 bin dolayında yerleşim biriminin ismini değiştirdiğini belirten Bayrak, “Tunçeli” gibi “soykırımı” çağrıştıran bir ismin devam ettirilmesinin, bir “hakaretin devam ettirilmesi” anlamına geldiğini ve insanlarda travma yarattığı için mutlaka değiştirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Bayrak, “Dersim” isminin “bölücü” değil aksine “onarıcı ve bütünleştirici” olacağını ifade ederek, “Çünkü bu isim, bölgenin etnik ve kültürel özelliklerinden kaynaklanan ‘doğru’ bir adlandırmadır” dedi.

İşte tarihçi yazar Mehmet Bayrak’ın Rûdaw’ın sorularına verdiği yanıtların tamamı:

Dersim isminin kökeni nedir? Nereden geliyor?

Dersim isminin kökenine dair değişik görüşler bulunmakla birlikte; yaygın görüş buranın Milattan Önce Yunanlı tarihçiler tarafından “Daranis” adıyla anıldığı ve süreç içerisinde halk arasında “Gümüş kapı” anlamına gelen “Dersim” olarak adlandırıldığı tarzındadır. Geçmiş Osmanlı kaynaklarında da, bu bölge bazen “Desim” tarzında yazılsa da, çoğunlukla “Dersim” olarak adlandırılmaktadır. Bu bölgede geçmişte “Keban – Madeni” adıyla maden işletmeciliğiyle meşhur olmuş bir yerleşke ve maden alanı olduğu da unutulmamalıdır.

Peki Dersim ismi nasıl Tunceli oldu? Tunceli ismi nereden geliyor?

Dersimliler ve demokrat kamuoyu, “Dersim” isminin “Tunceli”ye çevrilmesinin nedenlerini biliyor ve bunu bir “hakaret” adlandırması olarak kabul ediyor. Çünkü, biliniyor ki bu adlandırma, 1937/38’de gerçekleştirilen en büyük Kürt katliamından iki yıl önce ortaya çıkıyor. 1921’de Koçgiri katliamında, 1928-30’da Ağrı- Zilan  katliamında kurmay subay olarak görev aldıktan sonra, 1935’te Korgeneral rütbesinde “Kor-Vali” olarak Dersim katliamını yöneten ve halk arasında “Dersim Kasabı” olarak adlandırılan Abdullah Alpdoğan, bu aşamada, “Devletin tunç elinin, tunç yumruğunun yöre halkının tepesine ineceği” tarzında beyanatlarda bulunduktan sonra, bu beyanatını şu traji- komik açıklamayla kamufle etmeye çalışır:

“Bizim büyük dedelerimiz henüz Orta Asya’da yaşadıkları zamanlarda (tunç) yapmasını öğrenmişlerdi. Bugünkü medeniyetin bayraktarlığını yapan Avrupa kıtası daha taş devrini yaşamakta iken Orta Asya’da Türkler, Tunç Devri’ne çoktan girmişler ve tunç medeniyetini de çok ileri götürmüşlerdi (…) İşte, büyük göç ve akın günlerinde  Asya dağlarını yol tutan Türkler, bu yolları takip ederek bugün Dersim dağları dediğimiz bu bölgede kendilerine en uygun tabiat şartlarını buldukları için burada yerleşip kalıyorlar. Maden işlemesini çok iyi bilen adamlar, Dersim’de bakır ve kalay madenlerinin yanyana ve pek zengin halde bulunduğunu görüyorlar ve burada yerleşiyorlar. (…) İşte, şimdiye kadar zanlar ve tahminlerle Dersim adıyla anılan bu güzel yarlara en uygun ve tarihin özünden süzülüp çıkarılan bu ad yani Tunçeli adı verilmiştir. Bu bölgenin bakırı ve kalayı, taşı ve toprağı kadar sakinleri de Türktür. Hem de soyları karışmamış dipdiri ve tam manasıyla öz Türkler’dir.” (Bu açıklama Altan Dergisi’nin 1936’da yayımlanan 15’inci sayısında mevcuttur.)

"Tunceli" isminin tekrar "Dersim" olarak değiştirilmesinin kültürel ve siyasi bir önemi var mıdır?

İşte, “ırkçı- bölücü devlet” anlayışıyla, 1937/38’de “Tunç yumruk”la en büyük Kürt katliamını gerçekleştiren bir zihniyetin, aynı zamanda bir “büyük hakaret” içeren adlandırmasını değiştirip, “Dersim” ismine yeniden dönmek büyük önem taşımaktadır. Türk Devleti’nin 1928’den başlayarak günümüze kadar 15 bin dolayında yerleşim biriminin ismini ve bir o kadar da “çay, ırmak, dere, tepe, dağ” gibi tabii yer ismini değiştirdiği biliniyor. Bunları eleştirmekle birlikte, “Tunçeli” gibi bir soykırımı çağrıştıran bir ismin devam ettirilmesi, bir “hakaretin devam ettirilmesi” anlamına geldiği ve insanlarda travma yarattığı için mutlaka değiştirilmesi ve “Dersim” kadim isminin iade edilmesi son derece gerekli ve önemlidir.

Dersim ismini kullanmak "bölücülük" şeklinde değerlendiriliyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Yukardanberi söylediklerimiz, “Tunçeli” isminin ayırıcı ve “bölücü”; Dersim isminin ise onarıcı ve bütünleştirici olacağını kendiliğinden göstermektedir. Çünkü bu isim, bölgenin etnik ve kültürel özelliklerinden kaynaklanan “doğru” bir adlandırmadır.

Mehmet Bayrak kimdir?

Mehmet Bayrak, Özellikle Kürtler, Aleviler, Kızılbaş, Ahl-e Haqq, Yaresan ve Ezidiler ile ilgili çok sayıda çalışması yayınlanan Kürdolog ve Türkologtur.

1948 yılında Orta Anadolu'daki Kürt yerleşim bölgelerinden biri olan Binboğa Dağları eteklerindeki, Kayseri- Sarız’a bağlı Dallıkavak köyünde doğdu.

İlk çalışmaları Türkoloji alanında olan Bayrak, daha sonra Kürdoloji alanında önemli çalışmalar yaptı.

Kürdoloji alanındaki çalışmalarımdan dolayı, 1980 Cuntası’yla başlayarak 2005 yılına kadar 25 yıl boyunca yargılandı.