Ahmet Kaya’sız 23 yıl: Bu dünyadan bir ‘Kürt Ahmet’ geçti!

Haber Merkezi - Bugün (16 Kasım) albümleriyle, şarkılarıyla Türkiye’de bir döneme damga vurmuş özgün müziğin en büyük ustalarından Ahmet Kaya'nın ölüm yıldönümü.

28 Ekim 1957'de Adıyaman'dan Malatya'ya iş için göç etmiş Kürt bir baba ile Erzurumlu Türk annenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelen Ahmet Kaya, özellikle 80'li ve 90'lı yıllara damga vurdu.

Altı yaşında babasının hediye ettiği bağlama ile müziğe tutunan Kürt sanatçı Ahmet Kaya, ailesiyle 1972'de İstanbul 'a göç etti ve hayatı bu şehirde değişti.

Büyük kentte yaşamanın sıkıntılarını daha atlatamadan, 16 yaşında yasadışı afiş basmaktan kendini hapiste bulan Ahmet Kaya, dışarı çıktıktan sonra arkadaşlarıyla çeşitli etkinliklerde bağlama çalmaya başladı.

Askerlik çağında da ordu orkestrasında yer alan Ahmet Kaya, sivil hayata dönüşünde Emine Kaya ile evlenip, Çiğdem adında bir kız çocuğuna sahip oldu.

1984 yılında çıkan ilk albümü olan "Ya Rıza Şimdi" ile beklediği ilgiyi görmeyen sanatçı, hapiste tanıştığı Selda Bağcan'ın kardeşi Sezer Bağcan’ın katkısıyla, 1985’te "Ağlama Bebeğim" adlı albümüyle müzik piyasasına bomba gibi düştü.

Kendine has sesi, müzik tarzı ve şarkı sözlerindeki derinlikle özgün bir dinleyici kitlesine ulaşan Ahmet Kaya, bir anda 1980 sonrası siyasetten arındırılmış Türkiye'nin biraz protest, biraz siyasi ve çoğunlukla isyankar sesi oldu.

Yaptığı müzik pop, halk müziği ve arabeskle tam olarak uyuşmayan Ahmet Kaya için tüm otoriteler "özgün müzik" yorumları yapıldı.

Bu şekilde, klişeleşmiş müzik akımlarına karşı bir duruş olarak milyonlarca dinleyicinin tercihi olan Kaya'yı toplumun tüm kesimleri benimsendi

Ahmet Kaya her ne kadar “solcu” ve “Kürt” kimliği ile öne çıksa da, özellikle 80'lerde ve 90'ların sonuna kadar hem solcu, hem de sağcılar tarafından beğenilerek dinlendi.

Ahmet Kaya'nın şarkı sözleri tüm politik akımların davalarına ruh verdiği ve her kesimin özlemlerini, hasretlerini, mücadelelerini dile getirdiği için, tüm albümleri yok sattı.

90'lı yılların sonlarında yaptığı bazı açıklamalar ve demeçler sebebiyle toplumun farklı kesimlerinden farklı yorumlar aldı.

Kürtçeden bahsedince lince uğradı

Ahmet Kaya 10 Şubat 1999 yılında, “Magazin Gazetecileri Derneği” ödül töreninde “Kürtçe şarkıya klip çekeceğim” diyerek Kürtçe beste yapmayı düşündüğünü ifade edince, kendisine çatal bıçak fırlatıldı ve toplu lince uğradı.

Sonrasında ülkeyi terk ederek Paris'e gitti.

16 Kasım 2000'de Paris'te son albümünün kayıtlarını yaptığı bir dönemde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Kaya, Paris’teki Père Lachaise Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Ahmet Kaya'nın ardından anısına 7 farklı albümü daha çıkartıldı.

Bu albümlerden 4'ü şarkılarının yeniden düzenlendiği ve kişiliğine saygı için kayıt altına alınan çalışmalardan oluşuyordu.

Ahmet Kaya hakkında sanatı dışında protest duruşu, siyasi bakış açısı ve etnik kimliğiyle ilgili çok fazla şey yazıldı çizildi.

Yıllarca büyük bir tartışma konusu olan Ahmet Kaya'nın akıbeti, pek çok siyasi parti tarafından da masaya yatırıldı.

Seçim çalışmalarında, Kürt sorunu çözüm süreçlerinde dizeleri dillendirilen Kaya, ölümünden sonra bile kitleler için sembol olabilmiş ender sanatçılardandır.