Kur’an-ı Kerim üzerine yapılan Kürtçe çalışmalar

Hêja Bağdu

 

İstanbul (Rûdaw) - İslam dininin kutsal kitabı olması nedeni ile büyük bir öneme sahip olan Kur’an-ı Kerim ile ilgili Kürtçe çalışmalar da son yıllarda arttı.

Kur’an-ı Kerimin İslam dininin kutsal kitabı olması nedeni ile büyük bir öneme sahip olduğu yadsınamaz bir gerçek. Müslümanlar tarafından M.S 610 yılında indiğine inanılan kitapta 114 sure ve 6236 ayet bulunmaktadır. Kitap toplamda da 600 sayfadan oluşmaktadır. Kutsal kitap ilk başlarda deri, taş ve yapraklara yazılmış daha sonraları ise teknolojik ilerlemelere bağlı olarak kağıt ve günümüzde de dijital ortamlarda yazılıp basılma imkanına kavuşmuştur.

Tevrat, Zebur ve İncil’den sonra indirildiği için Kur’an son kutsal kitap olarak kabul edilmiştir. Yeryüzünde mevcut olan birçok dile çevrilmiş olan Kur’an-ı Kerimi Kürtler yüzyıllar boyu Arapça, Farsça ve Türkçe dillerinde okumak zorunda kalıyorlardı. Fakat bu durum artık değişti ve Kürtler de onu kendi dillerinde okuyup anlama fırsanına kavuştular. Ancak ilk Kur’an çevirisine de bir İngiliz olan Ely Bannister Soane başlamış ve 1920 yılında bu çeviri ‘Pêşkewtinî Silêmanî’ adlı dergide yayımlanmıştır. Molla Muhammed Xwaherzad’ın yazdığı tefsir de ilk Kürtçe tefsir olarak kayıtlara geçmiştir. Daha sonraları ünlü Kürt aydını Kamuran Ali Bedirhan 1941 yılında Kürtçe Kur’an tefsiri ile kutsal Kitap Kur’an-ı Kerim’in bir diğer tefsirini Kürtçe diline kazandırmayı başarmıştır.  

Rûdaw’a konuşan Nûbihar Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Çevik, “Kur’an bilindiği üzere tüm müslümanların kutsal kabul ettiği bir kitaptır. Yeryüzündeki birçok farklı millet İslam’ı kabul etmiş ve kitabı olan Kur’an-ı Kerim’i de kutsal kitapları olarak kabul etmiş, onu okumuş ve ondan istifade etmişlerdir. İçerdiği mesajı alıyor ve onu hayatlarına tatbik ediyorlar. Kur’an üzerine birden çok dilde çalışmalar yapılmıştır. Yeryüzündeki müslüman toplumlara baktığımızda görüyoruz ki kutsal kitap üzerine birçok çalışmada bulunmuşlar” dedi.

Süleyman Çevik, Kürt toplumu içerisinden oldukça fazla alim çıktığını ve Kur’an üzerine çok değerli çalışmalarda bulunduklarını söyledi.

Kürtçe resmi bir dil olmamasından dolayı Kürt alimlerin çalışmalarını başka dillerde yaptığını belirten Çevik, “Örnek vermek gerekirse bu diller Türkçe olmuş, Farsça ve Arapça olmuş. Bu bakımdan tarihe baktığımızda şunu görüyoruz bu alanda çalışma yapmış birçok isim aslında Kürt fakat çalışmalarını hep farklı dillerde yapagelmişler” ifadelerini kullandı.

İslam dininin kutsal kitabı önceleri daha çok ezberleniyor ve çok az kişi tarafından açık bir şekilde anlaşılıyordu. Ancak kitabın vermek istediği mesajın doğru ve eksiksiz anlaşılabilmesi için Arapça dışındaki dillere de çevrilmesi gerekiyordu. Müslüman toplumların yanısıra Müslüman olmayan uluslar da gerek İngilizce gerekse Rusça ve hatta Çince dahi Kur’an Kerim’i basmışlar ve onu okuma imkanına ulaşmışlardır. Kürtler İslamiyeti ilk önce kabul etmiş uluslardan biridir. Bu anlamda Kürtçe gibi kadim bir dilde kutsal kitabın olmayışı büyük bir eksiklik olacaktı. Ancak günümüzde kutsal kitap Kur’an-ı Kerim Kürt diline de kazandırılmış durumda.

Kur’an üzerine çalışmalar yapan Kürtlere değinen Süleyman Çevik, sözlerine şunları ekledi:

“Kur’an üzerine yapılmış çalışmalara baktığımızda Türkiye özelinde 1990’lı yıllardan itibaren birçok çalışmanın yapıldığını görüyoruz. Yani yazılı çalışmalardan bahsediyorum. Fakat bilindiği üzere Kur’an’ı anlama, onu yorumlama ve tefsirde öteden beri yapılan çalışmalar zaten mevcut. Örnek verecek olursak Hawar dergisinde Kamuran Ali Bedirhan onu parça parça çevirmiş ve yayımlamıştır. Fakat Türkiye Kürtleri arasında bir kitap olarak 1994 senesinde Molla Abdullah Varlı ilkin bir meal yayımlamıştır. Ardından da diğer mealler geldi. Yaklaşık olarak 10 meal mevcut. Akabinde Molla Muhammet Garısi ve Molla Muhammet Hekari de kendi meallerini basmışlardır. Onları takiben 3 molla daha meal yayımlamışlardır. Bugün Diyanet de kendi Kürtçe mealini basmış ve yayımlamış durumda.”

Kur’an-ı Kerim’in sadece Arapça dilinde kalması elbette düşünülemezdi. Müslüman olsun olmasın herkesin onu kendi dilinde okuyup anlayabilmesi önemli. Bu anlamda Kürtçe baskı da bu alandaki büyük bir eksikliği gidermiş oldu.