Diyarbakırlı yönetmen ‘tarihi’ projesi için destek istedi

Erbil (Rûdaw)- Diyarbakırlı yönetmen Muhammed Arslan, 31 Mart 1947’de İran yönetimi tarafından idam edilen Mahabad Kürt Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed’in hayatını film yapmak istediğini belirtti. Arslan film projesi için de Kürt işinsanlarından destek beklediğini söyledi.

 

Muhammed Arslan, Times dergisi tarafından dünyadaki en kötü 10 cezaevi arasında gösterilen Diyarbakır E Tipi Cezaevinde 12 Eylül askeri darbesinden sonra yaşanan işkenceleri konu alan “Kanlı Postal” ve “Direniş” filimlerinden sonra yeni ve tarihi bir projeye imza atmayı düşünüyor.

 

Rûdaw’a konuşan Kürt yönetmen ve senarist Muhammet Arslan (60), 1946’da Rojhılat’ın Mahabad kentinde kurulan ilk Kürt Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed’in hayatını filme çekeceğini söyledi.

 

Qazi Muhammed

 

Yılmaz Güney ile 15 yaşında tanıştı

 

Sinemaya erken yaşta başladığını ifade eden Muhammed Arslan, 15 yaşındayken usta Kürt yönetmen ve sinema sanatçısı Yılmaz Güney ile tanıştığını ifade etti.

 

Aslan, Yılmaz Güney ile tanışmasını şöyle anlattı:

 

 

“Kendisi - Yılmaz Güney- cezaevindeydi. Onu görmek için cezaevine gittim gardıyanlardan biri Yılmaz Güney’e bir çocuğun kendisini görmek istediğini söyledi. O sırada Adana’dan Yılmaz’ın bir yakını da onu görmeye gelmişti. Öyle beni dışardan içeri aldı. Bir baktım karşımda Yılmaz Güney! Sarıldık birbirimize o günden vefatına kadar hep beraberdik. Hocam, öğretmenim, ağabeyim oldu. Sonrasında Güney Dergisi, Yol, Sürü, Düşman filmlerini Zeki Ökten ve Şerif Gören çekmişlerdi, ben de onlara asistanlık yaptım” dedi.

 

“Filmi yapacağız”

 

Geçtiğimiz yüz yıl içerisinde Kürt halkının en önemli liderlerinden biri olarak görülen ve 31 Mart 1947’de İran yönetimi tarafından idam edilen Mahabad Kürt Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed’in hayatını film yapmak istediğini dile getiren Muhammet Arslan, bu fikrin nasıl oluştuğunu da şu sözlerle anlattı:

 

“Benim film çekme serüvenlerim tesadüf oluyor. Mesela Mesut Baştürk, Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananları kurgusal olarak bir kitap yazacaktı. O ara aklıma geldi ‘Bunu film yapsak iyi olur’, ‘Kanlı Postal’ filmi de öyle doğdu. Yine yakın zamanda festivallarde halen gösterime giren ‘Direniş’ filmi de Monaco’da yüzlerce film arasında ilk 10’a girdi.

 

Yönetmen Muhammed Arslan

 

Bir sohbet esnasında ‘Neden Qazi Muhammet’in de filmi yapılmasın’ dendi. Dedim ‘Vallah çok ağır bir iş ve ekonomik olarak da güçlü bir maliyeti var, bunu Hollwood düzeyinde çekmek gerekiyor. Altında kalmamak lazım’ dedim. Bu sohbeti de Twitter’da paylaştım. Baktım müthiş bir destek var, duygusal heyecan var. Bu şekilde maddi ve manevi yansıması oldu. Bingöl’den bir kişi 70 Lira yevmiyeyle çalışıyorum bir aylık paramı çalışıp size göndermek istiyorum diye paylaşım yapmıştı. Biri maaşımı vereceğini söylüyor. Güzel bir enerji aldım, yapacağız bu filmi. Halkın isteğiyle olacak ve halka dayanan birşey de zaten kazanır.”

 

Hollywood’dan destek

 

Şu anda filmin ana fikrinin hazır olduğunu belirten Arslan, sözlerine şunları ekledi:

 

“Bu konuda tarihçi ve araştırmacılardan destek alacağız. Hewlêr’de -Erbil- yaşayan Qazi Muhammed'in oğlu Ali Qazi var onunla da görüşmek isterim. Bizimle paylaşacak hatıraları vardır. Hikayeyi sadece kulaktan doğma ya da kitaplardan değil canlı tarihlerden de almamız gerekiyor. Çok önemli ve hassas bir konu bıçak sırtı. Çok dikkatli yapmamız lazım yoksa onun hesabını veremem. Onun için çok sağlıklı gitmemiz gerekiyor. Topladığımız bilgi ve arşivlerle de senaryo aşamasına gideceğiz. Bu aceleye gelecek bir iş değil. Ciddi anlamda emek vermemiz gerekiyor çıtamızda yüksek.

 

Yılmaz Güney ile Fransa’dan ortak bir arkadaşımız var. Onunla başka bir proje için konuştuk. Hollywood Oyuncular Sendikası Başkanı’nın arkadaşıymış. Onun vasıtasıyla bana oyuncu gönderebileceklerini söyledi. Birkaç tane de oyuncu alternatif olarak gönderdi, şu anda elimizde öyle bir imkanda var.”

 

Yeşilçam’dan oyuncu almak istemediğini vurgulayn Arslan, “Yeşilçam’dan çok rahatsızım Yılmaz ağabey de rahatsızdı ama o mecburdu o zamanlar. Cezaevindeydi eli kolu bağlıydı, mecbur kalıyordu tabii o günden bugüne Yeşilçam çok çirkinleşti. Zaten diziye döndü, oyuncu kalmadı. Ayrıca bu tarz filmlere çekindikleri ve korktukları için yanaşmıyorlar. Önceki filmimden biliyorum. Tamam yaparız ederiz deniyor ama sonra programım uygun değil gibisinden cevaplar veriyorlar. Özellikle Diyarbakır Cezaevi filmimde bununla karşılaştım. Yani Fransız, İngiliz, Yunan oyuncular olur. Zaten söz ettiğim kişiler dizilerden yüksek meblağda para aldıkları için hepsinin burnu havada. O yüzden de değmez diye düşünüyorum. Dünyaca ünlü oyuncular var. Figürasyon temelinde de halkın büyük bir katılımı olacaktır. Özellikle savaşçılar halktan güçlü bir kadromuz olacaktır” dedi.

 

1946'da ilan edilen Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nde çekilmiş bir resim

 

 

“Yılmaz Güney bağımsız Kürdistan’dan yanaydı”

 

“Neye mal olursa olsun bu filmi yapacağım” diyen Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Film kesinlikle objektif bir gözle çekilecektir. Düşünce olarak kendimi Marksist tanımlıyorum. Yılmaz Güney ile aynı dünya görüşünü paylaşıyorum. Aynı dünya görüşünü de devam ettiriyorum. Zaten Güney dergilerini okuyanlar vardı. Yılmaz Güney bağımsız Kürdistan’dan yanaydı. Ne yazık ki şu anda da eski aşiret usulü gençlerimizde de bir gruplaşma var. Zaten özgürlüğü baltalayan da o dağınıklıktır. Herkes birbirini ihanetle suçluyor.

 

Qazi Muhammed’in dini görüşü de biliniyor. Bunu kesin ve net koyuyorum Qazi Muhammed’in dini inançları konusunda çok hassasım ve kesinlikle farklı birşey ortaya çıkmayacaktır. Farklı bir Qazi Muhamed kimse görmeyecek, kendisi ne idiyse o aktarılacak. Suret değişebilir ama o ruhu vermeye çalışacağız. Bunun hassasiyeti üzerimde yarın yakama yapışırlar.”

 

“Filme maddi destek için fon”

 

Film için özellikle işinsanlarından maddi destek bekleyen Muhammed Arslan, “Dünyanın her yerinde güçlü işinsanlarımız var. Onların bu işin içerisinde ortak olmaların istiyoruz. Zaten 40 kişi bir araya gelse 50 biner dolar verilse bu işin altından kalkarız. Fon oluşturmak gerekiyor bunun da şeffaf olması için bir vakıf bulmak gerekiyor. Para işine tereddütlü bakıyorum sağlıklı olması adına bir vakıfın aracı olması çok daha iyi olur. Filme leke gelmesini istemiyorum. Kürt yurtsever vakıfların bu anlamda hassasiyet göstermelerini istiyorum” ifadelerini kullandı.